Katalog

ZÜMRÜTTEN AKİSLER A.M. Celal Şengör dönemin asla kök hücre yardımıyla uzatılamayacağı ve kısırlığın kök hücrelerle tedavi edilemeyeceği kanısında. rin üzerinde bile birçok kimyasaldan oluşan karmaşık bileşimler bulunur. Bunlara sülfat ve nitrat gibi anorganik tuzlar, %10 kadar organik bileşimler (karbonhidrat gibi) ve çeşitli hidrokarbür türleri de dahil. Daha önceleri gerçekleştirilen araştırmalarla da bu kir tabakalarında, tahmin edilenden çok daha sıradışı kimyasal reaksiyonların bulunduğu ortaya çıkmıştı. Son araştırma bunun özellikle de nitrik oksitler ve diğer nitrik oksit içerikli bileşimler için geçerli olduğunu gösterdi. “Kir karışımı bir tür yenileme mekanizmasını tetikleyerek, azot bileşimlerini etkinleştirmekte” diye açıklıyor Toronto Üniversitesi bilim kadını Susannah Handley. Handley söz konusu dolaşımı şu şekilde tarif ediyor: Egzoz dumanıyla havaya karışan azot dioksit, havadaki nemle reaksiyona girdiği zaman, yüzeylerdeki kir tabakalarına sızan nitrik asit oluşmakta. Nitrik asit ise hidrojen ve nitrat iyon molekülleri olarak parçalanıyor. Kir tabakası üzerine güneş vurduğunda bu iyonlar bazı hidrokarbürlerin de katılımıyla tepkimeye devam ediyor ve büyük bir olasılıkla nitrik asit ve yeniden havaya karışan azot dioksiti oluşturuyorlar. Nitrik oksitler ve azot dioksit hem smog hem de asit yağmurlarının oluşumunda etkilidir. Bilgisayar modellerinde bunların oluşumuyla ilgili bazı uyumsuzluklar ortaya çıkıyordu. Araştırmacılar şimdi bu hataların pencere camı ve binaların cephelerindeki yenilenme etkinliğiyle ilgili olduğuna inanıyorlar. Hazırlayan: Nilgün Özbaşaran Dede 1 Haziran 1911 tarihi Türk Hava Kuvvetleri’nin kuruluş günü olarak kabul edilir. Dünya hava kuvvetleri içerisinde en yaşlı beşinci olan Türk Hava Kuvvetleri, aslında ruhen dünyanın en genç, en dinamik, en kaliteli hava güçlerinden biridir. KİRLİ PENCERE CAMLARI, HAVA KALİTESİ ÜZERİNDE ETKİLİ Kirli pencere camlarının ve pis bina cephelerinin kentlerdeki hava kalitesi üzerinde sanılandan çok daha fazla etkili olduğu ortaya çıktı. Zamanla yüzeylerde biriken yağlı kir tabakaları, belli başlı koşullarda kimyasal reaktör gibi etkiyor ve güneşin altında nitrik oksit açığa çıkarıyor.Bu da kentlerde dumanlı (smog) havaya yol açmakta. Kimyacıların laboratuvarda yarattığı pencere camı kirliliği ile ilgili mekanizma, büyük kentlerin havasında niçin modellerdeki örneklerden daha fazla nitrik oksit bulunduğunu açıklamakta. Kentlerdeki binaların parlak cephelerinde, camlarında, hatta caddele Gerçek Bir Kurum Olmanın Sırları Tartabildiğim kadarıyla ülkemizin en kaliteli yüksekokullarını bünyesinde bulunduran Türk Hava Kuvvetleri, bununla da yetinmeyerek Türk sanayiine önemli hamleler yaptıran TAI ve HAVELSAN gibi örnek kurumların da kurulmasını sağladı. Ayrıca, Eskişehir ve Kayseri’deki fabrikaları ülkemizin en modern sanayi tesisleri arasındadır. Kısmen bu fabrikalar için yapılan araştırmalar iki yılda bir tüm dünyadan ses getiren ve tamamen Hava Harp Okulu Havacılık ve Uzay Teknolojileri Enstitüsü (HUTEN) tarafından düzenlenen uluslararası RAST (uzay araştırmalarında yeni gelişmeler) toplantılarında tartışılmaktadır. Bu yıl Türk Hava Kuvvetleri ülkemizde ilk kez kapsamlı bir uzaktan eğitim faaliyetini harekete geçirerek kuvvetin eğitimini dünyayla entegre etti, dünyanın en kaliteli hocalarını, öğrencilerinin ayağına getirdi. Öğrenci deyince yanlış anlaşılmasın: Bunlar yalnızca HUTEN’de bizzat bulunarak okuyanlar değil, bir taraftan filolarında muntazam uçuşlarını yaparak ülkemizi korurken, diğer yandan da kendilerini mesleklerinde daha üst düzeylere taşıyacak, kendilerine bilimsel araştırma yapma imkânı verecek yüksek lisans ve doktora programlarına kayıtlı üsteğmen ve yüzbaşı düzeyindeki savaşçı pilotlarımız ve diğer hava personelidir. Ankara’da bir gece Hava Kuvvetleri Karargâhının önünden geçerseniz başınızı kaldırın ve önünde Atatürk’ün gökleri gösteren heykeli bulunan o güzel binaya bir bakın. Pek çok katta ışıkların yandığını göreceksiniz. Bu durum pek çok hava karargâhında aynıdır. Bu çalışkan, iyi eğitimli ve iyi kalpli insanlar, ülkemizin en büyük ailesini oluşturur. Bunun bir örneğini gene bu sene büyük bir acıyla birlikte tekrar gördük. Devresinin en iyi öğrencisi Barış Çakır Teğmen bir eğitim uçuşu esnasında şehit oldu. Barış’ın cenazesine Türk Hava Kuvvetleri tüm devre arkadaşlarını İzmir’den uçakla getirdi. Aynı uçakta, komutanları Hv. Plt. Tümg. Akın Öztürk de genç kartallarının arasında eşiyle birlikte yer almıştı. Cenazede bu en genç kartallardan, emekli olmuş Hava Kuvvetleri komutanlarımıza kadar hemen tüm aile (eşleriyle beraber!) mevcuttu. Şehitlikte tüm Hava Kuvvetleri ailesinin mensuplarının şehit kartalı selamlamaları, anlatmakla anlaşılması olanaksız bir ruh hali oluşturdu. Bu ruh ancak o ailenin mensuplarınca hakkıyla anlaşılabilir. Bakın, 1944’te gencecik hava teğmen Canip Orhun, İngiltere’deki eğitim uçuşlarında şehit olan kardeşleri için güncesine neler yazmış: «Woking’den geçiyorduk, içim bir an burkuldu, gözlerim yaşarır gibi oldu. Neden? Çünkü İngiltere’ye benim gibi aynı gaye ile gelen on bir kadar Türk subayı, genç ve temiz ruhlu hava teğmenleri, aziz canlarını vatan uğrunda, hizmet yolunda göklerden düşerek verdikten sonra İngiltere’nin yegâne camiinin bulunduğu bu küçük kasabanın İslam mezarlığında bir süs olarak yatıyorlardı, süs diyorum en basit manası ile, zira bu küçük yere sığamayacak olan o asil ruhlar, Woking’e ziynet olmaktan pek daha yüksek, çok daha kıymetlidirler de! Onları kalbimden gelen en derin sevgi ve kutsal duygularla selamladım. Rahat uyusunlar. Aynı uğurda koşmakta olduğumuzu ve koşanların da yılmak bilmez olduklarını düşünerek teselli buldum.» ... «Allah rahmet eylesin en akıllımız gitti! Fakat Fethi Ang’ın manevi varlığı yaşıyor ve yaşayacak da. Havacılar ölmezler, parçalanan vücutları maddiyattır, manevi havacı ruhları kalplerde yaşar. Dimağlara kılavuzluk eder, Ang dimağımda yaşıyor uçtuğum zaman... Rahat uyu sevgili kardeşim, biz varız!» Barış’ın arkasından da ailesine başsağlığına gittiğimizde, annesi Hatun Hanımefendi’nin içinin, adeta evlat acısının da üstünde Hava Kuvvetlerimizin ve dolayısıyla ülkemizin kaybettiği bir değer için yandığını gördük: Hatun Hanım da, eşi Yücel Beyefendi de, diğer oğulları Cihan da, Hava Kuvvetleri ailesinin mensubu olmuşlardı. Bir topluluk ki böyle akla bağlı bir birliktelik, bir bağlılık, bir sevgi oluşturmuştur, o topluluk gerçek bir kurumdur. 7. Teknoloji Ödülleri Türk Telekom, Türkiye’nin küresel pazarlardaki rekabet gücünün artması konusunda ihtiyaç duyulan yenilikçi ürün ve hizmetlerinin geliştirilmesine yönelik olarak Teknoloji Ödülleri’ne destek veriyor. TÜBİTAK, Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV) ve Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) tarafından bu yıl yedincisi düzenlenecek olan Teknoloji Ödülleri; yaratıcı, yenilikçi, teknik mükemmeliyete ve rekabet özelliklerine sahip projelere veriliyor. Ödüllere başvuruda bulunan projeler, TTGV, TÜBİTAK ve TÜSİAD’ın belirlediği, her biri kendi alanında uzman kişilerden oluşturulan Değerlendirme Kurulu tarafından ön değerlendirmeye alınıyor. Finale kalan projelere, üç kurum tarafından değerlendirme kurulunca saha ziyareti yapılıyor ve son değerlendirme Ödül Jürisi tarafından gerçekleştiriliyor. 11 Aralık 2007 tarihinde gerçekleştirilecek olan 7. Teknoloji Ödülleri’ne, farklı sektör ve ölçeklerdeki sanayi kuruluşları, ürün ve üretim süreçlerine yönelik projeleriyle katılabiliyor. Türk Telekom Kurumsal İlişkiler Başkanı Ahter Kutadgu “Teknolojiye yaptığı yatırımlarla Türkiye’nin küresel pazarlardaki rekabet gücünü artırmayı hedefleyen Türk Telekom, bu alanda gereksinim duyulan yenilikçi ürün ve hizmetlerin ülkemizde geliştirilmesi konusunda öncü rol oynamaktadır. Bu kapsamda, Türk Telekom’un yenilikçilik vizyonuyla örtüşen ve ulusal teknolojik birikimimize katkı sağlayan kuruluşları teşvik etme amacını taşıyan Teknoloji Ödülleri’ne destek vermekten büyük memnuniyet duymaktayız.” CBT 1054/5 1 Haziran 2007