20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Titreşim ile çalışan nanojeneratör Georgia Institute og Technology’den Zhong Lin Wang titreşim ile çalışan bir nanojeneratör geliştirdi. Bu cihazın gelecekte küçük el cihazlarının ve tansiyon sensörleri gibi tıbbi implant’larının enerji ihtiyacını karşılayacağı düşünülüyor. 2006 yılında Wang, çinko nanotellerin birbiri ardına bükülüp açıldığı zaman elektrik ürettiğini keşfetmişti. Bu buluştan yola çıkarak, 2milimetrekare iletken bir kaide üzerinde 1mikrometre yüksekliğinde nanotel “ormanı” yarattı. Wang, bu tellerin üzerine bir elektrot yerleştirip, ultrason ile titreştirdiği zaman tellerin birkaç mikro watt elektrik ürettiğini keşfetti. Benzer şekilde, taşınabilir bir jeneratör, içindeki binlerce nanotel sayesinde, taşıyıcı kişinin adımlarının yol açtığı sarsıntıyla küçük bir cihazı çalıştıracak güçte elektrik üretebiliyor. Lazerli seyahat mouse’u Iogear’ın geliştirdiği yeni Lazerli Seyahat Mouse’u doktor muayenehaneleri, kütüphaneler, okullar ve ayrıca sık sık yolculuk yapmak zorunda kalan işadamları, sporcular ve masabaşı çalışanları için büyük kolaylık sağlayacak. Mouse’un üzerindeki antimikrobiyal nano kaplama malzemesi, kullanıcıları yüzeyler üzerinde yaşayan mikroplara karşı koruyor. Iogear Lazer Seyahat Mouse’u Titanyum Dioksit (TiO2) ve Gümüş (Ag) nanoparçacık bileşimi ile kaplı. Bu kaplama iki çeşit mekanizmadan yararlanarak, bakterinin ürettiği enzimleri ve proteinlerin faaliyetini durduruyor. Bu bileşim çok çeşitli bakterilere karşı denendi ve etkili olduğu saptandı. Bilgi için: www.iogear.com/main.php?loc=product&Item=GME226AW6 Yeni optik veri deposu İngiltere’de Southampton Üniversitesi’nden Bruno Soares ve meslektaşlarının geliştirdiği yeni bellek elementinde, dört katmanlı optik bellek işlevselliği, tek bir nanoparçacık ile sağlandı. Oysa bugünkü bilgisayar bellekleri, bilgiyi kodlamak için yalnızca iki halden yararlanıyor. Dolayısıyla yeni cihaz iki misli daha fazla bilgi saklayabiliyor. Soares, bu yeni dört katmanlı bellek elementinin, boyutları ve enerji talebi ile halihazırdaki teknoloji ile yarışabileceğini ileri sürerek şöyle konuşuyor: “Dahası, dört katmanlı bellek elementi, bilgisayar işlemlerinde yepyeni algoritmaların kullanılmasına olanak tanıyor. Bu algoritmalar sayesinde kompleks sayı aritmetiği büyük ölçüde basitleştiriliyor ve hataların birbiri ardına birikmesi azaltılıyor.” tik özelliklerini incelemek de yarar sağlayabilir. Böylece seçici yansıtma ve böceğin görme sistemi arasında bir bağlantı olup olmadığını da anlayabiliriz.” Gaz kaçaklarının tespitinde nanozıpkın Çin’deki Liaoning Üniversitesi’nden Baoyu Liu ve meslektaşlarının geliştirdiği zıpkına benzer InON nano yapıları, NO2 gibi gaz kaçaklarını ve alkol düzeyini saptıyor ve havadaki rutubeti de ölçebiliyor. Nanozıpkınlar daha basit yapılar olan nanoteller, nanokemerler ve nanotüplere göre daha geniş yüzey alanlarına sahip oldukları için daha iyi ölçüm yapabiliyor. Liu yarattıkları nanozıpkınların özelliklerini şöyle açıklıyor: “ Bir nanozıpkının dört yönlü simetrik bir yapısı vardır; ekseni boyunca çapı değişir ve uç kısmında daha geniş bir şekle sahiptir. Çap değişikliği, şekil alanı ve ucunun şekli ve ekseni, nanozıpkının özelliklerini ve işlevselliğini büyük ölçüde değiştirir.” Yapılan incelemelerde zıpkının ucundaki nitrojen içeriğinin, zıpkının sapına göre daha yüksek olduğu saptandı. Bilim adamları bunu, uç kısmında yüzey alanının daha geniş olması ve buna bağlı olarak sentez sırasında daha fazla nitrojen emmesi ile açıklıyor. Yeni filtreler daha çok toz tutuyor Nanolif teknolojisi ile üretilen Amsoil Ea filtreleri, konvansiyonel hava filtrelerine göre daha fazla toz tutuyor, daha iyi hava akımı sağlıyor. Amsoil filtreleri özellikle araba ve hafif kamyonlarda kullanılmak üzere tasarlanmış. Ea filtrelerinin sentetik nanolifleri, piyasalarda bulunan selüloz liflere oranla beş misli, ıslak, pamuk bezli filtrelere göre ise 50 misli daha fazla toz tutuyor. Bu filtreler 150.000 km veya dört yıl dayanıyor. Selüloz liflerden yapılan filtrelerde liflerin eni nanoliflerden daha geniştir ve lifler arasındaki aralıklar daha büyüktür. Dolayısıyla selüloz filtrelerde havada bulunan kir partikülleri bu aralıklara takılıp hava akımını keserler. Oysa sentetik nanoliflerin çapı nanometre boyutlarındadır ve aralıklar daha dardır. Sonuçta nanolifli filtreler daha fazla kir partikülleri yakalar. Bilgi için: www.amsoil.com/storefront/eaa.aspx Derleyen: Reyhan Oksay Böcek kabukları nanoteknolojik ürünlere esin kaynağı İngiltere’de, Exeter Üniversitesi’nden Sharon Jewell ve meslektaşları, Güney Amerika’da yaşayan bir böcek türünün nano tabakalardan oluşan kabuğundan esinlenerek, optik uygulamalar için ayarlanabilir mikroaynalar geliştirdi. Jewell, bu yeni mikroyapının, ışığın hem polarizasyonunu, hem de dalga boyunu kontrol edebileceğini gösterdi. Plusiotik familyasına ait böceklerin pek çoğunun kabuğu yanardöner renklere sahiptir. Son yıllarda bilim adamları, Latince ismi Plusiotic resplendens olan böcekten yararlanarak sıvı kristal tabanlı lazerlerde kullanılmak üzere ayarlanabilir optik diyotlar geliştirdiler. Jewell bu optik diyotlarla ilgili şu bilgileri veriyor: “İncelenen yapılar, polimerize sıvı kristaller kullanarak, benzer mikroyapıların fabrikasyonunun yolunu açıyor. Bu sıvı kristaller yansıtıcı optik ekran uygulamalarında kullanılabilir. Şimdi Exeter ekibi olarak, böceğin kabuk yapısını laboratuvarda yaratmayı planlıyoruz. Ayrıca böceğin gözlerinin op Erken evredeki tümörlere gözaltı Kanser terapisinde tümörün erken evrede tespit edilmesi hastanın sağ kalma olasılığını büyük ölçüde artırır. Şimdi Siteman Center for Cancer Nanotechnology Excellence (CCNE) kanser merkezindeki bilim adamları, en küçük tümörlerin çevresindeki minik kan damarlarını hedef alan nanoparçacıklardan yararlanarak bir radyoaktif görüntüleme elementi geliştirdiler. Bu element tavşanlara implant edilen insan tümörlerini tespit etmeyi başardı. Bu çalışma International Journal of Cancer isimli tıp dergisinde yayımlandı. St.Louis’teki Washington Üniversitesi’nden Dr. Gregory Lanza ve Dr. Samuel Wickline ve ekibi, her biri ortalama 10 atom radydaktif indiyum111 elementi içeren perflorokarbon nanoparçacıkları yarattılar. Bu element genel olarak biyomedikal görüntüleme uygulamalarında kullanılır. Bu parçacıkların tümörleri hedef alması için bilim adamları yeni kan damarlarının yüzeyinde bulunan aevB3integrin adı verilen kompleks molekülü tanıyan ve bağlanan bir molekül ilave ettiler. Bu nanoparçacıklar insan tümörü taşıyan tavşanlara enjekte edildiği zaman tümörlerin çevresinde ve içinde birikim yarattılar. Standart gama kameraları kullanan bilim adamları enjeksiyondan 15 dakika sonra tümörün yerini tespit etmeyi başardılar. Gama sinyallerinin 2 saat dayandığı görüldü. Oysa kan damarlarının yoğun olduğu kaslarda nanoparçacık birikimi tespit edilmedi. Bu da nanoparçacıkların tümöre odaklanma yeteneğinin bir göstergesi olarak değerlendirildi. CBT1054/10 1 Haziran 2007
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle