20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

GÜNCEL TIP Dr. Mustafa Çetiner [email protected] Yapılan çok sayıda bilimsel çalışma sonucunda tatlandırıcıların kansere neden olduğu ile ilgili inandırıcı bir kanıt bulunamadı. Yapay Tatlandırıcılar ve Kanser İnsan tatlıya düşkünlüğü yüzünden tarih boyunca hep tatlı yiyecek ve içeceklerin peşinden koşmuştur. Yapay tatlandırıcılar işte bu gereksinimin ürünleridir ve tarihleri sanıldığından çok daha eskiye dayanır. İlk yapay tatlandırıcı olan sakarin, 1879 yılında keşfedildi. O tarihlerde sakarin kullanım nedeni, teknolojik ve ekonomik koşulların kötülüğü nedeniyle şeker gereksiniminin karşılanamaması ve sakarinin şekere göre çok daha ucuza üretilmesiydi. Tatlandırıcıların zayıflama amacıyla kullanılmaya başlanmasının tarihi ise 1950’dir. Günümüzün tüketim toplumunda ise aşırı şişmanlık, şeker hastalığı, dolaşım sistemi hastalıklarının artması ve insanların düşük kalori alma gereksiniminin ortaya çıkması yapay tatlandırıcı kullanımını her geçen gün arttırmaktadır. Yapay tatlandırıcı pazarının büyümesine ilk engel 1970 yılında ABD ve İngiltere’nin gıdalarda siklamat kullanılmasını yasaklamasıdır. Çünkü o dönemde deney hayvanlarında yapılan çalışmalar, sakarin gibi yapay tatlandırıcı olan siklamatın mesane kanserine yol açtığını göstermişti. Ancak daha sonra yapılan başka çalışmaların ışığında Dünya Sağlık Örgütü ve Avrupa Birliği siklamatı kanser yapan maddeler listesinden çıkardı. Bu olay tatlandırıcıların kansere neden olduğu tartışmasını başlatan ilk olaydır. Siklamatın kanser yapıcı etkisinin tartışılması yapay tatlandırıcı piyasasına yeni ürünlerin katılmasını ve pazarın hızla genişlemesini engelleyemedi. Sakarinin kansere neden olduğu iddiasına temel olan çalışma ise 1980 yılında yapıldı. Aslında bu çalışmada, çok yüksek dozlarda sakarin uygulanan deney hayvanları ile uygulanmayanlar arasında tümör gelişim riski açısından fark bulunmadı. Buna karşılık yüksek doz sakarin verilen hayvanların ikinci kuşak akrabalarında mesane kanseri riskinin arttığı gösterildi. Bu bulgu sonrası sakarinin Kanada’da satışı yasaklandı, ABD’de ise ürünün üstüne “deneysel çalışmalarda kanser yaptığı” uyarısı eklendi. Ancak daha sonra ABD Çevre Sağlık Bilimleri Ulusal Enstitüsü, sakarini de tıpkı siklamat gibi insanda inandırıcı bulgu olmadığı gerekçesiyle kanser yapıcı maddeler listesinden çıkardı. Nitekim sakarin tüketiminin çok arttığı 2. dünya savaşı İngiltere’sinde mesane kanserinde bir artış izlenmedi. Diyabetik olup sakarin kullanan hastalar ile kullanmayanların ölüm kâğıtlarının incelenmesi ile yapılan bir başka çalışmada da sakarinin mesane kanserine neden olduğu gösterilemedi. Yeni kuşak tatlandırıcılardan olan aspartam ile ilgili olarak kanser riskini arttırdığına dair bir kuşku bulunmuyor. Ancak 1980’li yıllardan sonra beyin kanseri artışından aspartamın yaygın kullanımının rolü olabileceğini ileri sürenler oldu. Buna karşılık beyin tümörü ile aspartam arasında objektif bir ilişki olduğu günümüze kadar kanıtlanamamıştır. Yapay tatlandırıcılar ve kanser tartışmanın sürmesi aslında bilimsel verilerin karmaşık ve tartışmalı olmasından değil, son derece yaygın kullanılan bu ürünler hakkında ortaya atılan her iddianın kamuoyunda çok ilgi çekmesindendir. Dolayısıyla yazılı ve görsel medya, 1970’li yıllardan başlayarak bu konuyu hep gündemde tuttu ve birçoğu gerçek dışı haberlerle halkın tedirginliğini arttırdı. Aslında yapılan çok sayıda bilimsel çalışma sonucunda tatlandırıcıların kansere neden olduğu ile ilgili inandırıcı bir kanıt bulunamadı. Kaldı ki, yapay tatlandırıcıların özellikle diyabetik hastalarda ve aşırı kilolularda dolaşım sistemikalp hastalığı ile ilişkili riskleri belirgin azalttığını da unutmamak gerekir. Son olarak, yine de bir hatırlatma yapmakta yarar görüyorum. Tıpta henüz gösterilemeyen ilişkilerin gerçekte olmadığını ve ileride gösterilemeyeceğini iddia etmek yanlıştır ve bu önerme yapay tatlandırıcılar ile kanser arası ilişki için de geçerlidir. Bu nedenle yapay tatlandırıcıların en az dozda ve sadece tıbben gerekli durumlarda kullanılmasını önermek sanırım en doğrusudur. cı (Ophiuchus) takımyıldızında yer alacak. Jüpiter ve bulunduğu burç gök atlasında verildi. Satürn, ay boyunca Güneş’e yakınlaşacak. Gezegen, görülme süresi azalacak şekilde batı tarafta akşamları geç saatlere kadar 2 saat süreliğine izlenecek. Satürn ufuktan en fazla 43 derece yüksekte Aslan takım yıldızında (yıl boyunca da aynı burçta kalarak) yer alacak. Gezegenin parlaklığı da +0.5 kadir. Satürn ve bulunduğu burç gök atlasında verildi. Uranüs, ay boyunca Güneş’ten uzaklaşacağından görülme süresi artacak şekilde gece yarısından itibaren Güneş doğuncaya kadar 3 saat süreliğine teleskop eşliğinde görülebilir. 5.8 kadir parlaklıklı sönük gezegen ufuktan en fazla 42 derece yüksekte güney tarafta Kova (Aquarius) takımyıldızında (yıl sonuna kadar da aynı burçta) yer alacak. Neptün, Uranüs’e benzer şekilde ay boyunca Güneş’ten uzaklaşacağından görülme süresi artacak şekilde gece yarısından itiAkşam Gece Sabah baren Güneş doğuncaya kadar 4 saat süMerkür (118)Jüpiter Mars reliğine teleskop eşliğinde izlenebilir. Venüs Uranüs Jüpiter (15) 7.9 kadir parlaklıklı sönük gezegen Jüpiter Neptün Uranüs ufuktan en fazla 34 derece yüksekte güSatürn Neptün ney tarafta Oğlak (Capricornus) takım yıldızında (yıl sonuna kadar da aynı burçta) yer alacak. Gezegenlerin görüleceği zamanlar yandaki çizelgede verildi. Haziran ayında gökyüzü tüm gece gezegen zengini görünüyor... GÜNCEL Tübitak Ulusal Gözlemevi Müdürümüz Sayın Prof. Dr. Zeki Aslan görevinden ayrıldı. Sevgili hocamızın ülkemiz gökbilim çalışmalarına ve özellikle Ulusal Gözlemevimize katkıları çok büyüktür. Onuruna düzenlenen veda gecesi, öğretim üyeliğinden yeni emekli olduğu Akdeniz Üniversitesi’nin Olbia Kültür Merkezi Salonlarında gerçekleştirildi. Ne çok ileriye attıklarımız vardır herbirimizin, hep “O” gün gelecek ümidiyle yaşarız... silme bilime dalma anlarımız heyecanlandırır da bizleri bu özlemin üzerine. Zirvelerde bulunma anları doğası gereği kısa olmalı, gelecek, sevgili Bilgemize zirve mutluluklar yaşatacak. Günün astronomi resmi http://antwrp.gsfc.nasa.gov/apod/ adresinden günlük olarak izlenebilir ki güne günaydın demenin en güzel adresi... Tübitak Bilim ve Teknik Dergisi ile Tübitak Ulusal Gözlemevi’nce hazırlanan 2007 yılı gök olayları yıllığı www.tug.tubitak.gov.tr/haber.php?id=75 adresinden indirilebilir. Tübitak Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsü haberlerine www.bilten.metu.edu.tr/ adresinden ulaşılabilir. Güncel gökbilim gelişmeleri de www.tug.tubitak.gov.tr/ adresinde yer verilmekte. Türkiye Amatör gökbilimcilerin çalışmaları http://fenedebiyat2.iku.edu.tr/aas2007 adresinden indirilebilir. Bu yazıda kaynakça olarak kısmen “The Astronomical Almanac 2007”den yararlanıldı. Eldeki arazi dürbünleri bile bizleri heyecanlandırırken onların büyükleri durumundaki teleskoplar herhalde büyük mutluluklar saçmalı! Teleskop başında parlak Ay yüzeyinde saatlerce gezinti yapmanın sevinci büyük! hele teleskopla derin uzaydaki gezintiler “gezen mi çok bilir okuyan mı?” sözünü şimdi uzayla genişletmenin de bir yolu! Teleskoplanmanın zamanı artık: yüzünü/ilgisini/yatırımını/teleskopunu gökyüzüne çeviren “ilkler” bugün öndeler! erken yola çıkan yol alıyor, iyi gözlem dileğiyle... * Astronom Dr., İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü (İzinli) ve Assist. Prof.., King Saud University College of Science Department of Physics and Astronomy ([email protected]) CBT 1054/15 1 Haziran 2007
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle