24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Makalelere atıflar yükseliyor yıllardaki atıf sayılarına göre daha az olması, Türkiye’deki yayın sayısı 25 katına doğal olarak çıkarken atıf sayısı 46 katına çıktı eski yıllardaki yayınlara yapılan atıfların, son yıllardaki atıf sayılarından daha fazla olmasından kaynaklanmakta. Aşağıda ISI tarafın5 yıllık dönem dan örnek olarak verilen Ülke çapında birbiriyle kesişen 5’şer yıllık dönemlerde atıfların etkisi ABD’nin yıllara göre yayın ve atıf sayılarında da benzer durum var: ABD’nin atıflarında da, yıl bazında bakıldığında son yıllara doğru azalma oluğu 5 yıllık dönem görülmekte. Tüm alanlarda Türkiye Aynı yorumlar yazınızda verdiğiniz YÖK Bülent Karasözen ODTÜ Matematik Bölümü Strateji Raporundaki 228229 nolu say& Uygulamalı Matematik Enstitüsü falardaki grafikler için de geçerli. ayın Orhan Bursalı, CBT’nin 13 Bu nedenle ISI yetkilileri yıl bazında Nisan 2007 sayısında Gündem alverilen bu tür atıf sayılarının pek anlamtında “Baş yukarıbaş aşağı” başlıklı olmadığını yayın lı yazınızda bahsettiğiniz Yıl Atıflar Makaleler ve atıf sayılarının YÖK’ün Strateji Rapoaşağıdaki grafiklerderundaki grafikleri bize ki gibi birbiriyle kesi1981 4489742 181075 ISI (Institute for Scienşen beşer yıllık ara1982 4546772 185370 tific Information) yetkilıklarla verilmesinin 1983 4698003 186436 lileri vermişti, biz de doğru olduğunu ve 1984 4817656 187259 YÖK’e iletmiştik. ISI’ın “ulusal bilim göster1985 5122743 199415 NSI (National Science gelerinde” bu şekilde 1986 5238748 206034 Indicators) konusunda kullanıldığını bildir1987 5426871 204069 çalışan uzmanlar oluşan diler. 1988 5563933 210881 bir grubu var. Bu grup Atıf hesaplama1989 5701790 217902 çeşitli ülkeler için ISI’ın ları beşer yıl olarak 1990 5936677 223798 SCI, SSCI ve AHCI veilerliyen pencereler1991 5951297 231762 ritabanlarından “ulusal le, örneğin 19811992 6056541 239637 bilim göstergeleri” rapor1985 yıllarındaki ya1993 6020186 238329 ları üretiyor. Onlarla yınlara, 19811985 1994 5904218 244474 yaptığımız yazışmalar soyıllarda yapılan atıf1995 5943879 255307 nunda bizlere grafiklerle lar şekilde verilmek1996 5532357 251103 ilgili bazı açıklamalarda te. 1997 5239364 249506 bulundular. Her iki şekilde de 1998 4995281 254116 YÖK Strateji RapoTürkiye’nin yayın sa1999 4517147 254975 runun 227. sayfasındaki yılarının artışı yanı 2000 3905729 252595 13 nolu şekillerde yer sıra atıfların ve ma2001 3316860 258971 alan yayın sayılarındaki kale başına atıfların 2002 2512813 254622 artışlar sizin de yazınızda arttığı görülmekte. 2003 1798748 274088 belirttiğiniz gibi doğru. YÖK Strateji Rapo2004 854465 264991 Bu şekillerde son yıllarruna bu iki şekil ek2005 182167 299771 daki atıf sayılarının, eski lenecek. Türkiye’deki makale sayısı 19812005 arasında 25 katına çıktı Geleceğin fen/bilim öğretmenlerinden beklentiler Dr. Kemal Yürümezoğlu Muğla Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü; k.yurumezoglu@mu.edu.tr 21 . yüzyıl bilimi, insanın algı sınırlarının uçlarında ya da daha ötesinde gezinmektedir. Bunları normal algı sınırları içerisinde ele alan öğretilerle gerçekleştirmek ve anlamlandırmak son derece zor ya da imkânsızdır. Bu yüzden fen öğretimi çerçevesinde, alanında başarılı bilim adamlarının müdahalelerini (örneğin Fransa’da Nobel Fizik ödülü sahibi George Charpak ilköğretimde bilim eğitim La main à la pâte projesinin kurucularından biri) görüyoruz. Bu gerçekçi bir yaklaşımdır. Zira öğretimin objesi bilimsel bilgidir. Bilgiye hakim olmayan, bilginin elemanlarını iyi tanımayanın onun öğretimi üzerine ahkâm kesmesi uygun değildir. Ne yapmalı ve ne öğretmeli sorusu 20. yüzyılın son çeyreğinde didaktik araştırmalar çerçevesinde oldukça kapsamlı bir biçimde sorgulandı. Ortaya çıkan sonuç ise oldukça basit. fakat basitliğin içini doldurmak ise oldukça zor. Basit olan yapı, “bilimi bilim yaparak öğrenmektir”. Herkes bilim adamı değil. O zaman bu nasıl gerçekleşecek? Çocuklar yetişkinler bilim adamı olabilir mi? Ya da onlar gibi davranabilir mi? Ya da en azından onları taklit edebilirler mi? SORMA BİLMİ DÜRTÜSÜ Çocukluk dönemlerinde bireylerde doğal olarak 21. yüzyılın fen öğvar olan sormabilme dürtüsü bu iş için harekete geçirici ve itici güç olarak ele alınabilir. Zaten iyi retmeni modeli bu bir bilim adamında bu dürtü sürekli olarak kendini yüzyılın bilim parayeniler. Çünkü bilim yapan kişi, etrafındaki probdigmalarına uyumlu lemleri algılayacak incelikte bir yetiye sahiptir. Uydüşünce ve beceriler gun zihinsel becerilerle desteklenmiş bilimsel yol, bilimsel akıl ile formüle edilen probleme çözümler ile donatılmış olmalı. üretecek, bu da bilme merakını besleyecektir. ÖnFen öğretmenlerinceleri kendi bireysel dürtülerini ödüllendiren akıl, den beklentilerimiz, daha sonra bunları başkalarıyla paylaşarak kendi türünü güçlendirecek ve bugünkü kültür düzeyine çağdaş öğretim moyükseltecektir. Fakat burada en önemli şey, bireysel dellerinin farkına vave ortak problemlere el ele verilen cevapların payran ve kurgulayan, laşımı, işlenmiş aklın devamlılığıdır. kendini sürekli olaÖğretmen bu paylaşımın şimdiye kadar en önemli öğesi konumunda oldu. Fakat bilginin ivrak yenileyen ve gemeli bir şekilde artışı, bu paylaşım etkinliğinde leceğin akıllarının önemli zorlukları da beraberinde getiriyor. Bu ağır eğitiminde özenli yükü sadece öğretmenlere yüklemek hem zor hem de artık gerçekçilikten uzak olmaya başladı. Bu yüzdavranan yol gösteden ivedi biçimde yeniden yapılanan öğretim müfricilerdir. redatlarında, paylaşımcıların rolleri üzerinde ciddi bir biçimde düşüncelerimizi yoğunlaştırmalıyız. Nasıl paylaşmalı ki, her gün bir yenisi eklenen referans bilgibilim adamlarının bilimsel süreçler ışığında ortaya koyduğu evrensel nitelikte bilgi ile baş edebilelim. Ya da diğer bir soru baş etmeye, bunların hepsini öğrenmeye gerek var mı? Programcıların ortak fikir birliği çerçevesi, bilim kültürü bize göre ileri durumda olan medeniyetlerin programlarına benzer bir müfredat hazırlamaktır. Kısacası müfredat evreni temsil etmekten ziyade evreni yöneten işlenmiş aklı temsil etmektedir. Yapılacak şey, müfredatlarda evrenselliği sürekli olarak güncellemektir. İkinci önemli nokta ise, sahip olduğumuz bilgi sadece okul programlarından gelen bilgi değildir. Bazen kültür içinde deneyimlerle kazanılmış bilgi, bazen okul dışı etkinliklerle elde ettiğimiz bilgi, okul ile elde edilen bilgi ile bütünleşir. Lütfen sayfayı çeviriniz S CBT1054/21 1 Haziran 2007 TARTIŞMAEDİTÖRE MEKTUP
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle