20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

HABERLER POLİTİK BİLİM Aykut Göker http://www.ınovasyon.org İspanya 1980’li yıllarda mevcut şebekesini hızla modernleştirip 1990’ların hemen başında hızlı tren teknolojisine geçmeye hazırlanırken, demiryolunu "Komünist ülkelerin işi” sayan bir zihniyet Türkiye’de iktidardadır Boğaz Köprüsü üzerinde bir güneş arabası ODTÜ Robot Topluluğu öğrencilerinin arabası Boğaziçi Köprüsünden geçerek “kıtalararası yolculuk” yaptı! ‘Türkiye’nin İlk Hızlı Treni’ (2) İlk hızlı trenini İspanya’dan alan Türkiye’nin demiryolu tarihine de, isterseniz, İspanya’nınki ile karşılaştırmalı olarak göz atalım. TCDD’nin web sitesinde “Türk Demiryolu Tarihi, 1856 yılında başlar. İlk demiryolu hattı olan 130 km'lik İzmirAydın hattına ilk kazma bir İngiliz şirketine verilen imtiyazla bu yılda vurulmuştu.” deniyor. Geçen hafta yazmıştım; İspanya’da ilk hat 1848’de işletmeye açılmış. Demek, bundan sekiz yıl sonra Osmanlı İmparatorluğu’nda ilk demiryolu inşaatı başlamış. Doğrusu, zaman içinde kapatılamayacak bir gecikme değil. İspanya ana şebekesini 1870’lerde tamamlamış. Osmanlı İmparatorluğu, İspanya’ya göre, tabiî çok daha geniş bir coğrafya’ya yayılıyor; ama, Osmanlı topraklarında 18561922 yılları arasında yapılan hatların uzunluğu da az değil: TCDD verilerine göre toplam 8619 km. Genel olarak yabancı devletlerin telkiniyle ve yabancı şirketler eliyle inşa edilen bu hatlardan bazıları şöyle: Rumeli Demiryolları 2.383 km; AnadoluBağdat Demiryolları 2.424 km; İzmirKasaba ve uzantısı 695 km; İzmir Aydın ve şubeleri 610 km; ŞamHama ve uzantısı 498 km; YafaKudüs 86 km; BursaMudanya 42 km; AnkaraYahşihan 80 km... Osmanlı İmparatorluğu'ndan genç Cumhuriyet’e yaklaşık 4.000 km’lik demiryolu hattı kalmıştır. Bunun da yarıdan çoğu yabancı şirketlere aittir. 19231950 yılları arasında Genç Cumhuriyet’in demiryollarına büyük bir önem verdiğini hepimiz biliyoruz. Şu satırlar da yine TCDD’nin web sitesinde yer alıyor: “Gerçekten de onca kıtlığa, imkânsızlıklara rağmen, demiryolu yapımı İkinci Dünya Savaşı'na kadar büyük bir hızla sürdürüldü. Savaş nedeniyle 1940'tan sonra yavaşladı. 19231950 yılları arasında yapılan 3.578 km’lik demiryolunun 3.208 km’si 1940 yılına kadar tamamlandı.” Hatırlayalım, 19361939 İspanya için İç Savaş yıllarıdır; ve İspanyol demiryolu şebekesinin büyük ölçüde harap olduğu yıllardır. Ama İspanya, harap olan şebekesini savaş sonrasında yeniden inşa edip geliştirmeye yönelirken, yine hepimiz biliyoruz ki, Türkiye’nin ulaşım politikasında 1950’den itibaren dramatik bir değişiklik olmuştur. TCDD kendi web sitesinde bu dönemeci şöyle açıklıyor: “Karayolu, 1950 yılına kadar uygulanan ulaşım politikalarında demiryolunu besleyecek, bütünleyecek bir sistem olarak görülmüştür. Ancak karayollarının demiryollarını bütünleyecek, destekleyecek biçimde geliştirilmesi gereken bir dönemde, Marshall yardımıyla demiryolları âdeta yok sayılarak karayolu yapımına başlanmıştır.” 1960 sonrası plânlı kalkınma döneminde de, demiryolları için öngörülen hedeflere hiçbir zaman ulaşılamamıştır... “Bütün plânlarda, sanayinin artan taşıma taleplerinin yerinde ve zamanında karşılanabilmesi için demiryollarında yatırımlara ve modernizasyon çalışmalarına ağırlık verilmesi öngörülmüş olmasına rağmen bu hayata geçirilememiş; 19501980 yılları arasında yılda sâdece ortalama 30 km yeni hat yapılabilmiştir.” Ve İspanya 1980’li yıllarda mevcut şebekesini hızla modernleştirip 1990’ların hemen başında hızlı tren teknolojisine geçmeye hazırlanırken, demiryolunu "Komünist ülkelerin işi” sayan bir zihniyet Türkiye’de iktidardadır. Peki, biz vagon ve lokomotif yapımıyla, yâni işin sanayi yönüyle hiç uğraştık mı? Uğraştık. Bunun tarihini de, “Almanlar tarafından AnadoluBağdat demiryolu ile ilgili olarak, buharlı lokomotif ve vagon tamiri ihtiyacını karşılamak üzere Eskişehir’de AnadoluOsmanlı Kumpanyası adı verilen küçük bir atölyenin kurulduğu 1894 yılından” başlatmak mümkün. Bu atölye bugün TÜLOMSAŞ kısa adıyla anılan Türkiye Lokomotif ve Motor Sanayii A.Ş.’nin temelini oluşturmuştur. TCDD’nin hızlı tren siparişini verdiği İspanyol firması CAF’ın 1860’ta kurulduğunu söylemiştim. Bu firmanın vagon aksâmı yapımıyla ilgilenmeye başladığı yıl ise, 1892’dir; yâni Eskişehir’deki atölyenin kuruluşundan sâdece iki yıl önce... TÜLOMSAŞ’la CAF’ın tarihçelerini de karşılaştırsak iyi olmaz mı? Gelecek hafta da bunu yapalım. 1 7 Mayıs 2007 günü ODTÜ Robot Topluluğu adına tarihi bir gün oldu. ODTÜ Robot Topluluğu öğrencileri, bu sefer Dünya tarihinde bir ilki gerçekleştirerek, tamamen kendilerinin tasarlayarak ürettiği Güneş Enerjili Araçları ODTÜTEK ile Boğaz Köprüsü’nden geçti ve Dünya’da kıtalararası geçiş yapan ilk Güneş Enerjili Araç oldu. ODTÜ Robot Topluluğu 7 yıl önce Türkiye’nin ilk Robot Topluluğu olarak kuruldu ve ilk Robot Günleri Organizatörlüğü yaptı ve ilk Güneş Enerjili Araba Yarışı Şampiyonu unvanına sahip oldu. Topluluk, TÜBİTAK tarafından bu yılın Temmuz ayında ilk kez düzenlenecek olan hidrojen enerjili araba yarışları için de iddialı bir araç hazırlıyor. Ayrıca ODTÜ Robot Topluluğu, 2009 yılında Avustralya’da koşulacak ve dünyanın en prestijli güneş enerjili araba yarışı olan World Solar Challange’a katılacak. 10 gün sürecek olan yarışın sonunda, kıtanın kuzey ucundan güney ucuna kadar olan 3000 kmlik yolun tamamını güneş enerjisi ile geçmeye çalışacak. Topluluk, bütün bu masrafları karşılamak için destek arıyor, Sponsorluk bulma konusunda ciddi sıkıntılar içinde. İletişim: Web Adresi: http://robot.metu.edu.tr EPosta: [email protected] ; Doç. Dr. E. İlhan [email protected] Murat Şenol: 05337499907, Türk bilim kadını ABD’de biyoteknoloji şirketi kurdu 1 CBT 1053/6 25 Mayıs 2007 998 yılında Sağlık Bilimleri Dalı’nda TÜBİTAK Bilim Ödülü sahibi Dr.Gönül Veliçelebi, merkezi Kaliforniya, La Jolla’da bulunan CalciMedica isimli bir biyoteknoloji şirketinin kurucuları içinde yer aldı. Bu şirket otoimmün* ve enflamatuvar* hastalıkların tedavisi için yeni ilaçlar üzerinde çalışacak. Kaliforniya, La Jolla’da kurulan CalciMedica isimli şirketin kurucuları arasında yer alan Dr. Gönül Veliçelebi, biyoteknoloji konusunda çalışmalarıyla tanınıyor. Harvard Tıp Fakültesi’ne bağlı CBRI isimli biyomedikal araştırma şirketi, 7 Mayıs tarihinde CalciMedica şirketinin bağışıklık hücrelerindeki, anahtar konumdaki sinyalleme mekanizmaları ile ilgili son teknolojilerden yararlanma hakkını satın aldığını duyurdu. Şirketin CEO’su Dr.Gönül Veliçelebi şu bilgileri veriyor: “CBRI teknolojilerinin kullanma hakkını satın alan CalciMedica çok önemli bir adım attı. Bu teknoloji, otoimmün ve enflamatuvar hastalıkların oluşturduğu geniş çerçeve içinde yeni moleküler hedefleri içeriyor. Bu teknoloji ile ilaç araştırma platformunu birleştiren şirket, yeni immunosupresan moleküllerini tespit edecek ve klinik uygulamalar için etkili ve güvenli yeni tedavi şekilleri geliştirecek.” Dr.Veliçelebi hedeflerini şöyle dile getiriyor: “CalciMedica ekibi kalsiyum sinyalleme mekanizmaları ve iyon kanallarını hedef alan ilaçlar konusunda çok geniş bir birikime sahip. Şu anda CBRI’den Anjana Rao ve meslektaşlarıyla çok sıkı bir işbirliği içindeyiz. Bu işbirliği bize otoimmün hastalıkların tedavisinde devrim yaratacak gelişmeler için güçlü bir destek sağlayacak.” *Otoimmün hastalıklar: Vücudun kendi parçalarına karşı bağışıklık toleransının kaybolması ve belirli bölgelere karşı otoantikorlar oluşturmasıyla ortaya çıkan hastalık *Enflamatuvar hastalıklar: Başlıca ısı, ağrı, kızarma ve şişme ile kendini gösteren reaksiyonel olaylar zincirinin tümü
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle