Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
OOOF OFF LİNE Tanol Türkoğlu HİZMETKÂRLARIN YERİNİ ALAN ROBOTLAR Japonya’nın hızla artan yaşlı nüfusunun bakımını sağlamak için Japon bilim adamlarının bulduğu tek çözüm robotlar. Japonların %20’sinin yaşı 65’in üzerinde. Robotlar son yıllarda ev hayvanlarının, hizmetkârların ve bakıcıların yerini alıyor. En son geliştirilen hizmetkâr robot, bir tepsi içerisinde mutfaktan salona çay taşıyabiliyor. Robot dadılar halihazırda hizmet veriyorlar. Hastanelerde de robotlar yavaş yavaş hastaların bakımını üstlenecek beceriye kavuşuyor. Resepsiyonlarda görevlendirilen robotlar insanlara asansöre kadar eşlik edebiliyor ve ellerindeki yükleri taşıyabiliyor. Tokyo Üniversitesi’ndeki ve Kawada Industries’deki bilim adamları yeni geliştirdikleri hizmetkâr robotların geleceği şekillendireceğini, 2025 yılında Japon robot sanayinin satışlarının 6 trilyon yeni bulacağını tahmin ediyor. TanolTurkoglu@Gmail.com Havalanındaki güvenlik cihazları ve görevlilerinin sizin üstünüzü ve bagajlarınızı araması sizi terörist yapmaz. Ya da o tür kontroller, görevlilere size terörist muamelesi yapma hakkı tanımaz. Özgürlüğün Gölgelenmesi Şu "herşeyimizi izliyorlar" sendromu yeniden gündeme geldi. Amerika, İsrail epostalarımızı okuyormuş. Bu tümceyi bu şekilde yorumlayan, sıradan bir internet kullanıcısının aklına ne gelir? Binlerce Amerikalı ve İsrailli oturmuş, dünyanın dört bir yanından gelen emailleri ciddi ciddi okuyor ve yorum yapıyor; "Hmm yazar burada şifreli bir ifade kullanmış; bu adamı yakın takibe alalım". Nedir? Amerikan ve İsrail hükümetinin halka dağıtacak fazla fazla parası var da bunu dağıtmak için bu tür fuzuli işler mi icat ediyor? Yoksa yukarıdaki o tümce gerçeğin yanlış anlaşılmış ve/veya çarpıtılmış bir hali mi? Öncelikle şuradan başlayalım. Evet dünya üzerinde uzun yıllardır global güvenlik sistemleri var. Dijital ortamda yapılan iletişimi izlemek üzere kurulmuş olan bu tür sistemler içinde bilinen en gelişmişi Echelon adlı bir sistem. Amerika, İngiltere, Avustralya gibi ülkelerde baz istasyonu olan (hatta Türkiye’de de bir baz istasyon olduğundan bahsediliyor) dev bir kulak; ya da tarayıcı! Yaptığı şey binlerce insanın yapabileceği epostaları okuma işini bilgisayar marifetiyle yapmak filan değil. Çok daha geniş çapta çok daha pratik bir işlevi var bu sistemin. Yukarıda, "Amerika yazdığınız tüm epostaları okuyor" yorumu yapanlar işte bu realiteyi kendilerince "satılabilir" hale getirmeye çalışıyor anlaşılan; bu tür ifadeler kullanarak. Echelon sistemi öncelikle sadece internet ile sınırlı değil. Dijital altyapı üzerinden gerçekleştirilen tüm iletişim türlerini algılayacak bir yapıya sahip. Nedir bunlar? Telefon görüşmeleri (kablolu, cep fark etmez), faks iletişimi ve elbette internet trafiği (yani web site erişiminden epostaya, MSN yazışmalarına dek tüm iletişim). Echelon sistemi dev bir elek gibi çalışır. Elenmeden ağa takılıp kalacak olan şey ise kelimelerdir. Sistemi yönetenler, kendilerince, diledikleri dilde, kritik olduklarına inandıkları kelime ya da ifadeleri sisteme tanıtırlar. Sistem de her an gerçekleştirilmekte olan iletişimi bu kelimelere göre tarar. Eğer iletişimin içinde o kelime ya da ifadelerden bir tanesi geçiyorsa, onun bir kopyasını daha derin araştırma yapılması için bir kenara ayırır. Kenara ayrılan mesajlar, epostalar, faks metinleri, telefon görüşmeleri, içeriğin ciddiyetine göre ya yine bilgisayarlar marifetiye irdelenir ya da uzman kişiler tarafından. Zaman zaman gazetelerde okuruz; "Amerika’da şaka olsun diye Amerikan başkanını tehdit eden bir eposta gönderen bir lise öğrencisi 48 saat içinde epostayı gönderdiği bilgisayarın bulunduğu adreste FBI tarafından gözaltına alındı" vb diye. Hatta okuyanlar anımsayacaktır; Dan Brown’a da Dijital Kale kitabını yazma fikrini veren şahit olduğu bu tür bir olaydır. Şimdi diyebilirsiniz ki Echelon’un bu çalışma modeli ile bu yazının girişinde ironi ile karşılanan yorum arasında ne fark var? Sonuçta aynı kapıya çıkmıyor mu ? Amerika tüm epostalarımızı okumuyor mu? Aradaki nüansı iyi algılamak lazım. Kanada’da yaşayan çocuğunuza "Merhaba nasılsın, seni çok özledik" diye bir eposta gönderin. Bu eposta çok büyük bir olasılıkla Echelon’un taradığı hiçbir kelimeyi bünyesinde barındırmadığı için onun güvenlik ağına takılmayacaktır. Ve bunun sonucu olarak da bir kopyası bir yere alınmayacaktır. Şimdi bunu nasıl yorumlamalı? Bir mekanizma epostanızın içine girdi. Kelime kelime onu irdeledi. Sonra da onun zararsız olduğuna karar verip başını öte yana çevirdi. Bunun havaalanında güvenlik kontrolünden geçmekten ne farkı var? Güvenlik cihazları ve görevlilerinin sizin üstünüzü ve bagajlarınızı araması sizi terörist yapmaz. Ya da o tür kontroller görevlilere size terörist muamelesi yapma hakkı tanımaz.Diyeceksiniz ki bu mekanizmanın suistimal edilmemesini kim garanti ediyor? Evet işte konuyu derinlemesine irdeleyenlerin gelip çattığı yer de tam burası. Eğer birisi, Echelon gibi varlığı bile resmen kabul edilmemiş bir güvenlik kalkanına örneğin "futbol" kelimesini de sakıncalı kelime olarak tanıtırsa, içinde futbol kelimesi geçen tüm iletişim mercek altına alınabilir. Bu da teorik olarak özgürlüğün gölgelenmesi demektir. DOĞAYA KISA ZAMANDA KARIŞABİLEN BEBEK BEZLERİ Bir kullanımlık bebek bezleri ebeveynler için ne denli yararlı ise, çevre için o kadar zararlıdır. Çöpe atılan bezler çöplüklerde tepeler oluşturuyor ve doğaya karışmaları onlarca yılı buluyor. Şimdi Yeni Zelanda ve Avustralya’da doğaya tamamı ile karışabilen yeni bebek bezleri geliştirildi. Batı Avustralya’da bulunan SeNevens International adı verilen şirketin geliştirdiği bezler, okaliptüs ağacından elde edilen bir madde ile yumuşaklığı sağlarken, sıvının dışarıya sızmaması için plastik yerine mısır nişastası ile karıştırılmış, yağ bazlı bir jöleden yararlanıyor. Bu bezler altı ay içinde tümüyle doğaya karışıyor. TİTREŞİM İLE ÇALIŞAN DOKUNMATİK EKRANLAR Dokunmatik ekranlar ve dokunmatik pedler, parmağın hareketlerini izlemek için genellikle iletken ve dirençli tabakalardan yararlanır. İtalya’da Milano Politeknik Üniversitesi’nden bilim adamları, bunun yerine titreşimlerden yararlanmanın yolunu buldular. Yüzeyin kenarlarındaki mikrofonlar, titreşimlerin süresini ölçerek nereye dokunulduğunu noktasal olarak tespit edebiliyor. Hazırlayan: Reyhan Oksay CBT 1045/19 30 Mart 2007