Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TIPORGAN NAKLİ Türkiye’nin organ nakli karnesi: Tıbbi uzmanlık ‘pekiyi’, ortak bilinç ‘zayıf’ Türk ve yabancı organ nakli uzmanlarına göre Türkiye’de bazı tıp merkezlerindeki organ nakli uygulamaları Batı standartlarını yakalamış durumda. Ne var ki bu, Türkiye geneli için geçerli değil. Bunun başlıca nedenleri, resmi kurumların konuya gereken ilgiyi göstermemesi ve organ bağışlarının istenilen düzeyin çok altında kalması. Reyhan Oksay Bunun yanı sıra zaten bazı insanlar doğuştan tek böbreklidir ve bunun farkında değildirler. Tek bir organ olan karaciğer kendi kendini yenileme özelliğine sahip olduğu için organın %65’ini çıkartabiliyoruz. Karaciğer aslında 8 bölümden oluşur. Bazı parçalarının çıkartılması sorun yaratmaz. Bütün bunlarda biz alıcı ve verici arasında bir doku uyumu olması koşulunu arardık. Yavaş yavaş bu koşul da ortadan kalkıyor." 2005 yılı organ ve dokuları kullanılabilen kadavra donör sayıları ve bölgelere göre dağılımı. Toplam sayı: 136 (Sağlık Bakanlığı verici henüz açıklanmadığı için kesin rakam değildir.) ürkiye ve dünyadan yaklaşık 200 organ nakli uzmanı ‘Transplantİst’ adı verilen toplantı için İstanbul’da bir araya geldi. Avrupa, ABD ve Türkiye’de organ nakli konusunun tüm boyutlarıyla masaya yatırıldığı toplantıda, bugüne kadar yapılmış en büyük karşılaştırmalı nakil çalışması "SYMPHONY"de değerlendirildi. Toplantıdan önce Organ Nakli Koordinatörlüğü Derneği (ONKOD) moderatörlüğünde düzenlenen basın toplantısında, ONKOD Başkanı Dr. Levent Yücetin, Akdeniz Üniversitesi Hastanesi’nden Prof. Dr. Alper Demirbaş, İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden Doç. Dr. Alp Gürkan, Akdeniz Üniversitesi Hastanesi’nden Doç. Dr. Murat Tuncer’in yanı sıra ABD Indiana Üniversitesi Cerrahi Departmanı’ndan Prof. Mark Pescovitz ve Texas Baylor Bölgesi Transplantasyon Enstitüsü başkanı Profesör Dr. Goran B. Klintmalm da hazır bulundu. Basın toplantısına katılan uzmanlar, dünyada ve Türkiye’de organ naklinin bugünkü durumu hakkında Prof. Dr. Goran B. bilgi verdiler ve karşılaşılan Klintmalm Türk cersorunların çözümlerine yönerahlarının nakil konulik görüşlerini dile getirdiler. T manslarına ilişkin görüşlerini dile getiren Prof. Mark D. Pescovitz, gerek sayı gerek kalite olarak bu çalışmaların dünya genelinin çok üzerinde olduğunu belirtti. Tüm dünyada çok az sayıda yapılan ince bağırsak nakillerinin Türkiye’de de yapılmasının önemine değinen Prof. Dr. Goran B. Klintmalm da, Türk cerrahlarının nakil konusundaki deneyimlerinin dünya tıp literatürüne büyük katkı sağladığını belirtti. ‘KAN GRUBU VE DOKU UYUMU ARANMAYACAK’ 16 Mart cuma günü Transplantist toplantısına katılanlar. Soldan sağa doğru: Doç. Dr. Alp Gürkan, Dr. Levent Yücetin, Prof. Dr. Mark Pescovits, Prof. Dr. Goran Klintmalm ve Prof. Dr. Alper Demirbaş ‘SAĞLIK BAKANLIĞININ DESTEĞİ YETERSİZ’ S.B.Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi 3. Cerrahi Kliniği’nde Genel Cerrahi Doçentliği ve Organ Nakil (böbrekpankreas) Sorumlusu görevlerini yürüten Doç. Dr. Alp Gürkan, Türkiye’de ilk ince bağırsak transplantasyonunu gerçekleştirdiği için ödül aldı. Bugüne dek 5 ince bağırsak nakli yaptıklarını ve bugün ince bağırsak naklinin yalnızca kendi merkezlerinde yapıldığını açıklayan Dr. Gürkan, Türkiye’de çok az insanın ince bağırsak nakli yapıldığı konusunda bilgisi olduğunu ve nedenle nakil yapılmadığı için bazı hastaların bilgisizlikten yaşamlarını yitirdiğini söyledi. Ülke genelinde hak ettiğimiz yere gelemememizin önündeki en büyük sorunun koordinasyon yetersizliği olduğunu söyleyen Gürkan, Antalya ve İzmir’in organ naklinde sayı ve kalite olarak Batı standartlarını yakaladığını ancak ülke genelinde bu standartların çok altında kaldığımızı belirtti. Gürkan, görüşlerini şöyle dile getirdi: "Organ nakli pek çok kurumun işbirliğini gerektiren bir ekip çalışmasıdır. Bu nedenle ilaç şirketleri, hastanelerde farklı bölümler ve Sağlık Bakanlığı bir eşgüdüm içinde çalışmak zorunda. Ancak bu koordinasyon henüz kurulamadığı için nakillerde büyük aksamalar oluyor ve bekleme sıraları uzadıkça uzuyor." pıldı. Kan üretme çabaları devam ediyor. Daha tam anlamıyla kan üretilmedi. Yalnızca oksijen taşıyan bir sıvı yapıldı. Bu sıvı kısa bir süre için hastayı yaşatıyor, ancak çok kısa bir süre içinde yerine kan nakli yapılması gerekiyor." ‘ORGAN BAĞIŞI YETERSİZ’ Toplantıya katılan tüm uzmanların ortak kaygısı, Türkiye’de organ bağışlarının yetersiz olması. Halkın bu konuda bilinçlendirilmesinin önemine değinen doktorlar, bu bağlamda medyaya büyük görevler düştüğünü, ancak yazılı ve görsel basının bu görevi gerektiği gibi yerine getirmediğinden yakındılar. Organ bağışı yasal olarak şöyle tanımlanıyor: Bir kişinin hayatta iken serbest iradesi ile tıbben yaşamı sona erdikten sonra doku ve organlarının başka hastaların tedavisi için kullanılmasına izin vermesi ve bunu belgelendirmesi. 18 yaşından büyük ve akli dengesi yerinde olan herkes organlarının tamamını veya bir bölümünü bağışlayabilir. Dr. Gürkan organ bağışında yaş sınırı olmadığına dikkat çekti: "Önceden yaş sınırı vardı ve bu sınır ilk başlarda 55 idi, daha sonra 65’e çıkarttık. Şimdi yaş değil, organların ne denli sağlıklı olduğu önemli. Geçenlerde 82 yaşındaki bir hastadan böbrek aldık" dedi. Organ bağışı ile ilgili hangi merkezlere başvurulacağı ONKOD’un web sayfasından öğrenilebilir: www.onkod.org ‘KÖK HÜCRE İLE ORGAN ELDE ETMEK, BAŞKA BAHARA’ Organ bağışı yetersizliğini gidermenin bir yolu da kök hücrelerle organ ve doku üretmek. Embriyonik kök hücrelerden organ ve doku üretme çalışmalarının, organ bağışı gereksinimini ortadan kaldırıp kaldırmayacağı sorumuzu Prof. Dr. Klintmalm şöyle yanıtladı: "Kök hücreden organ üretimi ancak uzun vadede sonuç alınabilecek bir çalışma. Organı bütün olarak üretmek için o organın içerdiği tüm hücreleri tek tek geliştirmek zorundasınız. Bu da çok kompleks bir süreç. Ancak doku nakli daha yakın vadeli bir çözüm. Örneğin bugün deri nakli yapılabiliyor. Ayrıca hasarlı kalp dokusuna kök hücrelerden elde edilen kalp dokusu enjekte ediliyor. Karaciğerin de kök hücreler ile onarılması konusunda umut verici gelişmeler yaşanıyor. Ama bütün bunlar halihazırda organ bağışı ihtiyacının gidermeye yetmiyor." Prof. Dr. Pescovitz de aynı görüşte: "Bugün için organ bağışı hâlâ en önemli kaynak. İleride yarı insan yarı makine –Robocop gibi yaratıklar üretilebilir. Ancak bugün için organ bağışlarının sayısını artırmak en akılcı çözüm. Kaldı ki son yıllarda kumaşa benzer malzemelerden damar ya ONKOD Başkanı Dr. Yücetin, SYMPHONY çalışmasının, bağışıklık baskılayıcı tedavilerden olumlu sonuçlar alınmasının yolunu açtığını belirtti. Prof. Demirbaş, çok iyi bir bağışıklık baskılayıcı tedavi sayesinde, böbrek fonksiyonlarında %15’lik bir iyileşme olduğunu, nakil olan hastalarda erken evredeki organ reddinin % 35 azaldığını ve sağ kalım süresinde yüzde 6’lık bir artış olduğunu açıkladı. Tedavi kombinasyonu sayesinde, organ nakli sonrasındaki 1 yıl boyunca yaklaşık 2.500 organın kurtarılabileceğine dikkat çeken Prof. Demirbaş, "Bu çalışma uzun zamandır hem hastaların, hem de doktorların heyecanla beklediği önemli sonuçlar ortaya koydu. Artık yeni ilaç tedavisi kombinasyonları ile vücudun organı reddetme olasılığını çok aşağılara indirebiliyoruz." Ret olasılığını ortadan kaldırmak için geleneksel olarak yüksek dozda kullanılan bazı ilaçların toksik yan etkileri nedeniyle ciddi hasarlara yol açtığına dikkat çeken Demirbaş, "Hasta bu nedenle böbreğini kaybedebiliyor ve yeniden diyalize dönmek zorunda kalıyor. Bu toksik birikim, şeker hastalığı, kalp/damar hastalıklarına yol açabiliyor. Bu nedenle en optimum doMilyon nüfus başına zu ve tedavi şeklini bulkadavra donör sayıları mak gerekli. İşte SYM(PMP) 2004 PHONY çalışması, böbrek nakli olmuş hastalarımızın tedavisinde bugüne dek ulaşılan en iyi tedavi dengesini bulmamızı sağladı" diye konuştu. Demirbaş bu arada artık kan grubu uyumu aranmaksızın böbrek nakli yapacaklarını ve bütün bu gelişmelerin böbrek nakli bekleme süresini azaltacağını ileri sürdü. sundaki deneyimlerinin dünya tıp literatürüne büyük katkı sağladığını belirtti. TÜRK DOKTORLARINA ÖVGÜ CBT 1045/12 30 Mart 2007 CBT 1045/13 30 Mart 2007 Akdeniz Üniversitesi Organ Nakil Merkezi Kıdemli Organ Nakli Koordinatörlüğü görevini yürüten, aynı zamanda ONKOD Yönetim Kurulu Başkanı ve Avrupa Organ Nakli Koordinatörleri Organizasyonu’nun Türkiye’den sorumlu üyesi olan Dr. Levent Yücetin, ülkemizdeki organ nakli uygulamaları hakkında bilgi verirken Türkiye’de en fazla böbrek naklinin Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Hastanesi’nde gerçekleştirildiğini ve bugün bu merkezin Avrupa’nın en büyük böbrek nakli merkezi haline geldiğini söyledi. Merkezlerinde doku uyumsuz nakiller de yaptıklarını açıklayan Dr. Yücetin, bugüne dek yapılmış en büyük transplantasyon çalışması olan ‘SYMPHONY’den çıkan bulguları bildirdi. 1645 böbrek hastası ile yaklaşık 12 ayda gerçekleştirilen çalışmanın, böbrek nakli olmuş hastalara uygulanacak en optimal tedavinin bulunmasını amaçladığını belirten Dr. Yücetin, Türkiye’nin bu çalışmada en fazla hasta alan ülke olduğuna dikkat çekti. Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Cerrahi Bölümü’nden Prof. Dr. Alper Demirtaş, SYMPHONY çalışmasının böbrek sağ kalımına olan etkilerini 2 ay sonra ABD’de yapılacak olan Amerikan Transplant Kongresi’nde sunacaklarını bildirdi. Türk doktorlarının nakil konusundaki perfor Organ bağışı nasıl artırılır? S.B. Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden Doç. Dr. Alp Gürkan ve ekibi, organ bağışının artması yönünde yoğun çaba harcıyor. Ekibiyle birlikte kurdukları www.canacankat.com sitesine yerleştirdikleri eğitici ve teşvik edici video görüntüleriyle insanları bağışta bulunmaya çağırıyorlar. Bugüne dek 5 ince bağırsak ve 15 pankreas nakli yaptıklarını açıklayan Gürkan, ince bağırsağın nakli konusunda bugün çok az insanın bilgisi olduğunu söylüyor. 1) Altyapının güçlendirilmesi Bugün organ nakli konusunda ülkenin en önemli eksikliğinin altyapı sorunu olduğunu ileri süren Dr.Gürkan, öncelikle kaza durumunda kaza geçirenin kurtarılması için tüm olanakların seferber edilmesine ve acil durumdaki hastaların kurtarılması için yoğun bakım ünite sayısının ve kapasitesinin arttırılmasının şart olduğuna inanıyor.. Bugün pek çok hasta, yer bulunmadığı gerekçesiyle yoğun bakıma alınmadığından yaşamını yitiriyor. Oysa yoğun bakıma alınan hastanın beyin ölümüne karar verildiği takdirde organlarının nakledilmesi gündeme getirilmeli. 2) Birimler arasında koordinasyon İkinci olarak her hastanede organ nakli koordinasyonluğu kurulmasının gerekli olduğunu belirten Gürkan, bu görevin bugüne dek ihmal edildiğini söylüyor. 3) Motivasyon Organ bağışında bulunan ailelere bazı avantajlar sunulmasının –işsizlere iş bulmak gibi ve insanları çeşitli yollarla teşvik etmenin çok büyük yarar sağlayacağına inanıyor. 4) Bağış yapmayı kolaylaştırmak Fuarlarda stant açmak gibi insanların bağış yapmalarını kolaylaştırmanın önemine değinen Gürkan, "Doku ve Organ Bağış Belgesi" alımındaki bürokratik engellerin kaldırılması gerektiğini savunuyor. 5) İnsanların korkularını gidermek Gürkan, insanları organlarını bağışlamaktan alıkoyan bazı korkuları olduğunu ve bu korkuların giderilmesi gerektiğini söylüyor: "İnsanlar, doktorların salt organlarını almak için beyin ölümü gerçekleşmemiş olsa bile beyin ölümü kararı verebileceklerinden korkuyor. Doktorlar hiçbir hastasını ölüme terk etmez. Kaldı ki beyin ölümü kararını 4 ayrı uzman verir; organ nakli yapan doktor devre dışıdır." ‘VERİCİNİN SAĞLIĞI ÖNEMLİ’ Bugün dünyada kadavradan ve canlı vericiden nakil yapılıyor. Canlı vericili nakillerde, takılacak organ yaşamakta olan başka bir insandan alınıyor. Böbrek gibi çift organlardan biri, tek organların da bir parçası diğer bir kişiye takılmak üzere alınıyor. Doğal olarak kalbin canlıdan nakli söz konusu değil. Canlı vericiden nakil yapılmasında vericinin sağlık açısından bir sorun yaşayıp yaşamadığı konusunda Prof. Alper Demirbaş şu bilgiyi verdi: "Tek böbrekle yaşamak ile çift böbrekle yaşamak arasında bir fark yoktur. Tek böbrek ikinci böbreğin de görevini üstlenerek gayet sağlıklı bir şekilde yoluna devam eder. Kaldı ki böbreklerini veren insanlar 6 ayda bir kontrole gelmek zorunda oldukları için, çift böbreği olan kişilere oranla daha sağlıklıdırlar, çünkü bazı hastalıkların erken evrede yakalanması şansını yakalarlar. TIPORGAN NAKLİ