24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OOOF OFF LİNE Tanol Türkoğlu len bir sinyali yakaladığı zaman, bobin üzerindeki akımı aktif hale getiriyor. Bu da, telefonun bobininde akım yaratıyor ve pil dolmaya başlıyor. Bu fikir yalnızca cep telefonları için değil, diğer taşınabilir cihazlar için de geçerli olacak. TanolTurkoglu@Gmail.com Öteki pek çok konuda, ona birşeyler öğretme doğal tepkisi ile yaklaşsam da iş teknoloji, bilgisayar, internete geldiğinde temkinli yaklaşmayı öğrendim. TOPRAĞI AĞIR METALLERDEN TEMİZLEYEN BİTKİLER Kadmiyum ve çinko gibi ağır metallerin kirlettiği toprakları temizlemenin yolların arayan bilimadamları, en doğal ve en ucuz yöntemin bitki ekimi yoluyla temizleme olduğunu keşfetti. ABD’de Maryland Üniversitesi’nden bilimadamları bu iş için en uygun bitkinin çiçek açan turpgiller olduğunu ortaya çıkarttı. Latince adı Thlaspi caerulescens olan bitki, ağır metalleri sapında, yapraklarında ve çiçeklerinde biriktiriyor. Bitkilerin yakılması sonucu metaller açığa çıkıyor. Üniversite şimdi bu yöntem için patent başvurusunda bulunmuş (US 2007/0028334). Kızımın Bilgisayarı Orhan Pamuk’un Nobel Töreni’nde yaptığı Babamın Bavulu isimli duygusal konuşması hepimizin zihnine, gönlüne yerleşti. Bu metin bir açıdan da yazarın otuz seneyi aşkın bir süredir gerçekleştirmiş olduğu edebiyat maratonunun sebeplerinin, hazırlığının ve icraatının dökümü niteliğinde. Babamın bana bıraktığı bir bavul yok ama kızımın her gün kullandığı bilgisayarı, elektronik cihazları kullanış modeline baktığımda "bu yazacak bir konu" demeden edemiyorum. Herşeyden önce onun paralel çalışma kabiliyetine hayranım. Aynı anda hem bizimle konuşabiliyor, hem kulağının en az birine takılı olan kulaklık vasıtasıyla iPod’undan müzik dinleyebiliyor, hem de bilgisayar ya da cep telefonu ile arkadaşlarıyla mesajlaşabiliyor. Ya da bilgisayarının başındayken yaptıkları. Bu kez iPod’un yerini Windows Media Player alıyor. Yani müzik her zaman orada. MSN gibi chat ortamında her an en az üç dört pencere açık. Bütün bunlar yetmezmiş gibi ya internet üzerinden oynanan bir oyun sitesi açık (ve mahjongg oynuyor) ya da Sims CD’leri takılı; kızım yeni bir karakter yaratmış onu yaşatıyor. Öteki hiçbir şeyi ile aşık atamıyorum –sadece müzik konusunda onun modelini gözlemliyorum ve kendi modelim ile kıyaslıyorum. Geçen gün benim iPod’uma bakıp da içinde altı bin şarkı olduğunu gördüğünde şok geçirdi. Altı bin şarkıyı ne zaman nasıl dinlediğimi merak etti. Ben de öncelikle tüm müzik koleksiyonumun altı bin değil onbeş bin şarkı düzeyinde olduğunu söyleyerek böbürlenmeye çalıştım (pek oralı olmadı). Sonra da altı bin şarkının hepsini dinlemek zorunda olmadığımı, ama arşivimin her daim elimin altında olmasını arzu ettiğimi söyledim (ve iPod’ların kapasite yetersizliğinden yakındım). Bir başka deyişle "ben sevdiğim şarkıları dinleyebilme olasılığını seviyorum". Onun modeli ise çok daha basit: "O dinlemeyi sevdiği şarkıları dinliyor". Onun iPod’unda herhangi bir zamanda birkaç yüz tane şarkı var. O zamanki ruh haline göre bazıları değişiyor bazıları değişmiyor. Ama dinlemeye başladığı zaman hepsini dinliyor. Zaman zaman arada atladığı da oluyor. Ben ise altı bin şarkı altında eziliyorum. Oturup kendime envai çeşit şarkı listesi yaparak, o anki ruh halime göre hangisini dinlemek istersem onu dinleyeyim yapamıyorum (şarkı listesi yapmak bana angarya geliyor). Geçen gün oturup bir tane yapayım dedim; ortaya beş yüz şarkılık uzun bir liste çıktı. Dinlemeye başladığımda çoğunu es geçiyorum. Sanatçı bazında dinleyeyim diyorum o da olmuyor. Albüm bazında baksam, bir albümde tüm parçaları sevmiyorum. Yine olmuyor. Anlaşılan olayı fazla ciddiye alıyorum. Oysa oturup beş on dakikamı ayırıp, geçici bir liste yapsam ve o gün onu dinlesem iş bitecek. Ama bu bana çok sıradan gibi görünüyor. Ki bunu söyleyen ben öğrencilik yıllarımda bir saatlik karışık şarkılardan oluşan bir kaset yapmak için iki saat zaman ayırma konusunda hiç sıkıntı çekmezdim. Öteki pek çok konuda, ona birşeyler öğretme doğal tepkisi ile yaklaşsam da iş teknoloji, bilgisayar, internete geldiğinde temkinli yaklaşmayı öğrendim. Allahtan ara sıra bana işi düşüyor da tümden hayata küsmemi engelliyor. Geçen yılın son günü, ekran açıkken iPodu çalışmaz hale geldi. Daha önce de başına gelmiş ve bundan kurtulmak için bulduğu yol, pilin bitmesini beklemek ve cihazı yeniden şarj etmek. Tabii bu çözüm beni kesmedi. Gidip araştırdım ve iki tuşuna basarak cihazın reset edilebileceğini öğrendim. Sonra da büyük bir eda ile bu çözümü ona öğrettim. Bu tür gafil avlanma durumlarında hâlâ renk veriyor ama bir kaç yıl sonra bunlarla da onu şaşırtamayacağız. Daha sonra bizi yeniden keşfedene dek sanırım bir yirmi yıl geçecek... LAZERLER İLE DİJİTAL HARİTALAR Amerikan Araştırma Konseyi’nin hazırladığı bir rapora göre sel riskini en doğru algılayan sistem, uçakların gönderdiği lazer pulslarından oluşuyor. Acil müdahale ve sigorta işlemleri için ABD hükümeti her yıl yaklaşık 200 milyon dolar harcayarak seldüzlük haritalarını dijital olarak güncellemeye çalışır. Ancak rapor, şu anda kullanılmakta olan verilerin risk altındaki bölgelerin tanımlanmasında yetersiz kaldığını bildiriyor. Bu haritaların hazırlanmasında ölçümlerin düz alanlar için 30 cm içinde yapılması gerekiyor. Bu da ölçümlerin halihazırdaki ölçümlerden 10 misli daha hassas olması gerektiği anlamına geliyor. Raporu hazırlayan bilimadamlarından Ramesh Shrestha, alçaktan uçan uçaklardan gönderdikleri lazer pulslarının, ne kadar sürede geri döndüğünü hesaplayarak istenilen sonuçları elde edebileceklerini belirtiyor. ÇEVRE DOSTU DÜŞÜK KARBON TEKNOLOJİLER Düşükkarbon teknolojileri, küresel ısınmanın etkilerinin azaltılmasında en önemli faktör olarak görülüyor. Bu konuda kontrolü elden kaçırmamak için hükümetlerin her endüstrinin havaya ne kadar karbon saldığını ölçmesi gerekiyor. Yeni geliştirilen bir teknik bu görevi yerine getiriyor. Japonya, Tsukuba’daki Ulusal Çevre Araştırmaları Enstitüsü’nden Keisuke Nansai ve meslektaşları, "EkoVelosite" olarak isimlendirdikleri bir yöntem sayesinde hükümetlerin sanayinin ürettiği karbon miktarının izini sürebileceklerini belirtiyor. Bu teknikte sanayinin üretimden tüketime kadar olan süreçteki etkisi hesaplanıyor Karbondioksit ton olarak ölçülür. Daha sonra bu, enerji tasarrufu sağlayan teknolojilerle sanayinin bu etkiyi ne kadar azaltabileceği ile karşılaştırılır. Bu oran 1’e yaklaştıkça sanayinin çevreye önem verdiği anlaşılır. Hazırlayan: Reyhan Oksay CBT 1044/19 23 Mart 2007
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle