20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ARGEPOLİTİKA POLİTİK BİLİM Aykut Göker http://www.ı[email protected] Sonuç apaçık ortada: Varlığı pamuk ipliğine bağlı bir sanayi... Ve şimdi diyoruz ki, âcilen sanayi stratejisine ihtiyacımız var. Hattâ durum o kadar âcil ki, stratejiyi filan da beklemeden “yandım Allah; hiç olmazsa şu faizleri indirin” diye gazetelere ilânlar veriyoruz Türkiye’nin “Yenilikler Bölgesi” neresi olabilir? “Sanayi Ve İnovasyon: Türkiye ve İtalya Modeli”: İstanbul Sanayi Odası ve İtalya Trieste Sanayi ve Ticaret Odası işbirliğiyle düzenlenen “Sanayi ve İnovasyon: Türkiye ve İtalya Modeli” konulu seminerden sonra imzalanan protokolune göre teknoloji, inovasyon ve yatırım gibi alanlarda işbirliği yapılacak... (CBT) Sanayicilerimizin Sorumluluğu Genç Cumhuriyet'in sanayide stratejik hedefleri ve bu hedefleri gerçekleştirmeye yönelik Beş Yıllık Sanayi Plânları vardı. Birincisi 1933, ikincisi 1936 tarihini taşıyan bu plânların hazırlanması ve uygulanması genç Cumhuriyet'in kadroları için iyi bir ulusal deneyimdi. Bu deneyimledir ki, 1940'ların ortalarında da sanayi plânlamasını sürdürme yolunda ciddî adımlar atıldı. Ekonomi Bakanlığı'nda toplanan Bakanlıklar Arası Uzmanlar Komisyonu'nca hazırlanan 1944 tarihli “Memleketimizde kurulması düşünülen makine, madenî eşya ve malzeme sanayii plânı hakkında Rapor” o dönemde kurulması öngörülen fabrikalar yönünden çok ilginçtir. Ne var ki, 1940'ların ikinci yarısından itibaren, ABD'nin liderliğindeki Batı kampında yerini tanımlayan Türkiye, iktisadî yapılanmasını da bu kampın hâkim ideolojisi doğrultusunda yeniden düzenlemeye girişecek ve uyguladığı politikalarda dıştan gelen telkinler giderek güç kazanırken söz konusu plânlama çabaları sonuçsuz kalacaktır. Özellikle 1950'ler plânlama fikrinden tamamen uzaklaşılan yıllardır. 1960 askerî müdahalesiyle açılan yeni dönemdeyse, mevcut iktisadî sisteme ilişkin siyasîideolojik tercihler bütünüyle korunmakla birlikte, Türkiye açısından akılcı bir yönelimle, yeniden plânlı kalkınma yoluna girildi ve sanayileşme bu dönemin en güçlü stratejik hedefi haline geldi. Birinci Beş Yıllık Kalkınma Plânı'nı (19631967) günümüze kadar sürüp gelen beş yıllık plânlar (şu andaki yedi yıllık) izledi. Başlangıçta son derece yetkin kadrolarca hazırlanan ve hükumetlerce ciddiye alınarak uygulanmalarına da çalışılan beş yıllık plânlar, ne yazık ki, 1970'lerin sonlarından itibaren âdet yerini bulsun diye hazırlanıp raflara dizilen kalın ciltlerden öte bir anlam ifade etmedi. Ortada ne ilk baştaki kadroların ciddiyetinden eser, ne de plânları ciddiye alan kaldı! 1960'lı yıllardan başlayıp Vizyon 2023'le noktalanan bilim ve teknoloji ile ilgili strateji ve politika tasarılarından hükumet katında kabul görenlerin bile doğru dürüst uygulanmadığını ve bunları hazırlayan yurtsever kadroların her seferinde dağılıp gittiğini çok yazdım; hatırlatmakla yetineyim.Ama aynı yıllarda çok önemsenip neredeyse harfiyen uygulanan plânlar da oldu. Gelişmiş ülkelerin yer aldığı coğrafyalardaki sanayi toplumlarının enformasyon toplumlarına evrilmesi sürecine Türkiye'nin de ayak uydurmasını sağlamak iddiasıyla Dünya Bankası'nın denetiminde hazırlanan plân (Turkey: Informatics and Economic Modernization; A World Bank Country Study, 1993) bunlardan biridir. Bu plânı olduğu gibi hayata geçirmekte sakınca görmeyen Türkiye, sonuçta, gelişmiş ülkelerin yükselen enformasyon ve telekomünikasyon sanayileri için iyi bir pazar hâline geldi. 2000'li yıllarda baktık ki, gelişmiş ülkelerde, bir de bilgiye dayalı bir ekonominin tesisi ve bu ekonomiyi temel alan bilgi toplumuna dönüşüm diye bir mesele var; bu dönüşümden eksik kalmamak için bu kez de tuttuk bir yabancı firmaya “Bilgi Toplumu Stratejisi (2006)” hazırlattık! Bu stratejiyle 'bilgi toplumu' olunur mu, bilinmez ama, ülkenin en seçkin kadrolarını dağıtıp ulusal stratejilerini bile yabancılara hazırlatarak körü körüne uygulayan iktidarlardan desteğini eksik etmeyen bir topluma dönüştüğümüz muhakkak... Sonuç apaçık ortada: Varlığı pamuk ipliğine bağlı bir sanayi... Ve şimdi diyoruz ki, âcilen sanayi stratejisine ihtiyacımız var. Hattâ durum o kadar âcil ki, stratejiyi filan da beklemeden “yandım Allah; hiç olmazsa şu faizleri indirin” diye gazetelere ilânlar veriyoruz (16 Ekim 2007 tarihli gazeteler). Sanayicilerimiz bu taleplerinde elbette haklılar. Ama, sormadan da edemeyeceğim: Bugünlere gelmemizde sanayicilerimizin hiç mi sorumlulukları yok; özellikle de siyâseten destekleyegeldikleri partiler yönünden? T rieste'nin içinde bulunduğu Fruili Venezia Giulia (FVG) özerk bölgesi, İtalya'nın yenilikler bölgesi olarak da nitelendiriliyor. Bu bölgenin özellikleri arasında şunlar var: FRIULIVENEZIA GIULIA YENİLİKLER BÖLGESİ Günümüzde global ekonomik koşullar yüzyılın iki değişimiyle tanımlanmaktadır. Bir yandan küreselleşme diğer yandan da sanayi çağından bilgi çağına geçiş birbirleriyle sıkı bir bağ içindedir. Dolayısıyla, ürün, hizmet, hatta organizasyon hizmetleri ve ticari ağlara, “yenilik” adı altında daha fazla bilgi eklendiği takdirde katma değer de artacaktır. Bu durum sadece şirketler için değil aynı zamanda kamu yönetimi, kâr amacı gütmeyen dernekler ve aileler için de geçerlidir. Bu analizin sonucunda Friuli Venezia Giulia’da ekonomi ve sanayi politikasının stratejileri ve araçları için gerçek anlamda bir yenilik gereksinimi ortaya çıkmıştır. Bu bölge rekabet edebilecek düzeyde, önemli ve farklı avantajlara (bilimsel araştırma sistemine, jeopolitik pozisyona, sosyal ve kültürel ortama) sahiptir. Bu avantajları değerlendirmek amacıyla bürokrasiden yerel özerkliklerin reformuna, kalıcı formasyondan refah yasalarına, vatandaşların gelirleri, göç sorunu ve “iyi iş” olanaklarına kadar tüm sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak için bölgede rekabeti iyileştirecek politikalar güdüldü. Araştırma Sistemi: FVG’de üç üniversite var. Trieste ve Udine ve Trieste’de bilimsel dallarda lisansüstü doktora yapılan La Sissa Yüksek Okulu. Bunun dışında yüz civarında ulusal ve uluslararası düzeyde araştırma enstitüsünde bin kişi çalışıyor. Araştırmacılarla nüfus arasındaki oran 8,8 ile İtalya’nın oranının çok üstündedir (binde 2,9), Avrupa’da ise bu oran 5,4. Ayrıca her yıl FVG’de araştırma enstitülerine tüm dünyadan, özellikle de üçüncü dünya ülkelerinden 8 bini aşkın yabancı doktora öğrencileri ve eğitim görevlileri geliyor. Bölgenin üç üniversitesine yak BİLİM, İNSANLARA YAKIN OLMALI İstanbul'daki seminerde konuşan Fruili Venezia Giulia (FVG) bölgesinden sanayi kuruluşlarının temsilcileri, akademisyenler, konu ile ilgili kurum ve kuruluşların temsilcileri, Trieste Sanayi ve Ticaret Odası Başkan Antonio Paoletti, İtalya FVG Bölgesi Araştırma Bakanı Roberto Cosolini, Rektör yardımcısı Prof. Sbaizero Orfeo, Trieste Teknopark Başkanı Gian Carlo Michellone ile ülkemizden inovasyon çalışmaları yürüten kurumlardan İSO Başkanı C. Tanıl Küçük, Sabancı Üniversitesi'nden Prof. Dr. Gündüz Ulusoy, İSOKATEK Başkanı Uran Tiryakioğlu, İTÜ'den Prof. Dr. Haluk Karadoğan, IRCEge Proje Müdürü Dr. Serdal Temel katıldı. İtalyan FVG Özerk Bölgesi Çalışma, mesleki Eğitim, Üniversite ve Bilimsel Araştırmalar Bakanı, Roberto Cosolini bölgedeki inovasyon sistemini tanıtırken şu bilgileri verdi: * Triste bölgesinde çeşitli araştırma gurupları var, genetik konusunda uzmanlaşmış bir kurumdan dünyada iki tanesinden bir tanesi Trieste'de diğeri Yeni Delhi'de. Bilim Park'ı, astronomi bölümü, özellikle de Birleşik Dünya Koleji'nden söz etmek isterim. Dünyada 11 tane var. Lise düzeyinde 200 öğrenci son iki yıllarını burada okuyor, dünyanın her ülkesinden üst düzey öğrencilerden ikişer kişi geliyor, burada sıkı bir eğitimden geçiyorlar, bu öğrenciler ünivresite için parlak bir altyapı oluşturuyor. * Trieste'de gemicilik geleneği var. 41 departmanı var, üniversitemizde 1 milyon 700 bin kitabımız var, üniversitenin tarihinin çok eskiye gitmesi, bu kadar kitabı biriktirmemizi sağladı. Üniversitelerimizde 100'ü aşkın mükemmelliyet merkezinden pek çoğu ileri teknoloji üzerinde temel çalışmalar yapıyor, örneğin biyo kristalografi, nano yapılar gibi.. * Bölgemizden mezun olan öğrencileri bir yılda iş bulabiliyor, İtalya'nın diğer bölgelerinde bu süre 3 yıl. Mikro ve nano sistemler konusundaki merkezimiz birinci seçildi.... Makine mühendisliği ve bilişimde de birinciyiz.. Felsefe ve tarih, fizik, kimya yer bilimlerinde de iyi performans elde ediyoruz. Biyolojide de 84 üniversite arasında 16. sıradayız. Öğrenci alışverişi iyi, 400 yabancı öğrencimiz var, 26'sı Türk; bizden 300 öğrenci de yurtdışına gidiyor. * Kalıcı yeniliği sağlayacak faktörler: İyi girişim, iyi işletme ve iyi uyum, iyi eğitim, iyi hükümet bölgeşirket ilişikleri.. Bütün bunlar bizi ateşleyen faktörler. Herkes bu iddialı porjenin içinde olmak istedi. Başarılı şirket yöneticileri Silikon Vadisi gibi bölgelere götürüldü. * İnovasyon son derece yaygın bir kavramdır, imalatk sanayine, geleneksel ürünlere uygulanabilir. Bilim, insanlara yakın olmalı. İnsanları birb.irine yaklaştırmalı, böyle olursa çok yönlü, paydaşlar arasında çıkarlar da büyük olur. CBT 1076/6 2 Kasım 2007
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle