Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TEKNOLOJİGELİŞTİRME kün kıldık. Bu yönüyle dünyada bir ilki başarıyoruz denebilir. Bu çerçevede farklı askeri uygulamalar için sensörler geliştirmek mümkün. Bunlar normal sıcaklıkta çalışabildikleri için, hemen her alanda, sivil ticari ürünlerde ve alanlarda da kullanılabiliyor. Soğutmasız kızılötesi dedektörlersensörler, geliştirildiklerinde, bir tüfekte bile kullanılabilecek ve etkinliği çok yüksek arttırılabilecek. Mangalar bile bu sensörlü silahlara sahip olabilir. Örneğin ticari otomobillerde yolcunun boyuna göre hava yastığının ayarlanmasından tutun, gece karanlıkta daha güvenli sürüşe kadar, bu sensörlerden yararlanılabilir. Ayrıca, otomobillere konabilecek bu sensörler ile Yardımcı Fren kavramı oluşturulması gündemde. Tehlikenin yakınlığını hissettiğinde, örneğin 50 km hızla giden arabanın hızını belirli bir sürede hızla otomatik olarak 35 km'ye düşürmek ve ölüm olasılığını %30'dan %5'lere azaltmak mümkün olacak. Sensörden gelen bilgiye göre kaportanın açılması ve çarpma açısını değiştirmesi ve kaza sonuçlarında insanlara verilen zararların etkisi azaltılabilmesi de mümkün olabilecek. Soru: Bu teknolojileri uygulamak önümüzdeki yıllarda AB ülkelerinde normal standartlar haline getirilecek. Yanıt: Evet, Türkiye de bugünden buna hazırlanmalı, bizim geliştirdiğimiz teknoloji ile bu sensörler çok ucuza ve kısa süre içinde ülkemizde üretilebilecek. Mesela arabaların hızı, önden geçen yayanın algılanmasını sağlayacak ve otomatik yavaşlatılacak. Yangında kullanılabilir, ucuz olduğu için her itfaiye bir kızılötesi kamera vermek mümkün; duman ve sisin içinde ve ötesinde, canlılar görülebiliyor. Soru: Aselsan'ın termal kameraları var... Onlardaki sensörler? Yanıt: Sensörler, izinle dış ülkelerden satın alınarak monte ediliyor. Biz üretimini gerçekleştirdiğimizde artık izin almak gerekmeyecek ve ulusal bir teknoloji olacak. Ulusal savunma için en ileri teknolojilerin geliştirilmesine yatırım yapmak çok gerekli ve dünya da bunu yapıyor. Soru: ASELSAN'ın ARGE karşısında tutumu nasıl? Yanıt: Henüz tam arzu edilecek kadar değil. ASELSAN Borsa'ya açık bir şirket ve doğal olarak her şirket gibi kâr amaçlı düşünceye uzak değil. Uzun vadeli araştırmaya dayanan hiç bir projeye girmeme eğiliminde. Yeni bir ürünün ARGE'sini kendisi finanse etmek istemiyor. Kısa vadede kar etmek için ne gerekiyorsa onu yapalım düşüncesindeler. Şu aşamada kızılötesi dedektörleri yurtdışından satın almak daha karlı olduğu için onu tercih ediyorlar... Bu nedenle en kritik paçaları dışarıdan alıyorlar. Ancak bu politika orta ve uzun vadede Türkiye'yi zorda bırakabilecek bir nitelik taşıyor, bunu biliyoruz. Ayrıca ülkemizde ileri teknoloji araştırmalarının hızla geliştirilmesinde de bir engel. Aslında haklı oldukları taraf da var; ileri teknolojiler ve ARGE'si, yurtdışındai hep devlet destekli geliştiriliyor. Devlet bilinçli olarak büyük fonlar ayırmalıdır. Ama bence ASELSAN yüzde yüzünü devletten beklememeli, örneğin en azından yüzde 20'sini kendileri yüzde 80'ini devlet destekleyebilir. Soru: Askerlerin bakışı? Yanıt: Askerlerin, ARGE ile bir ürün gelişebileceğine ve üniversitelere olan inancı önceden çok zayıftı. Bilkent ve ODTÜ olarak, Cengiz Beşikci, ben ve Ekmel Özbay'ın 1996'da sunduğu ve 1999'da onaylanan proje ile başlayan çalışmalarımız sayesinde üniversitelere olan güven gelişti. Önce küçük çaplı desteklerle başladı ve giderek gelişti; bugüne kadar DPT'nin katkısı dahil MEMS ile ilgili toplam 40 milyon dolarlık destek aldık. Aslında şu biliniyor: Dışarıdan satın alınan yüksek teknoloji ürünlerinde ödenen paranın en az yüzde 30'u, ürünün geliştirilmesine harcanan ARGE içindir. Yani satın aldığınız ürünün ARGE'sine de finansman payı ödüyorsunuz! Mesela yıllık askeri dış alımınız diyelim ki 8 milyar dolarda 2,4 milyar dolarlık ARGE payı cebinizden çıkıyor. Bu paranın bir kısmını yerli ARGE'ye har carsanız, yerli sanayi gücünüzü geliştirir ve dışarıdan bağımsız olursunuz! Askerler içinde de hemen dışarıdan satın alalım, hemen sahip olalım diyen bir kesim var. Ancak son zamanlarda üniversitelere, şirketlere ve araştırma merkezlerine pek çok konuda inanmaya ve savunma amaçlı kritik konularda projeleri desteklemeye başladılar. Soru: Ürün geliştirmeye yaklaşımları nasıl? Yanıt: Uzun süre “Tedarik amaçlı ARGE” dendi. Fakat bu uygulamada mümkün olmadı. ARGE'ye uygun olmayan tedarik ihaleleri veriliyor. ARGE'nin önü açık olmayabilir, yüzde yüz ürüne dönüşecek diye bir kural da yok. ASELSAN mesela bize geldiğinde üç yıl çalışırsak yaparız diyoruz, ama tabii garantisi yok. Diyoruz ki, tedarik yaparken bize geliştirme ARGE'sini verin. İkinci tedarik sırasında ürünü geliştirdiysek bizden alın. Bu mekanizma bir türlü oturtulamadı. Şimdi daha uzun vadeli düşünmeye başladılar. Proje bütçelerinin kuvvetlerden gelmesi doğru bir yaklaşım değil, kuvvet kendisine ayrılan bütçesini en kısa zamanda kullanabileceği tedarik için kullanmayı istiyor doğal olarak. Uzun vadeli teknolojik gelişme için, ORDU, kuvvetlere bütçeden para ayırırken, mutlaka bir kısmını, tepeden, yapılacak ARGE'lere ayırması gerekmektedir. MSB'na verdiğimiz ilk proje önerimiz 7 milyon dolardı, bize 400 bin dolar vermişlerdi! O bile bizim için önemliydi ve çalışmaların ilk adımlarını attık ama ARGE için gereken gerçek rakamlar verilmeli ve bu rakamları bulmaya ancak başladık. Geçen yıl ise TÜBİTAK ve SSM'nin fonladığı 30 milyon dolarlık proje aldık. Ülkenin fonları iyice açması, TÜBİTAK'ın yeni fonlar yaratması gerekir. Böyle bir anlayış bu ülkeyi çok değiştirecektir! Parasız hiç bir şey olmuyor ve sonunda teknolojik olarak geri kalarak ve hazır alarak daha zararlı çıkıyoruz. Soru: Ürünü ticarileştirmenin neresindesiniz? Patent? Yanıt: Ürünümüzü dünyadakilerle karşılaştırılınca çok ucuz yöntemle yapıMEMS dönüölçerin (jireskop) yakından görüntüsü. Siyah şeritteki çizginin boyutu yoruz. Ürünü ticarileşsaç çapı kadardır. tirmek için de uğraşıyoruz. Yeni bir üretim yöntemi geliştirdik ve bu açıdan da dünyadaki diğer ürünlere kıyasla çok daha ucuza geliştirebiliyoruz. Biz patent alma, başvurma konusunda zayıfız. Ancak patent başvurma olanakları da gelişiyor üniversitemizde ve ülkede. Şu anda daha yeni bir yaklaşımla yapıyoruz üretimi. Patent alabiliriz... Biz MEMS teknoloisini CMOS ile birlikte kullandık, aynı tabanda üretiyoruz, entegre devre çibininin sensöre dönüştürülmesi için gereken süreçleri, adımları çok kısalttık. Bu üretimi ucuzlatıyor ve kolaylaştırıyor. Soru: Projelerinizin askeri yönü var, teknolojilerdeki yenilik, bütün ülkelerde belirli gizliliği de beraberinde getiriyordur. Yanıt: Olayın doğasında var bu. Gelişmiş askeri teknolojilerde her zaman bir gizlilik vardır. Örneğin askeri amaçlı soğutmasız kızılötesi sensörler dünyada 56 ülkece geliştirilebiliyor, ABD, Fransa, Japonya, İsrail, İngiltere gibi. Bu sensörleri piyasadan gidip alamazsınız, ülkelerin izni gerekir alabilmeniz için. CBT1076/14 2 Kasım 2007 Soru: En sonunda, askerlerin de dış bağımlılığını azaltacak teknolojiler geliştiriyorsunuz. Yanıt: Çalışmalarımızın savunma sanayine katkısının büyük olacağını öngörmekteyiz. Bir çalışmamız da akıllı füzeler için sensörler geliştirmek. MEMS teknolojisiyle farklı adımlar uygulayarak ivmeölçer, dönüölçer (jiroskop) adlı sensörler geliştiriyoruz. Bunlar yine hem ucuz hem de küçük boyutlu. Bu teknolojiyle, kontrollü gönderilen füzeler yapabilirsiniz, mesafesini uzatan araştırmalar yapabilirsiniz, ve uzattıkça da hedefe yine aynı duyarlılıkta gönderebilirsiniz. İsterseniz kısa mesefelerde de ama çok ucuz mühimmatin akıllı hale getirilmesini sağlayabi1987'de ODTÜ ElektrikElektronik Mühenlirsiniz. disliği Bölümünden mezun oldu, TÜBİTAK Şüphesiz bütün bunların araştırması bursu ile Michigan Üniversitesinde MEMS ve için fonların ayrılması gerekmektedir. mikrosistemler üzerinde master ve doktora Şimdi uzaya fırlatılan pahalı sensörler kulyaptıktan sonra, bu teknoloji orada bile yeni lanılıyor, oysa MEMS sensörlerle pek çok olduğu için kendisine yapılan cazip teklifleri ve şirket ortaklığı önerilerini kabul etmeyerek mühimmatı daha kontrollu ve akıllı hale 1995'de Türkiye'ye döndü. Amacı MEMS tekgetirilmesini sağlamak mümkün. Biz bunu nolojisini Türkiye'ye yerleştirmek ve Türkiyapabiliriz. ABD'de MEMS teknolojisiyye'ye katkı yapmaktı. En önemli başarılarınle, tüfeklerden atılan güdümlü mermiler dan biri olarak da, her yıl bir kıtada düzenlenen MEMS konferansını 2006 geliştiriliyor. Biz henüz o seviyede değiliz. yılında Türkiye'de gerçekleştirmesini gösteriyor, çünkü toplantı şimdiye Diyelim ki hedefe gönderiyorsunuz, rüzgar kadar ya ABD'de, ya Japonya'da ya da Avrupa'daki 3 ülkede yapılmış, çıkıyor mühimmatın yönünü değiştiriyor, Türkiye Avrupa'da bu konferansı yapabilen 4. ülke olabilmiş. sistem ne kadar yön değiştirdiğini hesap MEMS teknolojisinde, ODTÜ'nün ülkemizde ilk ve en gelişmiş üniversite olmasına büyük katkı sağladı. Şu anda, Sabancı Üniversitesi ve Koç ediyor ve düzeltme yapıyor... Ayrıca RF Üniversitesi'nde belli bir süredir, İTÜ ve Boğaziçi'nde de yeni başlayan MEMS teknolojisi ile de çok ilginç çalışMEMS çalışmaları var. Bu konuda çok sayıda yayını, yetiştirdiği 30 master malar yapıyoruz ama çalışmalarımızın ve 5 doktora öğrencisi var. MEMS araştırmalarının altyapısını, 1980'lerde hepsini anlatmamız mümkün değil… Prof. Dr. Tayfun Akın TESTAŞ'ın içinde kurulan ve Özelleştirme Yüksek Kurulu tarafından 1998 yılında ODTÜ'ye devredilen Mikroelektronik Tesislerinde kurmaya başladılar. Orası alış veriş merkezi yapılacakken devreye girip aldılar. DPT'nin 2002 yılından itibaren başlayan çok önemli desteğiyle orayı çalışır hale getirdiler. Şu anda ise TÜBİTAK, MSB ARGE ve SSM destekli projeler burada yapılıyor. Kapak resim: ODTÜMEMS tesislerinden bir görüntü ODTÜ'de geliştirilen MEMS dönüölçerin boyutlarını parmak ucunda gösteren bir resim ve4.3 m. kanat uzunluğunda olan yeni “İnsansız uçak”