20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BİLİŞİM TOPRAK BİLİMİ İskandinav ülkeleri geleneksel olarak gelişkin edevlet hizmetlerine sahiptir. Danimarka'nın faturaların alındığı etedarik platformu kuzey Avrupa'da standart haline geldi. Danimarka hükümeti bu yolla 100 milyon Euro tasarrufta bulunulduğunu söylemektedir. 2006 yılında Çin, ChileCompra isimli çevrimiçi tedarik sistemi ile 164.000’den fazla tedarikçiden, GSMH'sının %3'üne karşılık gelen 3 milyar dolarlık satın alma işlemini gerçekleştirdi. Son yıllarda hükümetler ve iş dünyasında akıllı kart esaslı pasaportlar, nüfus cüzdanları ve kimlik kartlarına artan bir ilgi var. EIU'ya göre, halen kırktan fazla ülkede uluslararası standartlarda, makinada okunabilir, biyometrik veriler taşıyan pasaportlar oluşturuluyor. Ayrıca, elektronik “kimlik kartları”nın kamu hizmetlerinde kimlik doğrulanması için kullanılması planlama aşamasında. AB ülkelerinde yaşayanlar için biyometrik kimlik kartları uygulaması değişik aşamalarda. ekart üzerinden gerçekleştirilecek uygulamalar sayesinde, edüzeyi açısından Honkong, İngiltere, Kanada, Japonya ve Fransa gibi daha büyük ekonomilerin önüne geçecek. Bilişim, yeni bir fay hattı yaratıyor: Yeni teknolojilere yatırım yapmakta kararlı olan ülkeler ile, gelişmeleri pazar güçlerine bırakan ülkeler. Türkiye bu durumdan bir vazife çıkartır mı dersiniz? Model ve ölçütlerin tanımlanması edüzeyi sıralaması, ağırlıklı puanlandırılmış (%) altı ana ölçüt altında yer alan yaklaşık yüz niceliksel ve niteliksel altölçüte göre ve bir ülkede var olan bilgisayar ve cep telefonu sayısı ve genişbant bağlantılarının ötesinde; vatandaşların teknolojiden yararlanma yetkinlikleri, iş ve yasal sistemin şeffaflığı ve hükümetlerin bilişim teknolojilerinin kullanımını özendirme derecesi değerlendirilerek yapılıyor. Ana ölçütler 1. Ağyapılar ve teknoloji altyapısı (ağırlık puanı: % 20) Bu ölçütün değerlendirmesinde, genişbant yaygınlığı; genişbant satınalma gücü (hanehalkı gelirine göre satınalma gücü); cep telefonu yaygınlığı; Internet yaygınlığı; WiFi yaygınlığı; Internet güvenliği, elektronik kimlik uygulaması esas alınmaktadır. 2. İş ortamı (ağırlık puanı: % 15) Bu ölçütün değerlendirmesinde, genel siyasi ortam; makroekonomik ortam; pazar fırsatları; serbest girişim siyasası; yabancı yatırım siyasası; dış ticaret ve döviz rejimi; vergi rejimi; finans; işgücü piyasası esas alınmaktadır. 3. Sosyal ve kültürel ortam (ağırlık puanı: % 15) Bu ölçütün değerlendirmesinde, eğitim düzeyi; Internet okuryazarlık düzeyi; işgücünün teknik becerileri; yenilikçilik (innovation) düzeyi esas alınmaktadır. 4. Yasal ortam (ağırlık puanı: % 10) Bu ölçütün değerlendirmesinde, var olan yasal çerçevenin etkinliği; Internet'le ilgili yasalar; sansür düzeyi; yeni iş kurma kolaylıkları esas alınmaktadır. 5. Hükümet siyasaları ve vizyonu (ağırlık puanı: % 15) Bu ölçütün değerlendirmesinde, var olan yasal çerçevenin etkinliği; Internet'le ilgili yasalar; sansür düzeyi; yeni iş kurma kolaylıkları esas alınmaktadır. 6. Kullanıma ve iş dünyasına uyarlama (ağırlık puanı: % 25) Bu ölçütün değerlendirmesinde, kişi başına ICT harcamaları; eticaret düzeyi; Internet ortamında ticaret; vatandaşların ve iş dünyası için çevrimiçi kamu gizmetlerinin olması esas alınmaktadır. “The 2007 ereadiness rankings Raising the bar, A white paper from the Economist Intelligence Unit” raporundan özetlenerek derlenmiştir. 2 Metinde, bir toplumun enformasyon ve telekomunikasyon ağyapısına hazıır olma düzeyini tanımlayan “ereadiness” karşılığı olarak “edüzeyi” kullanılmıştır. Kaynak: Center of International Development's 'Readiness for the networked world'. Yeryüzünün derisi, canlı canlı yüzülüyor Toprak, kendini yenileme hızından 20 kat daha hızlı bir biçimde aşınıp yok oluyor! Dünyanın bir an önce yeniden humuslu topraklara kavuşturulması gerekiyor. “Toprak: Uygarlıkların Aşınması” adlı kitabın da yazarı David Montgomery, yeryüzünde daha önce de toprak krizleri yaşandığına, antik Yunan ve Roma uygarlıklarının toprak kriziyle birlikte çöküşe geçtiklerine dikkat çekiyor. H umuslu toprakların çok yaygın olduğunu, her yerde bulunabileceğini düşünebilirsiniz. Oysa, hiç de öyle değil. Nitelikli, bitek humuslu topraklar dünyadaki besin kaynaklarının % 97'si için can alıcı bir önem taşır. Bu tür topraklar olmadığında park ve bahçeler yeşilden çok kahverengi bir görünüme bürünürler. Öyle ki, toprağın da tükenmekte olan kaynaklar listesine eklenmesi ve yaşamımız boyunca onun yerini tutacak başka bir doğal yolun bulunmaması, oldukça kaygı verici bir durum. Gelgelelim, araştırmacılar hayvan, bitki ve minerallerin karıştırılması suretiyle atıkların verimli toprağa dönüştürülebileceğine inanıyor. Toprağın oluşturulması epey karmaşık bir süreçtir. Doğada toprak hava koşullarına bağlı olarak aşınan kayalar ile çürüyen bitki ve hayvan atıklarının bitki kökleri, toprağın direyi, mikroplar ve mantarların etkisiyle karışıp ayrışması sonucunda oluşur. Kimyasal ve dirimsel unsurlar istenen ölçüde olduğunda, bu işlenmemiş malzemeler yüzlerce yıl sonra yapısı, besin içeriği ve gözeneklilik düzeyi açısından tam da bitkisel yaşama elverişli olan verimli ve karmaşık bir yapıya dönüşür. Bu sürecin kavranması her ne kadar sıfırdan toprak üretmemize olanak vermese de, koşullar bunun yolunu bir biçimde bulmamız gerektiğini gösteriyor. Çünkü, yeryüzündeki doğal humuslu topraklar çevre düzenleme ve yapı projeleri kapsamında giderek yok oluyor ve doğal kaynakları da zorluyorlar. CBT 1074/8 19 Ekim 2007 İMPARATORLUKLAR ÇÖKTÜ “Dirt: The erosion of civilizations= Toprak: Uygarlıkların Aşınması” adlı kitabın da yazarı olan Washington Üniversitesi jeomorfoloji uzmanlarından David Montgomery, yeryüzünde daha önce de toprak krizleri yaşandığına, antik Yunan ve Roma uygarlıklarının toprak kriziyle birlikte çöküşe geç tiklerine dikkat çekiyor. Montgomery toprağın şimdilerde kendini yenileme hızından 20 kat daha hızlı bir biçimde aşınıp yok olduğu uyarısında bulunuyor. Toprağın aşınması ve değer yitirmesini önlemenin bir yolu, bu sürecin durdurulması, bir başka yolu da verimsiz toprakların niteliğinin organik madde ve mineraller eklemek ya da toprağın asit düzeyinde değişiklik yapmak suretiyle arttırılmasıdır. Ne var ki, bu tür oynamalar toprağın niteliğini arttırsa da, kimi zaman biraz daha fazla kire gerek vardır. Humuslu toprakların giderek daha ender bulunması yüzünden araştırmacılar toprağın doğal oluşum sürecini, çevrimden geçirilmiş birikintiler, kompost ya da başka biyolojik atıklarla karıştırılmış kömür ya da kül şistinden yararlanarak, çok daha kısa zaman ölçeklerinde gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Purdue Üniversitesi'nden Jody Tishmack toprak yapımıyla ilgili çalışmalara 1990'ların ortalarında başladı. O sırada yerleşkesinin santralında oluşan kömür külünü geri dönüştürmenin yollarını araştırmakta olan üniversitenin çevre düzenlemeleri için de çok miktarda humuslu toprağa gereksinimi vardı. Kömürün yanması sonucunda oluşan ince külün toprağın verimliliğini artırabileceğini bir biçimde öğrenen Tishmack bir taşla iki kuş vurabileceğini düşünerek işe koyuldu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle