20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TARTIŞMAEDİTÖRE MEKTUP Eğitim ve öğretimde ana sorun: Kalite Ülkemizdeki pek çok sorunun kökeninde, eğitim ve öğretimdeki kalite sorunu var. Bunun temel nedeni, öğretmenlerimizin büyük çoğunluğunun öğretmen standartlarının altında oluşudur. Onlar, en azından son 30 yılın eğitim şekliyle öyle yetiştiler, sadece bazıları kabuğunu kırabildi. Mehmet Utku, Y.Doç.Dr.; Dokuz Eylül Üniversitesi, Jeofizik Mühendisliği, [email protected] ğretmenliği kendi ideali olarak görmeyen bireylerden gereğini istemek, bugünkü sorunları hazırlıyor. Bu sorunlar, sosyal ilişkilerdeki hiç gereği olmayan sürtüşmelerden tutun da bir kurumun üretimi, işleyişi ve yönetimine kadar pek çok alanda sayılabilir. Genellikle, koltuk altına zorla bir kitap kıstırarak okula giden öğretmen adaylarından öğretmenlik mesleğinde verim almak hayaldir. Bu bağlamda eğitim fakülteleri, üniversite olgusu içinde tekrar ele alınmalı, bu fakülteler yeniden yapılandırılmalı. Temel eğitimin iki temel işlevi var: Bireyin iyi bir Türkçe (ya da yaşamakta olduğu ülkenin resmi eğitim dili) temelini ve bireyin iyi bir matematik (calculus) temelini almış olması. İleride matematikçi olmasa bile temel eğitimde matematik problemi çözmek çok önemlidir, problemi anlayacak dil bilgisine sahip olmak da. Her çocuğun her problemi çözebilir yetenekte 21. yüzyılda zaman olmasını beklemek gerekçok kıymetli, zaman mez. Fakat her çocuğun bu süreçten geçmiş olması bekyönetiminin ön plalenir. Sürecin ileri aşamalana çıktığı bir eşik. rında bu her zaman matemaGünümüzün, bir tik de olmayabilir. Çocuğu düşündürecek, çözüm yolları bilgiyi keşfetmek aratacak, seviyesine uygun için gereksiz beklebir tasarım problemi de olameye, zamanı bol bilir. Böylece, gelişmekte kullanmaya tahamolan beyin; anlama, ifade etme ve çözme yetenekleriyle mülü yok. özel bir biçim kazanacak ve elastik bir zihinsel yapıya bürünecek. Amaç gözlem yapma, yaratıcılık ve düşünmeyi öğretmektir. Devamında öğrenmeyi öğrenme edinilecektir. Böyle bir zihinle, ileride uzmanlık alanı olarak edebiyatı seçen bir çocuk en yaratıcı yazıları yazabilecek, en güzel şiirleri yaratabilecek. Yani, temel eğitimle aldığı yaratıcılığı, o birey, edebiyat'ta en iyi şekilde kullanacaktır. Geleceğin ressamı için de aynı şey geçerlidir. Belki o, resim sanatına dünyada yeni bir boyut daha kazandırabilecektir. Mühendislik, tıp, diğer tüm bilim dalları için aynı durum geçerli. Ö 5)Bilgi düzeyi olarak yetişmek 6)Eğitici formasyonu alarak yetişmek Türkiye'deki öğretmen yetiştiren tüm okullardaki eğitim, yukarıdaki ilk 4 özellik için yeterli değil. Bunu, bu ortamlarla ilgili günlük yaşamda gözlemek çok kolaydır. Son iki özellik ise kısmen başarılmıştır. ÖĞRENCİ NEDENSONUÇ İLİŞKİSİNİ KURAMADI Temel eğitimde, daha önceleri tümevarım yöntemi, son yıllarda da tümdengelim uygulandı. Her ikisinde de planlanan işlem kalemleri ilgili öğretim yılları boyunca yerine getirildi. Kalemler arası bağ kurulamadı, öğrenci nedensonuç ilişkisini kuramadı. Melodi var, yorum yok… Eğitimde her şey kendikendine yapılamaz. Bireye, kendikendine iş yapabilmenin anahtarları, yeri geldiğinde bir öğretici tarafından sağlanır. Bunun yararı, hem süreci doğru eksene oturtmak hem de zaman kaybını önlemektir. Öğreticinin, eğitim yönlendiricisi görevi üstleneceği bu süreçte, ekip çalışması da geliştirilebilir. Her bireyin örneğin kompozisyon yazma yeteneği aynı değildir. Bunların içinde, potansiyel yeteneği bulunmasına rağmen, yeteneği aktivite kazanamamış bireyler az değildir. Dolayısıyla, kompozisyon yazmada, en az bir kez sınıf olarak anonim bir yaklaşımla bir konu ortaya atılıp kompozisyon, bazı kaynaklardan örnekler de kullanılarak sınıfta ortaklaşa tartışılarak tahtaya yazılabilir. Böyle bir sürecin sonunda sınıfta bir değerlendirme yapılabilirse, konu, bir tartışma ortamıyla öğrencinin dikkatine sunulmuş olur. Böylece, kapasitesi olup da yönlendirici/model eksikliği olan öğrenciler, çekilip çıkarılmış olur. Bu aynı zamanda, bu bireylerle ilgili kültürün ve yaşam alanlarının da dillendirilmesi, gelecekte de olsa topluma kazandırılması anlamına gelir. Kaldı ki kompozisyon yazma yeteneğinin kazandırılmasının ve geliştirilmesi, gelecekte akademisyenliği seçecek her birey için önemlidir. Akademik yaşamın vazgeçilmez ürünleri olan tez, rapor ve bilimsel makaleler ancak bu yeteneğin gelişmiş olması halinde daha kolay üretilebilir. Resim, edebiyat, matematik ve diğer dersler için de benzer yol izlenebilir. Buradaki amaç, bir işin temel ilkelerini oluşumlarıyla birlikte edindirmek. Pek çok öğrenci, neyin neden yapıldığının farkında değil. Yani verilmek istenen bilgiyi öğrenci içselleştiremiyor. Çünkü o sırada o bilgiye ihtiyaç duymuyor. 21. yüzyılda zaman çok kıymetli, zaman yönetiminin ön plana çıktığı bir eşik. Günümüzün, bir bilgiyi keşfetmek için gereksiz beklemeye, zamanı bol kullanmaya tahammülü yok. Dolayısıyla eğitim yönlendiricisi öğrenmeyi kolaylaştırmalı ve zamandan kazandırmalı. Bugün, Milli Eğitim Bakanlığı’nca da özellikle ilköğretimde kısmen ortaöğretimde, probleme/projeye dayalı öğrenim ekseninde gayretlerin olduğu görülüyor. Fakat bu çalışmalarla yaratıcı, sorgulayıcı, öğrenmeyi öğrenmiş, ekip çalışması yapabilen, problem çözme yeteneği gelişmiş bireyleri yetiştirme sorunu yine çözümlenmiyor, sorun veliye taşınıyor ve öğrenen tarafta yeni gerilimlere neden oluyor. Çünkü, öğretici kadro bu tür bir eğitime uygun dönüşümünü gerçekleştiremedi. Gerçekten de bu, planlı çok çalışmayı gerektiren ve zamana ihtiyaç duyuran zor bir iştir. Temel eğitimde ve ortaöğretimde okulların çoğu, öğretim yılının başında ilk haftayı, sonunda en az iki haftayı pek sıkı tutmuyorlar. Özellikle, çocukların bir işi tam yapma alışkanlıklarını edindikleri bu dönemde, bir işin nasıl sulandırılarak yapıldığını yaşamaları hiçbir eğitim amacıyla bağdaşmaz. Ayrıca dershane kökenli, artık kanıksanan devamsızlıklar, ulusal eğitimde tehlike çanlarını çalmakta. Buradan hareketle, “Bayramları Okullar Yapar, Dersleri Dershaneler…” görüntüsünün oluşmasına meydan verilmemeli. Bunun için yeniden yapılanma şart. NE YAPMALIYIZ? Buraya kadar değindiğimiz sorunların bir şekilde çözümü var. Burada daha çok kalıcı çözüm yolları üzerinde durulacak: 1) Eğitim fakültelerini ve buna göre ilk ve ortaöğretimi yeniden yapılandırmak. Bunun için başta eğitim fakülteleri olmak üzere ve diğer ilgili kuruluşları bir arayıştartışma sürecine sokmak gerekmekte. 2) Her işin kendine özgü disiplinini oluşturmak şart. Bu, bir işi, tüm aşamalarıyla layıkıyla yapma ciddiyetinin kazandırılması demektir. 3) Okul idarelerini, hem yönetici hem öğretmen olarak ehil kişilerden oluşturmak. Bunun için lisansüstü eğitimini; eğitim yöntemlerinin geliştirilmesi, iş yönetimi, iş hukuku, insan psikolojisi ve tasarım gibi konular üzerine kurmak gerekir. 4) Öğretmenleri, lisansüstü eğitim almaya yönlendirmek. 5) Lisansüstü eğitimi belli üniversitelerde yaptırmak. 6) Öğretici kadroların (idareci+eğitici/öğretmen) idealist olmalarını sağlamak. Bu da öğretmen adaylarının doğru seçimi, iyi bir lisans ve lisansüstü eğitimle olur. 7) Öğretmen adayında farkındalığın yaratılması gerekir. 8) Türkiye'yi sıçrama yaptıracak asıl hedef için mevcut kadroların bir hizmet içi eğitime tabi tutulmasının görüntü dışında hiçbir yararı olmaz. 21. YÜZYIL BEKLENTİLERİ Öğretmen, bir ülkenin hatta dünyanın geleceğini inşa eden bireydir. İdealist olması, mesleğini bu ulvi amaç için seçmiş olması beklenir. Ve Türkiye, bu öğretmeni yetiştirmek zorundadır. Kastedilen yetişmeden şunlar anlaşılmalıdır: 1)İnsani boyut olarak yetişmek 2)Analitik düşünme becerisi yönünden yetişmek 3)Optimum iş becerisi yönünden yetişmek 4)Uygun yaklaşım geliştirebilir özellikte yetişmek CBT1074/20 19 Ekim 2007
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle