Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
çimde etkileniyor. 3. Üniversiteler, çok üstün nitelikli beyinler için iyi bir ortam hazırladıklarında, elit okulların etkisini azaltıyor. Nitekim ülkemizde yıllardır hüküm süren üstünlüklerin öğrencilere verilen bilgisayarlar, öğretim üyelerine sağlanan araştırma olanaklarıyla dönüşüme uğradığı biliniyor. 4. Elit üniversitelerde çalışanların daha ileriye gidebileceği bir yer olmayınca doygunluk sonucu güdülenme azalmaya başlıyor. Dolayısı ile sistem olumsuz etkileniyor.. Araştırmanın sonucuna göre tüm bu değişimdeki ana etken, "internet" devrimi ya da genel olarak "bilgi teknolojisi"dir. Bu değişimin, ülkeleri ve şirketleri de etkileyeceği beklenmektedir. Teknolojide öncü ve lider olan ülkeler, bölgeler, şirketler rekabetçi üstünlüklerini sürdürmede zorluklarla karşılaşmakta. Küresel dünya, bilgi teknolojilerindeki gelişmelere, hızlı, kolayca ve düşük maliyetlerle erişebilmeyi sağlamakta. Suny Programı hilkat garibesi değil, bir nimettir A. M. C.Şengör ayın Profesör Yaman Barlas'ın benim Üniversiteler, üniverste öğrencileri, Harp Okulları ve YÖK hakkındaki görüşlerimi hedef alan yazısına cevap vermemiştim; zira, Sayın Barlas'ın eleştirileri hiçbir somut veri içermediği gibi güvenilir bir bilgi temelinden de mahrumdu. O kadar ki, SUNY'nin başına doktorası bile olmayan, muharip sınıftan bir koramiralin getirilmesini tekil ve özel bir durum olarak sunması, benim hedef aldığı yazımda belirttiğim Columbia ve Caltech örneklerini bile okumamış, dolayısıyla eleştirmeye kalktığı yazımı bile dikkatli okumamış olduğunu gösteriyordu. Kendisi daha önce YÖK hakkında verilere dayanarak yazdıklarıma temel oluşturan verilerden hiç bahsetmediği gibi, Harp Okulları hakkındaki 'meslek okulu' değerlendirmesi de Türkiye'de bu okullar hakkında hiçbir bilgisi olmadığının en açık delilidir. Hele üniversite öğrencilerimizin kalitesi hakkında söyledikleri tüm istatistiki bilgilerimizle o kadar çelişiyor ki, insan Sayın Barlas için 'kendisi kaliteli öğrenciden acaba ne anlıyor?' diye sorası geliyor. Ancak SUNY programı hakkında yazdığı cevapsız bırakılamayacak kadar önemli; çünkü öğrencilerimizin yaşamlarını ilgilendiriyor. Prof. Barlas burada da yanıltıcı eksik bilgiler veriyor. Ancak yazısında geliştirdiği görüşler, yalnızca kendi verdiği bilgiler ışığında bile üniversitede öğrencilere ne denli haksızlık edildiğini, onların elinden ne denli önemli bir fırsatın alındığını gösteriyor. Sayın Barlas'ın harfli paragraf başlıklarını kullanarak cevap vereceğim: a) SUNY programı paralıdır, doğru. Ama Sayın Barlas bu programdan istifade etmek isteyen öğrencilere açık olan burs imkânlarından hiç bahsetmiyor. Ekseri programların %50'ye varan burs imkânları var. Üstelik mezuniyetten sonra ABD'de iki yıllık çalışma imkânı da var. Türkiye'deki SUNY programından yararlanan her üniversite isterse bu burs imkânlarını Türkiye'deki kaynakları kullanarak daha da genişletebilir. Sayın Barlas'ın savunduğu Boğaziçi Üniversitesi yönetimi öğrencilerine büyük bir iyilik olacak böyle bir teşebbüste bulunmuş mudur? b) SUNY öğrencilerinin ücretsiz öğrencilere göre daha zayf oldukları Sayın Barlas'ın değerlendirmesidir. Eğer durum gerçekten öyleyse (ÖSYM puanları burada anlamsızdır), hodri meydan: Onları da diğerleriyle aynı sınıflara sokun ve başarısız olanları sistemden eleyin (son kulağıma gelen bilgiye göre S zaten Boğaziçi yönetimi doğru bir karar vererek ayrı sınıf uygulamasını kaldırmış. Ama bu bilgiyi denetleyemedim). Zaten eğitimin bir amacı da Atatürk'ün kelimeleriyle 'kıymetsiz öğrenciyi' elemek değil midir? SUNY programından yararlanan öğrencilere ayrıcalık tanımak Boğaziçi Üniversitesi yönetiminin nereden aklına gelmiştir? BAŞARISIZ ÖĞRENCİ c) Derste başarısız olan öğrencinin tahsil süresi uzar, bu da üniversiteyi ilgilendirmez. Sandra Ashman ve Phyllis Creme tarafından İngiliz üniversite öğrencileri için hazırlanmış olan Taking Notes from Lectures (Derslerde not tutmak) başlıklı broşürün başında şöyle deniyor: "Yüksek öğrenime geldiğiniz zaman, devam ettiğiniz eğitim kurumunda öğrenmek sizin sorumluluğunuzdadır. Tabiî hocalarınızdan çeşitli yardımlar SUNY programı hakbekleyebilirsiniz, ama öğkında yazılanlar cerenme inisiyatifini almak vapsız bırakılamayazorunda olan sizsiniz." cak kadar önemli; Sayın Barlas, öğrenci adına konuşamaz. Başarısız çünkü öğrencileriöğrenci, bunun cezasını mizin yaşamlarını kendisi çeker. Kendisinin ilgilendiriyor. Prof. SUNY programından şikâBarlas burada da yetle dile getirdiği durum yanıltıcı eksik Türk üniversitelerinde zaten her yıl karşılaştığımız bilgiler veriyor. sorunlar arasındadır. d) SUNY/Boğaziçi ortak diploması vermek, anlaşmaya varmış üniversiteler arasında anlaşmaya tabidir. Eğitim paylaşılmışsa, diplomanın da paylaşılmasındaki tutarsızlık iddiasını ben anlayabilmiş değilim. e) SUNY'nin Türk öğrencilerinden elde ettiği gelir, toplam bütçesinin binde dördünden az bir meblağdır ve SUNY, ABD yasaları gereği bunun hepsini öğrenciye harcamak zorundadır. Yani SUNY kâr elde edemez. Bu kanunen mümkün değildir. Benim SUNY mezunu olduğumu hatırlatan Sayın Barlas, Kemal Gürüz için pek üstü kapalı bir lisanla onun için durum başkadır diyor ve sonra SUNY'den akademik bir şeref payesi ve akademik bir burs aldığını hatırlatıyor. Yaman Barlas Bey ne demek istediğini açıkça söylesin ki cevap verilebilsin. İmalarla insanları karalamaya kalkmak pek yakışıksız bir yöntemdir. Benim fikirlerimi eleştirdiği bir önceki yazısında beni adeta bir Amerikan üniversite sistemi hayranı olarak sunan Sayın Barlas, herhalde Amerikan Üniversite sistemini pek acımasızca eleştiren Frankfurter Allgemeine'deki röportajımı okumadı Sayın Barlas ve tüm öğretim üyelerine düşen, kalitesiz üniversite sistemimizi ayağa kaldırmak, bunun için de öğrencilerimizi mümkün olduğu kadar uygar dünya üniversiteleriyle temasta tutmaktır, onların önünü kesmek değil. Dolayısıyla, öğrencilerden özür dilemesi gereken birisi varsa o, öğrencilere bu imkânı sunmuş olan Kemal Gürüz değil, onları, aklımın almadığı sözde nedenlerle bu imkândan mahrum edenlerdir. UZAKLIKLARIN YAKINLAŞMASI Ülkemizde de üniversitelerde, küresel oyuncu olacak bir yapılanma ile küresel evrime ayak uydurmaya yönelik değişim şart görünüyor. Geleceğin dünyasında, söz sahibi olmak ve rekabetçi konuma gelmek isteyen ülkemiz açısından, sözünü ettiğimiz araştırma ve sonuçları çok önemli ipuçları veriyor. Ülkeler, bölgeler ve üniversiteler arasındaki büyük farklar ve engeller ortadan kalkıyor, varolan uçurumlar kapanıyor, koşullar eşitlenmeye doğru hızla ilerliyor. Araştırmalarda ve eğitimde "coğrafyadan bağımsız" ya da "mekândan bağımsız" olarak adlandırılabilecek bir yapılanmayla, ucuz ve hızlı biçimde, verimlilik ve etkinlik sağlanabiliyor. Bu yeni küresel dalgada, bilgiyi edinme ve saklama eğiliminin bir üstünlük olmadığı çok açık. Ülkemizde de fark edilen ve birbirinden habersizce yapılmakta olan çabaların bir bütünlük içerisinde etkileşimli biçimde yapılması büyük fırsatların yaratılmasını sağlayacaktır. Eğitim ve araştırmalarda, sadece insan kaynaklarındaki hareketlilikler değil, eş zamanda araştırmacılığın ve bilginin de paylaşılması konusunda projelere büyük ihtiyacımız var. Daha önce fırsat olmayan yaratıcılık, yenilikçilik gibi hemen hemen herşey birer fırsat olabilme olanağını taşıyor. Bilgiye erişimin kolaylaşması, bundan katma değeri yüksek yenilikler üretebilmeyi gerekli kılıyor rekabet için. Kısaca, büyük ve erişilmez olan dağlar, yerlerini bilgi odaklı küçük ekip tepeciklerinin yaratıcılıklarına bırakıyor. Sunny Programı ve öğrencilerin niteliği Yılmaz Akyıldız, akyildiz@boun.edu.tr> UNY de ben de ders verdim... (Paranin gözü kör olsun! derler Anadolu’da, ne dini vardır ne de imanı). SUNY öğrencileri hiç de prof. Yaman Barlas’ın dediği gibi zayıf öğrenciler değillerdi. Elbet fakir anadolu öğrencisi de değillerdi.z Peki kimlerdi? Bilinir, zengin cocukları pek sıkıya gelmez. Yani "inek"lik yapmak istemezler. fakat beslenmeleri ve S CBT1019/21 29 Eylül 2006 sosyal çevreleri dolayısı ile gayet gürbüz, kafaca da iyi gelişmiş ve uyanık şehir cocuklarıydılar. Daha çok sosyal takılmış olup dersanelerde pek zaman harcamadiklarından OSS sınavlarinda iyi puan alamamışlar, dolayısı ile istedikleri konuda istedileri universitelere yazılamamışlardı. Aslında SUNY programı bu durumu /firsatı/ farkı herşeyden önce öğrenci lehine değerlendirmekten ve bunun yanında da gelir seviyesi düşük (bazı) öğretim üyelerine ekgelir sağlamaktan başka bir şey değildi. Örneğin, hem öğrenci kalitesi ve hem de derslerin kendi universitemde verilmesinden dolayı ben SUNY de ders vermeyi bir vakif universitesine "parttime" gitmeye tercih etmiştim. TARTIŞMAEDİTÖRE MEKTUP