29 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Bilişim Firmalarının Halka Arzı Neden Önemli? ve halen gelişmekte olan bir sektör. Dolayısıyla Grup, tecrübe ve sermaye büebilecik@index.com.tr yüklüğü açısından şirketir şirketin halka lerin gelişme süreci deaçılması, şirket vam ediyor. performansının ve Halka arz edilen bilişim gelirinin yatırımcılarla şirketi sayısına bakıldıpaylaşılmasının ötesinğında ABD’nin lider kode, önemli bir güven numda olduğu görülüyor. sembolüdür. Halka arz Bu ülkede halka arzı yapıedilmiş bir şirketin yönelan şirketlerin çoğunluğu, ticisi hem sermaye piya"blue chip" adı verilen ve salarına, hem de kendi teknoloji üreten şirketlerfirmasına güveniyor deden oluşuyor. Bugün dünmektir. Halka açılan şiryanın en değerli şirketleri ketler şeffaf ve paylaşımarasında da ilk 10 sırayı cı olmak zorundadır. Bu teknoloji şirketleri alıyor. şirketler sürekli ölçüm Oysa Türkiye’de İMKB’de işlem gören ve değerlendirme sürecini yaşarlar. Bu da 3.000 civarında firma var ve bunların yalnızönemli bir sorumluluktur. Bu süreç tüm şirca 6 tanesi bilişim teknolojileri firması. ketler için, firmanın kaderini değiştirebileFakat sadece bu verilere bakarak Türkicek kadar önemlidir ve dikkatle planlanmaye’deki bilişim firmalarına haksızlık etmek sı, hazırlık aşamalarının eksiksiz tamamlande doğru olmaz. ABD’de sermaye piyasası ması, ekip ruhunun aralıksız yaşanması gerekavramı 1900’lü yıllara, piyasaların olgunkir. laşması ise 1950’li yıllara dayanıyor. Bu döHalka arzın temelde iki süreci vardır: nemden itibaren sermaye piyasaları düzenli 1. Süreç dahilindeki hedeflerin hayata geolarak işlemeye başlıyor. Oysa Türkiye’de çirilmesi İMKB’nin faaliyete geçiş tari2. Halka arzın sonrası İMKB’de sadece 6 hi 1 Ocak 1986. Bilişim tekİlk süreç, yani halka arz sünolojileri sektörünün miladı tane teknoloji şirketi recindeki hedeflerin hayata ise 1990 sonrasındaki dönem. geçirilmesi, piyasa koşullarına var. ABD’de borsada Dolayısıyla Türkiye’de hem bağlı olarak 36 ay sürüyor. Bu ilk 10 sırayı tüeknoloji sermaye piyasaları nispeten süreçte SPK ve İMKB’yle dügeç kuruldu, hem de sektör şirketleri alıyor. Bu zenli ve verimli çalışmalar ya1990’lı yıllarda ortaya çıktı. pılması gerekiyor. Fakat en nedenle bilişim Bilişim sektörünün gerçek önemli konu, başarılı bir halfirmalarının IMKB’de anlamda büyüyüp serpilmesi ka arz için firmadaki tüm ise 2000’li yıllarda başladı. Bu ekiplerin ve birimlerin inanç sayısını artırmak, zaman farkı nedeniyle ne yalı ve kararlı olması. bilişim firmalarının zık ki bilişim teknolojileri ve Bu süreç başarıyla hayata bu alanda faaliyet gösteren firgeçirildiğinde, şirket sermaye karşısında önemli bir maların halka arzı konusunda darları önceleri birkaç kişiden adım olarak duruyor. Avrupa, Asya ve elbette ki oluşurken, halka arzla birlikte ABD’nin gerisinde kaldık. "Gelişmiş" olarak binlerce kişiye ulaşıyor. İşte ikinci ve en tanımlanan ülkelerin seviyesine ulaşma önemli aşama da, halka arz sonrasındaki bu yolunda bir adım atabilmemiz için ve hem süreç. Artık her dakika, her hareketinizi kasektörün, hem de piyasaların gelişimi açısınmuoyuyla paylaşmalısınız. Fakat yine de, şirdan İMKB’deki bilişim firmalarının ket olarak ne kadar başarılı olursanız olun, oranının, genel toplamın yüzde 10’una yaktüm dünyadaki ekonomik gelişmeler borsalaşması gerekiyor. ları etkiliyor. Dolayısıyla ekonominin, dış Bilişim teknolojilerinin halk tarafından dünyadaki gelişmelerin pozitif yönde olması benimsenmesi kadar, yatırımcılar tarafından da büyük önem taşıyor. da yakından izlenen ve tercih edilen bir alan olması, sektörün gelişimi açısından büyük TÜRKİYE’DE SADECE 6 TANE önem taşıyor. Dolayısıyla, İMKB’deki Teknoloji şirketleri söz konusu olduğunda bilişim firmalarının sayısını artırmak, bilişim ise bu hazırlıkları ve süreçleri daha da ciddifirmalarının karşısında önemli bir adım ye almak şart. Çünkü ülkemizde teknoloji olarak duruyor. Bu adımın cesaretle atılması şirketlerinin halka arzı ne yazık ki yaygın göve bu sürecin başarıyla yönetilmesi, hem firrülen bir uygulama değil. Bilişim, sadece malar, hem sektör, hem de yatırımcılar için Türkiye’de değil, dünya genelinde de genç olumlu sonuçlar getiriyor. Erol Bilecik, CEO, Index B yazılmış gibi görünen makalesinde ‘çok kritik ve temel’ bir iki değerlendirme ölçütü var: Sorkin’e göre ‘kendine yeterlilik’, kent idaresinin hem fiziksel hem de politik başarısı ve başarısızlığı için önemli bir ölçüt. Kentin başarısının göstergesi "kendine yeterlilik" olarak belirlendiği zaman, bu sadece planlama açısından değil, kültür açısından da ele alınmalı. Dünya kentlerinin kültürü, işlevlerini yerine getiremeyen hükümetler ve uluslararası şirketlerin baskıları altında şekillendiği için, demokrasinin son savunma hattı da "kent" oluyor. İstanbul kentinin yönetimine, başarı ya da başarısızlıklarını ölçmek için Sorkin’in sözünü ettiği "kentin ekolojik ayak izi" formulü de anımsatılabilir. "Ayak izi" kavramı, yönetimi kent alanının tükettiği tüm kaynaklarla ilgili olarak ölçümlendiren bir kavram. Başka bir deyişle, kentin varlığını sürdürebilmesi için ne kadar yiyecek, ne kadar su, ne kadar oksijen, ne kadar ham madde, ne kadar enerji gereksinimi olduğunun belgelenmesi. Bu ölçümlerin, yerel koşul ve hatta geleneklere göre saptanması gerekliliği açık. Ne var ki oksijen, su, minimum kalori vb. gibi gereksinmeler dünya için ortak. Örneğin Los Angeles’in "ekolojik ayak izi" bütün Peru’nunkine eşitmiş. Kuşkusuz İstanbul’unki de, Anadolu’nunkinin yarısına eşittir. Bu bir anlamda, İstanbul’un, ülkenin kaynaklarını tükettiğini de göstermekte. Bu nedenle, İstanbul’un kendine yetmesi, enerji korunumlu politikaları benimsemesi, yükünü de tüm ülkeye yüklememesi anlamına geliyor. "İSTANBUL İNSANI" İstanbul’un planlanma sürecine, "globalizasyon", "ekolojik ayak izi" ve yukarıda sözü edilen temel sorunların yanı sıra, "İstanbul insanı"nı da katmak gerek. Mekanik bir planlama sürecinin katılığı içerisinde "insan"ı sayıya indirgememek gibi bir görevimiz var. Türk insanı, kent yaşamı ve çağdaş teknolojiyle bu yoğunlukta yeni yeni karşılaşmaktadır. "Devkent"in denizinde boğulmamak, büyük bir hızla değişen fiziksel yaşamın modalitelerini kavramak, kent mekânını diğer insanlarla paylaşmak gibi davranışlar bir kuşakta öğrenilemiyor. Kentli, öğrendikleri ile çağdaş yaşam girdileri arasındaki ilişkileri değerlendirmekte güçlük çekiyor. Bugün sağlık ve eğitim süreçlerinin durumu, bu öğrenilememişliğin sonucu gibidir. Örneğin, Almanya’da sağlık kurumlarının kiliselere göre sayısal oranı 8.7:1 iken, bu rakam Türkiye’de 0.11:1’dir. Bu yaklaşık 80 kat olumsuz bir kültürel performansın ifadesidir. Almanya’da kitaplıklarda bir milyon kişiye 1665 kitap düşerken, Türkiye’de bu rakam bir milyon kişiye 71’e inmektedir. Burada da yaklaşık 23 Yazının devamı 14. sayfada CBT 1013/7 18 Ağustos 2006
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle