01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BİLİM DÜNYASINDAN K I S A HORLAMAK UNUTKANLIĞI DA BERABERİNDE GETİRİYOR Rostock Üniversitesi’nde Paul Stoll yönetiminde çalışan bilim adamları tarafından gerçekleştirilen bir araştırma sonucunda horlayan kişilerde unutkanlığın başladığı görülürken, incelenen kişilerde bellek bozukluğu, konsantrasyon zorluğu ve beyin fonksiyonlarında zayıflama gibi olumsuz gelişmeler saptanmış. Bilim adamları gerçi horlamanın tedavi edilebileceğini söylüyorlar, ama horlama yüzünden zayıflayan entelektüel yetinin ne oranda geri kazanılacağını bilemiyorlar. Konuyla ilgili araştırma yazısı Thorax dergisinde yayımlandı. Horlama tüm toplumlarda yaygın. Yetişkinlerin %20’si horlarken, %10’unda solunum bozukluğu da söz konusu. Özellikle de 60 yaş üzerindekiler daha fazla horluyorlar ve horlama erkeklerde daha yaygın diyor bilim adamları. H A B E R L E R frenleyen Gherlin hormonu için üç antijen geliştiren bilim adamları, deneyler sırasında bu antijenlerden iki tanesinin antikor üretimini tetikleyerek Gherlin hormonunun etkisini baskıladığını görmüşler. Bununla birlikte tür bir aşının insanlarda da etkili olup olmadığı bilinmiyor henüz. ama yedi yıldan sonra pembe kurdun yerine başka zararlı böcekler türemeye başlamış ve çiftçiler yine eskisi kadar ilaç kullanmak zorunda kalınca da zaten pahalı olan genetik pamuk daha da pahalılaştı diyor araştırmacılar. yor. Yaklaşık olarak üç milyon baz çiftinden oluşan bakteri genomunun çözülüşüyle, bakterinin bir tür petrol okside ettirici etkili bir enzim ürettiği anlaşılmış . Dos Santos ile birlikte çalışan İtalyan ve İspanyol bilim adamlarının konuyla ilgili yazısı Nature Biotechnology dergisinde yayımlandı. Son bulgunun çevre korumacılığı açısından büyük bir önem taşıdığı düşünülmekte. Tahminlere göre yılda yaklaşık olarak 1,3 milyon ton petrol dökülüyor denizlere. Alcanivorax borkumensis bakterisinden deniz sularını temizlemek için yararlanmak isteyen bilim adamları, bakterideki biyokimyasal enzimin bir olasılıkla hedeflere uygun bir şe DENİZE dökülen petrolü artık k i l d e bakteriler mi temizleyecek? devreye sokulabileceğini tahmin ediyorlar. Petrolü indirgeyen bakteri, petrol ve su arasında biyolojik bir film oluşturmakta. Biyofilmler, insan bedenine yerleşen hastalık etkenleri için de önemli bir rol oynadıkları için, yeni sürecin anlaşılması tıp alanında da yararlı olabilecek diyor uzmanlar. Nilgün Özbaşaran Dede KANSER VE ALKOL TÜKETİMİ Son bir araştırmaya göre dünya genelindeki tüm kanser vakalarının %3.6’sı alkol tüketimiyle ilgili. Sonuçlar alkolün kanser üzerindeki etkisinin cinsiyetlere göre değiştiğini de gösteriyor. Erkeklerde alkole bağlı kanser gelişimi %5,2 iken kadınlarda bu oran %1,7 ile sınırlı. Paolo Boffetta ’nın International Journal of Canser dergisindeki yazısında, kansere bağlı ölüm vakalarının %3.5’unun alkol tüketimiyle ilgili olduğu belirtilmekte. Erkeklerdeki ölüm vakaları özellikle de orta ve doğu Avrupa’da çok yüksek. Bilim adamı yeni sonuçlar yüzünden alkol tüketimi ve kanser arasındaki ilişkinin daha ayrıntılı bir şekilde incelenmesi gerektiğini vurgulamakta. Sayısal sonuçlar 2002 yılına ait verilere göre hesaplanmış. DENİZLERDEKİ PETROLÜ BAKTERİLER TEMİZLEYECEK Tanker kazaları çoğu zaman bir çevre felaketiyle sonuçlanır. Bilim adamları şimdi petrolü indirgeyen bakterilerin çevre temizliğinde kullanılabileceğini düşünüyorlar. Araştırmacılar petrol indirgeyen bir bakterinin kalıtımını çözdüler. Böylece ilk kez deniz suyundaki petrolü temizleyen bir mikroorganizma bulmuş oldular. Alcanivorax borkumensis, yalnızca petrolün meydana geldiği hidrokarbürlerle beslenebiliyor. Almanya’daki Helmholtz Enfeksiyon Araştırmaları Merkezi’nden Vitor Martins dos Santos, "Bakterinin kalıtımını çözdüğümüz için artık bunu nasıl yapabildiğini de öğrenebiliriz" di ŞİŞMANLIĞI KARŞI AŞI ETKİLİ OLDU Amerikalı bilim adamları şişmanlığa karşı geliştirilen bir aşıyı fareler üzerinde deneyerek olumlu sonuçlar elde ettiler. Deney aşamasında olan aşı, yağların indirgenmesini frenleyen bir hormonun işlevini durduruyor. Aşılanan fareler aynı miktarda yemle beslenen hemcinslerine göre daha az kilo almışlar. La Jolla Scripps araştırma enstitüsünde Kim Jandar ile çalışan ekibin konuyla ilgili yazısı PNAS dergisinde yayımlandı. Şişmanlık sorunun dünya genelinde bir milyar kişide görülmesi yüzünden bilim adamları yeni arayışlar içindeydi. Haplar sürekli alınması gerektiği kadar riskli yan etkileri de bulunmakta. Oysa son araştırma sonuçlarına göre aşı maddeleri, metabolizma mekanizmaları üzerinden olduğu kadar bedenin doğal eğilimiyle de yağ rezervlerindeki indirgenişi uzun vadeli olarak destekleyebilirler. Bedendeki yağların indirgenişi tıp araştırmaları İLTİHAP ÖNLEYİCİ MADDE KEMİK ERİMESİNİ TETİKLİYOR Dexamethason olarak bilinen iltihap önleyici etki maddesinin uzun vadeli kullanımı ile osteoporozun(kemik erimesi) gelişebileceği bildirildi. Söz konusu madde, kemik indirgeyen hücrelerin ömrünü uzatarak, fonksiyonlarını zayıflatıyor. Bunun sonucunda ise kemikleri yenileyen hücrelerin etkinliği engellenmekte. Glukokortikoit olarak adlandırılan ilaçlar genelde iltihapların tedavisinde, alerjinin etkisini ve alerji sırasında aşırı etkin olan bağışıklık sisteminin zayıflatılmasında kullanılır. Bu gruba dahil olan Dexamethason ise genelde iltihaplı eklem romatizmasında (romatoit artrit) yazılır. Washington Üniversitesi’nden Steven Teitelbaum, bu maddenin, kemik indirgeyen ve yenileyen hücrelerin etkinliği üzerindeki etkisini öğrenmek için sağlıklı ve Glukokortikoit reseptörü bulunmayan farelerde Dexamethason’un kemik indirgeyen hücreleri üzerindeki etkisini incelemiş. Bu reseptör, Glukokartikoit ile birleşerek etkinleşen bir proteindir. Etki maddesi sağlıklı farelerde, kemik indirgeyen hücrelerin ölümünü engelleyerek, kemik maddesi emilim işlevini zayıflatmış. Bu Kemik indirgeyen hücrelerin ömrü ve işlevleri, kemikleri yenileyen hücreler üzerinde etkili olduğu için de osteoporoz gelişiyor diyor bilim adamları. GENETİK PAMUK, VE BÖCEK PATLAMASI Nature dergisinde yayımlanan bir habere göre Çin’de yedi yıllık genetik pamuk ekiminden sonra pamuğun en büyük düşmanı olan pembe kurt (Pectinophora gossypiella) azalmış ama bunun yerine çok sayıda başka böcek türediği için çiftçiler yine eskisi kadar çok tarım ilacı kullanmak zorundalar. New York Cornell Üniversitesi bilim adamlarının 500 pamuk üreticisiyle yaptıkları incelemeler, birkaç sene önce üreticilere vaat edildiği gibi ortada hiç de olumlu bir tablonun bulunmadığını göstermiş. Çin, Amerika’dan sonra genetik pamuk üretimine geçen ikinci ülke olmuştu. Pembe kurda karşı dirençli genetik pamuk ilk yıllarda gerçekten de karlı bir üretim olmuş, CBT1013/4 18 Ağustos 2006
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle