02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BİLİMPOLİTİKA İLİŞKİSİ Meclis’te bir bilim düşünürü: Ersin Arıoğlu Siyasetbilim kopukluğu: Bilim, adeta siyasetin ‘potansiyel muhalefeti’ gibidir. Siyasi erk ise, yapısı gereği, muhalefetten hiç hoşlanmaz. Dünyanın geleceğini bilimin şekillendirmesine rağmen; siyaset, bilime adeta duyarsızlık ölçeğinde, cimri davranır. Gelişmekte olan ülkelerde özellikle görülen bu davranışa, "bindiği dalı kesme sendromu" diyebiliriz. Söyleşi: Orhan Bursalı sunda bilgi üreten bilim, ilgi alanına siyaseti ve siyasi kurumları da alır; onların performansını artıracak teoriler geliştirir, mevcut yapılarını sorgular. Bu nedenle bilim, adeta siyasetin ‘potansiyel muhalefeti’ gibidir. Siyasi erk ise, yapısı gereği, muhalefetten hiç hoşlanmaz. Bilimin kendisini siyasete beğendirmek gibi bir endişe duymaması gerekir; siyasetin ise kendisini bilime beğendirme ve onaylatma ihtiyacı vardır. Bilim, bütçe ve yasaları düzenleyen siyasetten ‘finansman’ ve ‘özerklik’ bekler. Dünyanın geleceğini bilimin şekillendirmesine rağmen; siyaset, ‘potansiyel muhalefeti’ bilime adeta duyarsızlık ölçeğinde, her iki konuda cimri davranır. Gelişmekte olan ülkelerde özellikle görülen bu davranışa, "bindiği dalı kesme sendromu" diyebiliriz. Yani ülkemizde siyaset, bilimden yeterli ölçekte yararlanamıyor; buna hazır değil... Bu eksik lik neden? Toplumların faaliyetlerini kabaca iki grupta toplayabiliriz: 1) Yeterli ölçüde üretim yapmak; 2) Üretimin nimetlerini adil dağıtmak, talan edilmesini önlemek. Birinci faaliyetten teknokratlar, ikinciden siyasetçiler sorumlu. Teknokratların üretimdeki başarısı, yüz akı olabilecek düzeyde iken; siyasiler dağıtımda başarılı değil. Tarih, adil dağıtımdan sorumlu siyasilerin etik ve bilim anlayışlarındaki yetersizlikten doğan, utanç verici sonuçlarla dolu. Bu çarpıklığı düzeltmede umut, demokrasi’dedir. Çağdaş düşünür Robert Dahl, demokrasilerin olmazsa olmaz 5 ölçütünü şöyle sıralar: 1) Politik görüşlerin sunumunda adaylara eşit hak. 2) Oyların eşitliği. 3) Oy verenlerin, oylanan konuyu bilinçli kavrayışları. 4) Gündemin ve yönetimin denetimi için yeterli sıklıkta adil seçimler. 5) Seçimlere tüm erişkinlerin katılımı. Eğer adaylar, yeterince açık ve gerçekçi alternatifler sunamıyorsa ve oy verenlerde yeterli kavrayış yoksa, demokrasi özürlü işleyecektir. Bilimsel politik çözümlerin ve bilinçli kavrayışın tek şartı ise, aday ve seçmenlerin bilgi işlemede yetkin olmalarıdır. Yalnızca toplumsal değişim ve refah için değil, demokrasinin işlemesi ve pekişmesi için de, toplumun bilgi işlemeyi bilmesi gerekiyor. Ülkelerin bil CBT1001/18 26 Mayıs 2006 ayın Ersin Arıoğlu; bir milletvekili olarak siyasetin içindesiniz. Bilime ve teknooljiye gönül vermiş ve ilerlemenin de ancak bu araçlarla olabileceğine inanan bir insansı nız. Siyaset, bilimden, bilimsel düşünceden, bilimsel yöntemlerden ne kadar yararlanıyor? Siyasetin en azından bilimin doğasından, başarısından, üretkenliğinden öğreneceği bir şeyler yok mu? Sayın Bursalı; biliyoruz ki insanlar toplum halinde yaşar, bilgi toplar, bilgi üretir, bu bilgilerle kendilerini ve toplumu değiştirirler. Toplum yaşamı, yönetim gerektirir. Yani, "İnsan topluluğu varsa yönetim de vardır. Yönetimde Carl Sagan’ın "Hem boşluk olamaz." cahil olacaksınız, Bugün, "Kim yönetmeli?" sorusu "Devlet"; hem özgür; ikisinin "Nasıl bir devlet?" sorusu aynı anda olması da "Demokratik" diye yamümkün değildir" nıtlanıyor. Ama, "Devlet nedir; amacı ne olmalıdır? sözünü, "Siyasette Demokrasi nedir, nasıl olhem bilime duyarsız malıdır?" sorularının ceolacaksınız, hem vapları henüz derinlerde ve eksik. toplumu geliştireToplumsal değişimi ceksiniz; bu da etkileyen birçok dinamik mümkün değildir" var ve hepsi, şu iki temel dinamik tarafından besleşeklinde ifade nip düzenleniyor: edebiliriz.. 1. Toplumun "Bilgi" üretme ve uygulama başarısı. 2. Toplumun "Siyaset" üretme ve uygulama başarısı. Siyaset ve bilimin temelde amaçları aynı: Toplumun kalkınması ve bireylerin mutluluğu. Pratikte ise bu amaç birliği hiç görülemiyor. Bilim, gerçeklere ve doğrulara odaklanır. Evrende geçerli kanunları, düzenleri açıklamaya çalışır. Siyasetçi ise, seçmeninin istem(ler)ini gözeten, kısa vadeli faydaya hedeflenmiş, genelde ülke içinde geçerli kanun ve düzenlemeler yapar; ki aslında bu, siyasetin temel amacıyla uyumlu değildir. Siyaset, bilimle kurum bazında ilgilenir; bilimin performansını artırmayı hedef edinmez. Oysa, toplumsal yapıların davranışı konu S gi işleme kapasiteleri ile demokrasilerinin olgunluk derecesi arasında dikkat çekici bir paralellik var. "Siyasetin bilimden kopukluğuna şüphesiz teknoloji ve ARGE’yi de katmak gerek. Peki, bu dörtlüyü barıştırmak mümkün mü? Siyasetin bütünselliğinde, bu dörtlünün yanında başka bileşenler de var; hepsinin bir arada yönetilmesi gerek. Baştan alalım: Nedir siyaset? "Siyaset, geleceği gözeterek, istenen sonuçları (kalkınma veya gelişmeyi), en kestirme yoldan (en az toplumsal maliyetle) sağlayan yöntemler kullanarak; gerekli eylemleri etik kurallar içinde, akıllıca (bilgi işleyerek) ve yaratıcı (sanatkârane) şekilde sonuçlandırmak" demektir. Kalkınma veya gelişme, çoğu kez büyüme ile karıştırılır. Oysa çöp yığınları, gecekondular ve kanserli hücreler de durmadan büyüyor. Teknik açıdan, büyüme her zaman değil, ancak kalkınmaya katkısı olacaksa istenebilir. Önerim; "hepberaber ve ölçü toplumu haline dönüşerek kalkınmak". Ölçü toplumu kavramıyla; nelerin ölçülüp nelerin ölçülemeyeceğini bilmek dahil, her şeyi denge ve ölçü içinde yönetecek bir siyaseti kastediyorum. Böyle bir siyasetin 4 temel bileşeni var: 1 Derinlemesine öğrenmeyi hedefleyen bir eğitim politikasıyla, bilimin öncülüğünde doğruları bulmak. 2 ARGE yatırımları ve teknoloji yoluyla, yeterli ve kaliteli üretim sağlamak. 3 Bireysel ve toplumsal sorumluluk ilkeleri içinde, üretimin nimetlerini âdil dağıtmak. 4Estetik yoluyla, güzeli ve iyiyi elde etmek. Bunların hepsini bir arada, inanarak kovalayacaksınız. Böylece toplum bir yandan ölçü toplumuna dönüşüp, hak ettiği sürdürülebilir gelişme sağlanırken, hedeflenen kalkınma düzeyi de hayal olmaktan çıkar. Bu siyasetle eğitim, bilim, ARGE, teknoloji bir araya geldiği gibi; ayrıca sorumluluk, adil dağıtım ve estetik de hayatla bütünleşecektir. Ölçü toplumu, önerdiğim 4 vektör içinde yer alan 7 kavramlı bir toplumsal dinamiktir. Aslında, diğer gelişmekte olan toplumlarda gerçekleştirilmesi zor bir siyasettir. Ancak bizim, uygulamayı kolay kılan bir kültürümüz ve deneyimimiz olduğuna inanıyorum. Hani şu ‘Çılgın Türkler’ dönemi gibi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle