13 Haziran 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CBT1030/7 15 Aralık 2006 bile, sonucun tüm insanlar için geçerli olmayabileceğini söylüyor Colman. Fakat düşük kalorili diyetini kendileri üzerinde deneyen "Calorie Restriction Society" üyeleri, bu tür beslenmenin sağlık üzerindeki olumlu etkilerini görmüşler. Colman ve Weindruch’un amacı her şeyden önce düşük kalorili beslenmenin metabolizma ve genler üzerindeki etkisini anlayabilmek. Rhesus maymunlarıyla yapılan araştırma, sonuçları insanlara aktarılabilecek şekilde gerçekleştirilmekte. Mesela maymunların tıbbi ihtiyaçları insanlara benzer bir şekilde giderilmekte. Diyabet hastası maymunlara ensülin aşılanıyor, dişleri tedavi ediliyor ve rahim mukozasında ağrılı tümörleri olan dişi maymunlar ameliyat Richard Weirduck ediliyor. Wisconsin Üniversitesi’ndeki araştırmayla karşılaştırabilecek tek araştırma, 120 maymunla gerçekleştirilen ve iki yıl daha uzun sürecek olan Amerikan Ulusal Yaşlılık Enstitüsü araştırması; ama buradaki maymunlar insanlarla aynı tıbbi olanaklara sahip değil. Tüm bunların dışında maymunlar memeden kesilir kesilmez düşük kalorili diyetle beslenmeye başlıyor. Coman, bu uygulamanın maymunların gelişimini etkileyebileceği kanısında. Oysa Wisconsin’deki maymunların beyni ve bedeni beş yılda iki kez ayrı ayrı inceleniyor. Düşük kalorili diyetin beyin ve diğer organlar üzerinde aynı etkiyi yapmayabileceği düşünülmekte çünkü. Mesela beynin hacmi yaşlılıkta çok az küçülür. Maymunlar öldükten sonra beyin dokularından örnekler alınıyor. Bu örneklerde daha sonraları genetik değişimler kontrol edilecek. Fareler yaşlandıkları zaman iltihaplardan ve beyin hücrelerinden sorumlu olan genlerin etkinliği artarken, metabolizma genlerindeki etkinlik azalır. Weindruch, farelerle yaptığı incelemeler sonucunda, yaşlılığa bağlı değişimlerin, düşük kalorili diyetle yüzde 70 azaldığını saptamış. Düşük kalorili diyette hangi mekanizmalar etkili olursa olsun, yaşlanma sürecinin önemli ölçüde etkilendiği kesin, diyen bilim adamları, elde edilecek yeni sonuçlar sayesinde, günün birinde insanın yaşam kalitesini ileri yaşlara kadar garantileyebileceklerine inanıyorlar. Nilgün Özbaşaran Dede Technologie Review 17.10.06 Türkiye’de Batı standartlarında 50 bilim adamı bulamazsınız! T isteseler de bu sistem içinde bunu yapamazlar. 5. Bir ülke düşününüz ki tüm eğitimi başarısızdır. Yani lise ürkiye’nin de üyesi olduğu OECD ülkeleri: Avusturya, eğitimi üniversiteye girmeyi sağlamaz, illa özel dershanelere Belçika, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Finlandiya, binlerce lira ödemeniz gerekir. Peki bu resmi eğitim ne için? Fransa, Almanya, Yunanistan, Macaristan, İrlanda, İtal Üniversitelerde de durum aşağı yukarı aynı, eğitim yetersiz. ya, Lüksemburg, Hollanda, Polonya, Portekiz, Slovak Cumhu Üniversiteler yani YÖK ile, Milli Eğitim Bakanlığı yani devlet riyeti, İsveç, İspanya, İngiltere, Avustralya, İzlanda, G. Kore, Ja kavgalı. Üniversiteden çıkınca iş bulma ihtimali zayıf. Yüksek ponya, Meksika, Yeni Zelanda, Norveç, İsviçre, Amerika. Gö lisans ve doktora programları yetersiz. Yıllardır hiç araştırma rüldüğü gibi bu 30 ülkeden Avrupa’dan uzak olanların dışında yapmayan makale yayımlamayan öğretim üyeleri rahatça yükTürkiye, Norveç ve İsviçre AB’ye dahil değil. İsviçre ve Norveç sek lisans ve doktora öğrencileri almakta, onları yıllarca sürüntekliflere, siz önce bizim seviyemize çıkın sonra birliğe girmeyi dürmekte; öğrenci sonuna kadar dayanabilirse hiçbir makale yayımlamadan bir diploma alabilirse almakta. Öğrencinin şikâyet düşünelim diyor. Türkiye’nin durumu ise malum. 1. Açıkça söylemek gerekirse Türkiye büyük nüfus ve ülke edeceği bir mevki de yoktur. Birkaç yıl önce benim yanımda olmasına rağmen B+T’de (Bilim ve Teknoloji) bu ülkelerin çok doktora sonrası araştırmalar yapmak istediklerini yazan iki Çinaşağısında. Peki ama neden? Belki bu konu ele alınarak gerçek li doktora öğrencisinin özgeçmişleri ile gönderdikleri makale sasebeplerin ortaya konması geç olsa en iyi yol olduğunu sanıyo yısı yedişer taneydi. 6. Yrd. doçent, doçent ve profesörlüğe yükseltilmede kullarum. nılan, dünyada eşi olmayan bir sistemdir. 2. OECD yıllardır ülkelerin B+T poHele doçentlik sınavları tam bir rezalettir. litikalarında öncelikleri sıralamakta ve OECD ülkeleri sanayi ve araşBilimsel kalitenin iyi incelenmesi ve buna Frascati (Araştırma ve deneysel gelişmetırma altyapı ve personelini göre karar verilmesi gerekirken lise seviyeyi incelemede kullanılmak için teklif editamamladı ve uzay, enerji, sinde sorular sorularak, bilemedi diye yıllarlen standart uygulama), Oslo (Bilgileri çevre, ve nükleer tehlike gibi ca sürünenler vardır. Başbakan Türk ünitoplama ve değerlendirmek için) ve versitelerinin dünyada 500 üniversite içine Camberra (B+T’ye kendini adamış insan büyük problemlerle uğraşagiremediğini söylüyor. Ama devlet sistemi kaynaklarının ölçümünde kullanılan) gicak halde. Türkiye ise bu kobatı ülkelerdeki gibi değiştirip çalışır hale bi terim ve işlemlerde birliği sağlamak nularda ne üst düzeyde uzman getirmek ve takip etmek için çalışma yapiçin el kitapları yayımlamaktadır. Frascaaraştırıcıya ne de öteki ülkemıyor. ti 50 yıldır NASA projesinde de kullanılJapon bir profesör "biz 46 yaşından önlerdeki altyapıya sahip. mış bir el kitabıdır. Bunu çeşitli yerlerde ce profesör olamayız demişti. "Neden kaörneğin bir fabrika kuruluşunu planlamanun mu engel?" sorusuna "hayır ama çok çalışırsak ancak o yaşda da kullanabilirsiniz. 3. OECD, B+T politikalarında çok genel bir çerçeve çiz ta bilimsel olgunluğa ve yeterliliğe sahip olarak kadro için rekamekte yıllar boyu bu önceliklerde çok az bir değişiklik görül bet edebiliriz" demişti. Bir de Türkiye’deki duruma bakınız. İşimektedir. Bütün OECD ülkeleri kendi bilim politikalarını en ni uydurabilen birkaç uydurma makaleyle profesör olabiliyor. ince teferruatına kadar planlayıp, gerekli karar verici ve yürütü Şu anda tüm Türkiye’de Batı standartlarında 50 bilim adamı cü organ şemalarını kendilerine göre hazırlarken, Türkiye ma bulamazsınız. 7 Tüm dünyada bilim adamları unvanlarına değil bilim alaalesef bu konuda ciddi bir şey yapmadı. Türkiye’de bu politika halen yalnız TÜBİTAK tarafından hazırlanmakta, yürütülmeğe nında ve eğitimde gösterdikleri başarıya göre sınıflandırılmakta, sözleşme ve ücretleri ona göre tayin edilmektedir. Türkiye’de çalışılmakta. DPT’nin 5 yıllık planları da yürütülemedi. Her iki kurum da siyasi iktidarlara bağlıdır. Ancak her siya araştırma ve makale çıkaran da, hiç araştırma yapmayıp üniversi iktidar diğer kurumlarda olduğu gibi gerçek kimseleri değil ge siteye şöyle uğrayan da aynı ücret ve muameleyi görmekte; hatnellikle kendi taraftarını kilit noktalara getirmeye çalışıyor. Bu ta araştırma yapmayanlar daha makbul sayılarak, bilimle ilgili nedenle sürekli bir uzman kadrosu kurulamadı ve yeterli olma komisyonlara seçilmekte veya makamlara getirilmektedir. yan bu kadroların hazırlayacağı planların da gerçekçi olduğu şüphelidir. Diğer ülkelerin B+T politikalarının yapımı yürütül 1933’TEKİ DURUM VE BUGÜN Rektör seçimleri de eşi olmayan bir sistemdir. Öğretim üyemesi ve kontrolü bir kısmı devletin kurduğu, birçoğu ise devletlerinin devamlı sürtüşmelerine sebep olmakta. Siyasi iktidarlar ten bağımsız güçlü bilim kuruluşlarınca yapılmakta ve devlet bu da, liyakati hiç dikkate almayarak makamlara kendi taraftarlakurumlar arasında koordinasyon rolünü oynamakta. Amerika, rının gelmesi için uğraşıyor. İsveç, Japonya gibi birçok ülke örnek olarak gösterilebilir. Diğer Oysa ki ileri ülkelerde üniversiteler rektörlerini seçimle detaraftan hemen tüm OECD ülkeleri sanayi ve araştırma altyapı ve personelini tamamladı ve daha ileri teknolojiler, uzay, ener ğil, hatta dünyaya ilan vererek aramakta ve tarafsız kuruluşlarla ji, çevre, ve nükleer tehlike gibi büyük problemlerle uğraşacak değerlendirip atamaktadırlar. Ulu önder ATATÜRK’ün 1933 yılında 2252 sayılı kanunhaldeler. Türkiye ise öncelikler arasında bunları belirtse de, bu konularda ne üst düzeyde uzman araştırıcı ne de öteki ülkeler la Darülfünun’u kaldırarak İstanbul Üniversitesi’ni kurmasına sebep olan bir yabancı profesöre hazırlattığı rapordan çok kısa deki altyapıya sahiptir. 4. Bu politikalarda başlıca rolü oynaması ve çok güçlü olma birkaç alıntıyı burada vermek isterim. sı gereken üniversitelerimiz maalesef bu konuda çok zayıftır. Di • Fakülteler arasında bilimsel çalışma ve işbirliği yok. ğer ülkelerindekinin aksine hiçbir üniversitemiz bugüne kadar • Fakülteler meslek okulu durumunda. önce üniversite içinde B&T politikasını mikro seviyede ve ger • Dersler dışında öğrencilerle ilgilenen yok. çekçi olarak yapmadı. Halbuki özellikle Türkiye gibi araştırma • Öğretim üyeleri yalnız ders verip, araştırma yapmıyorlar. ların nerdeyse tümünün üniversitelerde yapıldığı bir ülkede • Öğretim üyeleri çoğunlukla dışarıdaki işleri ile meşgul. üniversitelerin ülkenin bilim politikasına yön verecek gerçekçi • Öğretim ülke gerçeklerinden uzak teorik olarak yürütülmekve çok detaylı bilim politikaları yapması ve bunu yürütecek çok te. güçlü araştırma kadrosuna sahip olması gerekir. Bugünlerde ba • En basit çalışmalar tez olarak kabul ediliyor, araştırma yok. Bugünkü durumu bu rapor özetiyle karşılaştırarak bir sonuca zı üniversite sitesinde bu tip çalışmalara ve yaldızlı laflara rastlamak mümkünse de bunlar bence gösterişten ibarettir. Aslında varmayı okuyuculara bırakıyorum. Prof. Dr. Özer Bekaroğlu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle