Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1960’lar: Uzay araştırmaları ve doğum kontrol haplarının etkisindeki yıllar Uzay yolculuğu ve doğum kontrol haplarının damgasını vurduğu 1960’lı yıllar, ayrıca dünyayı genetik mühendislik ve kuarklarla da tanıştırdı. UZAY ARAŞTIRMALARI: Gagarin uzayda! 27 yaşındaki kozmonot Yuri Gagarin 12 Nisan 1961 yılında Vostok 1 uzay aracı ile uzaya çıktı. Uzay aracı Dünya’nın çevresini 1 saat 48 dakikada döndü. Ne var ki bu ilk insanlı uzay uçuşunun astronomi dünyasını sokaktaki adam kadar heyecanlandırmadığı görülüyor. Uzay araştırmalarının çıkış noktası Ay’a ve diğer gezegenlere insan ve alet indirme arzusudur. Bunun ardındaki amaç, diğer dünyalarda yaşamın varolup olmadığını araştırmaktır. Sovyetler Birliği’nin uzay çalışmalarındaki kilit isimlerinden biri olan Anatoly Blagonravov, "Uzaya insan göndermenin bilimsel açıdan anlamı nedir?" sorusunu şöyle yanıtlıyor: "Modern tekniklerin bilimsel problemleri çözmede bize yol gösterdiğini kabul ediyorum. Ancak uzay tekniklerinin gelişmesinde İnsan’ın kişisel katkısının da önemini monokromatik ışıklar üretebilirse, bu ışıklar radyo dalgalarına benzer uygulamalarda kullanılabilir. Böyle bir ışık çok düşük dağılım gösterir ve iletişim amaçlı kullanılabilir. The Bell Telefon Laboratuvarları geliştirdikleri optik mazer (Microwave AmplifiBell Laboratuvarları’ndaki bilim cation of Stimulated adamları yakuttan yapılmış "opEmission of Radiati tik mazer"i hazırlıyorlar. on) bu hedefin yaşama geçirilmek üzere olduğunu gösteriyor. Bu optik mazer küçük bir kristal yakuttan oluşuyor. Yakut 1.25 cm uzunluğunda ve 0.5 cm çapında; bazı krom atomlarının alüminyum atomlarının yerini aldığı alüminyum oksitten oluşuyor. Bu cihazın yaydığı uyarılmış ışık, çubuğun ekseni boyunca hareket ediyor ve bu da atomların işbirliği içinde davranmalarına yol açıyor. Sonuçta ortaya tutarlı ışık dalgaları çıkıyor. (27 Ekim 1960) GENETİK BİLİMİ: Genetik kod çözümünde dev adım 12 Nisan 1961’de Yuri Gagarin Dünya’nın çevresini dönen ilk insan oldu. yadsımıyorum. Otomatik makinelerin kusursuzluğundan bağımsız olarak, İnsan uzayda ne olup bittiğini gözleriyle görmelidir." Diğer taraftan insanlı uzay uçuşu ile ilgili kendi programlarını sürdüren Amerikalılar, Sovyetlerin bu başarısını küçümsemiyorlar. ABD Ulusal Uzay Bilimi Akademisi Heyeti’nden Dr. R.W.Porter, "ABD’deki bilim adamları Sovyet mühendislerinin ve tıp uzmanlarının bu teknolojik başarısını memnuniyetle karşılıyor. Çünkü bu başarı uzay araştırmalarında ileri bir adım anlamına geliyor ve kaçınılmaz bir şekilde insanın kendi ve içinde yaşadığı evren hakkında daha fazla bilgi sahibi olmasına yol açacak." (20 Nisan 1961). Normal bir ışık kaynağı, çok sayıda frekans içeren kısa dalga sıraları şeklinde enerji yayar. Dalgalar, radyo dalgalarında olduğu gibi kesintisiz değildir. Fakat eğer fizikçiler radyo dalgaları gibi tutarlı CBT 1030/15 15 Aralık 2006 LAZERLER: Yanıp sönen mazerler Biyolojide devrim niteliğinde bir gelişmeye tanık olma ayrıcalığını yaşıyoruz. Genetik kodun ilk sözcüklerinin okunması 1961 yılının hiçbir zaman unutulmamasını sağlayacak. Saygın bilim dergisi Nature’da yer alan yazılarında Dr.Francis Crick ve Cambridge’deki Moleküler Biyoloji Araştırma Konseyi’nden meslektaşları, genetik kodun genel doğasını tanımladılar. Çağdaş bilimin hızı karşısında şaşırmayan veya olup bitenleri anlama yeteneğine sahip olmayanların dışında herkes, genetik kodun okunmasını, evrensel yerçekimi veya doğal seçilim yasaları ile eşdeğer tutacaktır. Yaşayan bir hücre, yalnızca kimyasal maddeler üreten bir fabrika değildir; hükümeti, ulaşım ve enerji birimleri, atölyeleri ve atık işleme birimleri olan tam bir endüstriyel ekonomidir. Ekonominin işletmecileri genler, yöneticileri ise proteinlerdir. Enzim denilen spesifik proteinler iç kimyasal işlemler için katalizör vazifesi görür. Bu iç kimyasal süreçler hücrenin gelişmesi ve yaşatılması için gereklidir. Burada sorulması gereken soru şu: Kimyasal olarak genler nasıl etkili olur ve proteinlerin üretimine nasıl kumanda eder? Bütün bu işlemlerde bir kodun bulunduğu fikri şu bulgulara dayanarak ortaya atılmıştır: • Zincire benzer DNA moleküllerinden oluşan genetik malzeme. Dört kimyasal alt ünitenin (adenin, guanin, sitosin ve taymin) karmaşık dizilimi ile tanımlanır. • 20 amino asit diziliminden oluşan zincire benzer proteinler DNA’lardaki bazların bazı bileşimleri, proteinin spesifik bir noktasındaki spesifik bir amino asidin belirlenmesi için gereklidir. Başka bir deyişle bu bazlar harflere benzer. Bu harfler protein molekülünü tanımlayan cümleleri yazar. 1961 yılında proteinlerin üretimi için talimatların haberci RNA denilen DNA’ya benzer malzemeler tarafından nakledildiği de ortaya çıktı. Haberci RNA’larda dört adet alt ünite veya bazlar bulunur. Bu bazların üçü –adenin, guanin ve sitosin DNA’lardakinin aynısıdır. Ancak taymin yerine urasil denilen başka bir baz vardır. Böylece Dr. Crick ve Cambridge’li meslektaşları genetik kodun çözümü doğrultusunda iki önemli soruyu yanıtlamış oldular: • Kod üç harfli sözcüklerden oluşur • Sözcükler bir uçtan başlayarak birbiri ardına okunur. Ancak Dr. Crick ve meslektaşları tek bir amino asidin alternatif sözcüklerle gösterilebileceğine inanıyor. Bu bulguların ışığı altında moleküler biyologların kodun sözcüklerini okumaları mümkün olacak. Cambridge’li bilim adamlarının ifade ettiği şekilde: "Kodlama oranı gerçekten üç ise ve kod doğada her yerde aynıysa, genetik kod bir yıl içinde çözülebilir". Bu da, canlıların hayatta kalma mekanizmasına ve üremesine ilişkin çok değerli bilgilere çok yakında ulaşılacağı anlamına geliyor (4 Ocak 1962). DOĞUM KONTROLÜ: Nüfus artışına karşı hap Ağızdan alınan spesifik bir kimyasal bileşimin kadınların üretkenliğini azalttığı görülüyor (Chemical and Engineering News vol 37, p 30). Bunların pek çoğu steroid’dir; yani kadınlarda yumurtlamayı kontrol eden progesteron hormonuna yakındır. Bu tür üç ilaç şu anda klinik deney aşamasında. En sonuncusu, henüz isimlendirilmemiş tavşanlarda 50 misli aktiftir ve üretim maliyeti düşüktür. Nihai maliyeti, etkisi ve olası zararlı etkileri henüz tam olarak bilinmiyor (4 Şubat 1960). Reyhan Oksay Kaynak: New Scientist, 18 Ekim 2006 BİLİMSEL BULUŞLAR TARİHİ