Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
BESLENMEARAŞTIRMA POLİTİK BİLİM Aykut Göker http://www.ınovasyon.org "Genomik, proteomik, metabolomik gibi, 'omik' teknolojiler; sistem biyolojisi; biyoenformatik; ve yakınsayan teknolojiler", Avrupa biyoekonomisinin bilgi tabanının oluşmasında anahtar görevi görecek. Düşük kalorili diyet ömrü uzatıyor mu? Bilim adamları yüzde 30 daha düşük kalorili diyetin farelerin yaşamını yüzde1030 oranında uzattığını biliyor. Ayrıca kanser riski düşüyor ve zihinsel yetilerde de uzun süre bir zayıflama olmuyor. Benzer etkiler örneğin bira mayası ve sirkesineği gibi daha ilkel organizmalarda da saptandı. Fakat primatlarla ilgili kanıtlar henüz eksik. Biyoekonominin Bilgi Tabanı (2) Geçen hafta belirttiğim gibi, 7'nci Çerçeve Program'da "genomik, proteomik, metabolomik gibi, 'omik' teknolojiler; sistem biyolojisi; biyoenformatik; ve 'yakınsayan teknolojiler", kurulması öngörülen Avrupa biyoekonomisinin bilgi tabanının oluşmasında anahtar görevi görecek, öncelikli araştırma alanları olarak yer almaktadır. Geleceğin biyoekonomisi, elbette, bilim ve teknolojinin başka alanlarında yapılacak araştırmalardan elde edilecek yeni bilgilere de dayanacaktır. Bunlar da önemlidir. Ama, gereksinim duyulan bütün araştırmalar arasında bir önem sıralaması yapıldığını ve araştırma destek programlarında 'daha önemli olana' öncelik verildiğini biliyorsunuz. Sayılan araştırma alanları niçin daha önemli görülmüştür? Nedeni açık. Geleceğin biyoekonomisi için biyoteknoloji ve yaşam bilimlerindeki gelişmeler büyük potansiyel imkânlar yaratmaktadır. Ama, bilimsel açıdan henüz çözülememiş problemler, belirsizlikler vardır. Sayılan alanlardaki araştırmalar bu problemlerin çözülmesinde; belirsizliklerin giderilmesinde anahtar görevi görecektir. Onun için, daha önemlidirler. Farklı uğraş alanlarından gelen okuyucular için, bu bilim ve teknoloji dalları ile ilgili kısa açıklamalar vereyim: Adlarında 'omik [omics]' son ekinin geçtiği biyoteknoloji dalları genom, proteom, metabolom gibi biyolojik oluşumların incelenmesini konu alır. 'Om' son eki, eklendiği adın temsil ettiği 'varlık ya da oluşumların tamamı' anlamına gelir. Örneğin, genom, bir organizmanın DNA'sında (ya da, bazı virüsler için, RNA'da) kodlanmış olarak bulunan kalıtımsal enformasyonun bir anlamda, o organizmadaki genlerin tamamını; ya da proteom, verili bir zamanda, biyolojik bir sistem ya da organizmada var olan proteinlerin tamamını ifade eder. Benzer biçimde, biyolojik bir organizmadaki metabolitlerin tamamı kastediliyorsa 'metabolom' terimi kullanılır. Demek ki, genomik, bir organizmanın bütün genlerini, dizilimlerini; proteomik, biyolojik bir sistem ya da organizmadaki bütün proteinleri, yapı ve işlevlerini; metabolomik ise, belirli hücreselbiyokimyasal proseslerin arkalarında bıraktıkları o proseslere özgü, kimyasal parmakizlerini, özellikle de, bu proseslerin ürünü olan bütün küçük moleküllerin [metabolitlerin] profillerini inceleyen biyoteknoloji dallarıdır. Sistem biyolojisi, bir biyolojik sistemin bileşenleri arasındaki etkileşimleri ve bu etkileşimlerin, o sistemin işleyiş ve davranışını nasıl sağladığını inceleyen; biyoenformatik, enformatik, matematik ve yaşam bilimlerini birleştiren ve işlevsel genomik ile birlikte, gen ve protein işlevlerini anlamaya çalışan bilim dallarıdır. Yakınsayan teknolojiler [converging technologies] terimi, genelde, belli bir amaca ulaşmak için, sağladıkları farklı imkânları birbirlerini tamamlayacak biçimde kullanmanın mümkün olduğu, yüksek potansiyele sahip teknolojileri ifade eder. Örneğin, amaç canlılar dünyasında nanoölçekte diyelim, moleküler düzeyde iş yapmak ise, önce, bu ölçekte iş görecek ve yine bu ölçekte karşılaşılabilecek sorunlara çözüm getirecek bir teknoloji geliştirmek gerekir. Bu teknolojiye ancak, söz konusu ölçekte birbirlerini mükemmel bir biçimde tamamlayarak tek bir teknolojiymiş gibi çalışabilme potansiyeline sahip teknolojiler arası bir kaynaşma füzyonsağlanarak ulaşılabilir. Bu tür bir kaynaşma 'yakınsama' terimiyle; birbirleriyle kaynaşabilen teknolojiler de 'yakınsayan teknolojiler' olarak anılmaktadır. Somut bir örnek olarak, insanın fiziksel ve zihinsel yeteneklerini geliştirmek amacıyla, 'nanoteknoloji, biyoteknoloji, enformasyon teknolojisi ve kognitif [bilişsel] bilim' arasındaki, kısaca 'NBIC yakınsaması' olarak anılan yakınsamadan yararlanmanın bilim dünyasının gündeminde olduğu söylenebilir. Benzer yakınsamalar, tarımsal ürünler ve hayvancılık için de geçerlidir. Aslında, bu bilim ve teknoloji dallarındaki gelişmelerin toplumlarda belli bir tedirginlik yarattığını ve kuşkuyla karşılandığını hepimiz biliyoruz. Gelecek hafta bu konuyu ele alırız. W isconsin Ulusal Primat Araştırmaları Merkezi’nde on sekiz yıldan bu yana toplam 76 Rhesus maymunuyla düşük kalorili diyet araştırılmakta. Bu hayvanların yarısı düşük kalorili diyetle besleniyorlar. Araştırmanın hedefi, bu tür bir diyetin diğer hayvanlarda olduğu gibi sağlık üzerinde olumlu etki yapıp yapmadığını öğrenmek. Araştırma en az on yıl daha devam edecek, çünkü Şimdi düşük maymunlar ancak yaşlanmaya başladı. Hayvanat bahçelerindeki Rhesus maymunları aşağı yukarı 25 yıl kalorili diyetle yaşıyor. Araştırma için diyet yapan maymunların yaşlılığa bağlı ortalama yaşı da şu sıralar 25 civarında. Bir Rhesus hastalıkların maymunu 40 yıl yaşayacak olursa (bu insanın 120 önlenebilirliği yıllık ömrüne eşittir) bu maksimum yaşam süresi olarak kabul edilecek. test ediliyor. Araştırmayı yöneten Richard Weindruch, düşük Daha önceki kalorili diyetin Rhesus maymunlarının ömrünü araştırmaların uzattığını söylemek için henüz erken diyor. Ama aksine, diyet Rhesus maymunlarındaki başlıca ölüm sebebi olan diyabet hastalığını önlediğini gösteren kanıtlar var. yapmak zorunda Şimdiye kadar elde edilen sonuçlar ayrıca, düşük bırakılan kalorili diyetin, kas kütlesi kaybını, arterit (eklem hayvanlar fareler iltihabı) ve dişilerdeki regl çevrimindeki düzensizliği değil Rhesus engellediğini de göstermiştir ki, tüm bu hastalıklar maymunları. Bu yaşlılık belirtileridir. Önümüzdeki on yılda, hayatta kalmayla ilgili olan da sonuçların farklılıklar ortaya çıkacak, diyor araştırmaya katılan insanlara Ricki Colman. Düşük kaloriyle beslenen maymunlar aktarılmasını arasında bugüne kadar ölenlerde de düşük kalorili kolaylaştıracak. beslenme küçük de olsa istatistiksel bir avantaj yaratmış. Bu grupta kanser ve diyabet yüzünden yaşamını yitiren maymun sayısı beş iken, normal beslenen grupta sekiz maymun öldü diyor uzman. BEYİNLERİ DE İNCELENECEK Maymunların yaşlanmasıyla birlikte araştırmacılar şimdi değişimle ilgili bir gen profili çıkaracaklar. Bu çalışma düşük kalorili diyetin sonucu olan moleküler mekanizmaların anlaşılmasındaki ilk adım olacak. Ayrıca diyetin bellek ve öğrenme yetisi üzerindeki pozitif etkilerin görülebilmesi için maymunların beyni çekirdek spin tomografisiyle incelenecek ve bellek testleri yapılacak. Bununla birlikte yüzde30 düşük kalorili beslenmenin gerçekten de insan ömrünü uzatabileceği sonucu elde edilecek olsa CBT1030/6 15 Aralık 2006 26 yaşındaki bir Rhesus maymunu