Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
OOOF OFF LİNE Tanol Türkoğlu dür. Yüzyıllardır bu seslerin gizini araştıran müzisyenler ve bilim adamları bugüne dek tatmin edici bir sonuca varamadı. Ancak son günlerde bu kemanları onaran ustaların tahta gövdeden yonttukları parçacıkların, kemanların olağanüstü akustiklerine ilişkin bazı ipuçları içerdiği görüldü. Texas A&M Üniversitesi’nden kimyager Joseph Nagvary bu kemanların gövdelerinden elde edilen yongaları kızılötesi ve nükleer manyetik rezonans spektroskopisi ile inceledi. Sonuçta kemanlara eşsiz ses kalitesini kazandıran faktörün Cremona dolaylarında o yıllarda tahtaları korumak için kullanılan kimyasal bir madde olduğu ortaya çıktı. Nagvary tüm yaşamını Stradivarius kemanlarının inceleyerek ve benzer sesleri çıkartan modern kemanlar geliştirmeye çalışmakla geçirdi. 1998 yılında modern Akçaağacı tuzlu su ve üzüm suyu ile işleme tabi tutarak elde ettiği gövde sırtının, Stradivarius tarzı bir rezonans ürettiğini keşfetti. 2001 yılında boraksın –Stradivari’nin tahta kurtlarına karşı kullandığı madde da ses kalitesini düzelttiğini fark etti. Nagvary’nin son kimyasal analizi, bugün o bölgede yetişen Akçaağaçların kimyasal yapısında bir farklılık olduğunu ortaya çıkarttı (Nature, vol 444, p 565). Nagvary bulgularını şöyle açıklıyor: "Keman sırtları, tahta koruyucu olarak bakır, demir ve krom tuzlarıyla işleme tabi tutulmuş gibi görünüyor. İşte bu tuzlar kemanın o tatlı ve akıcı tonunu veriyor. Şimdi bu tuzların ne olduğunu tam olarak anlamaya çalışıyorum." TanolTurkoğlu@Gmail.com İşin ilginci bu sanal dünyalarda avatarlar bilmese de onları yaratanların, kıyametin nasıl kopabileceğini tahmin edebiliyor olmaları. Sanal Dünyalar (de Kıyamet Nasıl Kopar?) Dijital altyapı, bilgisayar ve internet ikilisiyle, bireylere çok geniş bir imkanlar okyanusu sunuyor. Önce bilgisayar karşısında, bilgisayar oyunları sayesinde, kendi becerilerinin sınırlarını keşfetme imkânı bulan bireyler; internet ile başka bireylerle etkileşim kurmaya başladı. Bu etkileşim önce asenktron (eposta) daha sonra da senkron (chat vb) bir hale geldi. Bu etkileşim türüne şimdilerde yeni bir halka eklendi : Sanal dünyalar! Öteden beri çeşitli format ve içerikte dijital dünya vatandaşlarının emrine sunulan bu sanal dünya kavramı, Sims ya da Second Life gibi web siteler sayesinde bambaşka bir boyuta taşınıyor. Chat odalarında adını, medeni halini, cinsiyetini, memleketini değiştirip kendisini bambaşka birisi olarak tanıtan bireyler, sanal dünyalar sayesinde bu teorik özellikleri sanal olarak görsel hale getiriyor. Kendileri için olmasını arzu ettikleri yüzü, fiziksel özellikleri yine kendileri yaratıyor ve sanal dünyalarda bu türden başka sanal bireylerle etkileşim kuruyor. Bu etkileşimin dozu inanılmaz boyutlara ulaşmış durumda. Örneğin Second Life denilen sanal dünya web sitesinde şu an kayıtlı bir milyon 800 bin kişiye yakın üye var. Dahası bu sitelerde ticari işlemler de yapılmaya başladı. Örneğin web sitesi olarak sunulan sanal dünyada kendinize bir arazi alıp oraya ev ya da iş yeri yapabiliyorsunuz. Bunun için de arazinin sahibi olan bir başka sanal kişiden (bu tiplemelere avatar deniyor) araziyi satın almanız gerekiyor. Ya da sizi temsil eden avatar yeni şapkalar yapıyor; bunları diğer avatarlara satıyorsunuz. Bu tür ticari alışveriş için sanal dünyada kullanılan, kendine ait, para birimi var. Cebinizdeki gerçek paradan, havale yolu ile avatarınıza para göndererek, sisteme parayı transfer etmiş oluyorsunuz. Avatar da bu parayı kullanarak alışverişini yapabiliyor. Ya da avatarınızın kazandığı parayı kendi gerçek banka hesabınıza gönderebiliyorsunuz. Yani bu işten gerçek para kazanma imkanı var. Second Life’a göre bu yazı kaleme alındığı sırada son bir günde 625 bin doların üzerinde alım satım yapılmış. Gerçek hayatta birbirlerinin yüzünü bir kez bile görmemiş kişiler, yarattıkları bu avatarlar aracılığıyla evlenebiliyor; aynı evde yaşayabiliyor vb. Peki tüm bunlar ne için? Acaba sokakta gördüğümüz hayatın olumsuz özelliklerinden bir kaçış mı? Geçen yüzyıllarda kaleme alınmış ütopyaların bir şekilde gerçekleştirilmesi mi? Doğrusu pek öyle görünmüyor. Saf bir avatar olarak sanal dünyanın sokaklarında dolaşırken, yanınıza yaklaşıp sizi kandırmaya çalışan avatarlar da var bu dünyalarda. Ya da arazi satış işini iyice ilerletip bunu gerçek hayatta bir iş haline getirerek eleman istihdam edenler de. Durum bildik yaşamın sanal bir kopyası ise bunun gerisindeki sebepleri de daha basit düşünerek çözümlemek daha sağlıklı olacak. Örneğin kendisine bir yön çizmek isteyen gençler için bu tür bir ortam nispeten daha kolay bir oyun alanı. Deneyip yanıldığında kalbi gerçekten de kırılacak mı? Pek sayılmaz. Sonunda bu bir oyun. İkinci bir grup belki de gerçek hayatta kendisini arzu ettiği gibi gerçekleştirememiş olanlar. Bu durumu telafi etme imkânı olarak sanal dünyaların müdavimi oluyorlar. Bir de tabii, erken gelen avantajlı duruma geçer mantığı ile olaya bütünüyle ticari boyuttan bakanlar var. Zaman içinde gençler olgunlaşacak ve sanal dünyadan beklentileri ya azalacak ya da deri değiştirecek. Kendisini gerçekleştiremeyen ya sanal dünyada arzu ettiği etkiyi yaratabilecek ya da burada da başarısız olarak kendilerini daha da kötü hissedecek. Ticaret yapanlar da, ticaretin doğası gereği, ya kazanacak ya da kaybedecek. İşin ilginci bu sanal dünyalarda avatarlar bilmese de onları yaratanların, kıyametin nasıl kopabileceğini tahmin edebiliyor olmaları. Hizmeti veren, bir sebepten dolayı bilgisayarı kapatırsa o sanal dünya da yok olup gidecek! Acaba benzer durum bizim içinde yaşadığımız dünya/evren için de geçerli olmasın? (www.virtualworldsreview.com/) KANSER RİSKİ TAŞIMAYAN BRONZLAŞMA Fare Hazırlayan: Reyhan Oksay CBT 1030/17 15 Aralık 2006 Koruma altındaki cilt Bitki özü Her yıl yaklaşık bir milyon açık renk tenli Amerikalı cilt kanserine yakalanıyor. Şimdi Harvard Tıp Fakültesi’nden bilim adamları bronzlaştırırken kanser riskini de engelleyen bir yöntem geliştirdi. Güneş kremleri, yılda 8.000 kişinin ölümüne yol açan melanoma’ya karşı tam koruma sağlamıyor. Ayrıca bronzlaştırıcı kremler de cildi boyamaktan başka işe yaramıyor. Onkolog David Fisher ve meslektaşlarının, bir bitkinin özünden elde ettikleri krem kansere karşı koruyucu melanin üretiyor. Melanin DNA’yı zararlı morötesi ışınlara karşı korur. Normal olarak, insanlar, UV ışınlarının ciltteki hücreleri melanin üretmesi için uyarması sonucu bronzlaşır. Ancak açık renk tenli insanlarda melanin üretim zincirinde bazı halkalar eksik olduğu için DNA hasarına daha korumasızdırlar. Fisher, Coleus forskohlii bitkisinden elde edilen forskolin adı verilen bileşimin zinciri tamamladığını ve melanin üretimini artırdığını ortaya çıkarttı. Bu bileşim yöresel bir kremin içine katılıp açık renkli kemirgenlere uygulandığı zaman, hayvanların sağlıklı bir şekilde bronzlaştıkları ve UV’nin zararlı ışınlarından korundukları görüldü. Bu bileşimin açık tenli insanlar üzerinde bir iki yıl içinde uygulanması planlanıyor.