Katalog

bilim dünyasından Kısa Haberler olarak ortaya çıktığını tahmin ediyorlar. Küresel ısınmaya bağlı olarak okyanuslarda daha fazla su buharlaştığı için özellikle de Antarktik üzerinde daha fazla kar yağmış. Bu gelişme de daha önce iklim araştırmacılarının bilgisayar modelleriyle saptanmıştı. Araştırma çerçevesinde Güney Kutbu'ndakı buz örtüsünde yaklaşık olarak %70'lik bir değişme gösteren ERS1 ve ERS2 ESA uydularının 19922003 yılları arasındaki radar görüntüleri incelendiğinde ek kar yağışı sayesinde, Antarktikteki erimenin sanıldığı kadar hızlı olmadığı sonucuna varılmış. Buna göre doğu Antarktikteki buz kalınlığı yılda ortalama olarak 1,8cm. kalınlaşırken, batı Antarktikteki buz kalınlığı 0,9 cm incelmiş. Güney kutbunun bu iki bölgesindeki zıt gelişmenin, deniz seviyesi üzerindeki etkisini araştırmacılar önceleyemiyorlar. "Koklea implantı, sağırlığın içkulakla ilgili olduğu ve sesleri elektriksel sinyallere dönüştürüp beyne ileten hücrelerin öldüğii tüm işitme kayıplarında etkili" diye açıklıyor araştırmayı yöneten Gaetano Paludetti. Koklea implantı özellikle de ilk üç yaştaki çocuklarda başarılı sonuçlar vermekte. Yaşamın ilk üç yılı konuşmayı öğrenmede en önemli evreyi oluşturmakta. Ve aynı zamanda akustik sinyallerin işlenmesinden sorumlu beyin bölgesi de en iyi biçimlenebilir durumdadır. Fakat implanttan konuşmayı bilen yetişkinler de yararlanabiliyorlar diyor uzmanlar. ıktan sonra dünyaya doğru savrulmakta ki Uzaydaki hava bu yüzden hem uydular bozulur, hem de astronotların yaşamı tehlikeye girebilir. raporu için daha güvenli tahmin Güncy NASA bilim adamları, göneş atmosfeİtalyanlardan Kutbu'nun rindeki yoğunluk oynamalarından yararlanarak, uzayda daha iyi hava raporu tahmini yapsüper biyonik batısı manın yolunu buldular. Üstelik tahminler daha geniş bir alanı kapsamakta. Bilim adamlakulak incelirken, rı, görülebilir güneş yüzeyinin tam üzerindeki Roma Katolik Üniversitesi bilim atmosfer tabakası olan kromosferdeki yoğundoğusu luk ölçümlerini güneş rüzgârı uydularıyla uyumlu hale getirince, bir güneş lırtınasında kalmlaşıyor yüklü parçacıkların hangi şiddetle dünyaya ulaşacağını tespit edebildiler. Bu bilgi, uydular ve astronomlar için son derece önemlidir. adamları, halihazırdaki en gelişkin işitme implantını tanıttılar. Yeni implant daha önceki modellere göre sesleri daha iyi algılayıp iletebildiği gibi nemli ortamlarda da işliyor. Bu özelliği sayesinde işitme implantı ilk kez suyla temas edilen etkinliklerde de kullanılabilecek. içkulağa yerleştirilen koklea implantı, akustik sesleri sinir uyartıları olarak beyne iletmekte. implant, genetik sağırlığa sahip hastaların %4550'sinin yeniden duymasına sağlıyor. Ancak enfeksiyonlara, ilaç zehirlenmelerine veya hamile likte meydana gelen so runlara bağlı işitme bozukluklarında bu oran %2530 civarında. Amerika kıtasına ilk yerleşenler sadece 70 kişiymiş Bilim adamları bundan 14.000 Bild der Wissenschafî (www.wissenschaft.de 23.5.05) dergisindeki habere göre araştırmacılar güneş atmosferinde, parçacık akımlarının farklı hızlara sahip olduğu bölgeleri gözlemlemişler. Astronomlar parçacık hızına göre güneş rüzgârlarını iki türe ayırıyorlar. Koronal deliklerden çıkan parçacıklar. koronanın dış atmosler tabakasındakilere göre çok daha hızlı ama buna karşın daha düşük yoğunlukta yol alıyorlar. Korona deliklerindeki parçacık akımtnın hızı saniyede yaklaşık 700 kilometre. Koronanın dış atmosferindeki akım, saniyede 300 km'lik bir hıza sahip olmasına rağmen çok daha yoğundur. Bu bölgeler arasında ise yüksek yoğunluklu kromosfer alanları bulunmakta. Düşük yoğunluk, çok hızlı yol alan parçacık akımlarına işaret edebileceğini düşünen bilim adamları kromosferdeki araştırma uydusu Trace'in ölçümlerini, dünyaya yakın bir yerdeki Ace uydusuyla alınan güneş rüzgârı verileBununla dünya için olduğu kadar güneş sisteminin diğer bölgeleri için de uzaydaki hava raporu tahmini yapılabilmekte. Araşı gore guneş yuzeyının yarısı gorulebiür olduğundan, güneş sisteminin yarısındaki güneş rüzgârları ve lırtınalar öncelenebilir. Özellikle de yavaş ve yoğun güneş rüzgârı, yüksek güneş etkinliği sayesinde hızlanmakta. Bu parçacık akımı yoğunlaşıp hızland Missouri Üniversitesi bilim adamları, doğu AntaridMe son yıllarda daha fazla kar yağdığı için buz örtusunun kalınlaşacağınıdüşunöyorlar. Tehlike uyarısı, daha fazla kanatlı yavnı üretiyor Bilim adamları yaprakbitlerinin, birsinyalferomeninetepki olarak, dönyaya daha fazla ğinisaptadılar. Yaprakbitleriuğur böceği ve avcı böcek larvalarının (Chrysoperla carnea) saldırısına uğradıklarında, sırtlarındaki tüp biçiminde iki yapıdan yapışkan bir sıvı salgılıyorlar. Bu sıvının başlıca iki işlevi bulunmakta. Saldıran böceğin ağzını yapıştırarak EBF koku maddesi sayesinde de bir sinyal veriyor. Yakında bulunan bitler bu uyarıyı aldıklarında, gelişimleri hızlanıyor, iğneleri büyüyor ve bitkinin diğer bir bölümüne gidiyorlar. Hatta yere bile düştükleri oluyor. FriedrichSchiller Üniversitesi'nden Grut Kunert ve arkadaşlarının Ecology Letters dergisinin nisan sayısında (www.blackwellsynergy.com/doi/abs) yayımlanan araştırmalarına göre bu koku sinyali diğer bir sonuca da neden olmakta. Bitler kokunun etkisinde kaldıkça ve bir grup içinde yaşadıkça daha çok kanatlı yavrular üretiyorlar. Bilim adamları aynı etkiyi yalnız yaşayan bitlerde görmemişler. Böcekler günde beş kez yavruladıklan için bu taktik hızla işlemekte. Anlaşıldığı üzere koku maddesi kanat oluşumunda dolaylı olarak etkili. Bitler, koku sinyaline reaksiyon gösterip yerlerini değiştirmeye başladıklarında birbirlerine daha çok dokunuyorlar. Ve bu da hayvanlarda "nüfus artışı" hissi uyandırmakta. Kanatlı dolayısıyla da daha hareketli yavruların varlığı "nüfus yoğunluğunu" yeniden düşürmeye yarıyor. Elde edilen bilgiler sayesinde yaprak bitlerine karşı daha etkili ilaçların geliştirilebileceği sanılmakta. 951/4 11 Haziran 2005 Batı Antarktikte git gide daha fazla buz kütleleri koparken, doğu Antarktikteki buz örtüsö kalınlaşmakta. Doğu Antarktikteki buz tabakası 1992 ve 2003 yılları arasında 45 milyarton artmış. Bu nedenle de Güney Kutbu'nun doğusu, buz kalınlığında artış görülen tek bölge. Ancak gelişme iklim değişimiyle ilgili bir uyarı niteliğinde değil diyor Curt Davis yönetiminde çalışan ekip. Araştırmacılar fenomenin daha çok iklim değişimine bağlı