25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Havacılık gası ortaya çıktığı ve içinde yayıldığı ortamın fiziksel özellikleri ile sıkı sıkıya bağlantıdadır. Yani ortamdaki sıcaklık ve basınç değişimleri bu dalganın kırılmasına, genleşmesine, yansı Resim 6: Ses ve antises dalgası kullanılarak turbin molorlarında aktif ses kontrolü, TUBerlin. • Pervaneyi oluşturan kanatçıkların & şekli de ortaya çıkan girdapın büyüklüğünü ve gücünü etkilemektedir. 0 yüzden bu konuda da değişik deneysel çalışmalar yapılmaktadır. Ayrıca helikopteri yönlendirmekte arka rotor yerine jet akışı kullanılması yalnızca küçük boyutlu helikopterlerde etkili olmaktadır. Sesi azaltmaya yönelik bütün bu yöntemler şu anda kullanılan uçak ve helikopter tasarımlarına ve ucuş usullerine etkin müdaheleyi gerektirmektedir. Bu yöntemlerin bazılan ses kaynağının direncini azaltırken aerodinamik olarak uçağın kaldırma kuvvetinde kayıplara ve çekme kuvvetinde ise artışa sebep olmaktadır. Bu ise uçak şirketleri açısından daha az yolcu ve yük taşınması, yakıt tüketiminin artması anlamına gelmektedir. Aynı zamanda uluslararası hava taşıma kuruluşlanndan onay alma maliyetlerininde yüksekliği düşünüldüğünde uçak şirketleri açısından olumlu bir sonuç değildir. Bunların yanı sıra havaalanı çevresinde oturanları rahatlatabilecek ama aynı zamanda uçağın aerodinamik kazançlarını etkilemeyecek pasif ve yarı pasif yöntemlerde uygulanmaktadır. Ses dalgasının teorik olarak sinuso Figure 4: Jenerik bir kanal profilinde 12ü vuruş açısında aktif akış kontrolü; soldaki resim PA kapalı 0.492 mA; 16.3 kV, sağdaki resim PA açık. Figure 5: (a) Isıtılmamış ile (b) ısıtılmış bir silindirin çevresinde oluşan akış. zim gösterilmiştir. Genel olarak bütün bu uygulamaların hepsindeki temel soru öncelikle sesi oluşturan değişik frekanslardaki titreşimlerin tonlu mu yoksa geniş bantlı mı olup olmadığına karar vermektir. Tonsal harmonik karakteri olan seslerde baskın olan tona karşılık gelen frekanstaki sesin azaltılması genel anlamda gürültü seviyesini düşürürken, tonsal karakteri olmayan geniş bantlı gürültü kaynaklarında yalnızca bir frekansa karşılık gelen sesin azalülmasının bir yararı yoktur. Bu da akışın kendisiyle doğrudan ilgilidır. Yani sesin oluşması için öncelikle akıştan dolayı girdap oluşması ve aerodinamik kuvvetlerin (kaldırma ve çekme kuvvetlerin) osilasyonu gerekmektedir ki bu bol miktarda değişik boyutlarda ve frekanslarda türbulans akışlarda oluşmaktadır. Aeroakustik konusundaki kuramsal araşürmalarda ise akışkanlar mekaniğinin aksine (NavierStokes denklemleri) bilim adamlarının hem fıkir olduğu deneysel olarak da doğrulanmış bir matematiksel model yoktur. Şöyle ki, aerodinamik kuvvetlerin ve türbulansın etkisiyle ortaya çıkan ses dal masına veya yön değiştirmesine yol açtığı gibi akustik dalga da içinde yayıldığı ortamı değiştirebilmektedir. Dolayısısıyla matematiksel modeldende bütün bu doğrusal ve doğrusal olmayan etkileşimleri göstermesi beklenmektedir. Lighthill (7) in 1952 yılında akışkan denklemlerinden çıkardığı sesin aerodinamik olarak çıkışı ve yayılması ile ilgili dalga denklemleri tam olarak bu olguyu açıklayamasa da bu konudaki çalışmalar devam etmektedir. References [1] Fink M, "Time reversed acoustics", scıentıfic Amerıcan, November. (1999). [2] "http://www.elektrofluıdsystemede/news/GoekselBionik2004.pdf" [3| Goeksel Berkant, Inst.of Bıonıcs and Evolutıon Technology, TUBerlın. [4] Aerospace Amerıca, Ocak 2005. |5) Isermannü, "Alman Havacılık ve Uzay Merkezı, DLRGottingen", http://www.dlr.de, http://www.fluglaerm.de [6)şabanca M, Durst F, Phys.of Fluıds 15, 1821, (2003). [7] Lighthill MJ, "On theşouııd generated aerodynamıcally, I Ceneral theory", Proc. Roy.şoc.öf London, A211, 564, (1952) idal bir dalga olarak gösterilirse antises dalgası ile toplandığında (elbette ses kaynağından yeterince uzakta sesin doğrusal hareket ettiği varsayılarak) o yönde ses dalgasının yok edilmesi mümkün olabilir. Bununla ilgili çalışmalar Berlin Alman Havacılık Merkezi'nde uçak turbinlerine eklenen mikrofonlar ve hoparlö'r sayesinde ya da havaalanlarında yaklaşan bir uçağa gönderilen sinyal sayesinde denenmektedir. Resim'de bu yöntemle ilgili örnek bir çi *Alman Havacılık Araştırma Merkezi (DLR), Aerodinamik ve Akışkan Teknolojisi Enstitüsü, Teknik Akustik Gnıbu Lilienthalplatz 7 D38105 Braunschweig, Almanya Tel: +49531295 2176 Fax: +49531295 2320 EMail: MuratSabanca@dlr.de Hayvanlar Dunyası Maymunlar avcılara virüs bulaştırıyor Afrika'daki avcıların incelenmesine dayanan son bir araştırmaya göre, avcılarda göriilen virüsler maymunlardan bulaşmakta. ameroon'daki 1000 avcı üzerinde yapılan analizlerde araştırmacılar primatlardan bulaşmış olabilecek iki virüsü incelediler. Bilim adamlarına göre, sonuçlar, yeniden hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıklar konusunda hazırlıklı olunması gerektiğini göstermekte. "Bu tarihte ender görülen bir durum değil, hala sürmekte olan bir fenomen" diyor John Hopkins Bloomberg Halk Sağlığı Okulu viroloji uzmanı Natmunlarda görülen virüslere pek benzemese de araştırmacılar her virüsün de maymun kökenli olduğunu düşünüyorlar. VVolf, avcıların çok çeşit primat türünü yakalayıp yemeleri nedeniyle Cameroon bölgesini araştırmış. HTLV4 virüsü örneğin, şempanze ve goril avlayan 48 yaşındaki bir avcının kanında saptanmış. Şimdi daha iyi veri toplayabilmek için avcı bilgi ağı üzerinde çalışan VVolf, hastalıkların bulaşmasını önlemenin en iyi yolu avcıları eğitmek ve onları primat avcılığından uzaklaştırarak başka hayvanlara yönlendirmek olduğunu düşünüyor. Günde 2 saat uyku yetiyor y..aşamımızın üçte birini uykuda geçirmenin ne alemi ^ / var? Belli bir protein türünü içeren meyve sinekX lerinin normalin üçte biri kadar uykuya gereksinim duyduklarını ortaya koyan bir araştırma bu soruyu kısmen yanıtlayabilir. ' Araştırma sonuçları sinek ve memelilerin uyku açısından çeşitli benzerlikler taşıdıklannı gösteriyor. Söz gelimi, uykunun yeterince alınmaması her ikisinin performansını da olumsuz etkiliyor. Değişime uğratılmış binlerce meyve sineğini inceleyerek uykuyu etkileyen genleri bulmaya çalışan YVisconsinMadison Üniversitesi'nden Chiara Cirelli ve arkadaşları "miniuyku" adını verdikleri bir tür sineğin, günde 12 saat uyuyan normal sineklere kıyasla, yalnızca 4 saat uykuyla yetindiğine tanık oldular. Ne var ki, bu tür sineklerin uykusuz kalmalarına karşın herhangi bir davranış bozukluğu sergilemedikleri ve 24 saat uykusuz kaldıklarında bile kaçma tepkisinin neredeyse normale eşit bir hızda kaldığı görüldü. Çok az uykuyla yetinme özelliği "Shaker" adlı, insanlarda da var olan, bir genden kaynaklanıyor. Kimi insanların günde yalnızca bir iki saatlik bir uykuyla bile çok sağlıklı kalabildiklerini gösteren birtakım kanıtlar da zaten var. Araştırmacılar söz konusu protein türünün nasıl etkili olduğunun kavranması suretiyle uykudan yoksun insanları uyanık tutmaya yarayan yeni birtakım ilaçların geliştirilebileceğine inanıyorlar. Gelgelelim, bir tek sorun var: "miniuykucu" sineklerin ömürleri de çok kısa oluyor. C han Wolfe, Nature (www.nature.com, 16.5.05) dergisinde. AIDS'e neden olan HI virüsü ve Ebola virüsü de Afrika'daki maymunlardan insanlara bulaşmıştı. Yeni saptanan HTLV3 ve HTLV4 virüsleri insan Tlenfotropik olarak bilinen gruba ait. Milyonlarca insana bulaşabilen bu tür virüsler nörolojik hastalıklara yol açıyorlar. İki virüs de insanda daha önce görülmemişti. HTLV4 may 951/17 i\ Haziran 2005
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle