Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
PaleontolojiFosil Bilim Türkiye'de ve Asya'da ilk 'deniz dinozoru' fosil keşfinin öyküsü 6570 milyon yıl öncesine, Tebeşir Devri olarak da nitelendirilen Kretase zaman diliminin sonuna ait tortul katmanlar arasına gömiilü bir fosilin kalıntılarını gördüm. Kayaç kütlesinin birkaç noktasından dışarı doğru çıkıntı yapan kemik dokusu görülüyordu.. Jeolog çekici kayaca vurdukça, kayaçta oluşan çatlak, kayaç kiitlesi içindeki hazinenin ilk ipuçlarını veriyordu. Daha sonra bunun ülkemizde bulunan ilk Deniz Fosili Mosasaurus hoffmanni olduğu anlaşılacaktı... Cemal Tunoğlu (*) ikiye bölündüğünde inanılmaz bir manzara ile karşılaştım. 6070 cm. uzunluğunda bir kemik ve bu kemikten uzanan 1012 cm. uzunluğunda bir dizi uzun, sivri ve parçalayıcı dişler (Şekil 2 ve 3). Bir etobura ait olmalıydı. İnanılmaz derecede heyecanlandım. Biliyordum ki bu kayaçlar 6070 milyon yıl öncesine aitti; o dönem dinozorlann yeryüzünden yok olduğu bir dönemdi ve bu iri çene kemiği ile iri dişler o dönemle ilgili bir canlıya ait olmalıydı. Dinozorların kuzeni Mosasaurus hoffmanni hazırlanması ve Journal of Vertebrate Paleontology'nin 22/3 nolu sayısında basılması ile (Bardet & Tunoğlu, 2002) bu keşif ulusal boyutta ilk kez 55. Türkiye Jeoloji Kurultayı'nda sergilendi, bilimsel kamuoyuna ve medyaya sözlü sunum olarak duyuruldu (Tunoğlu & Bardet, 2002). MOSASAUR NEDİR? Mosasaurlar aslında Reptil (sürüngenler) grubundan olup, SantoniyenMaastrihtiyen (6595 Milyon Yıl öncesi) döneminde yaşamış, yeryüzü deniz ve okyanuslarında 30 Milyon yıl hüküm sürmüş, tüm okyanus ve denizlerin gelmiş geçmiş en iri (gigantic) ve karakteristik canlılarıdır (Çizelge 1). İlk kez 17701780 yıllarında Dr. K. Hoffman tarafından Hollanda'da bulunmuştur. Günümüze kadar bulunan en küçük Mosasaur 33.5 metre uzunluğunda iken, en irisi ülkemizde de saptanmış olan Mosasaurus hoffmanni, 17.5 metre uzunluğunda olup, sadece kafa uzunluğu 1.5 metreye yakındır ve kara dinozorlarından meşhur Tyrannosaurus rex ile eşit boyuttadır. Günümüze kadar Yeryüzünde 4050 Mosasaur türü saptanmıştır. Ülkemizde saptanan tür daha önce ABD (New Jersey), Hollanda, Belçika, Polonya ve Bulgaristan'da olmak üzere toplam 5 farklı lokalitede de bulunmuştur (Şekil 4). 1 999 Ağustos ayı Güneş tutulmasından iki gün önce Devrekani ilçesi (Kastamonu) kuzeyinde yer alan Beyler Barajı çevresinde (Şekil 1) gerçekleştirmekte olduğum arazi çalışmalarımda, çene kemiği ve dişlerden oluşan ve iri bir canlıya ait olması gereken bir fosil buldum. Çalışma alanı hiç de yabancı olmadığım ve 1991'de tamamladığım doktora tezi sahamdı ve fosil kalıntıların bulunduğu tortul katmanlar 6570 milyon yıl öncesine ait, Tebeşir Devri olarak da nitelendirilen, Kretase zaman diliminin sonuna aitti. Beyler Barajı, üst savak alanında rastladığım ve en irisi 70x30x30 boyutlarına sahip iri bir kayaç kütlesi içinde gömülü olan bu fosile ait kalıntılar gördüm. Kayaç kütlesinin birkaç noktasından dışarı doğru çıkıntı yapan ve kemik dokusunu ifade eden malzemeden şüphelendim ve kayacı kırmaya başladım. Jeolog çekici kayaca vurdukça, kayaçta oluşan ve kayacın uzun eksenine paralel uzanan çatlak, kayaç kütlesi içindeki hazinenin ilk ipuçlarını veriyordu. Birkaç dakika sonra kayaç bloku FOSİL NASIL TANIMLANDI? Ankara'ya döner dönmez konu ile ilgili araştırmalara başladım ve öncelikle ulaşabildiğim üniversitelerdeki bazı paleontolog hocalarımıza, MTA Tabiat Tarihi Müzesi yetkililerine ve MTA'nın uzun yıllar arazi tecrübe ve deneyimine sahip meslektaşlarıma söz konusu buluntular ile ilgili bilgi aktanp, böyle bir bulgunun daha önce ülkemizde saptanıp saptanmadığı üzerine tartıştık. Bu arada Paris Tabiat Tarihi Müzesi'nden dinozorlar üzerine araştırması ile bilinen Prof. Dr. Phillipe Taque ile temas sağladım ve kendisine söz konusu materya lin fotoğraflarını gönderdim. Dr. Taque bunun gerçek anlamda bir kara dinozoru olmayıp, aynı dönemde yaşamış, onlar kadar karakteristik ve önemli, "denizlerin dinozoru" ya da "dinozorların kuzeni" olarak da nitelendirilebilen Mosasaur adı verilen bir gruba ait olduğunu ve bu konuda aynı müzede görevli olup, Mosasaurlar üzerinde çalışan Dr. Nathalie Bardet ile temas sağlanmasının yararlı olabileceğini söyledi. Dr. Bardet'nin 2000 yılı yaz döneminde Türkiye'ye gelmesi ve bir haftalık laboratuvar ve arazi çalışmaları ile bulunan kalıntıların tanısı yapıldı. Kalıntıların sahibi olan canlı 6570 milyon yıl öncesine aitti, bu dönemlerin karakteristik/index bir fosili idi. Bu canlı grubu da aynı dinozorlar ve o dönemlerde yaşamış pekçok mikro ve makro canlı grubu gibi, yaklaşık 65 milyon yıl önce Dünyamızın geçirdiği büyük katastrofik olay ve sonrasında geltşen, canlıların yok olma döneminde ortadan kalkmıştı. Bu fosil Türkiye'de ve Asya'da ilk kez keşfedilen Mosasaurus hoffmanni Mantell, 1829 idi. Bu keşfin bilim dünyasında belgesi niteliğini taşıyan bir yayının (makalenin) NEREDE VE NASIL YAŞARLARDI? Mosasaurlar tamamen okyanusal ve denizel canlılar olup (Şekil 5, 6), su içinde yatay hareketlerini balıklar ve yılanlar gibi, dikey hareketlerini ise balinalar gibi sağlarlardı. Bunlar hava solunumu (trake) yapan canlılardı ve periyodik olarak deniz yüzeyine çıkıp bu gereksinimlerini gerçekleştirirlerdi (Şekil 7). Çoğunlukla hem bu nedenle, hem de beslenme amacıyla sığ sularda dolaşırlardı. Etobur canlılar olup, denizlerde yaşayan kendilerinden küçük tüm canlılarla (balıklar, ammonitler, yengeçler) beslenirlerdi. Ülkemizde bu kalıntıların bulunduğu seviyeler gerçekten de Ammonit ve yengeç fosillerinin bol olarak bulunduğu, sığ denizel çökelme alanlarıdır. Bu canlıların üremesi ne gerçek anlamda memeliler gibi (viviparity), ne de olgunlaşan yumurtalarını dışarı bırakan (oviparity) biçimde idi. Bu canlılarda dişi yumurtalarını gövdesinde tutar, yumurta gövde içinde olgunlaşır, parçalanır veya yarılır ve yavru doğrudan denize bırakılırdı (ovoviviparity). 17 METRE İSKELETTEN GERİYE KALANLAR NEREDE? Peki, devasa bir boyuta sahip olan, o dönemlerin deniz ve okyanuslarının en iri canlısına ait bulunan kalıntılar sadece bu kadar mı? Gerisi, yani 1617 metre uzunluğundaki gövde, kuyruk ve yüzmeye yarayan ön ve arka organlara ait kalıntılar nere Resim 34 Kretesa zamanından kalma, Anadolu'da keşfedilen ilk deniz dinozoru kaya içinde. Böyleee Anadolu ve Asya'da bulunan ilk Mosasaurus hofmanni Mantel oldu. 942/6 9 Nisan 2005 de? Bulunan fosil kalıntılar bu kadar, kafatasına ait ait ve üst çene parçaları ve bunlara