Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Bilim Tarihi ZümrüttenAkisler A.M. CelalŞengör Yüksek Mühendis Mektebinin Tarihçesi Eski rektörlerden Santur, İTÜ'nün ilginç tarihini anlatıyor. Fikri Santur, İTÜ eski rektörlerinden üksek Mühendis Mektebi "Mühendishanei Berrii Hümayuna mülhak Hendesei Mülkiye" mektebi namile 1884 tarihinde tesis edilmiş tir. Mühendishanei Berrii Hümayun birasırakdem (önce) vücuda getirilmiş olup topçu ve istihkâm zabitlerini yetiştiren ve esasen Mektebi Harbiye'den ayrı bulunan bir askerî mektep idi. Binaenaleyh mülkiye mühendisi yetiştirmek üzere tesis edilmiş bulunan "Hendesei Mülkiye" mektebi de askerî idareye ve askerî nizamata tâbi idı. 'Yıllar süren serseri hayat' limı M. Jachmund'tur. Hendesei Mülkiye mektebinin mimarî kısmını Mimar Talât B. ile beraber tesis eylemiş bulunan Mimar Kemalettin Bey, Mösyö Jachmund'tan ders görmüş badehu (daha sonra) muavinliğini deruhte eylemiş olup Almanya'da ikmali tahsil etmiştir. M. Jachmund ile beraber mektepte tedrisatı deruhte eylemiş bulunan M Land mukavemeti ecsam (cisimierin direnci) ve köprü hesabatı derslerini göstermiştir. Mukavemeti ecsamdaki tetebbuatı ve taharriyatı ile Almanya'da da maruftur (ünlüdür) Kamerun'da vefat etmiştir. Mektebin ilk Türk muallimleri berveçhi atidir: Riyaziyat: Aram Margusyan Efendi, Erkânı harp Ali Rıza Bey, Erkânı harp Etem Paşa (berhayat olup doksan yaşında olsa gerekır) Cemal Paşa, Hamdi Paşa, Mühendis Tayyar Bey, Mühendis Bahattin Bey, Mühendis Tahsin Bey. Tersimiye (teknik resim) ve tatbikatı: Bidayeten (başlangıçta) askeriyeden Tevtik Bey taratından ita edilmiş badehu Fransa'da Ponts et Chans'ees mektebi nde tahsil eylemiş bulunan Sırrı Paşazade Yusuf Razi Bey tarafından deruhte olunmuştur. Taksimi arazi: Bidayeten Şevki Paşa tarafından deruhte edilmiş olup bedehu Mühendis Tahsin bey taratından verilmiştir. Fizik: Salih Zeki Bey tarafından deruhte edilmiştir. Okumuşlarm Dünyası Muhterem dostum Orhan Bursalı'nın 5 Mart 2005 tarihii ve 937 sayılı Cumhuriyet BilimTeknik ekine yazdığı Gündem yazısından öğrendim ki, Türkiye Cumhuriyeti 59 hükumeti Sayın Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan Bey, 24 Şubat2005 tarihinde TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi'nin açılışında yaptığı konuşmada, çok okuyan arkadaşlarının süründüğünü anlatmış. Üstelik doktorlara iğne yaptırmam demiş. Belli ki tahsile olan itimadı sıfır. Filhakika yakın çalışma arkadaşlarını da kendisi gibi düşünenlerden seçmeye özen göstermiş olsa gerekir ki, bir sayın bakanı çıkıp Maldiv adalarının nerede olduğunu bilmediğinı, bir diğeri de operaya ancak ellisinden sonra gittiğini uluorta beyan ediverdiydiler. Okumanın faydalannın Tayyip Bey ile tartışılması zordur, zira içinde yetiştiği sınıf, tamamen kuramsal bilimin yönettiği bir dünyada teorinin güç veyararını anlayabilecek konumda değildır. ukuduğu imam mektebinde, Tayyip Bey'in teori olmadan bilim, bilim olmadan teknoloji, teknoloji olmadan da anladığımız anlamda insan yaşamı olamayacağını anlama şansının çok olmadığı açıktır. Burada 'okuyan' arkadaşlarının 'sürünmekte' olması ise Tayyip Bey'in okuduğu okulun uygar bir yaşamın gereklerine cevap vermediğini epey bir zamandır söylemekte olanlar açısından hiç de şaşırtıcı değildir. Kendisi de bunu anlamış olmalı ki, orada okuduklarını ciddiye almadığını, pratikten daha çok yararlandığını ima etmektedir. (Ama ne hikmetse bu açıkça söylendiği zaman da buna ilk itiraz eden Tayyip Bey'in kendisi olmaktadır) Y Nafia nazırlarından Hasan Fehmi Paşa bu mektebi tesis eyledigini söyler idi. Raif Paşa da buna yakın bir mutalâa beyan eder idi. Galiba biri inha etmiş(hazırlamış) diğerinin zamanı nezaretinde açılmış olacak. Mektebin ilk âmiri (o zamanın tâbirince ilk nazırı) Hasan Edıp Paşadır. Ondan sonra sırasıyla Necip Paşa, Ahmet Paşa gelmiş nihayet bütün Askeri mektepler Nazırı ve Tophane Müşiri Zeki Paşa'nın idaresine geçmiştir. Zeki Paşa "Hendesi Mülkiye"yi sıkı bir inzibat altında tutmakla beraber mektebi ciddi surette himaye etmiştir. Mektebin tesisatımn yükselmesine pek çok gayret sarfetmiş lâfzımurat (sözde) bir müessese halinde kalmamasına hizmet etmiştir. O zamanın sıkılığı ve ilme karşı lâkaydisi düşünülürse TAYYİPBETİNTAMTERS! Tayyip Bey'in okul sonrası meslek yaşamı ise okumuşluk kavramının kolay öğrenilebileceği bir yaşam olmamıştır. Anlaşıldığı kadarıyla Tayyip Bey hiçbir dönemde, bu arada dünyaya birzamaniar uygarlık ihraç etmiş olan insanlığın en eski şehrini yönetmeye çabalarken bile, modern dünyayı yaratan veyöneten bilimle temasa gelememiştir. Benim tecrübem tabiiki Tayyip Bey'inkinin tam tersidir: Ömrüm boyu herhangi bir pratik uygulamasını asla düşünmeden yalnızca merakımı tatmin için teorik bilim yapmış bir insanım. Buna rağmen (ve babam zengin olduğu halde), üniversiteyi başarımdan ötürü yurtdışında bedava ve kendi konumum açısından olabilecek en iyi yerde okudum. Pek çok toplantıya ve geziyeparam ödenerek çağırıldığım için altı kıt'ayı hem büyük bir saygınlık görerek, hem de bedava gezdim, üstelik hem dünyanın en lüks yerlerini, hem de pek kimsenin gidemeyeceği Tibet veya Sibirya gibi yerleri de görerek. Bu arada Celal Şengör olarak pek çok saygın bilim insanının yanında, ingiltere Kraliçesi'nin eşi Prens Philipp'in veya Fransa Cumhurbaşkanı'nın huzurlarına da kabul edildim. (Tayyip Bey'in üstünden başbakanlık sıfatı düşünce bu kişilerin yanına yalnızca Tayyip Bey olarak ne kadar gidebileceğini bizlere zaman gösterecektir.) Fakat en hoşu, akşam kütüphaneme çekildiğim zaman bildiğim dört dilde kâinatın en ilginç sorunları hakkında bilgi edinebiliyor, bunlar hakkında fikir yürütebiliyor, bu dünyada nearadığımısorgulayabiliyor ve ertesigün dünyaya yepyeni bir zevkle bakabiliyor olabilmemdir. İTÜ eski rektörlerinden Fikri Santur (18781950) 1940lı yıllardan Kaynak: Kemal Ahmet Aru Arşivi, (www. archmuseum. org Avrupa'dan muallim getirtmek, Avrupa lisanslarından kitap aldırmak ve Avrupa'da ikmali tahsil ettirmek gibi şeylerin epeyce bir cür'et ve cesarete mütevakkıf olduğu itirat edilmek lâzımdır. İLKYABANCIÖĞRETMEN Mektebin ilk ecnebi muallimleri Almanya'dan getirilen M. Kos, sonra M. Forchheimer'dir ki Avusturya hükümetinin Graç Mektebi profesörlerinden bulunan bu zat 1913 tarihinde tekrar celp edilerek harbi umumi nihayetine kadar mektebin ders nazırlığını deruhte eylemiştir (üstelemiştir). M. Kos inşaat, köprü... gibi umumi mühendislik derslerini vermiş olup M. Forchheimer de yine köprü dersleri ile su işlerine ait dersleri deruhte eylemiştir. Mektebin ilk Türk mühendisi muallimleri arasında en mühim bir sima olan Hulusi Bey, Mösyö Kos'tan dersi almış Mösyö Forchheimer'e muavinlik etmiş ve ikmali tahsil için Almanya'ya gitmiştir. Mektebin mimari kısmının ilk ecnebi mual Kimya: Bidayeten askeriyeden ihsan Bey badehu Mühendis Mahmut Şükrü Bey tarafından deruhte olunmuştur. Yol ve demir: Askeriyeden Bahattin Bey badehu Mühendis Mustafa Bey. Jeoloji: Müze Müdüri Halil Bey badehu muavini Mühendis Mahmut Şükrü Bey. Mektebin bidayeti tesisinde muallimlerin ekseriyeti asker idi. Bunların terk ettikleri dersler tedricen mühendis muallimler tarafından deruhte edilmiştir. POLİTİKACILARVEBİLGİNLER Benim için kâinat bir cennettir. Burada onunla hasbıhal ederek yaşayabiliyor, yaşamımın her anından müthiş bir zevk alıyorum. Meselâ, 475 yıllık College de France'ta derse giderken, 1530 dan beri orada benim gibi, insanın insan olmasına katkı yapmış olanların duvara işlenmiş isimlerini huşu içinde selamlıyor, onların arasına kabul edilmiş olmanın eşsizzevkini tadıyorum. Ben bunu Oxford Üniversitesi'nde Kraliyet Cemiyeti araştırmacısıyken de yaptım, Caltech'te Moore bilginiyken de ve daha dünyanın nice saygın akıl mabedinde de. Seçildiğim uluslararası saygın akademilerde ülkemi temsil eden ilk kişi olmak şerefiniyaşadım. 1974yılında Berlin'de en çok dikkatimi çeken şey, bir utanç duvarıyla bölünmüş şehrin bir yakasında isimleri olan politikacıların diğer yakasında adlarının bile anılmamasıydı. Ama her ikiyakada da meslektaşım "okumuş" Baron Leopold von Buch'un heykeli yükseliyordu. Ancak bu konuları Tayyip Bey ile konuşmak, dediğim gibi, beyhudedir. Zira kişinin takdiri iktidarıncadır. Içinden geldiği ve neyazık ki içine saplanıp kalmaya artık mahkum göründüğü mütevazı kırsal çevrenin imkSnları onun dünyayı bir okumuşun gözlerinden görmesine ve tatmasına olanak tanıyamaz. Avrupa kapılarında kralların ayağımıza geldiği günlerden bugün istenmeyen misatir durumuna düşürülmüş olan ülkemizin talihsizliği ise, onu altmış yıldır okumuşlarm değil, Tayyip Bey'lerin yönetmesidir. Halkımız biryolunu bulup bu acı kaderi değiştirene kadar Tayyip Bey'ler uygarlık değerleriyle alay etmeye ve ülkemizi ve milletimizi alaya aldırmaya devam edeceklerdir. Not Üniversitelerimiz, açılış konuşmalarını yapmak üzere davet edecekleri kişileri mevkilerine değil, bilgi ve görgülerine göre seçmeyi umanm artık öğrenirler! 24 SAAT HAPİS Askeri idaresi altında bulunduğu zaman mektep bittabi tamamen nizamatı askeriyeye ve sıkı bir zaptu rapta tâbi bulunmakla beraber mühendis muallimler ile talebe arasında ciddi bir samimiyet mevcut idi. Fakat bu samimiyet hiçbir vakit talebe tarafından saygısızlık ve şımarıklık şekline getirilmemiş olduğu gibi muallimler tarafından da Yazının devamı 22. sayfada 942/5 9 Nisan 2005