24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

AylakBilgj Mona Lisa Hayvanlar Dünyası Tahir M. Ceylan Tabloyu Louvre'da ikiyıl arayla birer saat izledim ve ününün haklı olduğuna karar verdim. Karşımda Floransa'lı bir kadın iki saat boyunca bana baktı ve Çanakkale'nin Yenice'sinden çıkmış bu adamla 7200 saniyelik karşılaşmasında tek bir söz için bile ağzını açmadı! Tuvalin ortasında resim kuvvetlibir vurguyla başlıyor, kenarlara doğru sfumato tekniğiyle silikleşerek soluyordu. Böylece yüzde, insanın ruhunda doğmak için can atan biitün duygulara kıyan o alçak ifadeyle, resme bakanın ilgisini güzelliğin ötesinde biryere aşıran, o eşsiz bakış öne çıkıyordu: Lisa alaycıydı, soğuk, şizoid ve uzaktı, ketum ve sadeydi, ressamına sanki uzaktan şöyle bir bakmış ve o bakış tuvalde hareketsiz kalakalmıştı. iladedeki müphemlik, göz ve ağzın kenar çizgilerinin belirsizliğiyle sağlanmıştı. Mona Lisa müstehzi ifadesiyle yaratıcısını silikleştirmiş ve insana önemsizlik duygusu aşılayarak, bakanı kendine mıknatıs gibi yapıştıran duruşuyla ressamını dünyanın en önemli sanatçısı yapmıştı. Ve Leonardo bu küçümseyici tavra haftalarca katlanmış, ama sonunda Lisa'yı hayattan alıp tuvale basmıştı. Leonardo'nun başansı, insan anatomisine olan hakimiyetine bağlanabilir. Toskana'da bir senyör noterinin evlilik dışı oğlu olarak doğduktan sonra, anatomiyle ilgilenmeye başlamıştı. Yorumculara göre anatomiye olan ilgisi, "evlilik dışı kadınlar ve çocuklar güzel olurlar" prensibine uygun kusursuz bedeni nedeniyleydi. Yaşamı boyunca otuzdan fazla kadavra üzerinde, mezardaki ölülerden bile aşağıda bir bodrumda mum ışığında diseksiyon (kesip ayırma) yapmıştı. O bodrumdayken zayıf ışık, kesilmiş kasların, soyulmuş kemiklerin arasmda yolunu kaybeder, bir ölünün etleri arasında ölür giderdi. O karanlıkta hamileyken ölmiiş bir kadını dahi kesmiş olabilir Leonardo, çünkü kusursuz bir cenin resmi vardır onun. Sanırım Da Vinci'nin fütursuz uygulamalarını derin bir saldırganlık duygusuna ve onun kendi bedenine karşı olan fetişist ilgisine bağlayabiliriz. Bir bedenin nasıl bu kadar güzel durduğunu anlamak için kadavraları kesip ayırdı; ta ki Roma'ya göçtüğünde birAlman ayna ustasınca dini törenlerde insan kurban etmekle suçlanıp, papa tarafından, yaptığı diseksiyon çalışmaları yasaklanana dek. Sonunda diseksiyon bitmiş, Leonardo'da birkaç ay içinde ölmüştü. Mezarda çok sevdiği bedeniyle yalnız ve çıplak kaldı, mutsuz değildi, en zevkli acılar çünkü çıplakken alınırdı! Insanlar patolojileriyle yaşar! Sokakta yaşamış akıl hastaları tımarhaneye tıkılarak banyoya sokulup kiripası temizlendiğinde bazen ansızın ölürler. Uzun süren şeyler kirlilik bile olsa ve dönüşümle temizlik dahi yaratılsa asla karşıtına döndürülmemelidir! Leonardo, resmi matematikleştirdiği için Mona Lisa ortaya çıkabilmiştir. Matematiksel denklemlerle çizdiği kollan açık Vitrivus adamının yanındaki notlarda, insan bedeninin tıpatıp oranlannı verir o: Açık kolların boyu, insanın boyuna eşittir. Başın tepesinden göğsün uçlarına kadar olan mesafe insan boyunun dö'rtte biri, kulak boyu yüz boyunun üçte biridir... Leonardo'nun ilginç keşifleri bitecek gibi değildir. Mesela bir öküz beyni üzerine erimiş balmumu dökerek, kalıbını çıkarması ve bu kalıba doldurduğu suyla beynin hacmini ölçmesi bunlardan birisidir. Mona Lisa işte bu titiz anatomik, psikolojik ve fizyonomik gözlemlerin sonunda ortaya çıkmıştır. Onun her şeyi bilen, susan, uzak duran yüzü, şüphe olmasın ki kesip biçen bir cerrahın yüzüdür. Cerrahın yüzündeki Tannsal soğukluk, acımadan kesen işbilir ellerin aynası kabul edilmelidir ve Mona Lisa'nın yüzündeki ifade de aslında habire insan ölüsü kesmiş Leonardo'nun yüzündeki ifadedir! Leonardo detaycıydı. Ustası Verrochio İsa'nın Vaftizi tablosunu yaparken, meleklerden birisini ona çizdirmiş, çizimdeki mükemmelliği görünce, "daha iyisi imkânsız" diyerek resmi bırakmak anlamında tırçayı atıp gitmiştir. İnsan yolları bazen, karayolları gibi kimseye sormadan ve aniden ayrılır! "Nesnesini bulduğunda sevgilisini bırakanlar" gibi Leonardo'da bitkileri bulmuş, hayvanları bırakmıştı, yani vejeteryandı. Darwin'in ingiltere'de bir dönüm toprakta 53.767 solucan olduğunu hesaplayan sayılardaki kesinliği gibi, Da Vinci'de yaşamındaki kategorilerde keskindi. Bütün bunları alt alta koyarak onun sıkı bir obsesif(takıntılı) olduğunu düşünebiliriz. Soğukluğun temeli buradadır, çünkü obsesifler mükemmeli yaratmak peşinde yaşamlarını duygudan yalıtıp, esiri oldukları ritüellerin kölesi yaparlar. tnKeylan@superonline.com Vampir yarasa 100 metre koşu şampiyonu V ampir yarasaları, yarasa dünyasının kısa mesafe koşucusu olarak tanınıyor. New York, İthaka'daki Cornell Üniversitesi'nden Daniel Riskin ve John Herman BEDENTUTKUSU son, vampir yarasalarının {Desmodus rotundus) nasıl yürüdüklerini incelemek için özel bir yürüyüş bandı ğeliştirerek hayvanların bant üzerindeki hareketlerini videoya çekti. Bilim adamları, bandın hızını artırdıkça yarasaların hıza ayak uydurduğunu keşfetti. Ve bilim adamları büyük bir şaşkınlıkla hayvanların temponun artmasıyla koşmaya başladıklarını izledi. "Hayvanların yürüyüşünde çok büyük bir değişiklik oldu" diye konuşan Riskin, "Yarasalar saniyede 1.2 metre hıza çıkabildi. Eğer bant biraz daha geniş olsaydı daha yüksek hızlara çıkabilirlerdi" diyor. Oysa yara saların, genellikle uçtukları için, yerde bu kadar iyi bir performans sergileyebilecekleri düşünülmüyordu. Vampirlerin yerde ulaştıkları hızı açıklamakta zorlanan bilim adamları, bu minik kan emicilerin düşmanlarından kaçmak veya avını yakalamak için bu özelliği geliştirmiş olmalarının mümkün olduğunu ileri sürüyor. Hıza göre vücut şekli • ızlı yüzmek zorunda kalan ton balığı ve köpekbalığı, birbirlerinden bağımsız olarak, .birbirine çok benzer bir vücut şekli geliştirdiler. Ton ve köpekbahğı türlerinin vücut şekilleri ve yüzme teknikleri arasındaki benzerliğin, paylaşılan yaşam tarzından kaynaklandığı düşünülüyor. "Bu iki tür, hızh yüzen bahklarla beslendikleri için, kısa bir süre içinde yüksek hızlara çıkabilecek bir vücut yapısına sahip olmak zorundaydı" diye konuşan San Diego'daki Scripps Oşinografı Enstitüsü'nden biyomekanik konusunda uzman Jeanine Donley, "İki balık tipinin profili aynıdır. Vücut katı ve dimdik dururken kuyrukları pervane gibi yönü tayin eder" diyor. Hi MATEMATİKSEL RESİM Öldürücü zehlr, mürekkepbafığının yaşam iksiri • nsanlarda öldüI rücü etki yaraAtan bir bakteriyel toksin, parmak büyüklüğündeki parlak mürekkepbalığının ergenlik döneminde yaşamsal bir rol oynuyor. Latince adı Euprymna scolopes uzantıları yardımıyla gerçekleştiriyor. Işık saçan organlar yeterli miktarda V.fıscheri kolonisine sahip oldukları zaman toplayıcı kollar ölüyor. Havvaii Üniversitesi'nden Tanya Koropatnick, toplayıcı kollardaki bu ölümü, boğmaca olan insanların akciğerlerindeki hücre ölümüne benzetiyor. Bu hastalığa yol açan bakteriler aynı toksini üretiyor. Bu da kısaca TCT denilen "tracheal sitotoksin. İşin ilginç yönü V.fıscheri' nin de ürettiği toksin TCT. Gerçekten de TCT'nin ışık organının gelişiminde çok önemli bir rol oynadığı görülüyor. olan Havvaii kıyıla rında yaşayan bir mürekkepbalığının ışık saçan organı, enerjisini Visrio fıscheri adı verilen parlak renkli bir bakteriden alıyor. Ancak büyüme çağındaki genç mürekkepbalığı bu bakteriyi çevresindeki denizsuyundan toplamak zorunda. Bu toplama işlemini tüylü, sümüksü bir madde ile kaplı 942/2 9 Nisan 2005
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle