25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Felsefelnsan Tartışma metafızik gibidir. bunları bulmak için de nörobiyolojiye ihtiyacımız yoktur, berrak düşünce yeterlidir. Buraya kadar ele aldıklarımızdan, determinizm ve özgürlük arasında binlerce kez onaylanan çatışmanın aslında varolmadığı ortaya çıkıyor. Bu sözde çatışma, güçsüzleştirilmesi gereken, müthiş bir retorik imadır. Determinizmin karşıtı indeterminizmdır. Özgürlüğün karşıtı determinizm değil baskıdır. 0 halde beyin tomografımizde, özgürlüğümüzü yaşarken, doğa kanunu gibi sabitleşmiş olguların hareket ettiğini görmek bizi korkutmamalı. Kellige ve matematıge kökten çözüm azetelerde sık sık, istenmeyen hamileliklere, kelliğe, selülit ya da benzeri sorunlara karşı çözüm önerileri yer alır. Bu önerilerin palyatif olanları çoğunlukta olduğu için herkes önerisinin daha ciddi olduğunu belirtmek için "kökten" vurgulaması yapar. Benzer bir vurgulama sık sık kaza yapan otobüs şirketlerince de kullanılır ve örneğin orijinal adı Fırtına Seyahat olan şirket otobüsleri her kazadan sonra Öz Fırtına, Hakiki Fırtına gibi adlar alırlar. Bu tür uygulamalara karşı şerbetli olan vatandaşlarımıza, geçtiğimiz hafta yepyeni alanda bir hizmet ilk defa sunuldu. Bu da "Matematiğe Kökten Çözüm" sloganıyla büyük gazetelerde çeyrek sayfalık ilanlarla duyuruldu. Çetin Altan Usta'nın deyimiyle "matematikten hiç anlamamakla övünen" okuryazar takımına yaraşır bir kara mizah. Matematiğe çözüm! Şeker bayramı ile birleştirilerek verilen bu müjde kimbilir onbinlerce gencin evinde ne büyük bir coşkuyla karşılanmıştır. Düşünsenize bir kez, matematik denilen hastalık artık öyle pansuman önlemlerle değil tamamen kökten çözülecek. İlan ve reklamların biraz gösterip biraz saklaması adettendir ama burada hangi sonuçların ve de nasıl alınacağı da açıkça belirtiliyor: Çıkma ihtimali olan bütün sorular ve çözümleri 1500 sayfa içinde 6000 soru halinde! Bu büyük hizmete sevinenler herhalde yalnız öğrenciler değildir. Matematik öğretmenlerinin de "önemli bir bölümü" sevinenler arasındadır. Ayrıca matematik dışındaki branş öğretmenlerinin de ne büyük bir haset içine düştüklerini tahmin eder gibiyim. Eminim kısa bir süre içinde o alanlarda da benzer hatta daha ileri hizmet sunan eğitimciler(l) çıkacaktır. Bir süre evvel http://www.tinaztitiz.com/yazi.php4?id=712 adresli yazımda, bu tür hizmet ehli öğretmenler ve onlara layık öğrencilerce yapılan bir matematik buluşu sizlere tanıtmıştım. İşte o buluşlar, burada sözü edilen ilanlardaki yöntemle yetiştiriliyor. Yani "çıkma ihtimali olan bütün soruları ezberleyerek". Merakım şudur: Eğitim sınıfı içine karışmış, ama eğitimle yakın uzak bir ilişkisi olmayan, bu işi ekmek parası için yapmak zorunda(!) kalan kimi insanlar bu tür yöntemler uygulayabilirler. Nasıl ki normal insanların arasına akıl sağlığı sorunlu insanlar karışabiliyorsa, eğitim işinde de böyle "karışmalar" olabilir. Ama anlayamadığım, nasıl olup da diğer gruptan birilerinin çıkıp: • Tekrar yoluyla bellemenin, "anlamak" denilen kavrama olgusu ile bir ilişkisinin bulunmayıp tam bir ezber olduğunu, • Doğru yöntemin "Sıfır Tekrarlı Öğrenme" (zero trial learning veya diğer tabiriyle aha learning) olduğunu, kişinin ihtiyaç duyduğu bilgilerin, herhangi bir tekrara gerek kalmaksızın bir defada öğrenildiğini, • Tekrara dayalı eğitim almış kişilerin temel özelliklerinden birisinin dayatmacılık (benimsetmecilik) olduğunu; benimsetmeciliğin ise hiç umulmayan biçimlerde ortaya çıktığını (bkz. "Bir test: Laik misiniz dinci mi?" http://www.tinaztitiz.com/yazi.php4?id=690) dile getirmediğidir. "Çıkma ihtimali olan tüm sorunları ve cevaplarını" ezberleyerek yaşayabileceğini düşünen insanların çoğunlukta olduğu, bunun farkında olan azınlıkların ise seslerini çıkarmadıklan bir toplum varlığını sürdürebilir mi? Hayır. Peki sürdürmeli mi? Cevabı siz verin. TınazTitiz G HÜKÜMİRADE BİRLİKTELİĞİ Peki ama ürkmeyen bir kişi hangi özgürlük anlayışını sunabilir? İşin özü şudur: İstediklerimizin doğru olduğu yargısını taşıyorsak irademiz özgürdür. Hükiim ve irade ayrı düştüğünde, irade özgür değildir bu, hükmedilmeyenin olağanüstü isteklerinin aşılması ve berrak bir anlakla değerlendirdiği bir edime itilmesi durumudur; ve bağınılı iradenin daha iyi bilgiye yenilme zorunluluğudur. Tutsaklıktan kurtulup yeniden özgürlüğe kavuşmak denıek, hükümleri ve istekleri yeniden örtmek ve düşüncelerde yer bulan iradeye biçimlenme olanağı vermek demek: Farkh bir hükme ulaştığımda, başka şeyler ister ve yapardım. Çünkii bu gelecekteki iradenin doğru anlaşılmış halidir. Hiçbir nörobiyolojik bulgu bu şekilde anlaşılan özgürlüğü tehdit edenıez. Hükiim ve iradenin bir araya gelmesi veya ayrı düşmesi nörolojik bir temele dayanır. Fakat bir temelin varlığı, özgürlük ve tutsaklık arasında hiçbir farkın bulunmadığı anlamına gelmez. Nörobiyolojik bulgular, özgür iradeyi hayal olarak açıklayamazlar. Açıkladıkları sadece özgürlüğün metafiziksel yanılgılarıdır. Ve BEYNİMİZ KARAR VERÎYOR Fakat bu görüntüler gerçekte bizim değil de beynimizin karar verdiğini göstermiyorlar mı? Bu kulağa sanki kuklaymışız gibi geliyor. Ama bu doğru değildir. Çünkü beyin karar veremez, beynimiz kararlar için uygun bir yer değildir. Kararlar ancak nedenlerin ve düşüncelerin söz konusu olduğu yerde varolabilir. Beyin için "karar almak" gibi kavram çıkarmak hatadır. Bu bir tablonun fiziksel öyküsü içinde aniden konusu üzerine konuşmak gibi bir şey olurdu. Nörobiyolojik tehdit, ahlaki duyguların sorumluluk ve anlam fıkrini sorguladığı için bizi etkilemekte. Beyin araştırmacılan özgür iradeyi çürütmüş olsaydı şöyle düşünmemiz gerekirdi: Borç ve kefaret yerine terapi, garez ve öfke yerine merhamet. Bu insanlık anlayışı için bir devrim olurdu. Gerekli mi peki? Hayır, çünkü hiçbir beyin araştırması tarafından çürütülemeyen özgürlük, sorumluluk için yeterlidir. Sorumluluğu, hareketsiz davranışçı veya psişik olmayan iradeyle ilişkilendirmiyoruz. Bir kişinin iradesini düşünerek kontrol edip etmediğine bakarız. İlkinde sorumluluktan söz ederiz, ikincisinde değil. Felsefe, düşünürken yönlenme denemesi olarak da tanımlanabilir. Çocukluğumuzda "özgürlük" ve "sorumluluk" gibi sözcükler öğreniyor ve kullanıyoruz. Ama daha sonra söylediklerimizin pek anlaşılır olmadığını görüyoruz. 0 zaman bu kavramın mantıklı yerini düşünmek zorundayız tıpkı içinde kaybolduğumuz kent için bir kent planı hazırlamak gibi. Filozoflar en genel konularda, düşüncenin kartograflarıdırlar. Ve özgürlük haritası şunu gösterir: Yeni insanlık anlayışına ihtiyacımız yoktur, sadece eskisini daha iyi anlamaya çalışmalıyız. Nilgün Özbaşaran Dede Kaynak: Spiegel Onlien 975/19 26 Kasım 2005
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle