26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ZümrüttenAkjsler Besinsiz kalan yumurta hücreleri beslenince 'intihar' duruyor Dişi omurgalılarda yumurta hücreleri anne kamında oluşur ve hayvanlar ömür boyu bu rezervi kullanarak yaşamını sürdürür. Fakat ömürleri sınırlıdır, ve zaman ilerledikçe giderek sayıları artar bir şekilde, yumurta hücresi apoptoz olarak bilinen bir intihar programıyla ölürler.. Dişi de böylece sonunda kısırlaşır.. Bilim adamları şimdi intihar programının hangi sinyallerle çalıştığını ortaya çıkardı. Duke Üniversitesi'nden Leta Nutt ve arkadaşları, yaşamda en önemli faktörün yumurta hücresinin besin ve enerji deposu olan yumurta sarısı olduğunu buldu. Diğer beden hücrelerinden farklı olarak, yumurta hücreleri kendi rezervleriyle yaşamak zorunda. Burada anahtar besleyici rol de glukoz 6 fosfat'ta. İntihar şu şekilde oluyor: Hücrenin rezervi tükeniyor, intihar enziminin yolu açılıyor ve intihar programı çalışıyor ve hücre ölüyor. Araştırmacılar şimdi bu süreci anlayabilmek için sürece müdahale etti ve hücre içindeki glukoz 6 fosfatın tüketilmesini durduklarında da benzer sonuca ulaştılar. Fakat yumurta hücresine glukoz 6 fosfatı yeniden verildiğinde intihar mekanizmasının ise bozulduğunu gördüler. Ve şu değerlendirmeyi yaptılar: 0 halde şekerdeki bir metabolizma, intihar enzimini etkisiz kılıyor ve hücre ölümünü engelliyor. insanlarda ise bilindiği gibi, aşırı miktarda yumurta hücresinin ölümü, bazı kadınlarda kısırlığa neden olmakta. Şimdi buradan yola çıkarak, bu kadınlarda kısırlık tedavisi geliştirilebilir. A.M. uelalŞengör Yasal Olarak Sakat TÜBİTAK Brüksel'de! Hukuk işlerinden anlayanlar ve bu arada anayasa hukuku profesörü Prof Erdoğan Teziç diyor ki, Sayın Başbakan Tayyip Erdoğan Bey'in atadığı TÜBİTAK yönetimi, Bilim Kuruluyla beraber, kanunen sakattır! Bu kanunen sakat ekip şimdi ülkemiz bilimini Brüksel'de temsil ediyor. Buna akıl erdirebilen varsa beri gelsin. Sayın Teziç bunu açık açık Sayın Başbakan'a söylüyor, aldığı cevap, muhterem dostum Yalçın Doğan Beyetendi'nin tabirıyle tam bir hukuk sefaleti (Doğan, Y., Hürriyet, 57, no. 20712,12 Ekim 2005, s. 15!) Tayyip Bey diyor ki, "Ama değişiklik olursa o zaman geri adım atmış oluruzl". Yani AKP hükümeti hukuka uymayı "onuruna yediremiyor" Bu, hukukçuları ve politiKacıları ilgilendiren bir meseledir. Biz gelelim bilimi ilgilendiren meseleye. Kanunen sakat TÜBİTAK yönetiminin aldığı her karar da kanunen sakattır Bu kurumla çalışan her kişi ve kurum da kanunen sakat bir kurum ve kişiyle çalışmış durumuna düşer. Kendilerine danıştığım hukuçular bu konuda hemfikirler. Şimdi Avrupalılar şunu düşünebilirler: "Bu Türkler, Avrupa Birliği aşkına bilime birdenbire önem vermeye başladılar, ancak istedikleri kalibre ve konumda kişileri atamaya eski kanunları müsait değildi. 3 Ekim'de birdenbire karşılanna dikilince şimdilik en iyi bilim insanlarını bir kefeye doldurup karşımıza gönderdiler, arkadan da hamaratlıkla kanunlarını düzeltecekler. Eh, bu iyi niyetin getirdiği karmaşaya şimdilik göz yumabiliriz." Heyhat ki durum böyle değildir TÜBİTAK'ta başkanlığı Sayın Başbakan'ın keyfîbir kararıyla onaylanmayan kişi dünya çapında bir fizikçimiz, üstelik Academia Europaea'nın üçüncü üyesi Türkiye'den. Üstüne üstlük, çok uzunyıllara dayanan bir bilim yöneticiliği tecrübesi var; artı ülkemizi pek çok uluslararası bilim kuruluşunda temsil etmiş. Yerine AKP iktidarının getirdiği kişi ise ismini bilim âleminin bilmediği bir insan. TÜBİTAK "eskiden yapılan uygunsuzlukları düzeltiyoruz" derken Türkiye Bilimler Akademisi üyesi saygın bir TÜBİTAK Bilim Kurulu üyesi, şimdiki kanunen sakat yönetimin, kendisine teslim edilen paraları nasıl dağıttığını bilmediğini söyleyerek istifa ediyor, bunu da üstelik dünyanın en önemli bilim dergisi Nature'a da söylüyor (Nature, 434, p. 1055,2005). Büyük ve eski bir üniversitemizde profesörlüğe terfii bilimsel olarak uygun görüimeyen bir kişi, şu anda TÜBİTAK'ta bilimsel araştırma projeterini değerlendiriyor! Tabii bunlar "iyiniyet" ve "bilimsellikle" bağdaşamayacak şeyler. Bu yazı yazılırken Van Üniversitesi sayın rektörünün cezaevine gönderildiği haberi geldi Suçu hukuk dışına çıkmakmış. Bu suçlamanın altında ne olduğu çabukgörüldü Sayın rektör Van'dakigerici/dinci oyunlan bozmuştur! Üniversiteyi medreseleştirmek isteyenlerin önüne arkadaşlarıyla birlikte dikilmiştir! Bunu bizzat sayın YÖK Başkanımız televizyonlardan bütün dünyaya ilân etti. Sayın YÖK Başkanının ve muhterem rektörlerimizin söylediklerinin aynen doğru olduğunu eski YÖK Başkanı Sayın Prof. Dr. Kemâl Gürüz de beyan etti. Bu pek korkunç olayın ışığında TÜBİTAK hadisesi anlam kazanmaktadır: Maksat belli bir ideolojinin devleti tüm kurumlarıyla ele geçirmesidir. Sayın Başbakan bir külhanbeyi edasıyla üniversiteye meydan okumaktadır: intihal yaptığı kesinleşen müsteşarını kıymetlı bir vatan evlâdı ılan edecek kadar kendini kaybedip (bu nasıl bir ahlâk anlayışıysa), üniversite kariyerini küçümsediğini meydanlarda haykırmakta, kanun dışına çıkarak TÜBİTAK) işgal eden, üniversitede asistan atamaiarını bile kendi kontroluna almak için hukukla cebelleşen bu kişi, hükümetten gelen saldırılara karşı ikide bir hukuka sığınmak zorunda kalan üniversiteyi görevini yapmağa davet etmek cür'etini kendinde bulabilmektedir. YERİNE GELEN KİM? Yalan hastası insanlarda farklı bir beyin mi var? Kötü duyguların beynin bazı bölgelerınde, özellikle prefrontal bölgede etkin olduğu biliniyor. Şimdi hasta derecesinde yalan söyleyenlerin bu bölgelerinde farklı yapılar keşiedildi ve bu yapıların bu insanları yalan hastası yaptığı ıleri sürüldü.. Araştırmayı Güney Kaliforniya Üniversitesi'nderı Yaling Yang ve Adrian Raine yaptı.. Araştırmacılar, aralarında 12 hastalık derecesinde yalancının bulunduğu 49 gönüllünün beyin yapısını manyetik rezonans tomografisiyle inceledi ve yalancılarda beynin sinir liflerinden gelişen ak maddesinin %25 daha çok olduğunu gördü. Dahaçok sinir hücrelerinden oluşan gri maddenin ise yalancıjarda %14 az olduğu saptandı. Özetle: Yoğun ak maddeye sahip insanlar daha iyi yalan söyleme yeteneğinde! Bilim adamları, yalan söylemenin kolayolmadığına, kişinin yalanının ortaya çıkma ması için kendi duygularını bastırmak zorunda olduğuna işaret etmekte ve sinirler arasındaki bağlantıların çokluğunun da yalan söylemeyi zorlaştırıdğının altını çizmekte. Kehribann içinde 20 milyon yıllık örümcek ingiliz bilim adamı David Penney, 20 milyon yılkadar önce, Myosen döneminde bir kehribar İçinde hapis kalmış bir örümcek buldu. Manchester Üniversitesi'nde görevli bilim adamı, örümceğe ait kan damlacıklartnı araştırarak, örümceğin neden öldüğünü de sap tadı. Fosil reçineden oluşan sarımsı kehribar içinde bugüne kadar genelde çok daha minik hayvancıklar veya bitkiler keşfedilmişti.. Reçine, milyonlarca yıl öncesine ait bu canlı varlıkları çok iyi koruyor ve günümüze kadar getiriyor.. Ayrıntılı incelemeler sonucunda örümceğe ait iki damla kan da bulunmuş. Penny son bulgusu sayesinde bir kehribar içinde ilk kez örümcek kanı (hemolenf) da bulmuş oldu. Bilim adamı örümceğin ve kan damlacıklarının pozısyonunu araştırdı; örümceğin ağaca tırmandığı sırada reçinenin içine duştüğünü, bacağının kırıldığını, hareket edemez duruma geldiğini ve reçinenin içine hapsolduğunu saptadı. REKTÖRLEREÇAĞRI Muhterem okuyucularım: Türkiye'de bilim ve üniversiter yaşam pek korkunç bir noktaya sürüklenmektedir. Bunu daha önce de birkaç kezyazdım. Bu durum çocuklarının istikbalini üniversitelere bağlayan sizleri yakından ilgilendirmektedir Tüm üniversitelerin yekvücut olarak bu gidişe dur demeleri yapılması şu anda en önemli görevleridir. Bu kutsal görev bir an bile aksatıldığı takdirde mayacaktır. Tüm rektörlerin ve senatolann, üzerlerindeki iktidar baskısı ne olursa olsun, Van'da sergiledikleri yerinde ve gerekli tutumu sürdürmeleri rektörlük, vatandaşlık ve insanlık görevleridir. Bu tavır içerdisinde üniversitenin özerkliği, eğitım ve araştırma belli bir düzeyin altına düşürüldüğü an tüm üniversiter faaliyeti tatil etmek de vardır. Bu, tüm üniversitelerin ortaçağdan beri gelen bir gelenekleri ve en doğal haklandır. Bunu YÖK'ün ve sayın rektörlerimizin dikkatine bir kez daha arz ederim. 971/5 29 Ekim 2005 ulusun ve ülkenin karanlık bir uçuruma atılmasının önü'nde hiçbir güç kal
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle