26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Giindem Üniversite, AKP ve Rektörler Van Üniversitesi rektörü Yücel Taşkın'a siyasi tavır olarakyapılan "çete üyesi" muamelesinin yarattığı tepki, AKP iktidarı ile üniversiteleri yeniden karşı karşıya getirdi. Böylece AKP üniversitelere yönelik başından beri yarattığı gerilimi güncelleştirdi.. AKP'nin yarattığı diyorum, evet bu gerilimi üniversiteler yaratmıyor.. AKP üniversitelere karşı hasmane, "benden değil' tutumuyla bu gerilimi yaratıyor. AKP, devlet örgütünde ve etkisi altında tuttuğu bütün diğer kurumlarda, ama hemen bemen neredeyse her kademede yönetimleri "ele geçirme' politikasıyla bu gerilimi yaratıyor. "iktidar oldu, her kademede istediği insanlarla çalışma hakkı yok mu" diye soran anlayışlara da hayret eîmek gerekiyor.. bu tür "bizdenonlardan" tutumunun ülkeyi tam anlamıyla ikiye böldüğünü görmek gerekir. Bunu ancak hırçın ve katı bir AKP'Iİ görmez.. Üniversitelerimizin, YÛK'ün şüphesiz bir reforma ihtiyacı var. Günümüz gerçekleri, ülkemizin gereksinimleri bunu dayatıyor. Bu konuda neredeyse herkes hemfikir.. AKP, iktidara geldiğinde varolan bu reform eğilimli ortamdan yararlanarak, yeni YOK ve üniversiteler yasa tasarıları hazırladı. Fakat sonuçta ortaya çıktı ki, AKP, reformların arkasına sığınarak, aslında tüm üniversitelerde her kademede, 26 bini aşkın yöneticiyi değiştirmek, yeni seçimleri dayatmak ve böylece hayal bile edemeyeceği etkiyi, nüfuzu, bir darbede gerçekleştirmek niyetinde.. Ayrıca reform tasarısı, oluşturulacak üniversitelerarası kurulda etki çoğunluğunun AKP hükümetine verilmesini öngörüyordu.. Tabii AKP'nin reformu bahane ve istismar ederek, üniversitelerin yönetimini ele geçirmek isteği, büyük tepki ve gerilim yaratmış, ve bu girişim sonuçsuz kalmıştı.. *** Bir noktaya daha dikkatinizi çekmek istiyorum: Reform ve değişim ihtiyacı nereden kaynaklanır? Bazı düşünceler sıralayabiliriz: Kurumların bir çok bakımdan "eskimesi"; etkin çalışma, üretim ve verimin arttırılması gereği; yeni bilim ve teknoloji politikalarının uygulanması için üniversitelerde yapısal değişim zorunluluğu; üniversiteler için ülke kalkınmasında yeni görev tanımlamaları; eğitim ve öğrenimin kalitesinde nitelik artışı isteği; üniversitelerin tekbiçimlenmesi ve tekdüzeleşmesinin yarattığı sakıncaların ortadan kaldınlması; üniversitelerarası bir farklılaşma yaratarak rekâbeti, kaliteyi geliştirme ve yeni ortamların yaratılması zorunluluğu; bilim ve teknoloji alanlarında farklılaşmalar, işbirlikleri ve/veya bölgesel çalışmaların, üniversite yönetimlerinde yeni ve akılcı anlayışların teşviki.. Sayın sayabildiğiniz kadar.. Gerçekten de, bütün bunlara ülkemizin, üniversitelerimizin ihtiyacı var.. Bir değişimin, dönüşümün gerçekleştirilmesi gerekir.. Bütün bunların şu veya bu şekilde yapılması gerekir.. Hem de acilen.. *** Ancak AKP hükümetinin "reform" paketinin içeriğini, vizyonunu anımsayan var mı? Birkaç yıl geri gidelim: Reform gerekçelerinin ardında tek bir slogan vardı: Üniversitelere özgürlük! Üniversiteler özgür kılınacak! Sanki üniversiteler esaret altındaydı! Şüphesiz YÖK'ün doğrudan yönetimi ve olur olmaz müdahaleleri kalkmalı, üniversiteleri tekdüzeleştirme politikası sona ermeliydi, YÖK bir koordinas • yon örgütü olarak, ülke ihtiyaçlanna göre bir görev bölüşümünün gerçekleştirilmesinde ve planlamada aracılık görevi üstlenmeliydi, genel etik kurallar vb gibi birçok alanda bir eşgüdüm çatı örgütü olarak çalışmalıydı, hükümetler nezdinde üniversitelerin haklarını ve gelişmelerini savunmalıydı vb.. YOK, üniversiteler için bir 'siyasimengene' ve baskı aracı olmaktan çıkmalıydı, ana görevinin bilimin gelişmesi için en uygun ortamı, atmosferiyaratmak oı'malıydı.. Ama üniversitelere "özgürlük" kof, boş, gerçeği ifade etmeyen biryaklaşımdr. Hatta bana göre, bir çok açıdan üniversitelerde göreceli olarak "tazla özgürlükler" bile vardı! Örneğin, bilimsel kalite düşüklüğü, üretimsizlik, kaliteli hizmet sunamama, eğitimin niteliğini geliştirememe, üretici ile üretici olmayanı ayıramama özgürlüğü gibi.. Ülkemizde böyle bir reformun, sanki esaret varmış gibi "üniversitelere özgürlük" sloganı altında yapılmak istenmesi de aslında ayrı bir kasıtlı davranıştı! AKPyanlısı bir çok liberal aydın da bu "özgürlük trenine!" bindi! Van Rektörü olayı üzerine yazdıklarına ve yazmadıklarına bakıyorum, hâlâ o trende yolcu olarak gidiyorlar! Sözde Van Rektörüne yapılan muameleye karşı çıkacak, ama başka malzemelerle üniversitelere saldırmaya yöneliyor. insanlar, izlemedikleri konularda yazı neden yazarlar, doğrusu merak ederim.. Üniversitelere özgürlükten neyin kastedildiğini ise, kendilerini liberal ve muhafazakar demokrat olarak tanımlayan AKPyanlısı köşe yazarları açıklıyordu: Onlara göre üniversitelerde fikir özgürlüğü yoktu! Neden? Çünkü bir iki "öğretim üyesi" YÖK'ün girişimiyle üniversiteden atılmıştı. Neden? Doktora tezlerinin kapaklannda, Humeyni'nin fotoğraflarını basmıştı... Böylece, reformun baş sloganı olan "üniversitelere özgürlük" isteğinin arka planı da aydınlanmış oldu! Üniversitelerde, dinsel araştırmalara, görüşlere özgürlük isteniyordu! Şüphesiz ki üniversitelerde her türlü bilimsel araştırmaya yer olmalı, bu araştırmalar kısıtlanmamalı.. Bu bilimselliği saptayacak olan da üniversitelerin kendileri olmalı.. *** Gelelim güncel duruma: İktidar, şimdi Van Üniversitesi Rektörüne ve yönetimine yüklenerek, üniversitelere karşı geriliş startejisini ve politikasını sürdürmek istiyor. Çünkü Van, din ve tarikatyönetiminden kurtarılmıştı.. "Tarikatların ilim yuvası" olmaktan kurtarılmıştı. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nden on kadar "akademisyen", başta sağlık olmak üzeri çeşitli bakanlıklarda "görev"yapmaktadır. Şimdi hepsi, Üniversite'de varsa yapılan hatalarla asla örtüşmeyen bir "çete muamelesi" ile intikam peşinde koşuyor!.. Yıldırma, kaçırtma ve Van'ı düşürme politikası.. Ayrıca bu gözükaralıkta da yeni adımlar atılıyor. Örneğin, Rektör Aşkın'ın avukatının bürosuna gizli servis usulü baskınlar düzenlenerek "evrak belge" aranıyor!.. Özetlersek: İktidar ülkede ipleri geriyor. Gerilimin kaynağı AKP iktidarının üniversiteleri ele geçirme anlayışı ve politikasıdır. AKP, iktidar olan güçtür, parlamentoda çoğunluk güçtür, devlet ve kuvvetleri onun emrindedir. Dolayısıyla kimse AKP'yi "köşeye sıkıştırma, gerilim yaratma" esas gücüne sahip değildir.. İktidar, ülkeyi birleştirmek ve bütünleştirmek yerine, siyasi olarak bölmek yolunda ilerliyor... Bakalım nereye kadar gidecek! *** Gelecek Cumartesi yeni bir dergide buluşma umuduyla!.. obursalı@cumhuriyet.com.tr CBT Internet adrösı: Cumhuriyet BİLİMTEKNİK • No: 971 29 Ekim 2005 tmtıyaz sahibi:Yedı Mayıs Haber Ajansı Basın veYayıncıhk A.Ş. adına tlhan Selçuk . Genel Yayın Müduru: tbrahim Yıldız Yayın Daruşmanı: Orhan Bursalı • Sorumlu Mudür: Mehmet Sucu GorselYönetmen: Tüles Hasdemir • Baskı: thlas GazeteciUk A.Ş. 29 Ekım Cad. No:23Yerubosnalst. Idare Merkezi veYazışma adresi: Prof. Nurettın Mazhar Öktel Sok.No:2 34381/ŞişlılstanbulTel: (212) 343 72 74 Faks: 0212343 72 64. Cumhuriyet Reklam Tel: 0212 512 47 78 Yerel Sureli Yayın. 971/329 Ekim 2005
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle