Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Bilim ve Oüşünce Tarihi Bîiîm ve Sanat $> Ocf9ıs* Einstein'ın yaratıcı dimağının yeni bir ürünü nız Einstein nazariyesine göre bu nasıl açıklanıyor; Şimdi her türlü kuvvetlerden uzakta u zayda küb şeklinde bir oda düşünelim. Çevresinde hiçbir kuvvet ve etki olmadığı için bu oda denge halindedir. Bu odanın içinde tavanla döşeme arasında boşlukta bir topun bulunduğunu da düşünelim. Çevrede kuvvetler ve kütleçekimleri olmadığı için bu top boşlukta duracak ve yere düşmeyecektir. Şimdi bu hayali odaya aşağıdan yukarıya doğru yerin kütleçekim kuvvetinde ve hızında bir hareket verelim. O halde oda yukarıya doğru çıkacak, fakat boşlukta olduğu ve odayla hiçbir teması olmadığı için top yerinde kalacaktır. Şimdi ne olacak? Oda yüksele yüksele gittikçe topa yaklaşacak ve ona temas edecektir. Bu bizim küremizde olsaydı ona "yere düştü" diyecektik. İşte Einstein kütleçekimini böyle betimliyor ve bunun cisimlerin hareketinin ürünü ve sonucu olduğunu söylüyor. Demek ki, mekân ve uzay eğridir ve onun için oradaki her cisim kayıyor, hareketleri bundan ileri geliyor. Her cismin, yakınındaki mekân üzerine etkisi vardır. Cisimler bu etkiyle o mekânı şeklinden saptırıyor. Mekândaki eğilme, yakınındaki cisimlerin etkisinin sonucudur. Einstein'in bu nazariyelerinin gerçek olduğu tecrübelerle anlaşılmıştır. Hatta güneşe en yakın olan Utarit gezegenınin hareketlerindeki düzensizlikler Einstein'in bu nazariyeleri aracılığıyla açıklanmış ve tecrübeler bunun gerçeğe uygun olduğunu isbat etmiştir. ALAN NAZARİYES Kazım Sevinç S on asrın büyük düşünürleri arasında yükselen orijinal düşünceli şahsiyetlerden birisi de Dr. Albert Einstein'dır. Bu zatın izafiyet nazariyesi ve dördüncü boyut kavramı yıllardan beri bilim adamlarını meşgul ediyor. Bu nazariye fiziği altüst etmiştir denilebilir. Birçok tartışmaları davet eden Einstein'ın fıkirleri, yüksek matematiğe dayanan deneyler sonucunda birçok düşünür tarafindan kabul edilmiştir. Bu defa Hayat dergisi, bu büyük alimin yeni bir nazariyesinden, Türk basınında ilk olarak, okuyucularını haberdar ediyor. Bundan tam bir ay önce, 30 Kasım'da Berlin'de, 1 Mark (48 kuruş) fiyatla 6 sayfalık bir risale yayınlandı. Bu birkaç sayfa içinde ileri sürülen fikirler, düşünce tarihinde Kopernik, Galileo, Nevvton ve Darvvin'in yarattığı inkılaplar kadar öneme sahiptir. Bu minimini kitabın içeriği baştan aşağıya kadar muğlak matematiksel formüllerden ibarettir ve Einstein'in son 10 yıllık çalışmasının ürünüdür. Kitabın ismi Zur Einheitlichen Feldtheorie'dir. Bunu "bire indirgenmiş alan nazariyesi" diye tercüme edebiliriz. Dr.Einstein'ın bu eserinin amacı "Elektrik ve mıknatıs kuvvetleri ile, kütleçekim kuvvetlerinin aynı olduğunu ispat etmektir. Einstein burada kendi kelimelerini kullanırsak elektrik, mıknatisiyet (magnetizma) ve kütleçekim alanlarını birleştirmek istiyor. New York Evening Post gazetesine Mr. H. R. Knickerbocker'in Berlin'den gönderdiği bilgilere bakacak olursak, Einstein bu konuda şu sözleri söylüyor. YENİ BİR NAZARİYE "Yıllardan beri benim ihtiras derecesinde en büyük emelim doğa kanunlarındaki ikiliği bire indirgemek olmuştur. Benim dikkatimi çeken ikilik şudur; fizikçiler şimdiye kadar iki çeşit kanun ileri sürüyorlardı; 1kütleçekim olaylannı kontrol eden kanunlar, 2 elektrik ve magnetizma olaylannı kontrol eden kanunlar. Kütleçekim ve onun kanunları, üzerine bütün mekanik ve hareket sistemini kurduğumuz bir kuralı oluşturuyor. Elektrikmıknatısiyet ve onun kanunları ise, üzerine ışık, elektrik ve ısı olaylarının esaslarını kurduğumuz bir temeldir. Genel izafiyet nazariyesi, bu iki manzume arasındaki boşluğu doldurmaya kafi gelmemiştir. Birçok fizikçi, bu iki kanun manzumesinin genel bir kanun ve esasa indirgenebileceğini ümit etmişlerdi. Fakat ne tecrübe, ne de bir nazariye bu kanunu şimdiye kadar bir formül haline getireme miştir. Şimdi bu formülü benim bulduğuma inanıyorum. Ben bir mekân teşkilatı düşündüm ki, belirli koşullar çerçevesinde hem izafiyet nazariyesinden hem de dört boyutlu mekânınkinden ayrılmıştır. Bu koşullar elektromagnetik alanını yöneten kanun ile kütleçekim alanını yöneten kanunları aynı matematiksel eşitliğe indirgiAlbert Einstein yor." Demek ki, Einstein bu son nazariyesiyle fiziği bir tek kanun üzerine bina ediyor. O halde kimyada yapılmış olan inkılap, fiziği de zaferinin dairesi içine almış demektir. Şimdi çok karışık ve yüksek matematik formülleri altında boğulmuş olan bu kuvvetlerin birliği kanunu, basit bir biçim alırsa, fızik için büyük bir kazanç oluşturur. Einstein izafiyet nazariyesinı 1905'te yayınlamıştı. O zamandan beri çalışan düşünür, nazariyesini genişletmiş ve geliştirmiş ve nihayet ona bugünkü son biçimini vermiştir. Zaten bu Alman bilim adamının dehası Nevvton'un kütleçekim kanununu altüst etmişti. Konumuzla ilgisi olduğu için Einstein'ın bu husustaki fikrini açıklayayım; Nevvton'a göre, harekette bulunan bir cismin izlediği doğal yol, bir doğru çizgidir. Dışardan başka kuvvetlerin etkisi o cismi bu yönden saptırır. Ona göre gezegenlerin eğri bir yol izlemeleri, güneşın kütleçekim kuvvetinden ileri geliyor. Demek ki, doğru çizginin doğal yol olduğu kabul edıldikten sonra gezegenlerın hareketlerinde görülen eğrilmeleri anlatmak için kütleçekim kanunu nazariyesinin konulması ve kabul edılmesi gerekmiştir. Oysa Einstein'a göre böyle bir nazariye ortaya atılmasına gerek yoktur. Eğer gezegenler eğri bir yörünge izliyorlarsa, bu onların gidecekleri en doğal yol olduğu içindir. Yoksa doğru çizgi en doğal bir yol değildir. Mekân eğri olduğu için yıldızlar böyle eğri bir yol izliyorlar. Einstein'a göre Öklid geometrisinin hiçbir değeri yoktur. Ona gore mekân ve evren sınırsız değildir. Onun için paralel hatlar tekrar hareket noktalarına donebilirler. Peki madem ki kütleçekim kuvveti yoktur, o halde yukardan atılan bir taş niçin boşlukta kalmıyor da düşüyor? Bakı EİNSTEİN'İN EVİ Şimdi de Einstein'ın hayatına geçelim: Son nazariyesi vesilesiyle onu ziyarete giden bir yazar ikametgâhını anlatıyor: Bu asrın, belki de bütün asırların en büyük düşünürlerinden olan Einstein, Haberland sokağında, bir binanın dördüncü katında yaşıyor, yiyor ve uyuyor. Karısı kendisinin müşfik bir yardımcısıdır. Telefon başında, sabahtan akşama kadar, onu ziyaret etmek isteyenlere dert anlatmakla vakit geçiriyor. Diyor ki; "Onu mağrur saumayınız, sizinle konuşursa bütün bir günü kaybolmuş demektir. O düşünceleriyle baş başa kalmayı tercih ediyor. Fikrini kitaplarından anlayabilirsiniz." Beşinci katta, yüksek tavanlı eski bir oda vardır. Demir kapılıdır. Burası profesörün çalışma odasıdır. Bütün nazariye, kanun ve formüller burada hazırlanmıştır. Bu neslin hiçbir duşünurüne nasip olmamış bir düşünce burada başarılmıştır. Profesörün masasının karşısında büyük bir piyano vardır. O, musikinin âşıklarındandır. Şimdi matematikçiler ve fizikçiler bu son nazariyeyi tartışmak ve bakış açılarını hazırlamakla meşguldürler. Fakat Einstein'ın büyük bir karşıtı vardır ki, 10 yıldır izafiyet nazariyesini çürütmeye çalışıyor. Bu zat Columbia Üniversitesi gök mekaniği profesörü Dr. Charles Lane Poor'dur. Ona göre Einstein dünyayı manyetize et^ miştir. Bu usuller, gerçeklikteki olgularla ilgili olmayan matematik ve rüyacıların usulleridir. Bunlar kendi iddialarına uygun gözlemleri seçerler. Başkalarına önem bile vermezler. Matematiksel işlemler, birtakım özel stenografıdir. Onlar farzedilmiş yahut ikame edilmiş (yerine geçirilmiş) aksiyomlar yardımıyla karmaşık meseleleri çözmek için basit usuller çıkartırlar. Her sonuç dayandığı aksiyoma bağlıdır. Başka hiçbir dayanağı yoktur. Gerçekte matematik ile hiçbir şey ispat edemezsiniz." New York VVorld gazetesi bu son keşiften bahsederken diyor ki: "Eğer Einstein'ın inkılapçı fikirleri gelişirse yalnız bilim âlemine etki etmeyecektir. Onlar başka alanlara da yayılacak ve insani yaşamımızın her safhasına renk verecektir. Bu, geçmişteki büyük fikri yenileşmelerde de böyleydi. Galileo'nun fıkirleri zamanının din âlemini sarstı ve insanın, toplum ve doğa hakkındaki bakış açısını değiştirdı. Nevvton'un mekaniği, dinin, toplumun ve belki de siyasetin bünyesine etkide bulundu. Darvvin'e gelince, halen onun inkılapçı nazariyesinin harekete getirdiği her şeyı silip süpüren bir akımın ortasında bulunuyoruz. İzafiyet düşüncelerinin düşünce ve toplum üzerine nasıl bir etki yapacağını şimdiden tahmin edemeyiz. Fakat bu etki çok kesin ve çok uluslararasıdır. İngiltere'de, büyük profesörlerin okul çocukları için çıkardığı kitaplar izafiyet nazariyesini ve dördüncü boyut kavramını herkesin kolayca anlayabileceği bir şekle koymuştur. Burada konumuzla ilgil^ bölümleri anlattım. Başka bir fırsatta bu konuya dönebiliriz. Hayat, Sayı 121, 21 Mart 1929, Sayfa 335336, Ankara. 971/19 29 Ekim 2005