24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

bilim dünyasından KısaHaberler Kişilik bozukluğuna sahip insanlardan yaratıcı çözümler Dikkat çekici ve asosyal davranışların arkasında genelde yaratıcılık gizli. ilginç sonuç, sağlıklı ve şizofrenik görünümlü (schizotype) kişilerin yaratıcı düşünce yetisini karşılaştıran Amerıkalı bilim adamlarına ait. Tuhaf davranışlar ve alışılmışın dışında konuşma tarzıyla dikkat çeken kişilik bozukluğuna sahip ki şiler, sağlıklı insanlara kıyasla çok daha yaratıcı çözümler bulmuşlar. Şizofrenik görünümlü insanların daha yaratıcı oluşlarını bilim adamları sağ beyin yarılarından daha fazla yararlanmalarıyla ilişkilendiriyorlar. Şizofrenik görünümlü insanlar genelde diğer insanlardan uzak dururlar, şaka yapmaz, uyumsuz giysiler taşırlar. Ve mesafeli davranmak konusunda çok dikkatlidirler. Çoğu zaman da ürkek ve güvensizdirler. Tüm bu davranış biçimlerine rağmen, daha yaratıcılar ve bu daha önceki araştırmalardan da biliniyordu. Mesela kimi uzmanlar yaratıcılıklarıyla ünlü Vincent van Gogh, Albert Einstein veya Isaac Newton gibi bilim adamlarının şizofrenik kişilik sergiledikleri konusunda hemfikirdiler. Vanderblit Üniversitesi'nden Bradley Folley ve Sohee Park bu ilişkiyi daha ayrıntılı bir şekilde inceleyebilmek için dikkat çekici dav ranışlar sergilemeyen ve şizofrenik görünümlü kişilerden yaratıcılık gerektıren çözümler üretmelerini ıstemişler. Mesela dıkış ıplıği, diş fırçası veya çatal bıçak gibi gündelik yaşamda kullanılan araçlara alternatifler düşünmek gibi. Katılımcılar alternatif çözümler düşünürlerken, psikologlar da kan akışını ve beyin etkinliklerinî ölçmüşler. Araştırmanın değerlendirilmesiyle, şizofrenik tiplerin yaratıcılık testinde daha başarılı oldukları anlaşılmış. Gerçi iki katılımcı grup da beyninin iki yarısını kullanıyor ama şizofrenik tiplerin sağ beyin yarısındaki etkinlik çok daha fazlaydı diyor bilim adamları. Daha önceki araştırmalardan bilindiği gibi sağ beyin yarısı yeni birleşimlerin oluşturulmasından sorumlu. Bu bölgenin daha fazla etkinleşmesi, şizofrenik tiplerin yeni çözümlere neden daha çabuk ulaştıklarını göstermekte. İki beyin yarısındaki diğer bölgelerdeki bu uzmanlaşmanın eksikliği ise bir dezavantaj oluşturmakta. Ohio Üniversitesi bilim adamları, çevreye duyarlı alternatif bir enerji biçimi keşfertiler. ineğin birinci midesinden alınan yarım litre sıvıyla Ann D.Christy yönetiminde çalışan ekip 0,6 voltluk elektrik enerjisi üretti Bu aşağı yukarı şarj edilebilir AA pilinin enerjisine eşit. Ineğin midesinden elektrik enerjisi elde edildi • sonuç vermişti. Bilim adamları bu deneyler sırasında bir pili yeniden şarj etmeye başardılar Metan sindirici bir sistem kurarak elektrik enerjisi elde eden Kalifornıyalı çıftçiler, inek gübresini enerji kaynağı olarak kullanmaya başladılar bile. Bununla birlikte mikrobik bakteri projeleri Ohio Eyalet Üniversitesi'nde geraslında yeni değiller Pennsylvania çekleştirilen deneyler Eyalet Üniversitesi bilim adamları Bilim adamları bu amaçta inek mi kendi enerjisi üretebilen bir tür arıtdesinde bulunan bir bakteriden ya ma tesisı üzerinde çalışıyorlar. Birarlanmışlar. Chirsty'nin açıklama lim adamları geçen ay da idrarla çasına göre inek midesi bakterileri, lışan bir pili tanıtmışlardı. West çevreye duyarlı enerji üretimi için Üniversitesi Akıllı Otonom Sistemucuz ve kolay elde edilebilir kaynak ler Laboratuvarı bilim adamları ise oluşturmakta. Yeni enerji taşıyıcısı EcoBot projesini başlatarak çamur bilim dünyasında mikrobik yakıt çökeltisi bakterileriyle beslenen sihücresi (microbial fuel cell MFC) nekleri yiyen bir robot geliştirdıler olarak adlandırılmakta. Farklı testlerde bilim adamları bakterileri ölü sinek, meyve hatta atık suyla beslemişler. MFC'ler, organik maddelerle beslenen bakterilerden atılan elektronlarla işlemekte. "Elektro kimyasal etkinlik gösteren mikroorganizmaların normal metabolizmaları, negatif bir anotla yani negatif bir elektrotla temas ettiklerinde zayıf bir elektrik akımı Sırp arkeologlar Sırbistan'ın üretmelerine yardımcı olmakta. Pi doğusunda aşağı yukarı 29 000 yıllin pozitif elektrotu deneyler sırasın lık bir geçmişi bulunan bir yerleşme da oksitleşen kimyasal maddeyle doldurulmuş. İnek gübresiyle gerçekleştirilen benzer bir deney de başarılı Sırbistan'da 29 bin yıllık yerlcşme ycri bulundu Kök hücre tedavisinin geleceği tehlikede Laboratuvarda üretilen embriyonik kök hücreleri bir dizi genetik değişimden geçtikten sonra kanserle ilişkili olduğu bilinen değişimler yaşıyorlar. Bu tür hücrelerin tedavi amaçlı kullanılabilmesi bunların taze tutulması ve kullanımdan önce değişip değişmediklerinin kontrol edilebilmesine bağlı deniyor Nature dergisindeki (www.nature.com, 5.9.05) yazıda. Bilim adamları kök hücrelerinin herhangi bir hücreye dönüşebilmeleri için programlanabileceğini ve bunlarla hastalıklı hücrelerin veya organların yenilenebileceğini düşünüyorlardı. Ne var ki hücrelerin yetiştirilmesinde sorunlar ortaya çıkmakta. Bilim adamları Ocak ayında, Amerikan hükümeti tarafından araştırmalarda kullanılmasına izin verilen kök hücre dizilerinin de dahil olduğu birçok embriyonik kök hücresinin, deney tüplerinde büyüme maddesi olarak kullanılan hayvansal hücrelerle "kirlendiğini" bildirmişlerdi. Bu tür yabancı protein içeren hücreler, insana aşıladığında bağışıklık reaksiyonları meydana gelebilir diyen araştırmacılara göre tedavide kullanılacak hücrelerin daha farklı yetiştirilmesi gerekiyor. Ve şimdi yeni bir sorun daha çıktı ortaya. Hücreler ne kadar çok yaşlanır ve ne ka dar çok çoğalırlarsa, genetik kotlarımJa o denli bozukluklar meydana gelmekte. "Ve bu mutasyonlar bizim için çok daha büyük bir problem" diyor Johns Hopkins Üniversitesi'nden Aravinda Chakravarti, Nature dergisinde. Tüm DNA çoğalırken değişmeye müsait, çünkü kopyalama sürecinin her aşamasında hatalar meydana gelmekte. Oysa daha önceki araştırmalarda değişimlerle ilgili sorunlarla karşılaşılmamıştı. Chakravarti ve ekibi, olayı daha yakından inceleyebilmek için dokuz embriyonik kök hücre dizini kontrol etmiş. Bu amaçta donmuş hücreler bunlardan elde edilen ikinci kuşak hücrelerle karşılaştırılmış. Donmuş hücreler on aşamada milyarlarca hücreye bölünmüş olmalarına rağmen hala normal görünüyordu. Anlaşıldığı üzere hatalar bundan sonraki aşamalarda ortaya çıkmakta. Dokuz hücre dizisinden sekizinde bir veya daha fazla genetik değişim meydana gelmiş ki bu değişimler kanserle ilişkili. Bulgu, kök hücrelerin, programlanmadan önce "kusursuz" kaldıklarına dayanan genel kanıyı çürütmekte. Bu da hücrelerin değişimden önce ve sonra farklı biyolojik özellikler taşıyabileceğini göstermekte diyor Chakravarti. Bu hücrelerin bir hastaya aktarılması halinde ne olacağı kuşkulu ama Chakravarti, sonuçların taze kök hücre kullanımının gerekliliğini veya kök hücre dizilerinin tedavi amaçlı kullanılmadan önce genetik taramadan geçirilmesinin gerekli olduğununun gösterdiğini söylüyor. 967/41 Ekim 2005
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle