Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Tarih Arastırması Çanakkale ganimeti tüfek Lavvrence'in eline nasıl geçti? Çanakkale'de Ingiliz siperlerinden ele geçirilen ganimet tîifeğin ilginç öykiisü: Biiyük bir olasılıkla Cemal Paşa'nın dost diye bilip hediye ettiği, sonra Irak Kralı olan Faysal, bu tüfeği casus Lawrence'e verir. Lavvrence, tiifeğe isiminin baş harflerini kazıdı ve her öldiirdüğü Türk için de tüfek üzerine bir çentik attı! anakkale'den Lavvrence'in eline ulaşan tek şey harita değildi. 0 hikaye ile bitirelim yazımızı. Müttefikler Gelibolu yarımadasını boşaltırken, gidişleri belli olmasın diye siperlerde tetiklerine bağladıkları düzeneklerle ateş eden pek çok tüfek bıraktılar. Bu düzenekler kum veya suyla çalışıyordu. Damlayan suyun yer değiştirmesiyle tetiğe ağırlık biniyor ve tetik düşüyordu. Onlar gittikten sonra siperlere giren askerlerimiz bu tüfeklerden yüzlerce buldular. Bunlardan bir tanesi daha sonra Irak kralı olan FaysaPa hediye edildi. Üzerindeki yazı ganimet bir silah olduğunu belirtiyor: İğtinam olunmuştur. Faysal Şam'da Cemal Paşa'nın yanında rehinekonuk olarak ka1ıyo rd u. Babası, İttihat ve Terakki Partisi tarafından Mekke Şerifi yapılan Hüseyin idi. Osdanışmanı yaptı ve tüfeği ona hediye etti. Bir Arkeolog olan T. E. Lawrence'in bu tüfeğin tarihi önemini fark etmemesi mümkün değildi. Üzerine yakarak isminin baş harflerini ve tarihi yazdı: T.E.L 4.12.16 HER TÜRK İÇİN BİR ÇENTİK Ç manlı'nın Araplara para ve silah verdiğini pek çok kaynak yazar. Cemal Paşa da Faysal'ın Arap kuvvetleriyle kendisine katılacağını hayal ediyor ve bunları Faysal'a da söylüyordu. Kim bilir böyle bir konuşma sonunda Faysal'a bu tüfeği hediye etmiştir, Çanakkale'de din kardeşleri tarafından ganimet olarak alınmış bir İngiliz SMLE (Short Magazine Lee Enfield) tüfeği. (Bkz. www.pbs.org/Lawrenceofarabia/) TÜFEK BİZE ÇEVRİLİYOR Fırsatını bulan Faysal Mekke'ye babasının yanına döner. Yanında tüfeği de vardır. Şerif Hüseyin artık büyük Arap isyanını başlatmaya hazırdır. Mekke'deki Osmanlı Garnizonu'na sembolik olarak ateş açmasıyla başlar isyan, kullandığı silah, oğluna hediye edilen tüfektir. İsyanda İngiliz yardımı, rolıi ve Osmanlı'nın hataları, sevapları gibi konulara girmek bu yazının gayesini aşar, onun için Faysal Ekim 1916'da Lawrence'le tanıştı diyerek devam edelim. Faysal, Thomas Edward Lawrence'i İki yıl kullandı bu silahı Suriye'de Ürdün'de öldürdüğü her Türk Askeri için bir çentik attı tüfeğe. Tüfekte 5 çentik var, sonra savaş öyle kanlı bir hale geldi ki, Lawrence çentik atmaktan vazgeçti. 1 Ekim 1918'de Şam'a girdiğinde bu tüfek elindeydi. Lawrence tüfeği İngiliz Kralı 5'inci George'a hediye etti, şimdi Kraliyet Savaş Müzesi'nde. Evet öykü burada bitiyor. Hepsi bir yana da, bir tek çentikler takıldı aklıma: B irinci çentik acaba köyünden kerlik için çıkmış, eline kız eli değmemiş 20 yaşında Erzurumlu bir genç miydi? İkinci çentik, babası Balkan Savaşı'nda öldüğü için erken evlendirilen 22 yaşında iki çocuklu Memet miydi, Artvinli? Üçüncüsü, belki, Hukuk Fakültesi'ndeki tahsilini yarıda bırakıp cepheye giden İstanbullu genç bir mülazımdı. Belki dördüncüsü Bingöl'de bir çobandı. Askere alınana kadar ve vatan deyince aklına bu kum cehennemi hiç gelmiyordu. Ve beşinci çentik Anadolu'nun bilinmeyen bir köyündendi, peygamberinin topraklarını korumayı nasip ettiği için yüce Rabbine şükrediyordu dualarında... Kim bilir? Oykünün üç kahramanı: Lawrence çıkmak olduğuna karar verdiği için ğelen tüm haritalar da bu kıyılann haritalanydı. Subaylar doğru haritalarm gelmesini heyecanla beklerken sabırlan tükeniyordu. Sanki bilecekmişim gibi lanet haritalarm ne zaman ğeleceğini bana soruyorlardı. Her şey tamamen Lawrence'a bağlı olduğu için ben hiçbir şey söylemedim. Nihayet Suvla çıkartmasmdan sadece birkaç hafta önce geldiler." [Nigel Steel, Peter Hart, s.226] Büyük saldırıdan önce haritalar müttefiklerin eline geçmiştir ama, subayların bazıları haritaları ancak harekat gecesi inceleyebilmişlerdir. 67 Ağustos'ta İngilizler Seddülbahir'de, Avustralyalılar Kanlısırt'ta saldırıya geçtiler. İngilizler 8 Ağustos'ta Conkbayırı'nı ele geçirdiler. Aynı gün, Mustafa Kemal Arıburnu ve Anafartalar cephesindeki bütün kuvvetlerin kumandanlığına getirildi. 10 Ağustos'ta Conkbayırı geri alındı. Ağustos muharebeleri kesin zaferimizle ' bitti. Müttefiklerin eline geçen haritalar yeterli olmadı bizi yenebilmeleri için. 1 YENİDEN ESİR ALINAN HARİTALAR Sonra esir alınan haritalar bir şekilde geri döndü. Şefık Aker anılarında 7 Ağustosta Avustralyalıların, 27'inci Alayın bir küçük siperine, içindeki askerlerimizin tamamen yaralı ve şehit olmasından sonra girdiklerini, hemen yapılan karşı saldırıyla siperin yeniden ele geçirildiğini ve düşmanların nerdeyse tamamının öldürüldüğünü anlatır. Onların hususi bir yere gömüldüğunü belirttikten sonra verdiği dipnot ise esir düşen haritalarımızın geri dönüşüylc ilgilidir: "Bu cenazeler arasında iki subayın da cesedi vardı. Bunların üzerinde iki matbu ve mükemmel harita çıkmıştı. Bu haritalar bizim topoğrafya heyetimizin kara muharebelerinden bir az evvel o havalinin 1/25.000 mikyasında aldıkları mufassal haritanın Mısırda aynen 1/20.000 mikyasında buyültülmek suretile kopya edilmış birer İngilizce sureti idi. Topçu ateşlerine yaramak üzere çok güzel murabbaata taksim edilmiş ve her büyük ve bunlann içindeki küçük murabbalara birer numara ve harf konulmuştu. Halbuki bizim 1/25.000 ateş hatlarına götürülmemesi ehemmiyetle, yukardan emredilmişti. Bizim Arıburnu cephesinde hiçbir alay komutanı esir veya şehid olarak düşman eline geçmemişti ve kara muharebelerinden evvel de bu haritalar İstanbulda basılmamışb. Bu takdirde birisi Arıburnu paftasının kopyası olan bu mahrem haritalarımız nereden İngilizlerin eline geçmiş te 1:20.000 mikyasına tahvil edilmiş? Ve burada Avustralyalılar tarafından mevkii istimale konulmuştu.? Buna; bir raporla yukarı makamatın nazarı dikkatini celbetmiştim." [A.g.y, Şefık Aker, s. 91] ŞEFİK AKER'İN SORUSUNUN CEVABI C.E.W Bean'in anlattıklarını anımsarsak 19 Mayıs'ta bir siperde can çekişen subayımızın üstünden almışlardı bizim haritayı, o günkü hücumda şehit olan pek çok subayımızın en az birinde vardı bu harita. Ne yazık ki şehit subaylarımızın arasında alay komutanı olup olmadığını bulamadım. İhtimaldir ki, kanlı bir haritanın üzerinde çalıştı Mısır'daki harita bürosu, yaptıkları harita da yeniden ilk sahiplerinin eline geçti yeni kan lekeleriyle. 27'inci Alay Kumandam Binbaşı Şefik (Aker, daha sonra Albay) mikyasındaki bu haritalar; alay komutanlarından daha küçük rütbeli komutanlara verilmemiş idi ve bunların mahrem tutulması ve düşman eline geçmek ihtimalile 967/141 Ekim 2005