Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
bir üfleçten hızla geçtikten hemen sonra yapışan sıvı mürekkep geliştirdik diye açıklıyor lllinois Üniversitesi'nden Gregory M.Gratson. Bu baskı sürecinin temeli polielektrolit bileşiklere dayanır. Bilim adamları bu nedenle poliakril asitleri, polietilen içeren sıvılarla karıştırmışlar. Bu sıvı hem 0.5 ila 5 mikrometrelik üfleçlerle püskürtülecek kadar akıcı hem de istenilen yapının dağılmayacağı kadar da katıdır ve bu özelliğinden dolayı da havayla temas ettiğinde birkaç dakika içinde sertleşir. Bilim adamları deneyleri sırasında karmaşık bir yapıyı sadece beş dakika içerisinde üretebilmişler. Gratson'a göre üçboyutlu polielektrolik yapılar belli başlı malzemelerin tabaka tabaka elde edilmesinde yeni olanaklar sunmakta. Mürekkep içindeki polimerlerin karışımına göre biyolojik, elektriksel ve hatta optik modüller üretilebilecek. BM: Dünya denizleri öltiyor Dünya denizlerindeki "ölü kuşaklar" 1990 yılından bu yana 150 C.parvum, inek ve koyun gibi hayvanların sindirim sisteminde yaşayan bir parazit türüdür ve enfeksiyonlu sporlarla bulaşmakta. Bu sporlar ise paraziti taşıyan insan ve hayvanın dışkısıyla açığa çıkar ve hayvandan insana veya insandan insana dışkıyla kirlenmiş su veya gıdalarla bulaşabiliyor. Bu enfeksiyonlara karşı herhangi bir ilaç tedavisi bulunmuyordu. Paraziti ayrıntılı bir biçimde inceleyebilmek için yirmi yıldır çalışan bilim adamları en çok da insan ve hayvanda hastalıklara yol açan mekanizmalarla ilgileniyorlar. Çünkü bu yılın başında açıklanan bir araştırma, uzun vadeli aspirin alımının pankreas kanserine yol açabileceği şeklinde sonuçlanmıştı. Soya yağından uçak yakıtı Araştırmacılar yer traliğinden sonra hava trafiği için de alternatif yakıtlar üzerinde çalışmaya başladı bitkisel yağlar gibi biyolojik yakıtlar sıfır derecede donuyorlar. Purdue Üniversitesi biyokimyacısı Bernard Tao şimdi meslektaşı Shailendra Bist ile uçak yakıtı olabilecek bir yakıt karışımı geliştirdi. Söz konusu yakıt 40 derecede sıvılığını koruyor. Araştırmacılar bu amaçta bitkisel yağın içindeki yağ asitlerini akıcı ve kolay yanan estere dönüştürdüler. Yüksek sıcaklıklarda donan bileşikleri ayrıştırdığımızda geriye sadece düşük sıcaklıklarda donan bileşikler kalıyor diyor Bist. Yaz saatinde trafık kazalan artıyor Regensburg Üniversilesi uyku araştırmacısı Jürgen Zulley, yaz saati misli artarken, bazı kuşaklar 70. 000 kilometrelik alanlara yayıldı. BM, şimdi bu fenomeni en büyük çevre sorunu olarakaçıkladı. Güney Kore'deki Jeju Adası'nda gerçekleştirilen uluslararası çevre zirvesinde BM Çevre Programı (UNEP) yöneticisi Klaus Töpfer, halihazırdaki durumun daha da kötüleşebileceği konusunda uyardı. Oksijen yetersizliği yüzünden bazı ölü kuşaklarda hemen hemen hiç yaşam kalmadı. Töpfer, ölü kuşakların, suyun gübre, çöplük ve fabrika atıklarıyla kirlenmesi yüzünden çoğaldığını söyledi. Bu açıdan bakıldığında denizlerdeki kirlilik deniz canlıları için avcılıktan bile daha büyük bir tehdit oluşturmakta. Çünkü ölü kuşaklar özellikle de Afrika dışındaki kıyı sularına doğru yayılıyor kî balık sürüleri de genelde kıyı bölgelerinde yaşarlar. UNEP şimdi dünya denızlerine atılan azot oranın düşürülmesi için devletlerin işbirliğine gitmesine önerdi. Aspirin kanserin gelişimini engelleycbiliyor Cox2 kimyasalını içeren aspirin ve benzer ağrı kesicilerin yumurtalık kanseri tedavisinde Dünya nüfusu çok hızlı büyümüyor lar New Scientist dergisindeki bir habere göre Amerikalı biyokimyacılar soya yağından uçak yakıtı üretecekler. Bilim adamları soya yağının yakıt tüketimini düşürdüğünü tahmin ediyorlar Uçaklar, normalde kerosen olarak da adlandırılan ve yanma sırasında karbondioksit üreten petrol Jet yakıtı A ile çalışır. Oysa biyolojik yakıtlar en azından karbonsuzdur. Ve şu sıralar en önemli CÛ2 üreticisi hava trafiği. ingiliz Kraliyet Hava Trafiği Gelişimi Komisyonu'nun verilerine göre de hava trafiği Ingiltere'deki sera gazı emisyonunun %75'inden sorumlu olabilecek kadar artış gösterecek. Auckland Üniversitesi (Yeni Zelanda) sera gazı uzmanı David Wardle bu nedenle halihazırdaki önlemlerin yetersiz kalması halinde tüm hava trafiğinde tümden farklı bir yakıt türüne geçilmesi gerektiği konusunda uyardı. Araştırmacı fosil yakıtın biyolojik yakıtlarla karıştırılmasının çözüm olabileceğini düşünüyor. Ne var ki bu konuda bugüne değin yapılan sonuçlar başarılı olamadı. Uçak yakıtının 40 santigrat derecede sıvı kalması gerekiyor fakat, Dünya nüfusu 2050 yılına dek en az %50 kadar artacak olsa da bu oran yıllar öncesinde beklendiğı kadar hızlı büyümüyor. Nüfus artışındaki düşüşün başlıca sebepleri, düşük doğıım oranı ve özellikle de Afrika'da sürmekte olan AİDS salgını. öncelemelere göre günümüzdeki 6,2 milyarlık nüfus 2050 yılında yaklaşık olarak 9.1 milyara yükselecek olsa da yıllık %2.2'lik rekor artış oranı (19631964 yılları) 2050 yılında 0.42ye ayarının ırısaıı saglıgını olumsuz yönde etkilediğini söylüyor. Yaz saati bir yandan keyifsizlik yaratırken diğer yandan da işgücünde verimsizliğe yol açıyor. Zulley ayrıca araştırmaların, saatlerin ileri alınmasından sonraki pazartesi öğle öncesinde daha fazla trafik kazasının meydana geldiğini gösterdiğine dikkat çekiyor. Üstelik raporlardan da birçok insanın en az iki gün süreyle sıkıntı hissettikleri bilinmekte. Sonuçta biyolojik saatimizi değiştirmek o kadar kolay değil. Birçok deney sayesinde biyolojik saatimizin 25 saatlik bir ritme göre programlandığı ortaya çıkmıştır ama ne var ki bu 25 saatlik proyram güneş ışığından dolayı her gün 24 saate göre ayarlanmakta. Bir saatlik tark, iç ve dış saatin senkronizasyonunu etkilemese de yaz saati ayarındaki iki saatlik fark biyolojik saatimiz için fazla geliyor. Yaz saati ayarlaması bir tür mini Jetlag etkisi yapıyor ve durumda geceleri bir saat önce yatmak da pek işe yaramaz. Biyolojik rıtıni bu şekilde değiştireıııezsiniz. Sonuçta uyanık kalır ve yine alıştığınız saate uyabilırsiniz diyor ıızman. Erken yatmak yerine yemek saatlerini değiştirmek daha akılcı olabilir. İshal parazitinin kahtımı çözüldü Minnesota Üniversitesi bilim adamları Cryptosporidium parvum parazitinin genom sekansını çözdüler. Tehlikeli parazit insanlarda ve hayvanlarda ishal, karın kramplarına ve bulantıya yol açıyor. Hatta bağışıklık sistemleri zayıf olan insanlarda enfeksiyon ölümcül bile olabiliyor. Bilim adamları şimdi Science dergisine parazite karşı yeni ilaçlar bulduklannı da açıkladır. Parazitin genetik oluşumu bilinmediği için bugüne değin etkili bir mücadele söz konusu değildi Parazit kalıtımının çözülmesi sayesinde şimdi C.parvumun erken tanısı ve tedavisi de mümkün olacak önemli bir rol oyııayabılecegi saptandı. Fox Chase Kanser Merkezi bilim adamları şimdi bu proteinin yumurtalık kanserindeki tümörün büyümesini teşvik ettığini kanıtladılar. Araştırmayla ilgili sonuçlar Amerikan Kanser Araştırmaları Bir liği'nin 27 31 Mart arasında Orlando'da gerçekleştirilen konferansında sunuldu. Bu arada BBC haber ajansı da, daha önceki araştırmalarla da aspirinin meme, kalınbagırsak ve bağırsak kanseri gibi bazı kanser hastalıklarına iyi geldiğinin bulunduğunu hatırlattı. Kanser Araştırmaları Merkezi'nden Elaine Vickers bununla birlikte aspirinın düzenli olarak kullanılmasını önermemekte. düşecek. Bununla birlikte düşük doğum oranı ve AİDS salgınının bu kadar hızlı değişimlere yol açıp açmayacağı biraz kuşkulu. Bu gelişme doğrultusunda yaşlı nüfusunda da bir artış meydana gelecek. 2002 yılındaki araştırmalara göre 65 yaş üzerındeki nüfus, dünya nüfusunun %7'sini oluştururken, bu oranın 2050 yılına dek %17'ye fırlaması bekleniyor. Bir seferlik kokain bile bağımhlık yapıyor "Bir seferden bir şey olmaz" deyimi kokain için geçerli değil. italyan ve Amerikalı bilim adamlarından oluşan bir ekip şimdi fare deneyleriyle tek bir kokain dozunun bile bağımhlık yaratabileceğini kamtladı. Camerino Üniversitesi bilim adamlarından Roberto Ciccocioppo, sadece bir kez kokain deneyimi yaşayan farelerin bir yıl sonra bile uyuşturııcuya ihtiyaç duyduklarını söylüyor Nature Neuroscience dergisinde. Araştırmacılar farelere yeme ulaştıracak bir kolu kullanmayı öğretirken, ödül olarak verilen yemin yerine sadece bir kereliğine (bir sinyal sesi eşliğinde) kokain vermişler. Diğer bir gruba ise yine sinyal sesi eşliğinde uyuşturucu yerine süt verilmiş. Her iki grup da sinyal sesinin ödül olduğunu hemen öğrenmiş ve bu sesi duyduklarında kola daha kuvvetli basmaya başlamışlar. Araştırmacılar üç aylık aralıklarla bir yıl boyu farelerin söz konusu sinyale karşı gösterdikleri reaksiyonu ölçmüşler. Sonuçta ödül olarak süt verilen fareler sinyal sesinin anlamını üç ay sonra unuturken, kokain alan grup bir yıl sonra bile kola aynı kuvvetle basmaya devam etmiş ki bu da farelerin hâlâ kokaine bağımlı olduklarını kanıtlamakta. Deney, beynin sıradan bir uyarıyı uyuşturucuyla ilişkilendirmeyi ne kadar çabuk öğrendiğini göstermesi açısından önemlidir diyor Ciccocioppo. Ve akılda kalan bağlantı, her zaman kokain içimini hatırlattığı için de bağımlılıktan kurtulmak zordur, 891/7 17 Nisan 2004