01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Tartışma Editöre Mektup Tıp Fakülteleri mezunlarının % 75'inin TUS'u kazanamadığı (ve kazanamayacağı) gerçeği göz ardı edilmemelidir. Henüz üç tıp fakültemizde uyğulanan bu sistemin ilk mezunlarının başarısız olduğu savı geçerli değildir. Başarı ancak uzun erimde anlaşılabilir. Yeni mezunların eskilerden ortalama 0.4 puan daha düşük almaları onların başarısız olduğunu da göstermez; bunu destekleyecek istatistik analiz de verilnıenıiştir. Yazıda verilen Tıp Eğitim Yöntemleri vc Sistemleri konusıındaki sınıflandırma da karışıktır: Bir fakültenin eğitim sistemi farklı eğitim yöntemlerin kapsayabilir. Nitekiın DEÜTF ve Ankara Üniversitesi Tıp Fakültcsiııde PDÖ ana eğitim yöntemi olduğu halde sunumlar (kuramsal dersler ve paneller), laboratuvar uygulamaları, alan çaışmaları, mesleksel beceri çalışmaları (mesleksel beceri laboratuvarı ve kliniklerde) gibi çok farklı yöııtemler de kullanılmaktadır. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinde PDÖ süre olarak eğitim etkinliklerinin % 1 l'ini, içerik olarak ise % İMMO'ını oluşturmaktadır. (c) Yatay ve dikey entegre: Organizmanın normal çalışması ve yapısı yanında patolojik süreçler ve klinik yansımaları, bir başka deyişle temel tıp ve klinik tıp bilgileri bir arada öğrenilir. Öğrencinin düzeyine göre hangi parçanın ön planda ele alınacağına eğitimi programlayanlar tarafından karar verilir. Temel bilim konuları ilk yıllarla. klinik bilim konuları da son yıllarla sınırlı kalnıaz. 2. Eğitim Modeline göre: (a) Eğitici merkezli: Eğitim yöntemi olarak ıçeriğin büyıik bölümü sunumlar (kuramsal dersler) ile aktarılır. Öğrenciler pasif alıcı konumundadırlar. (b) Öğrenci merkezli: Öğrenciler sü reçte etkin rol alırlar. Ögrenim hedeferini kendileri belirlerler. Passif alıcı konumundan uzaklaşarak kendi eğitimlerinden sorumlu olurlar ve çeşitli kaynaklardan edindikleri bilgileri birbirleriyle paylaşır ve tartı şırlar. Bu sınıtlandırmaya göre PDÖ yatay ve dikey entegrasyonun sağlandığı öğrenci merkezli bir yöntemdir. Bu yöntemin eğitim sistemi içinduki ağırlığının oranı farklı fakültelerde farklı olabilir. Bazı fakültelerde bu, yılda 48 senaryo tartışması biçiminde ve daha çok sunumlarla edinilmiş bilginin pekiştirilmesine yönelik uyğulaııırken PDÖ'yü ana eğitim yöntemi olarak beııiınseyen fakültelerde bir senaryonun genellikle 1 ya da 2 hafta içindeki 3 oturumda tartışıldığı ağırlıklı bir yöntem olarak kullanılmaktadır. Ana eğitim yönteminin PDÖ olduğu fakültelerde orandan daha önemli olan, PDÖ ile ulaşılması gereken hedefler ile suııunı hedeflerinin örtüşmemesinin sağlanmasıdır. Öğrenci merkezli, yatay ve dikey entegrasyonun sağlandığı ve PDÖ'yü ana eğitim yöntemi olarak uygulayan fakültelerirı mezunlarının başarıları ancak uzun dönemdeki mcsleki çalışmalarının değerlendirilmcsiyle olanaklıdır. Bilgilerin hatırlanmasına dayalı çoktan seçmeli test sınavlarının soııuc,ları bu açıdan ölçüt olamaz. Prof. Dr. Sabri Kemahlı Prof. Dr. Tanju Aktuğ Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi 3 Akademik Forumu Kitapçığı BİR SINIFLANDIRMA ÖNERİSİ Klasik Entegre karışık ve Aktif eğitim sistemleri olarak ayırmak yerine şöyle bir sınıflandırma eğitimin farklı açılardan incelenebilmesi açısından daha doğru olacaktır: 1. Içeriğin sıralanmasına veya programlama yaklaşımına göre: (a) Disiplin tabanlı: Anatomi, fizyoloji, nöroloji, iç hastalıkları gibi her disiplin ayrı ayrı dersler olarak öğretilir. Her derste eşzamanlı olarak işlene konular farklıdır. Örneğin. bir yandaıı dolaşım istemi anatomisi görülürken, sindirim sisteminin fızyolojisi ele alınmaktadır.Aralarındaki bağlantıyı en sonıında öğrencinin kıırması beklenir. (b) Yatay entegre: Aynı yıl (döneııı) içindeki derslerde her bir sistemin değişik disiplinlere ilişkin bölümlerinin eşzamanlı olarak öğretilmesine yöneliktir. Örneğin so lıınıım sisteminin anatomisi, histolojisi, fizyolojisi. v.b. eşzamanlı olarak verilir. Böylece sistemin tümünün normal çalışması bütünüyle anlaşılmış olur. Aktif Eğitim başarısız mı? Sayııı Orlıaıı Bursalı. "Aktif Eğitim başarısız mı?" başlıklı yazımzı okudum. Tıp eğitimi ile pratisyen hekimlerin ya da genel olarak hekimlerin meslek uygulanıalarındaki başarılafı arasmda koşutluk kurulması doğru bir yaklaşımdır. Ancak meslekteki başarı. daha doğru bir deyişle, tıp mesleğini ve genel pratisyenliği yetkin biçimde uygulamak yalnızca tıp eğitimi ile belirlenmemektedir. 10 Nisan 2004'te ilk Genel Kurul'ıınu toplayacak olan Türk Tabipleri Birliği Genel Pralisyenlik Enslitüsü (TTB GPE), ülkemizdeki pratisyen hekimlerin mesleksel eğitimini düzenlemek üzere kunılmııştıır. Ayrı bir tıp disiplini olduğu artık tüın dünyada kabul edilmiş olan genel pratisyenlik alanı, özel bir meslek eğitimi gerektirmektedir. Bu eğitim, AB ülkelerinde altı yıllık tıp eğitiminden sonra, halen iki yıldır. 2006 başmdan sonra ise üç yıl olacaktır. TTB GPE. tıp fakültesini hitirmiş ve alanda çalışmakta olan pratisyen hekimlere, görev yerlerini değiştirmeksizin eğitim olanağı yaratnıaktadır. Geçiş döneminde bir yıllık bir sürece yayılacak olan program, asıl dönemde üç yıl olacaktır. Genel pratisyen(GI') eğiticilerle uygulanması öngörülen eğitimin, ağırlıklı biçimde beceri kazan nıayan yönelik olınası söz konusudıır. Böylece sağlık sisteminin temelini oluşturan birinci basanıak sağlık hizmeti ve merkezindeki hekim (genel pratisyen) güçlendirilmiş olacaktır. TTB GPE 1998de kurulmuş ve ilk eğiticilerini yetiştirmek üzere eğitim programları oluşturmuştur. 20002004 arasmda eğitici olacak pratisyen hekimler aralıkh eğitim almışlardır. Toplam 300'e yakın eğitici GP ile bugün ilk Genel Kurul toplaııırken, aynı zamanda bu yıl içiııde (Mayıs 2004) alan eğitimlerine başlayacaklarını kamuoyuna duyuracaklar. Doç.Dr. özen Aşut TTB GPE Yönetim Kurulu tiaskanı ozenasut(»Hnteraktıf.gen.tr Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) bilindiği gibi Ankara ve istanbul'da Akademik Forum'lar düzenliyor ve bu forumlarda yapılan konuşmaları düzenli olarak kitapçıklar halinde yayımlıyor. Fen bilimlerinden sosyal bilimlere kadar çok farklı alanı kapsayan bu verimli toplantıların yayımlanan kitaplarından üşünü daha kısaca tanıtıyoruz: 16. kitap Stanford Shavv'ın Osmanlı Tarihi çalışması, 17. kitap AN Alpar'ın Uzay Ajansları, 18. kitap Nimet özgüç'ün Hatti Efsanesi... Bernard Shaw, "Bir düşüncenin gerçekleşmesi: Osmanlı tarihi çalışmaları" konferansında Türk tarihi üzerine 1911 1925 yılları arasını kapsayan araştırmalarında belgelerin bir araya getirilmesinde ve Türkiye'de belge taramada sistematik eksikliğinden kaynaklanan zorluklara işaret ediyor. Özetle arşiv çalışmalarında ülkemizde karşılaşılan temel sorulara değiniyor. Prof. M. AN Alpar, kitapçık halinde yayımlanan konuşmasında, uzay çalışmalarının bilim ve uygulama açısından taşıdığı önem üzerinde duruyor ve uzay araştırmalarının "büyük bilim" olarak yapıldığını ve ancak ülkelerin geniş işbirlikleri ile sürdürülebildiğini belirterek, bu alandaki kuruluşları ve çalışmalarını anlatıyor. Uzayla neden ilgileniyoruz, sorusuna yanıt da arayan Alpar ve ıızayı anlamak için yapılan çalışmalardan örnekler veriyor. Nimet Özgüç "Hatti Efsanesi Yılan illuyanka'nın Tasvir Sanatında Yorumu" adını taşıyan konferansında, 40 yıl önce Kültepe Kaniş'te kcşfedilmiş zarfların üzerindeki silindir mühür baskılarında yaptığı Tanrı tipleme çalışmalarını anlatıyor ve kendi değerlendirmelerini sunuyor. Kitabında resimler ve belgeler de sunan Özgüç, özellikle bir efsanenin farklı ülke, kültür ve dönemlerinde farklı etkileşimlerine dikkat çekiyor ve bunların örneklerini veriyor. Ankara 0312468 53 00 (1105) ve Istanbııl 0212 219 16 60 (TÜBA istanbul Bürosu Maçka Eski Maden Fakültesi Binası). [email protected] Bilim ve Gelecek Bilim ve Gelecek'in Nisan 2004 tarihli 2. sayısının kapak dosyası, "Insanlık nasıl 'Dünya dönüyor' diyebildi?" sorusunu yanıtlıyor. Thomas Kuhn'un yazdığı "Kopernik Devrimi" başlıklı kapak dosyasıııda, Kopernik Devıimi'ni hazırlayan süreçler ve devrimin yarattığı yenilikler, Batlamyus, Kopernik, Bruno, Brahe, Kepler, Galilei gibi büyük gökbilimcilerin kuıamları üzeıiııdeıı anlatılıyoı. Thomas Kuhn'un makalesi, Prof. Dr. Rennan Pekünlü tarafından lürkçe'ye kazaııdırılmış. Deıginin ayrıca bilim ve dü şün insanlarına yön e 11 i g i "Normal nndir? Siz normal misiniz?" sorusuErdal Atabek, Afşar Timuçin, önay Sözer, Ahmet Inam, Cengiz Gündoğdu, Gençay Gürsoy, AN Nesin, Cem Mumcu ve Kaan Arslanoğlu yanıtladı. Psikiyatristlerin müşterileri artıyor mu? Diğer yazılar arasmda yer alan yazıda Doç. Dr. AN Nahit Babaoğlu, psikiyatrik bozukluğu olan kişi sayısının artmasını değerlendiriyor: Psikiyatri rni gelişiyor, yoksa insanlar giderek deliriyorlar mı? 891/2217 Nisan 2004
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle