Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Her geçen gün daha mı şişmanlayacağız? Yağ üretimini engelleyici kimi genler bulunmadığı sürece öyle olacağa benzer. I nsan tarihinin son 2 ya da 3 mifyon yılhk geçmişine bakılıısa, şışmanlık ınsanoğlunun bahtsız, ancak kaçınılmaz yazgısı olarak karşımıza çıkıyor. Ne var ki, bu gerçek kilo denetimının olanaksız olduğu anlamına gelmiyor. Bunun ıçın yapüacak tek şey her zaman söylendiği gibi, beslenmeye aşın özen göstermek ve bol bol egzersiz yapmak. Ancak, küolarına ozen gostermeye çalışan yüz binlerce kişinin de ögrendigı bır gerçek var kı, o da bilmekle yaprnanın çok farklı şeyler oldugu. Bir kurama göre sorun, kilo denetimiyle ilgüi girışımlerin insanoglunun birkaç mılyon yılhk evrım surecı ıçınde giderek daha yogunlaşması. Tbplama ve avlamayla geçınen atalanmız bir sonrakı ögurıürı nereden sağlanacağını bümezlerdı. Evrim enerji dolu, yağlı besinler peşinde koşan ve metaboüzmalannda açlığa karşı önlem olarak aşın kalorilen depolayanlardan yana bir gelışme gösterdi. Koca göbekler, dolgun kalçalar hep, tabıat ana'nm marıfetieri. tür yag hücresi arasındaki farklüıklar da bılım adamlanrun odak noktasını oluşturuyor. Insanlar da dahil, genç memelilerde etkin olan kahverengi yağ hücrelen yağı depolamak yerine ısıya dönüştürüyor. Bu işlem özellikle beden ısısını düzenleyen sistemin henüz tam olarak oluşmadığı yenı doğmus bebekler için can alıcı bir önem taşıyor. Yaş üerledikçe kahverengi hücreler etkisiz duruma gelıyor ve besın yoluyla alınan yağlan beden yagına dönüştüren beyaz hucreler devreye giriyor. Çok sayıda araşurma ekibi erişkın hayvan deneklerde kahverengi hücrelerin ilaç yoluyla yeniden etkin duruma getırümesı suretiyle yaglann çarpıcı bir oranla yakılabıleceğını ortaya koydu. Uzmanlar şimdi insanlarda da aynı şeyi gerçekleştirebilecek geneük bır düzenek bulmaya çalışıyorlar. Bilim adamlannın şişmanlık konusunda giderek daha açıkça tanık olduklan bir şey de bedenın enerji ışlem sisteminin yalnızca bır ya da ikı metabolik işlemden değil, bir işlemler ağından oluştuğu. POMC, leptin ve kahverengi yağ hücrelen bu ağın bır parçasını oluşturuyor. Ne var ki, bu parçalann birbirleriyle nasü bir ılinti içinde olduklan henüz tam olarak büınmıyor. Metabolızmadaki bu kanşıklığın aydınlığa kavuşturulması yülar alabilir. Ancak şişmanlığa güvenli ve etkili bir çözüm bulmanın kendilerine büyük kazançlar sağlayacağını duşunen ılaç şirketleri şimdiden kollan sıvadüar. Bu şirketler bugüne dek elde edılen bügüer ışığında şımdı yaklaşık 60 büeşım uzennde çalışıyorlar. Duruma baküırsa, en azından daha bır süre kilo almayı surdüreceğız. Zıra henüz ne evrimin onune geçebiliyor ne de Tabiat Ana'yı kandırabiliyoruz. Gelgelelim, 21. yüzyılı yanlamadan bedenın yağ merkezü metabolizması su yüzüne çıkartüıp bu eğilime bir son verilmesj de olası. Tombulluk tümden yok olmasa büe, en azından isteğe bağlı bir durum olabüir. (r.n.; Kaynak:Tixne) IÖ yaklaşık 2,5 milyon yılından 100 yd öncesine dek bu sistem oldukça ıyı yürüdü. Insanların yalnızca çok miruk bir yuzdesi srnırsız miktarda besine ulaşabiliyor ve yiyecek bulma konusunda kıllarını büe oynatmaya gerek duymuyordu. Onlara ne mı oldu? 8. Henry'yibir duşünün. Gelgelelim, yaklaşık bir yüzyüdır Amerikalıların büyük bır çogunlugu krallar gibı yaşıyor. Gelışmış tarım yöntemleri sayesinde oldum olası peşinde koştugumuz yağlı besinler gerek ABD gerekse öteki gehşmış ülkelerde artık çok ucuza ve bol miktarda elde edilebiliyor. Aynca, yıne teknoloji sayesinde, artk çok kişi eskısı gıbı fizıksel güç harcamak zorunda da kalmıyor. Bunun kaçınılmaz sonucu ise, aşın kilolulann 1950 yıhnda Amerikan nüfusunun dörtte biriru, gunümüzde de yansını oluşturması. Şişmanlıgın şeker, kalp ve yüksek tansiyon gibi rahatsızlıklara neden olabilecegine sürekli dikkat çeken tıp uzmanlannın onca yaygarasına karşın bu durum kolay kolay değişeceğe benzemiyor. Goninüşe baküırsa, insanoğlu her geçen gün daha da şışmanlayacak. Kuşkusuz bu durum üp büiminin çok b s a erimde soruna bir çözüm getirmedigi sürece geçerlı olacak. Şımdıye dek dıyet haplanndan alınan sonuçlar pek de iç açıcı değil; metabolizmayı hızlandıran ve iştahı kapatan anfetaminler 50 ve 6O'lı yıllarda son derece umıt verıcıydı, ama sonunda bunlann fiziksel açıdan zararlı olduklan ve bagımlüık yaratüğı anlaşıldı. Beynin kımyasını değiştiren fenphen ve Redux gıbı ılaçlann oldukça ürkütücü yan etkileri vardı. Orlistat türü yeni ilaçlar ve olestra gibi besin yerını tutan maddeler yağın bedene girmesini engellemekle birlikte, idrar yollarında ciddi sorunlara yol açıyorlardı. Bilim adamlan bedenrn yağı nasü bit işlemden geçirdigi konusunda her geçen gün yenı bir şey öğrenıyorlar. Bu bilgilerden bir tanesi yağ hücrelerinin pompaladıgı ve en azından farelerde, iştahı kapatıcı bir etkı yaratan leptın adlı hormonla ilgili. Ne yazık kı, söz konusu hormon insanlarda aynı etkıyi yaratmıyor. Bilim adamlan hâlâ bunun nedeninı araştmyorlar. Proopiomelanocornn (POMC) adk bir başka dogal madde de, görünuşe balalırsa, yemek yemeye son verme zamanının geldigini haber veriyor. POMC verılen fareler yalnızca üa hafta içınde aşırı kılolanndan kurtuldularsa da, bunun insanlarda da geçerli olup olmayacağı konusunda yine kesın bır şey söylenemıyor. Ancak aşı biçiminde uygulanacak POMC sağaltırnının günün bırınde yaygın bir yönteme dönüşmesı de ışten değü. Kahverengı ve beyaz yağ hücreleri olarak bilinen ika 2025 yılında hepimiz biraz daha tombul olsak ne yazar? Bir yüzyılın sonlanna yaklaşırken bizlere yönelik uyarılar açık: Korkun, hem de çok korkun. Bizi çok kötü şeyler bekliyor. Nedir bu kötü şeyler? Çekirgeler mi? Veba mı? Hayır, yağ! Evet, yanlış duymadınız. 21. yüzyıla girerken insanlar da giderek tombullaşıyorlar. Kimilerine göre şişmanlık savaş, açlık ve salgın hastalık ve ölüm ile birlikte yol alan mahşerin beşinci atlısı. Üstelik, korkunç da güçlü bir atlı. Aşın kilolardan kurtulma yönünde hizmet veren güzellik enstitüleri bulaşıcı hastalıklarla uğraşıyor olsalar acaba bu denli büyük paralar kazanabilirler miydi sanıyorsunuz? Şunu bilin ki, şişmanlık takıntısı insanm kendi bedeniyle banşık olmamasından yararlanmayı bilen bir kitle için altın yumurtlayan bir tavuk.Ne var ki, ortada yine de bir sorun var. Tam olarak neden korkmamız gerekiyor? 2025 yılında, söz gelimi, hepimiz ortalama 3 kilo daha alırsak ne olacak?lstatistiklerde, tıpkı teraziler gibi, asla yalan söylemiyor. Beslenmeye yönelik yerlere her geçen gün bir yenisi ekleniyor. Bu gidişle 21. yüzyılda insanlar kilolarına kilo katmayı sürdürecekler. Bu da aşın kilolara karşı sürekli kulağımıza çalınan, "Çok yaşamazsın", "Hasta olursun", "Toplumdan dışlanırsm", türü duyumların artması anlamına geliyor. Şimdi bu tür duyumları te\ tek ele alalım. Yaşam süresi: Yaşam süresi ulusal bel ölçülerimizle birlikte bir artış göstermesine karşın, bu ortalamayı yükseltenler kuşkusuz şişmanlar değil. lyi de, yaşamın tek amacı uzun ömür mü olmalı? Yaşamın tüm nimetlerinden el etek çekip 120 yıl yaşamaktansa, 60 yılı keyifle yaşamak daha iyi olmaz mı? Çikolatadan yoksun kalınacaksa sonusuza dek yaşamanın ne anlamı var. Birtakım şeylerden vazgeçmek suretiyle fazladan yaşanan yıllar bilgelik ve dinginlik içinde geçecek olursa, buna değer. Ama yaşlılık beraberinde her zaman aktl ve huzuru getirmiyor. Tam tersine, altın yıllar adı verilen bu dönem ilaç üretiüleri, sigorta şirketleri ve sağlık hizmeti verenler için bulunmaz bir fırsat. Işte bu yüzden çoğumuz uzun bir yaşam yerine nitelikli bir yaşamı yeğleyebilir. Nitelikli yaşam: Nitelikli yaşamdan anlaşılan çok kişiye göre değişebilir. Birçoğumuz için bir dilim pasta, tıpkı müzik, tiyatro ve güzel dostluklar gibi yaşamın niteliğini arttıran bir etmen olabilir. Dışlanma: Toplumda bireyin dışlanmasına yol açabilecek sayısız neden var. Ancak kilo verince bu dışlamanın daha ılımlı bir tempoda gerçekleşeceğini öne sürenler haklılar. lyi de, bunun sonınlusu birey mi, yoksa toplum mu? Cünümüz toplumlarında tüketim ve bu tüketimin doğurduğu sonuçlar söz konusu olduğunda büyük bir ikilem yaşanıyor. Bizlere yöneltilen iletller insanm kafasını allak bullak ediyor. Bir deri bir kemik fotomodeller bol kalorili besinlerin tanıtımını yapıyor. "Alabildiğine tüket" korosundan yükselen "Bu çılgınlığa bir son ver" çığlıkları karşısmda insan ne yapacağını kestiremiyor. "Big Mac'lerimizi diyet kola ile birlikte midelerimize indirmemiz çok mu şaşırtıcı bir davranış? Kapitalist düzenin doymak bilmez gereksinimlerini karşılayıp, bir yandan da zayıflığı takıntı durumuna getiren toplumun gözüne girebilen kusursuz vatandaşlar yalnızca yiyip yiyip ardmdan yediklerini çıkaranlar. Şişman olduğunuz için toplumun sizi dışlayacağı söylenemez. Yine de, herkesin birbirine kucak açacağı günleri düşleyenler az değil. Belki 2025 yılında insanlar her bedenden ve biçimden bireylerin çekici ve güzel sayılabileceği bir noktaya gelecekler. Cenetik mühendislik dalındaki gelişmeler ve antidepresanlar sayesinde belki herkesin dış görünümü aynı olacak ve herkes aynı duyguları yaşayacak. Bu da müthiş bir şey olmaz mıydı? Ama şimdilik tek umudumuz 2025 yılında tüm genç kızlann bedenleriyle banşık olmaları. 665/9