24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Sabancı Universitesi görevine başladı Zümrütten akisler A. M. C. Şengör • Tanrı bebek katili mi? Eminim pek çok coğrafyacımız, dâhi Alman Bartholomöus Keckermann'ın (15721609) adını bilmez. Halbuki 1600'den sonra pek çok baskısı yapılmış olan eserı Systemo Geographicum'da ilk defa "Cenel Coğrafya" (=Ceographia Ceneralis) kavramı ortaya atılmıştı. Daha sonra Bernhardus Varenius (Bernhard Varen, 16221650) bu kavramın çeşıtli öğelenne Nevvtoriun fizığini uygulayarak Ceographia Ceneralis adlı eserini 1650'de yayımladı. Ceographia Generalis, 5 Avrupa dilinde 15 baskı yaptı, ayrıca A kısmî baikısı yayımlandı, 10 ozeti de Fransızca olarak çıktı. Osmanlıca'ya bile çevrildi. Tâ 1932 yılında Japonca bır özeti neşredildi. Buyuk Nevvton, bu eseri elden geçirerek 1672 ve 1681 yıllarında Cambridge'de ıkı defa bastırttı. Bu nedenle bugün sıradan hangi yerbilimciye genel coğrafya kavramını kimin ilk kez ortaya attığını sorsanız, size Varenius'un adını soyler. Cerçi kendi zamanında Keckermann pek bilinmez bır adam değildi. Bilimsel hasmı Martini onun hakkında "Şohreti tum ulke ve mezhep sınırlarını aşmi} bir adamdır" demişti. Ama Varenius'un Systema Geographicum'dan kaynak göstermeden bir suru bolumu kendi eserıne alması ve bunları daha sonra Newton'un yeni fiziğı ıle bırlestırmesı Systema Geographicum'un hem çağdışı kalmasına hem de unutulmasına neden oldu. Fakat bu yazının konusu Keckermann'ın unutulmuş olması değil, genel coğrafya kavramını nasıl icat ettiğidır. Bunu izleyebilmek ıçm Reformasyon Avrupasına gidecek, Reformasyonu yaratan insanların dine ve Tanrı'ya bakışlarına bırgöz atacağız. Genel Coğrafyanın doğuşu, teolo/iden, yani ilâhiyattan bağımsız olarak anlasılamaz. Bilindiği gibı Avrupa'da Reformasyon hareketinin başında hemen iki isim akla aelir. Luther ve Calvin. Bu .. . • . . ~ n y ikı dın adamının duşunceleri soDeprem gıbı bır doğa nucu Katolik Kilisesinden ayrılaolayını tanrıya yıkarak O'nu rak Protestan kıliselerini oluştubebek kaatili durumuna ran hareketin biri Lutherci, diğeri de Reformist olarak bilinir. sokanlar acaba hiç kendi lutherci düşünce çerçevesinde inançları çerçevesinde bile tanrı hemen tamamen Proviküfre girmiş olabileceklerini dentia yanı Nimet olarak gorüdüşündüler mi? luyordu. Bu nedenle Lutherci coğrafya yalnız ve yalnızca fimdiki dünya ile ılgiliydi. Luther'ın sağ kolu ve Almanya'nın Öğretmenl (=Praeceptor Germaniae) diye bılinen Philipp Melanchthon (14971560) bu nedenle coğrafya derslehnde yalnızca Kutsal Kitaba dayanmanın olanaksız oldugunu gorerek, daha çok Aristo okutmağa baslamıstı (Meteorologica ve şımdı Arısto'nun olmadığı bilinen De Mundo, yani "Evren Uzerıne" adlı kitaplar). Gerhard Mercator'un 1595 yılında yayımlanan Atlas'ının baş kısmındaki uzun Kutsal Kitap yorumu aslında coğrafyada bağımsız yorumlarının ne denli arttığını gösteriyordu. Mercator, Nimet'in yalnızca ınsanlara donuk olduğu, geri kalan doğanın da insan aklına anlayıp kullanması içın verildiği izlenimıni veriyordu. Sonunda Keckermann, Tann'nın genel (=doğaya yonelik) ve ozel (=insana yonelik) işlenni temel alarak coğrafyayı da derslehnde doğal ve beşeri denebilecek ikı kısma böldu. Tanrı Nimetini insan uzerinde odaklamıştı. Tüm geri kalan doğa ınsanın Nımetınin bir parçasıydı. İnsan o Nimeti oğrenmek, bilmek, kullanmak zorundaydı. Keckermann ile birlikte Avrupa'da Hıristiyan egemenlığınin başlamasından bu yana ilk defa Coğrafya bu şekilde İlâhiyattan bağımsız oluyor, InsanTanrı ilişkilerini llâhiyata bırakarak, insanın Nimetinin birparçası olan Doğayı kendi konusu içinde tutuyordu. Calvin, Luther'den farklı olarak insanın günahlarından arınmasının ve Tanrı'yı bulmasının tarihsel bır sureç oldugunu oğretiyor, bugunku Nimet'in ancak tarihsel birçerçevede anlaşılabileceğinı savunuyordu. 18. yüzyılda Calvin'in düsüncelerının etkılerı Keckermann'ın genel coğrafya kavramı ile birleşerek modern jeolo/ıyı doğurdu. Tanrıya inandıklan halde her türlü dinsel otorıteyı reddeden \ames Hutton gibi Reformist kökenli deistler, bu gelenek çerçevesinde tum kâinatın yarotılışının bir takdiri ilâhî oldugunu, ancak bu kâınat ınsana Tanrı tarafından verilen bir Nimet olduğu ıçin, onun yapısının, isleyişinin, geçmisınin anlaşılmasının insana düştuğunu (dolayısıyla Tanrı tarafından anlasılır kılındığını) kabullenerek bilimsel temelli uygar toplumları yarattılar. Müslüman bir ilâhiyatçı dostum bana geçenlerde, Hıristiyan din yorumunun Tann'nın nimetini anlamaya, Islâmî yorumun ise Tann'nın kendisinl anlamaya yönelmiş oldugunu söyledi. "Halbuki tanrıyı anlamaya kalkmak, ona es koşmaktır, kiifürdür." Kendi kuralları içinde insandan tamamen bağımsız isleyen fakat anlasılır olan deprem gibi bir doğa olayını Tanrı'ya yıkarak O'nu bebek katili durumuna sokanlar acaba hiç kendi inançları çerçevesinde bile küfre girmiş olabileceklerini düşündüler mi? 658/5 K uruluş çaüşmalan 5 yıl once başlayan ve bu yıl egıtıme açüan Sa bancı Uruversıtesı kayıt ydptıran tum oğrencüerıne, egıtımlennde kullan malan ıçm bırer "laptop" bılgısayar verdı Sabdncı Unıversitesı'nden Onur Bursu ka zanan oğrencüere ıse dızustu bügısayarlan hedıye edıldı Ogrencüerın kullanacakla rı bügısayarlar, her üa yılda bır yenüenecek Sabancı Unıversıtesı'nın ogrencüerıne verdığı dızustu bügısayarlar, 2626BOG IBM Thııık Pad 390 olup, Celeron 366 MHz Işlemcı, 32 MB Bellek, 4 8 GB Dısk, 12 1 Inç TJT Ekran, 24 X CD Surucu 56 Kbps Fax/Modem, 10/100 PCMC1A Ethernet, Taşıma Çantdsı gıbı donaıııma sahıp Bu ılk yılında kontenjanını oldukça yuksek bır taban puan sevıyesmde doldu ran Sabancı Unıversıtesı, ogrencılerının % 6b sıru YOSS sıralamdsında ılk 2000den al dı Tuıkıyede bır "dunya uruversıtesı" yaratmak amdcıyla yola çıkan Sabancı Unı versıtesı'nde, ocjrencıler dığerlerınden farklı olarak "bolurn' degü "fakulte" seçüleı Muhendıslık ve Doga Büımlerı Fakıütesı üe Sanat ve Sosyal Bılımler Fakultesı nde hsans, Yonetım Büımlerı FakulteRi'nde ıse yuksek lısans egıtımı verüıyoı Lısans ogrencüe rı, ılk ıkı yü meslek alanlarını ogrenecek, akade mık rphbprlpnnın danışmanlığında kendı becerı ve yetenekleı mı tonıyacak ve buna gore dıp loma alarüaıını seçerekler Sabancı Uruversıtesı lısans egıtımı veren ıkı fakulteye yerleştırüen oğıencüerın % 85'ırun ük uç tercıhı arasında yer aldı Ayrıntüı bügı Grup 7 fietışırn Merkezı, NeslüıBalkan Tol 0212 292 13 13 Vah sana, uf mu oldu? anaddlı bılım adamları yalruzca acıya tepkı veren bu tuı smu hucıesırun varlıgını saptadüar Bu smır hucrelerırun bır bolumu, gaııp bıı bıçımde kışı bır acı beklentısı ıçınde oldugunda ya da kaı şısındakının acı çektıgmı gordugunde de tepkı gosterıyor Acının nasü algüandıgı konusu gumımuzde de gızıru kotunıakla bulıkte büım adamları, en azından kımı sırur hucrelerırun yalruzca aşııı duygulaıın doğü dp armın tdrunmasından sorumlu olduğuna ınanıyorlar Toronto Hastanesı nden William Hutchison ve meslektaşlan beyın amehyatı geçırmekte olan 11 hastadakı 68 smır hucresmden gelen elektrık sınyallerıru kdydettı Araştumdya gonullu olarak katılan hastaların büınçleıı açıktı ve aidştumacüaı çımdıklcmeye ya da durtuklemeye başlddüdarında acı çckıp çekmedıklerım düe getırebüecek durumdaydüdr Araştu ma sonucunda 68 sınır hucre sınden 11 'mın yalnızca acıya tepkı gosterırken, oteküerın hıç tepkı gostermedıgıne tanık olundu Acıya tepkı gosteren smır hucrelerırun tumu de beynın on korteks adı verüen ıç kesımmde yeı ahyor Daha once tavşanlar uzermde gerçekleştırüen beym goruntuleme araştırmalan VP deneyler de acının algüanmasında beynm bu bolgesınm etkılı oldugunu ortaya koymuştu Gorunuşe balalırsa, kımı sınır hucrelerı farklı acı turlerı arasında bır ayınm yapabüıyor Araştırmada hastanın dırsekten asagısına konan tabak rahatsız edecek duzeyde sogutulduğunda 11 suuı hucresmden bır bolumunun buna tepkı gosterırken, ayru hucrelerm ıgne baürüdıgında tepkısız kaldıklarma tanık olundu Bır başka sırur hucresı de ıgne batırüdıgında tepkı gostermesıne karşın, ısı ya dd soguğa karşı tepkasız kaldı Aynı sınır hucresı, ügınç bır bıçımde, denek yenıden bu acı beklentı sı ıçıne gırdıgmde ve araştu macı ığneyı kendı parmağına batırdıgında da devırame geçtı Hutchison bu ek büışsel tepküerın beklenmedık bır olay olduguna dıkkat çekıyor. Daha oncekı araştırmaların buyuk bu bolunıu tek sınu hucrelerırun, soz gehrru çocuklukta ıçılen bır meyve suyunun tadı, ya da bu omuz darbesının uydndırdıgı duygu gıbı, bebrlı duygulan devmune geçırebüdıgıru ortaya koydu Gelgelelım, acıdan sorumlu 11 sırur hucresı dogrudan uyarüdıgında herhangı bır acı duygusuyla karşüaşümadı Bu da soz konusu sınır hucrelerınm ıslevlermı ote kı hucrelere uyumlu olarak yerme getırdıklerını gosterıyor Bu başka deyışle, bu smır hucrelerı ya da beynm her ıkı yarunda devmıme geçıyor, ya da acının algılanabılmesı ıçm korteksm başka bolgele rmde bır etkmlıgm olması gerekıyor Araştırmadan elde edüen bulgulaı beynın on korteksmdekı bu kuşagm acmm algüanmasıyla ügılı büguıuı değeılendırümesınde de onemlı bır yerı oldugunu ortaya koyuyoı Acı bıreyı tchhkelere karşı uyarır, tehhkenın boyutu konusunda bu değerlendırme yapma sma olanak tanır ve gelecekte bu tuı acüaıı arumsamamıza ve ondan kaçmmamıza yardımcı olur Beynm on korteks bolumu, duygusal bır merkez olan, "amıgdala" ve otekı bolgelerle de yakmdan bağlantılıdır Bu da, on korteks bolumunun otekı tum bolumler arasmda bır kopru gorevı gordugurıun bır gostergesı sayılabüu (ns 8 Mayıs r u ) K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle