Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
BİLİM DÜNYASINDAN HABERLER Bilgisayar moda dünyasında J apon elektronik fırması NEC, 2000'li yıllarda, bilgisayarların aynı mücevherler gibi bir moda aksesuarı olacaklarını söylüyor Tokyo'daki Ileri PC Tasarım Merkezi'nden tasarımcılar gıyılebılır bılgısayarlar üzerinde çalışıyor. Bazıları beş yıl ıçinde piyasaya sürulecek. NEC firması yetkilileri, bugun bu bilgısayarları üretmek için teknolojiye sahip olduklarını, ancak çok pahalıya mal olmaları nedenıyle satılmalarının kolay olmadığını belirtıyor. Bilgisayarlar, yalnızca bir moda aracı olarak üretilmedi, bunların, masaüstü, dızüstü bilgisayarların bulunmadığı ve insanların vücutlarına bağlı bilgisayarları tercıh edecekleri yerlerde kullanılması amaçlanıyor. Tasarımcı Hideji Takemasa, insana yakın tasarımlar gelıştirmeye ve makineyle insanı biraraya getirmeye çalıştıklarını söylüyor. Kan kanserinde A vitamini başarısı Retionoik asitin hücre farklılaşması üzerindeki çarpıcı etkisinden hareketle, lösemili hastalar iyileştirilebiliyor. TV programına açık mektup Dr. Hüseyin Öztürk 11 Kasım 1991 Pazartesi akşamı TVTde sualtı dalışları ve yerli denizaltını tanıtan "TV Derglsl" programı metln içinde önemli blllmsel hatalaradüştu. Metınde Kalıfornıya Korlezı gıbı derın denızlerde çamur kaynatan bacaların bulunduğu, bu bacalardan yuksek oranda sülfür boşaldığı, yüksek ısılı ve sülfurlu su sayesınde yengeçlerin midyelerin. solucanların yaşadığı anlatıldı Oysa; tanıtılan sıcak su bacaları Kalıfornıya Körfezınden çok Batı Pasıfıkte (1), Ooğu Pasiflk sınırı civarında ve Orta Atlantik sırtlarında (2) Galapagos rıfti (3) ile çeşitli noktalarda gözlendl ve fotoğraflandı Araştırmacılar bu noktalarda siyah baca ve beyaz baca (black smoker, white smoker) olarak tanımladıkları bacaların yüzlercesının bulunduğunu belırtmişler, bu haliyle buraları bacalar ormanı (chinney forest) olarak adlandırmışlardır (4). 34 bın metre gibi derinliklerdeki okyanus tabanlarında kırık hatlardan çamur çıkmaz tersıne Fe, Mn, Sı, Pb, Zn, Co, Nı, He, Ch4 gıbı metal lyonları ıçeren sıcak su ve gazlar boşalır Zaten böylesi sıcak su alanlarının bulunması için denız suyunda 3He, CH4 gibı yüksek basınçta çozunebilen gazlar aranır. 400 °C gıbı oldukça yuksek ısıların ölçülduğu bir bakıma (ıskıyeye benzetebıleceğımız bacalardan sultur gazının oldukça az çıktığı saptanmıştır Kaldı ki çok az çıkan sülfür gazı filmde açıklandığı gibi buradaki zengin canlı topluluğunun oluşumunda belırleyıcı degildir. Tersine bu canlı topluluğunun boylesı derinlerde ve sıcak su cıvarlarında toplanması yukarıda açıklanan bu canlılar için hayati önem taşıyan metal iyonları nedeniyledir (3). Olayın jeolojik, oşinograflk, ekolojik ve hidrotermal cevherleşme yönüyle detaylı irdelenmesi burada kısaca açıkladığımız olaylardan çok daha genıştır ayrıca belırtmek gerekir kl bu metın elestırılerı fılmın sadece |eolojik oşinograli konusuna aittır. Filmin hidrobiyoloji metnl ise sanıyorum ayrı bir tartışma konusu olacaktır. Son yıllarda sayısız araştırmaların yapıldığı okyanus tabandaki hıdrotermal etkinlikle ilgill olarak 7 Nisan 1991 ve 14 Nisan 1990 tarihli CumhuriyetBilimTeknlkte "7BinMetreDarinllkten Fotoflraflar" ve "Okyanus Tabanlannda Altn Gümüf Yataklan" başlıklarıyla ıkı ınakale yayınlamıştım Yine belırtmek gerekırkı okyanus bılimcıler son yıllarda denlzaltılardan çok su altı robotlarını hem maliyetin az olmasından hem de fazla zaman almamasından dolayı tercih etmektedirler Herşeye karşın yerli denizaltı yapmayı deneyenleri bu çalışmalarından dolayı kutlamak gerek. Ancak, "Türkıye'nın Kuslosu" olarak tanıtılan bir amatör araştırmacının yukarıda açıklanan temel bilimsel hatalara düşmemesl gerekirdı Filmin yapımcısı Can OKANAR ın kamuoyuna karşı daha duyarlı olması gerekirdı Film yapımında amatorlerden değıl bu ışlerı bilen bılim adamlarından yararlanmalıydı 1 Fujıoka. K . VVatanabe. M , Kobayashı. K., (1969). Deep Sea Photograps 01 the Nortvvestern and Central Pasılıc Ocean. Bulletın of the Ocean Rosoarch Instıtu te Universıty ol Tokyo 214 s 2 Hekınıan, H , Fevrıer. M , BıschoH, J L , Pıcot, P and Shanks. W C . 1980 Sulflde deposıts Irom the Eaat Pasılıc Hısenear 20 °N Scıenco, 207 14331444 3 Caros. G; Mc Leod. R, (1963); World wlde dıstlrubutıon ol ocean bed metalıc mınerals Qeos V 2n 3 s.8 210 4 Rona, P.A, (1964), Hydrothermal Mıneralızatlon of Seafloor Spreading Centers: Eart Sclence Revıews, 20.1104 Ş * Solda üstte Lapbody modeli, altta Glyileblllr Veri Terminali, sağda ise sırta asılan PortaOffice görülüyor. NEC tasarımcıları, aynı zamanda, bilgisayarların görünüşleriyle birlikte imajlarını da değiştirmek istiyorlar. Insanların bilgisayann korkutucu bir kutu olarak görmemeleri sağlanmaya çalışılıyor. NEC'in tasarımlarından bugünkülere en çok benzeyeni Lapbody. Bu, omuza asılan bir kişisel bilgisayar. NEC'in ilginç bir tasarımı da VVearable Data Terminal (Giyilebilir Veri Terminali). Yine omuza asılan bu bilgisayarın sıvı kristal bir ekranı var, ancak bu ekran bir ayna aracılığıyla yüze yansıtılıyor. Bir CDROM ya da optık disk verileri depoluyor. Bel hızasında, bir çızgi kod tarayıcısı, dokunma duyargaçları bulunuyor ve bunlar verileri yüklüyorlar. NEC, bu terminali 1995'te piyasaya sürmeyi planlıyor PortaOffice adlı model ise en önemli büro donanımlarını içeriyor: Telefon, klavye, elyazısını okuyabilen not defteri, metinleri ve fotoğrafları fakslamak için bir kamera Ancak PortaOffice'in bir dezavantajı var; tüm bu aygıtlar, sırttan aşağıya inen bir tübün içinde yer alıyor. Bu nedenle, sırtı dayayarak bir yere oturmak olanaksız (m.a.New Scientist 1788) 2462 anghay Tıp Fakültesi'nden Wang ZhenYı 1985 yılında Paris Saint Louıs Hastanes'ınden meslektaşı hematolog Dr. Laurent Degos'yu zıyaret etmişti Degos, lösemili hastaların beyaz kan hücrelerini (lökositlerini) inceliyordu Her kanser türü gibı lösemi de, çılgınca bolunen ve çoğalan olgunlaşmamış hücrelerın yol açtığı bir hastalıktı Bir anlamda lösemi, olgunlaşmayı reddedip gençlik dönemlerinin hızlı temposunda takılıp kalmış hücrelerin hastalığıydı. Şayet bu hucrelerin farklılaşarak olgun formlarına dönuşmesı sağlanırsa doğal bir büyume i?leyerek iyileşeceklerdi Degos, losemı hücrelerini A vitamlninin yakın akrabası olan retinoik asltle "ıslah etmeyi" düşunüyordu. Bu, yenı bir fıkir sayılmazdı. Degos "retinoik asitin hücre farklılaşması üzerindeki çarpıcı etkisinin iyi bilindlgini" soyluyor Sözgelimi retinoik asit akne (sivilce) tedavisinde kullanılan pomatlarda aktif madde olarak bulunuyor; cilde uygulanan retinoik asıtlı ılaçlar derl hücrelerinln olgunlaşma hızını arttırarak sağlıklı hucrelerin iitihaplı hücrelerin yerini almasını sağlıyor Degos, alltrans adı verilen retinoik asidi test tüplerindeki lösemili hücrelere eklediğinde bazı kanserli hücrelerin farklılaşarak ölduğunü gözlemiş. Degos'nun "testtüpü" sonuçlarından etkilenen Wang, Şanghay'a döndüğünde yerel bir ilaç firmasından aldığı alltrans haplarını promiyelositik lösemili hastalaraverdi. Promiyelosıter lösemi, tedavisi fazla umut vermeyen bir hastalık. Birleşik Devletler'de her yıl 1,500 kişi promiyelositer lösemiye yakalanıyor Yakalananlardan yalnızca üçte biri kurtuluyor Ne var ki VVang'ın bildirdiği ilk sonuçlara göre alltrans alan 24 hastadan 23 ünde tam iyileşmegörüldü. Wang bu olumlu souncu telefonla Degos'ya bildirdi 1987 sonunda Degos Çin'e gittiğinde VVang'ın kullandığı haplardan aldı ve bunları kendi hastaları üzerinde denedi. (Bu hapları Çin'de temin etmek daha kolay; çünkü alltrans hapları patentsiz olduğundan firmalar bunları üretmeye istekli değiller) Degos'nun sonuçları da VVang'ınkiler kadar şaşırtıcıydı Alltrans hapları kullanan hastalardan % 75 inde kanser belırtileri üç ay içinde kayboldu Degos ile Wang arasındaki bağlantı 1989 Tienanmen Meydanı olaylarından sonra koptu, ama alltrans haplarının ünü yayılmaya devam etti. Bu hapların umut verıcı başarısını ışıten hematolog Raymond Warrel ( Memorial Sloan Kettering Cancer / New York) Degos'yu ve ekibini kendi çalıştığı merkeze davet etti Retinoik asitin mucızevı öyküsünden etkilenen VVarrel ve ekibi Temmuz 1990'da kendi Bu lotoğratta kristal formunda görülen retinoik asH, bazı kanser hücrelerini normale döndürüyor. çalışmalarına başladılar VVarrel'in retinoik asitle tedavi ettiği on bir kişiden sekizi üzerinde yapılan değerlendirmede bunlardan 6 sının tumüyle iyileştiği saptandı. Retinoik asit tedavisinin en önemli ustünlüklerinden biri de konvansiyonel kemoterapiye göre yan etkilerinin çok az oluşu Lösemi tedavisinde kullanılan ilaç lar genellikle bulantı, saç dökülmesi, diyare gibi ağır yan etkilere neden oluyor. Alltrans hapları kullanan hastalarda ise yalnızca cilt ve mukoza kuruluğu, baş ağrıları gözlenmiş. Sadece bırkaç kişinin dudakları çatlamış Yine de alltrans haplarının bu parlak başarıyı uzun vadede gösterip göstermeyeceği konusunda kuşkular var.lyileşen hastaların bir bölümünde 218 ay sonra nüks görülüyor. Degos, bilinmeyen nedenlerden dolayı kanserli hücrelerin retinoik aside karşı direnç geliştirdiğini söylüyor. Ayrıca ilacın niçin sadece promiyelositer lösemide başarılı oldugu ve nasıl etki gösterdiği tam olarak bilınmiyor. Degos, test tüplerinde olduğu gibi retinoik asidin hücreleri olguinlaşmaya zorladığını düşünüyor. Olgunlaşma sağlandığında kanserli hücreler normale dönerek büyüyor ve ölmüyor. Bu dönüşümün oluduğu, yapılan çalışmalarda kanıtlanmış. Geçici nitelikte ve tek bir kanser türüne de özgü olsa bu başarı küçümsenemez. Retinoik asit gelecekte diğer kanser turlerinin tedavisinde kullanılabilir İlaç firrnası HoffmannLa Roche şimdi araştırma için alltrans hapları üretecek. (lmDisc.7/91) Üstün ve zayrf yanları