22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

zorlu bir avdan sonra karnını, tıka basa etle doyurduğunda iki üç gün süreyle uyuyabiliyor. Doğanın mantığına göre karnını doyuran aslanın yeterince besin aldıktan sonra gereksiz yere dolaşıp çevresine zarar vererek enerji yitirmesi yeri ne uzun bir uyku çekmesi daha uygun. Belki insanın da yeterince REM uykusu ve fiziksel dinlenme amacıyla ömrünün üçte birini yacakta geçirmemesi için gerçekten hiçbir neden yok. D Bir uyku ölçüsü Gece ilerledikçe uykunun derinliği azalır. Dördüncü aşama en derin uykucmr. EEG (beyln dalgalannı (Mç«f) Düşlerimizde neler görüyoruz İncelenen 3 bin düşten yüzde 29'u renkli ya da kısmen renkli. Geri kalanı ise renksiz... İsmall Murat ir Çin söylencesinin kahramanı düşünde kendini kelebek olarak görür. O eünden sonra insan mı yoksa kelebek mi olduğunu bilemez. Bin yıllardır insanların ilgisinı çeken diiş olgusu, kuşkusuz ınsanlığn düjünserevrimini etkilemiştir. Düşlere tarih bovunca "ölülerin geri gelmesi, geleceğin gözükmesi" gîbi birtakım fizikötesi anlamlar yüklenmiş. Öte yandan antik çağdan beri düşlerin akılcı yönden ele alındığı olmuş: Platon, düşleri ruhun kanıtı saymış. Aristoteles, günlük işlerin düşleri etkilediğine dıkkat çekmiş. Ne var ki düşlerin ilk ciddi ayrıntılı yorumu, on dokuzuncu yüzyılın sonunda Fteud'u beklemiş. Freud, düşleri, istekleri doyurma istemi; Adler, uyuyanın kişiliğinin ortaya çıkması; Stekel ise çeşitli ruhsal uğraşıları çözümleme çabası olarak tanımlamış. Freud'un seksen yılı aşkın bir süre önce kaleme aldığı "Die Traumdeutung" (Düşlerin Yorumu) adlı yapıtı bugün konuya ilişkin klasik yapıtlar arasında. 'Düşlerin Yorumu'nda Freud düşlere ilişkin bilinmeyenleri şu sorularla dile getiriyor: B EMG (kasların •MctrikMl aktlvltesinl ölçar) yku, araştırmalarında uyuyan kişinin beynindeki elektrik.sel etkinlik ölçülür ve kaydedilir. Kafa derisi ve yüzün çeşitli bölgelerıne yerleşürilen elektrotlar yoluyla alınan sinyaller EEG (elektroensefalograf) aygıtı tarafından milyonlarca Ke? güçlendirilir. Beyindeki elektriksel potansiyel değijimleri aygmn yazıcısı tarafından kağıda geçirilir. Aşağıda uykunun çeşitli aşamalarına ilişkin ve uyanıklık durumundaki EFG kayıtları görülmekte. REM ve NREM uykuları arasındaki farkı kaydetmek için kişinin yüzüne bağlanan elektrotlarla, EOG (elektrookulogram) ile göz hareketleri, EMG (elektromyogram) ile kas Uyanık 1. aşama U hareketleri kaydedilir. Hızlı göz hareketleri ve kasların çok gevşemesi REM uykusuna özgüdür. Aşama 1, uykunun yüzde 5'ini kapsar ve gerçekte bir uykuya dalış durumudur. Uykunun yüzde 50 kadan 2. aşamadan oluşur, Bu, aslında gerçek uykudur. Üçüncü aşama, 2 ile 4 arasında bir geçiş evresıdir ve yüzde 7'lik uyku bölümünü kapsar. Dördüncü aşamanın ilk yarısı en dcrin uykudur. Bu aşamada kişiyi uyandtrmak hayli güçtür. Kişı bu aşamada uyundırıldığında kendini sersem hisseder, 1015 dakika kendine gelemez. Dördüncü aşama yaşlılıkta ortadan kalkar. Gece ilerledikçe uykunun derinliği azalır. Son çevrimlerd. 3..ve 4. aşama yoktur. D . aa a şm 3. aşama \^^^ııj(\^ REM d.şı aşamalar 4. aşama "Uyandığımızda anımsadığımız biçimiyle düşe dönüşene değin düşsel düşünceler nasıl bir değişıme uğramıştır? Bu değişim hangi yoldan gerçekleşmiştir? Düş olarak işlenen malzeme nereden gelir? Örneğin birbiriyle çelişebilmeleri gibi düşsel düşüncelerde saptanmış kimi özellikler, nereden kaynaklanır?" Bu ve benzeri soruların yanıtları bugün de tam bilinmivor. Düşlerin mekanizmasında elektrokimyasal beyin olaylarının rol oynadığı kabul ediliyor. Ancak bundan düşlerin günlük vaşantıdan rastgele seçilen "klipler" olduğu sonucu çıkmıyor. Düşlerin incelenmesi psişik yapıya ilişkin yeni bilgiler edinmemizi sağlayabilir. Belkı de düşler, Freud'un yaptığı gibi düşü görenin gizli isteklerini anlamak için, onun, bu istekler hakkında ne düşündüğünü anlamak için araştırılmalıdır. Düş olgusunun araştırılmasında onların nasıl ortaya çıktığı kadar, dUşlerde neler görüldüğü de ilgi çekiyor: Bu doğal sinemanın teluıik yönü kadar senaryosu, oyuncuları, mekâm, konuların içeriği araştırma konusu edilmiş. Yeterince açıklığa kavuşmamış bu alanda 10 binden fazla düşün incelenmesiyle ilginç bulgular elde edilmiş. Düş görenler 1829 yaşları arasındaki genç küme ve bunun üstündeki yaşlı küme olarak ayrıldığında genç kümenin düşlerinin yüzde 15'inde düş gören kişi, düşte beliren tek insan. Geri kalan düşlerde ise kendinden başka iki kişi daha var. Bu düşlerde görülenlerın ise yüzde 43'ü yabancı (hiç tanınmayan), yüzde 37'si tanıdık, yüzde 19'u yakın akraba, yüzde 1 ise günün ünlü kişileri. Aiie bireyleri arasında en sık anne (yüzde 34) sonra babalar (yüzde 12) geliyor. Düşlerde görülen kişilerin cinsiyet ayrımına bakılacak olursa erkekler düşlerinde kadınlardan iki kat fazla erkek görüyor. Kadınlarda ise düşıe görülen kadın erkek oranı eşit. Her iki cinsin düşlerinin yüzde 21'inde ise görülen kimsenin cinsiyeti belirsiz. Insanlar düşlerinde kendı yaşlarından kişileri daha sık görüyorlar. Yaşlı kimseler daha ziyade akrabalarını, gençler ise arkadaşlarını görüyor. Bunun muhtemel sebebi gençlerin evlenmemiş olması. Düşlerdeki hareketlerin çoğunluğu yürümek, koşmak ve yer değiştirmekJe ilgili. Düşmek, kaymak, uçmak sanılanın tersine düşlerde çok az rastlanan eylemler. Yer değiştirme dışında en sık karşılaşılan etkinlikler konuşmak (%11), oturmak (%5), bedensel çalışma (%4), kavga ve çarpışma (%3). Yazı makinesi ile yazmak; dikiş, ütü, makine kullanma gibi günlük yaşamda sık karşılaşılan eylemler incelenen 10 bin düşe hiç girmemiş. Insanlar düşlerinde çalışmaktan kaçıyorlar olsa gerek. Genelde düşlerde eğlence, çalışmaktan fazla yer alıyor. Yüzme, suya dalma, top oyunları ve dans düşlere giren eğlenceli etkinlikler arasında. Düşte duyulan duygular arasında korku/sıkıntı/üzüntü yüzde 40 ile birinci sırada. Öfke/heyecan/mutluluk ise yüzde 11 ile ikinci sırada. Düşlerin yüzde 46's.ında duygular tatsız olarak nitelenmiş. İncelenen 3 bin düşten yüzde 29'u renkli ya da kısmen renkli. Geri kalanı ise tümüyle renksiz. Kadınlar, erkcklerden daha fazla renkli düş görmekteler: Kadınlarda renkli düş oranı %31, erkeklerde ise %24. Yaşlı kimseler, gençlerden daha az renkli düş görüyor. Düşlerde renk, sadece süsleyici bir nitelik taşıyor. Dosya 5 AÇustos 1990
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle