17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Yüzlerce yunusun Monkey Mia'da insanlarla yakın ilişki kurmasının nedeni ne? Doğaya, yunuslara ne kadar çok yakınlık, "fazla yakınlıktır?' unuslar, kıyının burnunun dibine sokulmuş. Gümüşi sırtları güneşte pırıldayarak kumsala adete gizemli denecek yakınlıkta yüzüyorlar. Yunusları böyle yanı başlarında görmek, diz boyu okyanusa girmiş insanları müthiş keyiflendiriyor. Batı Avustralya'nın Köpekbalığı Körfezi'ndeki Monkey Mia yarımadasının kumsallarında bir Insanhayvan lllşkisi draım sergilenmektedir. Bu olayın benim için anlamı, insanların genellikle bilinçaltında süren doğa ile karşılaşma ihtiyacını, bu ihtiyacın nasıl gittikçe arttığını göstermesi. Bundan 30 yıl kadar önce oralarda avlanan balıkçılar, yunusların teknelerinin çevresinde dolandığını fark ettiler. Yunuslar, muhtemelen tutulan balıkların peşinden geliyorlardı. Balıkçılar arada bir yunuslara balık atıyorlardı, ama her zaman değil. Ne ki yunuslar kıyıya her gün biraz daha fazla yaklaşır oldu, ortada hiçbir elle tutulur sebep yokken balıkçıların arasında dolasma huyu peyda oldu. Yunuslar ve insanların yüreğindeki boşluk Jean Michel Cousteau Y Yunu8tan balık ikramı Bugün yunuslar, tamamıyla kendi istekleriyle açık denizlerden kalkıp kıyıya sokulmakta, bazen haftada birkaç kez, bazen hatta her gün gelmekteler. Her ne kadar insanların elinden kolay yiyecek bulmak, gelmeleri için bir sebep olsa bile yunuslar hiç de yiyecek arıyora benzemiyorlar. Tam tersine bazen, ağızlarında bir balıkla gelip balığı bir Insana Ikram ediyorlar. Bazen bir düzine kadar yunus gidebilecekleri en sığ sulara girip öylece duruyor. Gözlerini dikip oradaki insanları seyrediyorlar. Ya da mesela ters taklâ gibi numaralar yapıp ardından alkıs beklerceslne bakıyorlar. Batı Avustralya Çevre Koruma Oairesi, insanların yunuslara karşı davranışını özenle yönlendirmektedir. Yunuslar ise hiçbir şekilde eğitilmiş değiller, kimbllir hangl sebepten özellikle bu kumsalı seçen ve oradaki insanların varlığından hoşlanan tamamıyla yabanl hayvanlar. Insanlar da bu işe bayılıyor. 1989'da tam 115 bln turist sırf yunusları görmeye bu kumsala gelmiş. Otobüslere doluşup toz toprak içindeki bozuk yollardan aşarak bir zamanlar sadece bir avuç maceraperest kampçının bildiği bu ücra kumsala akıyorlar. Gelen turistlerin bazıları, "şahsen" tanıdıkları belli yunuslarla bir "ilişki" kurarak (en azından kendi kafalarında!) dönüyorlar evlerine. Yaşlı bir kadın, bir yunus hakkında şöyle diyordu: "Benl görmekten hoşlamyor, ben da ona elimden geldlğlnce sık gldlyorum. " İnsanların, sahil görevlilerinin gözetimi altında, yunusları sevip okşamalarına izin veriliyor. içlerinde fazla ileri gidenler yok değil... Bunlar parmaklarını yunusların gözlerine, hava deliklerine sokuyorlar. Monkey Mia kumsalında, esas çekici özelliği yabanı yunuslar olan bir turistik otel açılması tasarlanmakta. Zaten bütün dünyada insanlarla yunusların sıkıfıkı olabilecekleri imkânların sunulması, basbayağı turistik değer kazanmıştır. Otel müşterilerinin, saatte yüzlerce dolar ödeyerek yunuslarla kapalı bir yerde bir arada yüzeblldlğl pahalı oteller vardır. Bu zarif yaratıkları denizde seyretmenin sonsuz güzelliğlnl tatmış biri olarak onlara yakın olma isteğini çok iyi anlıyorum.Ama doğal şartlarda sahici karşıhklı ilişki çok enderdir ve böyle bir ilişkinin ticari şartlarda yaratılma çabasını haklı göstermek zordur... İnsanların kâr elde etmesi amacıyla hayvanları kullanması bana ters geliyor (her ne kadar insanlar bu süreç içinde hayvanlara saygılı olmayı öğreniyor olsalar bile). Bazıları Monkey Mia kumsalına yunusların gelmesini, yunusların "insanlardan hoşlanması"na bağlıyor, bazıları yunusların sadece "merak" yüzünden geldiklerini söylüyor, başkaları için insanlarla ahbaplığa ihtiyaç duydukları için geldikleri görüşünde. Bunların hepsi de doğru olabilir. Bugüne kadar bilim bu konuda bir açıklama getirebilmiş değil... uygarlık ile saf doğa arasında bir çizgidir. Bu çizginin gözlemle saplantı arasında bir çizgiye dönüştüğüne sık sık tanık oldum; bu da bana insanların pek çoğunun yaşamlarında, yüreklerinde bir boşluk hissettiklerini, bu boşluğu ancak yabani yaratıklarla ilişki kurarak doldurabildiklerini gösterdi: Monkey Mia'da pek çok Insan İç huzuruna kavuşuyor. Gelgelelim insan unsurunun araya girmesi, Monkey Mia'nın bundan böyle tam anlamıyla yabanı ya da el değmemiş bir yer olamayacağı anlamına gelir. Artık orası hayvanların lyiliği için "yönetilmek" zorundadır. . Tabiı bir yandan da insanların esınlenmesı ya da eğlenebilmesı mümkün olabilmelidir. Yönetim, tanımı gereğı, orijinal "vahşi" deneyimin son bulduğu, kendiliğinden olanın yerini önceden tahmın edilebilir olana terk ettiği anlamını taşır. Denetim Monkey Mia'daki yunus olayını koruyacak mı, yoksa yok mu edecek? Bunu hep beraber göreceğız. Nitekim geçen yıl kumsaldaki bir umumi helâdan dışarı atıklar sızdı. Körfezde görünmez olup "kayıplara karışan".. yunusların ortadan kaybolmasına resmen "ölüm" denmiyor... Yunusların sorumlusu bu atıklar olabilir. Fakat kesin olan bir şey varsa, o da ınsan toplumunun gittikçe daha çok sayıda bu tür ilişki vahaları, parklar, koruma ve üretme çıftlikleri ve "doğal" sığınaklar yaratmayı sürdüreceğidır. Bu eğilim, ister istemez, gelecekte şu soruyu ortaya çıkaracak: Ne kadar çok ınsan, fazla çoktur?... Doğaya ne kadar çok yakınlık fazla yakınlıktır? 11 Mekke yolculuğu gibi Ama benim için ilginç soru, asıl, İnsanların nlye yunusların yanına gltme Ihtlyacı duydugu. Monkey Mia'nın sürekli ziyaretçileri ise bu yolculuk niye adeta hacca gitmeye benziyor? Monkey Mia, insanı bir tür iç mücadeleye çagıran bir yerdir... Gittikçe belirsizleşen denetim altında bir
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle