Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ÇEVRE S A Y F A S I Benzinin çeyreye zararı nasıl önlenir? Katalizör ve alkol katkılı benzin kullanımı zorunlu... Prof. Dr. H.Ayşe Aksoy İ.T.Ü. KlmyaMetalur|l Fakültesl D Danimarka 'c(aW pilot deterjan lesisi. Gen teknolo/isi yoluyla hazırlanmış Aspergillus oryzae mantan bir fermentasyon aygıtına ahnarak lipolaz enzimı üretiliyor. Sadece çamaşır değil çevre de beyaz! Danimarkalı biyologlar gen teknolojisiyle mantarlardan yararlanarak, yağ parçalayan bir enzimi bol miktarda )l ' ıvan üretmeyi başardılar. Enzimli deterjan D eterjan reklamlarının metin yazarları "şlmdi daha beyaz" gibi reklam sloganlarıyla "yeni formüllü" deterjanları daha çok sattırmanın yollarını arayadursunlar, Danimarkalı araştırmacılar gelecek yıl gerçekten yeni bir formülle hazırladıklan deterjanı piyasaya sunmayı hedeflıyorlar. Lipolaz adı verilen yağ parçalayıcı enzimi üreten bir mantarın yardımıyla, elblselerdeki yağ artıkları en küçok Iz bırakmadan parçalanacak. Protein lekelerıne karşı protein parçalayan enzimler deterjanlarda birkaç yıldır kullanılıyordu. Yağ lekelerine karşı ise, şimdiye kadar deterjanlarda bulunan aktif maddeler, ancak yüksek sıcaklıklarda etkin duruma geçen yüzey gerilimini azaltıcı tensitlerdi. Yeni deterjanlara eklenmesi düşünülen yağ parçalayıcı enzimlerin üretiminden sorumlu DNA parçası, gen mühendislerince, Aspergillus oryzae adlı mantar kalıttm materyaline eklenmış. Bu mantar, yağ parçalayıcı enzimi deterjan üreticilerinin gereksinimini karşılayacak kadar bol miktarda yapabiliyor. Piyasa adı "HlTopp" olması düşünülen yeni deterjan, 1987 yılından beri, genteknolojik olarak hazırlanmış yeni ürünlerin daha çabuk piyasaya verildiği Japonya'da deneniyor. Deneysel çalışmaların hızla olumlu sonuçlar vermesi, Danimarkalı araştırmacılan deterjanın kısa bir süre içinde Avrupa'da kullanıma gireceği konusunda umutlandırmış. Bu arada bazı deterjan uzmanları, enzimli deterjanların hiçbir zaman tensitli deterjanların yerini tümüyle doldurmayacağı görüşündeler. Onlara göre sabunlar, yağın kumaş dokularından atılmasında vazgeçilmez bir yere sahipler. Ayrıca tensitler, enzimlerden çok daha ucuza mal oluyor. Buna karşın enzimlerin tensitler karşısındaki en büyük üstünlüğü, 30 derece santigrad glbl düşük sıcaklıklarda bile etkin durumda bulunmaları. Bu nedenle tensitlerin yanı sıra enzimlerin şimdiki deterjanlara eklenmesi, deterjanların etki alanını düşük yıkama sıcaklıkları yönünde genişletecek. Enzimli deterjanlara bağlı derl reakslyonu ve alerjiler şimdiye kadar gözlemlenmemiş. Atık sularla lipolaz enzimi birkaç gün içinde bitki ve hayvanlara zararı dokunmayan bileşenlere parçalanıyor. Araştırmacılara göre, laboratuvarda gen teknolojisi yoluyla değiştirilmiş olan mantarlar kazaen doğal yaşama karışacak olsa bile, bunlar hayatta kalma şansına sahip değiller, çünkü bu mantarlar doğal akrabalarına göre çevre koşullarına çok dayanıksızlar (i.m.) ünya enerji tüketiminin önemli bir kısmı fosil yakıtlar olarak tanımlanan petrol, kömür ve doğal gazdan karşılanmaktadır. Bu kaynakların rezervlerinin sınırlı olması ve çevreyi kirleten bileşikler içermesi 2000'li yıllarda güneş, rüzgâr, jeotermal, nükleer, hldrollk, blokutle ve hldrojen gibi temiz ve yenilenebilme özelliğine sahip enerji kaynaklarının değeıiendirilmesini zorunlu kılacaktır. Dünya enerji tüketiminin H 25'l taşıtlar Içln kullanılmaktadır. Petrol tüketimi incelendiğinde dünya petrol tüketiminin % 45'inin ulaşım alanında, bu miktarın ise, yaklaşık 3/4'ünün kara taşımacılığında kullanıldığı görülür. Konu Türkiye açısından incelendiğinde, 1988 yılında rafinerilerimizde yaklaşık 24 milyon ton ham petrol işlendiği ve sivil petrol ürünleri tüketiminin ise 20.1 milyon ton olduğu görülmektedir. 1988 yılı sivil benzin tüketimimiz 2.17 milyon ton, gaz yağı ve dizel yakıtı tüketimi 6.97 milyon ton, fueloil tüketimimiz ise 6.17 milyon tondur. Bu yakıtların yakılması sonucu egzoz gazlarından karbonmonokslt, azot oksitler, hldrokarbonlar, aldehltler, kükürt dlokslt, aromatik bileşikler ve katı madde gibi zararlı bileşikler havaya karışarak çevremizi kirletirler. Bu zararlı maddelerin miktarı yakıtı n cinsi ve yakma koşullarına bağlı olarak değişebilir. Benzin kullanımında havaya yayılan zararlı maddelerden biri de kursun halojenürlerdlr. Kurşun halojenürler, benzine oktan sayısını yükseltmek ıçin katılan kurşun tetraetil, kurşun tetrametil gibi kurşun alkil bıleşıklerinden oluşur. emisyonları minimuma indirildiği gibi oto yakıtlarından kaynaklanan kurşun kirliliği de ortadan kalkmaktadır. Ülkemizde 1989 yılında turistik yörelerde kurşunsuz benzin satışı başlatıldı ise de benzine halen kurşun tetra etil katılmaktadır. Mevcut rafineri teknolojisinde bir değişiklik yapmadan kısa vadede kurşun kirliliğinin ortadan kaldırılması için alternatlf motor yakıtları önerilebilir. Bu yakıtların en önemlisi alkol katkılı benzinlerdlr. Hacmen % 520 kadar alkol içeren benzinler, motorlarda herhangi bir değişiklik yapılmaksızın kullanılabilmektedir. Alkol katkısı, yakıtın oktan sayısını yükselttiği gibi egzoz emisyonlarında da azalmaya neden olur. Örneğin, metanol katkılı bir benzin kullanımında karbon monoksit, hidrokarbon ve azot oksit emisyonları azalır. Aldehit emisyonunda meydana gelecek artış ise katalitik olarak önlenebilir. Yüksek oktan sayılı benzin üretimi için gerekli yeni teknolojiler ise alkilleme, polimerizasyon ve izomerizasyon prosesleridir. Bu proseslerde kullanılan, normal ve dallanmış alkan ve alkenierin üretimi de petrole bağımlıdır. Petrol tüketiminin % 9O'ı ithal edilen ülkemizde doğal gaz ve blokütleden üretilecek metanol ve etanolün benzin katkısı olarak kullanılması düşünülebilir. GAP alkol üretimi ıçin gerekli biokütle, örneğin sorgun dansı, yetiştirılmesine olanak sağlayabilir. Katalizör ve alkol katkılı benzin kullanımı ile hem çevre kirliliği, hem de petrole bağımlılık azalacaktır. D Alkol katkılı benzin AT ülkelerinde benzine katılabilecek kurşun bileşiklerinin miktarı 1979 yılında hazırlanan kanunlarla sınırlandırılmıştı. Örneğin Batı Almanya'da 1 litre benzine katılacak kurşun alkil miktarı maksimum 0.15 gram, İngiltere'de 0.55, İsviçrede normal benzin için 0.15, süper benzin için 0.4, Yunanistan ve Hollanda'da ise 0.84 gram kurşuna eşdeğer miktarlarda idi. Ülkemlzde İse 1988 yılı bılgilerine göre süper benzin için bu değer, 0.4, normal benzin için 0.15 gramdır. Ancak günümüzde pek çok Avrupa ülkesinde, Amerika Birleşik Devletleri'nde 1975 yılından itibaren uygulandğı gibi yeni üretimlerde otomobillere katalltik son yakma slstemleri monte edilmektedir. Bu sıstemlerde kullanılan katalizörler ise kurşun bileşiklerince zehirlendiği için kurşunsuz benzin kullanımı gerekmektedir. Bunun sonucu olarak da egzoz gazı Kurşun miktarı 20