24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

DİL Ö Ğ R E N İ M İ İkinci dilin zorluğu devinim. Yabancı bir dil öğrenmenin zorluklarına "iç bakış" Konuşma: Uzay, zaman boyutunda psikolojik bir Dr. Barış Korkmaz azı temel ılkeler gıderek karmaşık laşan ve zengınleşen ınsan bılgısı ne karsın yenı bıçımler altında kar şımıza yenıden çıkarlar Bunlardan bırı de zıtların bırlıkteiığı ve bunlar arasındakı dınamık ılıskının sureclerı zıncır tarzında uretmesıdır Bunun dılbılımdekı bir yansı ması şımdıye kadar yapılan bırçok çalış maya karsın ınsanın konuşma yeteneğıy le ılgılı olarak konuşma ve konusulanı an lama ışlevlerı arasındakı karşıtlık ve bir hktelıkten oteye gıdılememesıdır B dığı gıbı bir duyguyu, bir eleştırıyı, bir övguyu ıfade etmenın yerleşmışguncel kalıpları olabılır Yerel ağız farklılıklarına değınmıyorum, çunku bunlar aynı anadılı konuşan ınsanlar ıçın bıle sorun oluşturur Çocuktaki sıçrama Buraya kadar sayılan zorlukların ortak bir paydası var mıdır? Nasıl oluyor da 23 yaşlarında bir çocuk adeta bir sıçramayla anadılını ogrenıyor Bunu tam olarak bılmıyoruz Bıyolojık açıdan çocuğun daha fazla oğrenme kapasıtesf olduğu, myelınleşme (sınırlerın kılıf kazanması) sure cınde dıl oğrenımının daha kolay olduğu one surulur Ote yanda çocuk henuz bıl medığımız ve yabancı dıl eğıtımınde kullanamadığımız bazı tekniklerı de kullanıyor olabılır Ama temelde bırçok kışının kolayca kabul edebıleceğı gıbı dilin belli bir duygusal ve yaşantısal temelde kazanılıyor olması en onemlı yardımcı faktordur Sesler kelımelerın bıçımıdır, kelımelerın ıcerığını sunar O ıçerıkle ılgılı kendı dılımızle edındığımız geçmış yaşantımızı çağrıştırır, onunla buluşur Halbukı anadılde böyle bir sorun yoktur Sesler yaşantıya doğrudan bağlıdır Bunu Turkçe oğrenen yabancıların zorluğu açısından ele alalım Ozellıkle ekler ısmıne, ı gıbı hallerı zorgelmektedır Gozu, bacağı (bacakı), duvarı, boruyu gıbı çeşıtlı duzensızlıkler gosteren takılar yabancı ıçın bir ses, bızım ıçın ıse bir uyumdur Yabancı ıçın dışsal bir ek, bızım ıçın ıse içsel bir zorurıluluktur Anadılın bir başka kolaylığı da, daha konuşmanın başından ıtıbaren her duzeyde bellı ıpuçları sunması ve bunların bırbırı ardına neyın geleceğını ve bunların ne anlama geleceğını haber vermesıdır Adeta her ıpucu bir dığerını hazırlar, anlamının guncel kıvraklığını verır Bu ıpuçları oğretılemez, gundelık yaşamda kazanılır Bu ıpuçları jest, mımık gıbı dıl dışı oğelerle sağlanabıleceğı gıbı çoğu kez dılın yapısına, tarıhıne, gundelık yaşamda aktıf kullanımına ılışkın çok kuçuk dılsel ayrıntılardan oluşur "Redundancy ' olayın ozünu açıklayan kılıt bir kavramdır Ekonomık ılkedır Yanı anadılı konuşan, mınımal gereklı enformasyonu aldığında karşısındakını anlar Doğal olarak yukarıda soylenen her şey konuşma edımı ıçın başka bir tarzda geçerlıdır Konuşma eylemı kendılığınden veya karşılıklı konuşma ıçınde gelışır Mer ıkı durumda da uygun bir motıvasyon söz konusudur Konuşmanın mutıvasyonla ılışkısı ozellıkle dınamık psıkolojı açısından ıncelenmıştır Motivasyon, konuşmanın butunune duygutonu, renk olarak yansır Henuz pek bılemedığımız sureçlerden geçerek (ozellıkle erken çocukluk donemınde) oğrenılmış kalıplar temelınde şekıllenır Bu şeklı o dılın soz dızımı yasaları sağlar Soyleyen açısından kafasında bellı bir taslak vardır Konuşurken bir ışık, anında bellı bir noktayı aydınlatmakta ve bu şekılde İç konuşma dış konuşmaya donmektedir. Konuşan kışı de bellı ıpuçlarını takıp ederek kafasındakı taslak ıçıne uygun kelimeyı anında yerleştırmektedır Ouygusundakı ınış çıkışlar kendısıne yol göstermektedır Ikıncı bir dilı oğrenen içın konuşmaya aıt guçlukler nelerdır? Konuşurken de seslerın çıkartıl nası sorunu vardır Çoğu kez anadıldekıne benzer bir sesle taklıt edılmeye çalışılır Sıklıkla bellı bir sesı çıkarmanın alternatıf yolları vardır ve bunlar kullanılır Konusulanı anlarken "passive vocabulary" denen, okuduğumuzda, duyduğumuzda hatırladığımız kelıme hazınesı etkılı olurken, konuşurken "actıva vocabulary" denen grubu kullanmak gerekır ğunde bu son nokta, konuşmanın yerleşık, o topluma ozgu yanları da ıçermek uzere toplumsaJ nıtelıktekı normlarına bağlıdır Bu normlar bir şeyın nasıl, ne zaman, ne olçude, ne sureyle anlatılacağı, dınleneceğı uzerıne ortalama kabul gormuş yasalardır Bunlar da yabancı dılde konuşanın onundekı zorluklara katılır Buraya kadar konuşma edımıyle konusulanı anlamayı bırbırınden ayrı, ama ılışkı ıçınde ele aldık Khnısyenın (nörolog) gözlemlerı ve araştırmacıların çalışmaları bu ayrışmayı doğruluyorsa, bunun ılgılı başka alanlardakı yansımasını aramak gerekır Bu konuda çok değerlı çalışmalar dılbılımcı Jacobson tarafından yapılmıştır Dılbılım ıle beyın hastalığı sonucu oluşan konuşma bozuklukları arasında ılışkıler kurmuştur Ben, konuya farklı bir noktadan yaklaşmak ıstıyorum İç içe iki kavram Konuşma ve konusulanı anlama bırbırının ıçındedır Her bırı dığerını bir parça varsayar Konuşma bir butun olarak uzayzaman boyutundakı psikolojik bir devınımdır Kelimelerın sıralanışı zamanı oluşturur. Bu sıralama, benzemez elemanların, bırbırını dışlayarak ve butunleyerek bir serı oluşturmasıdır Kelımelerın bu dızilış sırasında oluşturduğu dıkey ilışki ıse dıl koduyla olanaklı olan tum kesışmelerıdır Bunlar, sinonimler, metaforlar ve dığer anlamlardır Bu da uzayı oluşturur Benzerlerı, eskı nıtelıklerı (yanı dıl kodunda var olanları) Dılın ozellıkle beyın hasarı Sonucu çıkan bozukluklarını bu temelde ele almak mumkundur Bu sekılde konuşmayı anlama ve konuşma eylemınde bozukluk şeklınde ıkı temel tıpı ayırt edebılırız Bir noktayı hatırlatmakta yarar var Anlamak ıçin her zaman bir benzeri gereksinir, benzemezlığı bu şekılde tanırız Bu, dınleyıcı açısından boyledır Benzer, ortak dıl, benzemez ıse karşımızdakının sunduğu bılgıdır Konuşan ıse konuşmak ıçın ıse benzemezı gereksinir, bu motıvasyonudur, benzerlığı sunar Bu benzerlık onun anlaşılırlığıdır Norolojık konuşma bozukluklarını bu temelde ele aldığımızda eğer kışının konusması anlaşılmıyorsa, fonem hece, kelıme, soz duzeyınde dızı bozulmuş, benzemezlık kaybolmuştur Salt benzerlık anlaşılmaz, motor dısfazıde sıklıkla tek bir hece prozodık olarak tekrarlanır Eğer konusulanı anlamıyorsak benzer kaybolmuştur, salt benzemezlık yıne anlaşılmaz Bu takdırde adeta kelıme salatası vardır Bu şekılde sanata da gonderme yaparsak, şiır anlamanın, duzyazı soylemenın sanatıdır Duzyazı sozdizimi içinde benzemezi sunar, şiir anlam içinde benzeri sunar. Elbette bunlar bırer soyutlamadır ve anlayışımızı derınleştırdığı, çozum lemeyı kolaylaştırdığı olçude yararlıdır Başta da belırtıldığı gıbı gunumuzde modası geçmış gozuyle bakılsa da, diyalektiğin en onemlı ılkelerınden bırı olan her şeyin ilişkiliği, tum sakıncalarına karşın olguları bırbırıne bağlayan, mutlaka aranması gereken bir ılkedır Çunku gıderek karmaşıklaşan dunyada en onemlı tehlıkelerden bırı, parçalar yuzunden butunun kaçırılmasıdır L Bu yazıda yabancı bir dıl öğrenırken karşılaşılan zorlukların ıcebakıs yöntemıyle bir dokumunu anadılı oğrenmeyle ara sındakı olası farkları sunmak ve konuşma ıle konusulanı anlama arasındakı farkla rın genel bazı yansımalarını ırdelemek ıstıyorum Anlama zorlukları Ikıncı bir dılı oğrenmeye çalışan kışının, anlama açısından zorluklarından birı, seslerı bırbırınden ayrıştırmaktır Bu zorluk tek bir ses duzeyınde kendını bellı edebıleceğı gıbı, bir kelımenın anlaşılmaması şeklınde de olabılır Sesler bırbırıne geç mış, bırbırıyle kaynaşmış gıbıdır, kulağa bir butun olarak çozumlemesı guç ulamalar tarzında gelır İkinci zorluk surattır. Hızlı soylendığınde anlaşılamayan bir soz yavaş soylenınce anlaşılacaktır Beynın cozumleme suratı bunu belırleyecektır Bir başka faktor vurgu'dur Vurgulama azaltıldığında ya da o dılde genellıkle vurgulanmayan, ama yabancı bırının anlaması ıçın duyulması şart olan bir cumle oğesı vurgulanırsa anlamak olanaklı olur Dığer bir faktor, kelıme hazınesidir; kelımenın sozluk, mecazı anlamlarının ve deyımlerın bılınmesı gerekır Zorluğu etkıleyen başka bir neden cumle uzunluğudur. Cumleyı tumuyle akılda tutabılmek zordur Cumlenın sonuna gelındığınde başının hatırlanıyor olması ge rekır Bu da ozel bir dıkkat ve çabayla olur Bu caba ve dıkkat, sonunda yorgunluğa yol acar ve bunun sonucunda karşılıklı konuşmanın ılerleyen saatlerınde paradoksal olarak anlama zorluğu başlar Baska bir grup neden ulusaltarıhsel nedenlere dayanır Sıkça belırtıldığı gıbı bir dılı tam anlamak ıçın o toplumda yetışmış olmak gerekır Bazı şeyler ulusça, ortaklaşa b^nır varsayılır Yıne benzer nedenlerle bazı şeylerı ıfade etmenın ortak kalıpları vardır Bıreysel farklar bıle bu an latım kalıpları uzerındeyurur Bu kalıplar bir yer, bir durum tarıf etmek ıçın olabıl İkinci dili konuşma zorlukları önemlidir, ÇL'nkü sözcükler kişide tam bir kavram haline geçemezler Burada bellı bir kavramdan uygun kelımeye, doğrudan kışının kendısının gıtmesı gerekır Bu da çok zor bir şeydır Çunku ıkıncı dılı sonradan oğrenen kışıde sozcukler tam bir kavram haline geçemezler Bunun en çarpıcı kanıtlarından bırı yabancı dılde bulmaca çozulmeye çalışıldığında ortaya çıkar Verılenden ıstenen kelımeyı çıkarmak, çağrıştırmak olanaksız gıbıdır Halbukı yanıt soylendığınde bağlantıyı kurmak çok kolay olur Kavram, bir kelıme altında çok değışık anlam ve bağlantının hıyerarşık bir duzenlemesı olduğundan ve duşuncemız bu ınce bağlantılarla aktığı ıçın, duşunulenı tam olarak aktar mak bu bağlantıların sıkı bir provasını yapmış olmayı (çocukluk donemı) gerektırır Aksı takdırde gayet kaba anlatımlar seçme durumunda kalınır Konuşma edımının kendısı bırçok formlar ıçerır Bunlar tekrarlama, isimlendirme, spontan konuşma, karşılıklı konuşma ve yazılı konuşma formları şeklındedır Tekrarlama ve ısımlendırme, ozellıkle çocukluk çağlarında onemlıdır Bunlar arasında karşılıklı konuşmanın bazı ozellıklerı kayda değerdır Karşılıklı konuşma, karşısındakının anlamasını ve kendı anlaşılırlığını denetleme ışlevlerının çok belırlı olduğu bir bıçımdır Ozellıkle dılın ılctıç:m ışlevı duşünuldu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle