17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

B İ YO LOJ İ Bitkileri dünyaya yayan karıncalar Karıncaların, 60 çiçekli bitki ailesinden en az 3000 bitkiyi, Antarktika hariç bütün kıtalara yaydığı saptandı. itkiler tohumlarını uzaklara dağıtabilmek için sıklıkla hayvanların yardımından yararlanırlar. Bazılannın tohumları memeli hayvanların kürklerine ya da kuşların tüylerine geçici olarak yapışır. Ticari orkide ağaçlarının ve başka bazı bitkilerin ise meyva yiyen hayvanların sindirim sisteminden hasar görmeden geçerek dışkıyla birlikte toprağa ulaşan tohumları vardır. Tohumları dağıtan hayvanlar yalnızca omurgalılar değil, karıncalar da bu işlevi yerine getiriyorlar. Biyologlar, karıncaları bitkilerin bütün dünyaya yayılmasındaki en büyük güç kılan özel mekanizmaları çözmeye yeni başlıyorlar. Karıncalarla yayılan bitkiler Antarktika hariç bütün kıtalardaki doğal yaşam ortamlarında bulunurlar. Şu anda altmıştan fazla çiçekli bitki ailesinden 3 binden fazla türden bitkinin bu şekilde yayıldığı biliniyor. Pek çok bitkinin tohumlarını dağıtan karıncalar arasında karşılıklı yarara dayalı bir ilişki vardır. Bu ortaklık birbirinden bağımsız olarak o kadar çok bitki grubunda ortaya çıktı ki bu ilişkiden yana güçlü ve yinelenen baskılar olması gerektiği düşünülmekte. Bu makalede söz konusu ortaklığın evrimini ve ekolojik avantajlarını inceleyeceğiz. Karıncalar tohumları iki mekanizmayla dağıtırlar. Bunlardan biri çok miktarda tohum toplayıp yuvalarına taşıyan ve sonra bunları yiyen hasatçı karıncaların etkinliklerinin verimsizliğine dayanır. Yuvaya taşınan tohumların bazıları yol boyunca düşürülür, kaybedilir ya da toprağa gömülür ve işçi arıların dikkatinden kaçar. Bu to Çeviri: Gülşat Aygen B humlar büyüyerek bitkinin yeni bir bölgede üremesine neden olurlar. Karıncalar düşürüp kaybettiklerinden çok sayıda tohum yedikleri için bu dağıtım mekanızmasının, tohumlarının büyük bir kısmını kaybeden bitkilerden çok karıncaların yararına işlediği düşünülebilir. Bu nedenle hasatçı karıncalar tarafmdan gerçekleştirilen tohum dağıtımı ortaklığın değil, tohum yağmacılığının bir ürünü olarak betimlenir. Etkisi de büyük oranda kıraç yaşam alanlarıyla sınırlıdır. Bizi asıl ilgilendiren ikincı dağıtım mekanizması oldukça farklıdır ve daha geniş bir etki alanı vardır; tohuma yakın ya da ona bağlı bir yağ kütlesi olan elayzom üreten bitkileri de içerir. Karınca hem tohumu hem de tohumun elayzomunu yuvasına taşır; karınca kolonisi elayzomu yer, tohumu zarar vermeksizin bırakır. Bu etkileşimde hiçbir tohum karıncalara kurban edilmez. Yunanca'da "karınca" anlamına gelen myrmex ve "dağılma" anlamına gelen kore sözcüklerinden oluşturulan myrmecochory teriminden de anlaşıldığı gibi bu gerçek bir ortaklıktır. Elayzomlar çeşitli bitki ailelerinin evrimi sırasında defalarca karınca besini olarak ortaya çıkmaktadır. Çoğunlukla her bitki ailesinden yalnızca bazı türler karıncalarla dağılır. Orneğin büyük çiçekli Trllllum cinsinden bitkilerin bazı türlerinde elayzom vardır ve karıncalarla dağılır; bazılannın ise etli meyvaları vardır ve omurgalı hayvanlar tarafmdan dağıtılırlar. Myrmecochory ilk olarak 1906 yılında isveç'te J.R. Sernander tarafmdan araştırıldı. Kısa süre sonra botanikçiler diğer kı Aphaenogaster rudis türunden işçi karıncalar, larvalan kankokunden tohumlara taşıyorlar, bo Çuruk kutuklerde genellıkle karınca yuvalan bulunur Yukarıdakı lotoğrafta, kütüğün üstünde büyüyen bitkiler, yuvtya taşınan tohumlardan gelıyor. 12 talarda da karıncalarla yayılan bitkiler keşfettiler. Elayzomları olan bitkilerin çeşitliliği evrim yoluyla karıncaçekici şekle ulaşan çeşitli bitki dokularında da görülmektedir Bazı bitki türlerinde tohum kabuğundaki dokunun bir kısmı genışleyerek elayzoma dönüşmüştür. Bazı türlerde ise elayzom, tohumu çevreleyen yumurtalık duvarının bir kısmından kaynaklanır. Böylece farklı işlev ve biçimlerdeki yapıların doğal seçicilikle aynı rolü oynamak üzere yeniden şekillenebileceği ortaya konmuş olur. Elayzom olayında, aslında bitki yiyen böceklere karşı tohumu korumakla yükümlü dokular biyokimyasal bir dönüşümle karıncalar için besin halini almışlardır. Elayzomlar içleri zengin besinlerle dolu vakuoller, yani zarla çevrili bölgeler içerirler. Çok sayıda myrmecochore ınceledikten sonra Münih Üniversitesi'nden Andreas Bresinsky elayzomların hayvanların gereksinim duyduğu pek çok farklı yağ asitleri, yağlar ve diğer yaygm besinler içerdiğini bildirdi. Bu besinler karıncalar tarafmdan tüketiliyor. Karıncaların çoğu böcek ve diğer hayvan ve bitki parçaları yerler. Elayzomlar ve onlara bağlı tohumlar karıncaların alması için kimyasal olarak hayvan dokusunu taklit edebilir. Elayzomlar karıncaların toplama davranışını harekete geçirecek başka biyokimyasal maddeler taşıyor olabilirler. New Mexico Üniversitesi'nden Diane L. Marshall ve çalışma arkadaşları Avrupa menekşesinin elayzomunda "1,2 diolein" adı veri len ve karıncaları çeken belirli bir kimy. sal madde saptadılar. Dünyanın her tar fındaki myrmecochore'larda görülmeleı elayzomların karıncalarda yiyecek topl manın ötesinde davranışları uyarıyor ol bileceği hipotezini akla getirmekte. Örn ğin oleik asidin bazı karıncalarda mekr forez adı verilen ölütaşıma davranışı uyardığı bilinmekte. Anlaşıldığı kadarıy bu maddeyi içeren elayzomlar da aynı n denle taşınmakta. Tohumların karıncaların yollarına yakı laşmasını kolaylaştırmak için myrmeco hore bitkilerde başka morfolojik uyarlam lar da söz konusudur. Bazı türlerde sa lar ve meyvayı taşıyan dallar ince ve gü süz olup tohumlar olgunlaşınca eğilirlt Böylece tohum karıncaların dolaştığı y re yakınlaşır. Bazı türlerde ise bu daha da belirgiı dir. Örneğin Carex umbellata'de çiçekli nen sap o kadar kısadır kı tohumlar ve £ raflarındaki dokular toprağa yakın yerc olgunlaşır. Daha da ilginç bir örnek ise Kı zey Amerika'da yetişen yabani bir çiçe olan Trıllium petiolatum'dur. Çoğu trillıı mun genellikle 30 cm uzunluktakı bir s. pın üstünde büyüyen üç yaprak ve bir ç çeği vardır. Oysa T.Petıolatum'un büyük < ; çeğı toprağa çok yakın bir yerde olgunh şır ve elayzom içeren tohumlar olgunlaşı sonunda karıncalara sunulur. Üstelik trılliumların yaprakları genelli le çiçeğın altında büyurken T. Petiolatun da yapraklar çiçeğin altından çıkıp çiçı ğın üstüne ulaşmalarını sağlayan saplı rın ucundan uzarlar, böylece fotosente
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle