22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

1990 NOBEL ÖDÜLLERİ kalı gazeteci John Crevvdson'un özenli araştırmahaberine inanırsak Gallo hlçbir şekilde bu ödülü hak etmedi. ("The AIDS Öuesf" Chicago Tribune gazetesinin 19 Kasım 1989 tarihli 16 sayfalık özel raporu). Gazeteci Crevvdson'a göre Montagnier'in kendisi de ödülü tek başına hak etmiş değil. Onunla birlikte çalışan Françoise Barre Sinoussi ve JeanClaude Chermann ödüle ortak edilmeli. Amerikalı bilim gazetecisının yargısına göre Gallo, yaptığı yanlışlar sonucunda çalışma grubunu uzun süre hatalı bir yöne götürdu Söz gelimi Gallo, uzun süre o zamanlar HTLVIII olarak adlandırılan HIV virüsünün kendi tarafından keşfedilen HTLVI adlı lösemi virüsüne akraba ve hatta onunla özdeş olduğunu düşündü. Oysa Chermann ve Montagnier, o sırada Gallo'dan çok önce bu virüsler arasındaki farkları kanıtlamışlardı. Şimdi HIV virüsünün keşfinin üzerinden 8 yıl geçti. Gallo, halen büyük hedefı olan Nobel'e ulaşmayı düşlüyor ve bu yönde çaba gösteriyor; AIDS konusunda en yüksek otorite olduğunu bilim dünyası ve kamuoyuna kabul ettirmek içın kitle ıletışim araçlarını kullanmayı çok iyi becerıyor. Ayrıca 100'ü aşkın uzmanı bulunan çok iyi donatılmış bir laboratuvar Gallo'nun emrinde çalışıyor. Çalışma grubu ile yaptığı yayınların sayısı yüzleri aşıyor. Nobel tıp, fizik ve kimya ödülleri Odül,organve dokunakline... merikalı doktorlara Nobel Tıp ödülleri organ nakli konusundaki öncü çalışmatarı nedeniyle verildi. Kırk yılı aşkın gelişimi içınde organ nakline katkıda bulunan bılım adamları arasında Murray ve Thomas'ın Nobel'e layık görülmelerinin nedenı, bu araştırmacıların organ naklinin başarısında temel öneme sahip bağışıklık baskılanmasına ılışkin keşifleri. 1950'lerin başında organ naklinin teknik yanı hayvan deneylerıyle çözümlenmişti, ancak nakil yapılan hastalarda organın reddine yol açan bağışıklık reaksiyonları nedeniyle başarı sağlanamıyordu. Peter Medawar 1960 yılında bağışıklık olayının immünolojik doğasına ilişkin çalışmaları nedeniyle Nobel almıştı. Yetmişlı yıllara gelindiğınde immünolojik organ reddi reaksiyonlarında hücre yüzeyinde bulunan bazı maddelerin rolü olduğu anlaşılmıştı. Bu maddelerin yapısı insanın genlerınde belirlenmişti. Vücudun kendisi ile kendısıne yabancı hücreler arasındaki ayrımı kesin olarak tanıma ve yabancı hücreleri yok etme özelliği, bakteri ve virüsleri öldürdüğü gibi yabancı dokulart da hasara uğratıyordu. Ancak aynı genetik materyali paylaşan tek yumurta ikizleri arasında yapılan organ nakillerinde ret olayı görülmüyordu. 1954 yılında Murray ve arkadaşları Boston'daki bir hastanede tek yumurta ikizleri arasında ilk başarılı böbrek naklini gerçekleştirmışlerdi. Ne var ki genetik yönden yakınlığı olmayan kişiler arasında organ nakli, cerrahi teknik sorunların çözümüne karşın immünolojik güçlükler nedeniyle yüz güldürücü değildi. Fransız cerrahların öncü çalışmalarının ardından Murray, 1960'ların başında bağışıklık reaksiyonlarını baskılamak amacıyla nakil yapılacak hastalara yüksek enerjili radyasyon uyguladı. Tüm beden ışınlaması olarak adlandınlan bu uygulamaya ilk defa bağışıklık engeli zayıflatılarak hastaların yabancı organları uzun süre kabul etmeleri sağlanmış oldu. Ardından Murray (ve Calne) hücre bölünmesini engelleyen Mercaptopurin adlı ilaçla bağışıklığın daha iyi bloke edildiğini gösterdiler. Bu ilerleme sonucunda Thomas ve Storb, Seattle'da başarılı kemik iliği nakilleri gerçekleştirdiler. Bağışıklık baskılanmasının başarısından sonra organ nakli hızlı bir gelişim çizgisi izledi; 1963 yılında ilk karaciğer, 1967'de ilk kalp nakli yapıldı. Ayrıca bağışıklık reaksiyonlarının, kişiler arasındaki doku uyuşma faktörlerinin (HLA antigen sistemi) saptanmasıyla azaltılacağı duşünükjü. A Cinsler arası ayrıcalık Harriet Zuckerman'ın Nobel dağıtımında saptadığı başka bir özellik, ödülün tarihinde bılim kadınlannın ihmal edilmesi: Oiyelim ki Robert Gallo, Nobel'e kavuştu Bu durumda başarıstnda önemli pay sahibi çalışma arkadaşı Bayan Flossie VVongStaal, büyük olasılıkla ödül komitesi tarafından dikkate alınmayacak. Nobel tarihine baktığımızda cinsler arasındaki bu ayrımcılığın Nobel'in özgül bir gerçeği olduğu anlaşılıyor. Örneğin 1944 yılında Otto Hahn, çekirdek parçalanmasını keşfi nedeniyle Kimya Nobel'ini kaldığifida, en az onun kadar pay sahibi ve dahi çalışma arkadaşı Bayan Lise Meitner görmezlikten gelınmişti. Ya da Rosalind Franklın: Onun gerçekleştirdiği ölçümler olmasaydı Watson ve Crick, 1953 yılında kalıtım maddesi DNA'nın sırrını çözemezlerdi. 7990 Nobel Tıp Odülü sahipleri Cerrah Joseph E. Murray, 1919 yılında Massachusetts'te dünyaya geldi. 1943 Yılında Boston'da Harvard Medical School'da öğrenimini tamamlayan Murray, önce Peter Bent Brigham Hastanesl, ardından New Yon\ Hospital'de çalıştı. 195666 yıllan arasında bu hastanelerde cerrah araştırma laboratuvarlannı yönetti. Uluslararası böbreknakli sıstemlni kuran Murray halen yirmi kadar tıbbl örgütün üyesi. E.Donnal Thomas, 1920 yılında Texas'ta dünyaya geldi. 1946 yılında Harvard Medical School'da tıp öğrenıminı tamamlayan Thomas, Peter Bent Brigham Hastanesi'nde hematohji ve kanser araştırma bölümlerinde çalışmalarını sürdürdü. 1963 yılında VVashington Üniversitesı Tıp Fakültesi'nde onkolojibölümü başkanlığma getirildi. Bağışıklık çalışmalannı 1985 'e kadar burada sürduren Thomas kanser alanında çok sayıda ödül sahibi. önerller Nobel ödülünde olumsuzlukları düzeltmek için bazı reform önerıleri yapılmış. Söz konusu öneriler arasında ödül sayısını çoğaltmak, ödül verilen dalları arttırmak gibi değişiklikler var. ödülün en fazla üç kişi arasında paylaştırılabilmesi, en çok haksızlığa yol açan kurallardan biri. Bunun en son örneği 1988 yılında yaşandı. Üç Alman kimyacı, fotosentez araştırmalarında Nobel alırken bu çalışmaya aynı oranda katılan dördüncü adam Dieter Oesterhelt1 in eli boş kaldı. Nobel'in "hakkı" üç olduğundan anlaşılan drVdüncü kişinin şansına küsmesı gerekiyordu. Yapılacak reformda göz önüne alınması gereken başka bir nokta, artık bir ekip çalışmasına dönüşen bilimsel araştırmanın bu yeni özelliği düşünülerek ödülün kişilere değil de çalışma gruplarına verilmesine olanak sağlanması. Herhalde ödül ve vakfın kurucusu ünlü bilgin Alfred Nobel, yaşıyor olsa vaslyetinin zamanın koşullarına göre değiştirilmesine kızmazdı. (Blld d«r Wl»««n»chaft 10/1990) Uluslararası bir organ nakli örgütü kurularak uygun verici ve alıcılar arasında bilgi alısverişi sağlandı. Ancak kişilerarası genetik değışkenlığin sanıldığından fazla olması nedeniyle organ nakillerinin asıl başarısı yıne de yan etkisi daha az olan bağışıklık baskılayıcı ilaçların bulunmasına bağlı kaldı. 1970'te Siklosporin adlı ilacın bulunmasıyla organ naklinde yeni bir "sıçrama" gerçekleşti. Ardından ona benzeyen FK 506'nın bulunmasıyla ve monoklonal antikorlar yardımıyla bağışıklık reaksiyonunun selektif baskılanması sonucunda organ naklinde 5 yıl hayatta kalma şansı %80'lere yükseldi. Parçacık f izikçileri ç ödül aldı ödül ld Nobel Fizik |ödülü, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nden iki Amerikalı Jerome I. Friedman, Henry VV.Kendall ve Standford Üniversitesi'nden Kanadalı Ftichard E.Taylor'a verildi. Üç araştırmacı "parçacık fiziğinde kuark modelınin geliştirilmesinde başlıca önemi olan, bağlı nötronlar ve protonlar tarafından elektronların esnek olmayan yayınması üzerine 1990 araştırmalan" nedeniyle isveç Kraliyet Bilim Akademisi tarafından bu ödüle layık görüldüler. 6O'lı yılların sonlarına doğru, Stanford Üniversitesi lineer hızlandıncısında protonun iç yapısını belirlemek amacıyla çalışmalar yapılıyordu. Fizikçiler, elektronları hızlandırarak protonlardan oluşmuş bir hedefe çarptırıyortardı. 1967'nin başındaki ilk denemeler sırasında, çarpışma sonrasında elektronlar, lastik top gibi, protonlardan geri sıçrıyorlardı. Fakat daha yüksek enerjilerde yapılan denemelerde, elektronların hedefe çarptıktan sonra yayındıkları görüldü. Baştaki enerjilerinin önemli bir bölümunü kaybediyorlar ve ilk yörüngelerine büyük bir açı yapan yönlerde ilerliyorlardı Başlangıçta, bu sonucun yanlış olduğu düşünüldü, çünkü bu olay, protonun iç yapısının sert tanelerden oluştuğunu ve elektronların bu tanelere çarparak geri döndüğünü ortaya koyuyordu. Fakat, bu yılki Nobel Fizik ödülü'nü kazanan üç araştırmacı, çok titiz bir çaiışmadan sonra, protonun içindeki sert taneleri belirlediler. Böylece, o zamana kadar dolaylı olarak gözlemlenebilmiş kur.rkların varlığını ilk olarak saptadılar. öte yandan, bu denemeler sırasında, kuarkların protonların içınde hemen hemen serbestçe hareket ettiklerini ortaya koydular. Lütfan sayfayı çcvirlniz
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle