22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

NESLİ T Ü K E N E N H A Y V A N L A R K I S A K I S A anne ve yavruçevre ilişkisi üzerine bilinmeyen ya da az bilinen pek çok konuya açıklık getirerek, Akdeniz foku ile ilgili önemli veriler kazandırmıştır bizlere. Türkiye dışında olup da çalışmalarını yurtdışında sürdüren bir başka bilim adamımız da Dr. Flkret Barkes'tir. Berkes, değişik bilim adamları ile birçok kereler Türkiye'ye gelmiş ve balıkçılardan bilgi toplama metoduyla Akdeniz fokunun son yıllardaki dağılımını ve sayısını belirleme çalışmaları yapmıştır. Akdeniz foku ne yazık ki üzerinde bılımsel olarak çok az çalışılan ve bilgi toplanan bir tür olmaktan başka, Türkiye ve diğer Akdeniz ülkeleri kamuoyunda her nedense hiç dikkat çekmemiş ve ıhmal edilmiş şanssız bir tür. Birtürün korunmasının, bilimsel çalışmalar kadar kamuoyunun tepkisine ve insanların göstereceği ilgiye bağlı olduğu bir gerçektir. Kıyaslanabilecek en güzel örnek, 1987 yılında yaşanan canrtta caratta harekatı ve otel antipropagandasıdır. Kaplumbağalar için hiç bilimsel araşiırma yapılmadı mı? Elbette yapıldı. Prof Remzl Geldiay'ın yıllar öncesine dayanan değerli çalışmaları vardır. Bu çalışmalar denizkaplumbağalarının Türkiye'deki durumları hakkında önemli veriler aktarmıştır bizlere. Fakat otelin yapımının engellenmesi ile habitatı, dolayısıyla denizkaplumbağalarının yaşamını, "doğaya duyarlı" insanımız yani kamuoyu kurtardı. Eğer bu denli toplu bir tepki gösterilmeseydi, caratta caratta ve chalonia mydaa türü denizkaplumbağaları muhtemelen en önemli kalelerlni kaybedeceklerdi. Japonlar'da aşırı yorgunluktan olum şırı çalışma sonucu yorgunluk ve stres nedeniyle ölümlere sık rasilanan Japonya'da soz kohusuolguya "karoşi" adı veriliyor. Birer "çalışma delısi" gözuyle bakılan Japonların günde 12 saat çalışması ve çok az yıllık izin kullanmaları sonucunda gelişen aşırı stresle mücadele, bu ülkede tartışılan konular arasında. Japonlar stresle mücadelede artık geleneksel Zen meditasyonu yerine ileri teknolojiyi izliyorlar. Beden ve zihin gevşedığinde beyinden frekansı 8 ile 13 Hertz arasında bulunan alfadalgaları salınıyor. Stresle mücadele enstitüleri karoşiye karşı korunmada şimdi "gevşeme kutulan" yöntemini deniyorlar. Beyin dalgalarının kontrolü amacıyla bıyomonitörlerle donatılmış odalarda Japonlar gevşemeyi öğreniyor. Karoşiden kurtulmanın başka bir yolu da 1934 yılından beri bilinen başka bir yöntem olabilir: Belirli frekanslardaki ışık kaynaklarına maruz kalınması beyinden aynı frekanslarda dalgaların salınmasına neden oluyor. Bu frekanslarda ışık diyotlarının yardımıyla psikolojik yönden etkili görüntülerin elde edildiği ve kişiye göre farklı desenlerin ortaya çıktığı gözlükler "SynchroEnergizer" adı verilen bu yöntemi oluşturuyor. Bu tür gevşemetriplerinin bir saatlik olumlu etkilerinin fizyolojik ve psikolojik yönden kanıtlanması gerekiyor. A Belirlenen mağaralar bir dalgıç taratından kontrol edilir. Amaç mağaranın fok habıtatına uygunluğunu ve fok yaşayıp yaşamadığını belirlemektir. lar dar koruma alanlarının dışında rahatça dolaşabilocek, üreyecek, kısaca olması gerektiği gibi sağlıklı bir dağılım alanına kavuşacak ve ekosistemde yerini alacak. Yoksa koruma alanlan dahilinde korunabilseler blle, koruma alanlarının Akdeniz foku için gerçek ve köklü çözümler oluşturmayacağı kesindir. 2 HabKatın korunmaaı: Et ve kemik örneği gibi doğada hlçbir canlı yaşam alanından ayrı duşünulemez. Akdeniz fokunun yaşam alanlan (habitatları), sarp ve ıssız kayalıklarda bulunan sualtı/suustu deniz mağaralarıdır. Tür korunsa bile, eğer bu mağaralar genel anlamda korunmazlarsa, foklar üreyemeyeceklerinden bir yere kadar varlığını sürdürecek ve kısa süre sonra yok olacaklardır. Habitatın korunmasında birinci aşama, Akdeniz fokunu rahatsız etmemek kaydıyla (az sayıda elemanlı tek araştırma grubu) tüm mevcut ve potansiyel fok habitatlarını belirlemektir. Mursaloğlu'nun yıllardır sürdürdüğü mağara belirleme çalışmaları, böyle bir çalışma için çok büyük bir birikim oluşturmaktadır Ayrıca OOTÜSualtı Topluluğu Akdeniz Foku Araştırma Grubu olarak 1987'den bu yana böyle bir arazi ve istihbarat çalışması yaparak bazı veriler topladık. 3 Çevranln korunmaaı: Türü habitatından ayrı düşünemeyeceğimiz gibi genel anlamda habitatçevre ikilisini de birbirinden ayıramayız. Çünkü çevre, r.abıtatı kapsamaktadır. Bir başka deyişle uzun vadeli ve gerçek bir koruma, ancak çevrenin temiz tululması yoluyla, sağlıklı ve dengeli bir ekosistem oluşturmakla sağlanır Evsel ve sanayi atıklarla dolu, naylon ve pet şişelerin yüzdüğü ve trafiğin çok yoğun olduğu kalabalık bir denizde, fokların ve/veya mağaralarının korunması uzun vadede bir sonuç vermeyecektir. örnek mi? Portekiz, ispanya, Fransa, Italya ve Israil gibi ülkeler sanayi ve turizmde ileri ülkeler olup günümüz Akdeniz foku popülasyonları sıfırdırl.. Bu durumda çevrenin korunması fokların korunması anlamına geldiğine göre, kıyılarımızı ve denizlerimizi koruyacak her türlü faaliyet, öneri ve projeler dolaylı veya dolaysız olarak Akdeniz fokunu ilgilendlrmektedir. Konunun çok geniş olması, birçok örgütün ortak çalışması gerekliliğini ortaya koymaktadır Bu yüzden, bu başlık altında yapılması gereken çalışmaları burada sıralamayı olanaksız buluyorum. Araştırılması gereken konulann çokluğu ve bunlardan bazıları için biriki yıl gibi uzun sürelere ihtiyaç duyulmasının yanı sıra Akdeniz fokunun çok ürkek bir tür olması ve ayrıca çalışma alanlarını çok zorlu şartlar sunması, çeşitli araştırmacı ve resmi birimlerin bir araya gelmesini ve bir iş bölumünü z o runlu kılmaktadır. OOTÜSAT/AFAG olarak bizler, Akdeniz fokunun yok olmaktan kurtulması için önce bir "Ulusal Akdeniz Foku Çalışma Komitesi"nin toplanması ve yukarıda sayılan koruma çalışmalarının ortak bir şekilde üstlenilmesi gerekliliğine inanıyoruz. Amaç etkin olmak ve sonuca ulaşmak ise artık kişi ve dernekler birlikte davranmanın gerekliliğini irdelemeli ve gerek kamuoyu oluşturma gerekse aktif bir eylem planı oluşturma/yürütme konularından tek vücut olma gerekliliğini anlamalıdırlar. Dünyanın en nadir memelilerinden Akdeniz fokunu, ancak kimsenin ön plana çıkma çabası içinde olmadığı böyle bir komite kurtarabilir. Bilim adamlarımızdan belediye başkanlarına, korumacı örgütlerden ilgili resmi makamlara ve yaban hayata duyarlı bireylerden basına kadar değişik bilgi, çalışma yeteneği ve güce sahip konuyla ilgili birimlertn bir araya gelip sorunu ve kendilerince çözümü konuşmamaları için hiçbir neden görmüyoruz. Yazışma adresimiz: OOTÜ Sualtı Topluluğu / Akdeniz Foku Araştırma Grubu PK 42006444 YenişehirANKARA Kaynakça: 1 Berkes, F, Anal, H , Esenel, M. and Kışlalıofr lu, M., Distribution and Echotogy of Monachua monachua on Turkish Coasts, Pro. First Int. ' Monk Seal Conf. 1979 2 Berkes, F, Monk Seals on the Southwest Coast of Turkey, Mammals ın the Seas, FAO Fısheries series No: 5, volume IV, 1982. 3 Berkes, F, Akdeniz Fokunun Korunması ve Çevre Sorunları, 1975 4 Boulva, J . Mediterranean Monk Seal, mammals in the Seas, 1976. 5 Dentry, L.R., Seals and their Kin, National Qeographtc Society, Nisan 1987. 6 Mursaloğlu, B, Monk Seal Conservatıon in Turkey, WWF monthly report, Mayıs 1984. 7 Mursaloğlu, B., Occurence ot the Monk Seal on the Turkish Coast, 1964. 8 Mursaloğlu. B.. Türkiye Deniz Memelileri, VII. TÜBİTAK Kongresi, 1982. 9 Mursaloğlu, B, The Survival of the Mediterranean Monk Seal (Monachua monachus) Pop on the Turkısh Coast, Pro. Sec. Int. Monk Seal Conl. 1984. 10 OOTÜSAT/AFAG, Akdeniz Fokunun Slnop Sahillerindeki Durumu, 1989 11 ODTÜSAT/AFAG, The Status of the Mediterranean Monk Seal ın the Neıghbourhood of Ereğli, The Black Sea (from Akçakoca to Kireçağzı), Pro. Second Int. Coll. Med. Coasts and Environment Prolection (baskıda), 1989. Nasıl korumalıyız? Her şeyden önce Akdeniz fokunu sevgi kurtaracaktır.Bunu, yüreği sevgi dolu, duyarlı insanlarımız, çalışmaları ve tepkileriyle başaracaktır. Nasıl korunur sorusunun cevabı Ise tek madde altında anlatılamayacak kadar çok yönlü çözümleri içermektedir. Fokların korunması için yapılması gerekenleri kısaca şu ana başlıklar altında anlatabiliriz: 1 Türün korunmaaı: Esasen kıyılarımızda fokun öldürülmesi veya canlı yakalanması kanunen yasaklanmıştır. Fakat denetimin olmaması ve aynı zamanda balıkçıların foka olan düşmanca tutumundan dolayı bu yasak ülkemizde işlerlik kazanamamıştır. Türün öldürülmemesi için konulan yasaklar, balıkçıyı ve ekonomik çıkarını hesaba katmadıkça başarılı olmayacaktır. Bu ıse olayın biyolojik olduğu kadar ekonomik açıdan da irtcelenmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. llan edilen veya edilecek olan fok koruma alanlarında, fokun öldürülmesi ve (tüm diğer insani faaliyetlerle birlikte) balıkçılığın yasaklanması elbette gerekli birinci şarttır. Fakat balıkçıya yeni bir iş alanı göstermedikçe ve dolayısıyla onu denize/balığa muhtaç birisi olarak terk ettikçe, balıkçı her gördüğü yerde onunla rekabet halinde olan foku öldürecektir. Bu demektir ki araştırma yapılan bölgelerde, balıkçı ve tekne sayısı, balıkçılık yöntemleri, bu yontemlere göre teknelerin dağılımı, yıllık balık üretimi, bölgenin yıllık balık ihtiyacı gibi verilerin yanı sıra söz konusu yerleşim bölgesi ve civarında mevcut diğer çalışma alanlarının tespiti ve olabilecek yeni iş alanlarının araştırılması gibi çok yönlü ve detaylı birtakım sosyal ve ekonomik çalışmalar yapılması gerekmektedir. Türün direkt korunması ile ilgili olarak, yapılması gerekli ikinci önemli, fakat daha uzun vadeli bir çalışma, balıkçı ve yöre halkının, sahip olunan her türlü doğal değerlerin var olmaları gerektiği konusunda bilinçlendirilmesidir. Ancak bu bilinç uyandığı zaman fok (Look Japan, Vbl. 36, Nr. 409, (l.m) Tek yanlı kalıtım K alıtsal bir metabolizma hastalığı olan 'mukovisidoz'da İsrailli bilim adamları yeni bir genetik ölgu keşfetti: Söz konusu kalıtsal hastalıktan sorumlu kromozom çifti, tümüyle anneden ahnıyor. Babanın kromozomu kalıtımda yer almıyor. Normalde bir gen anne ve baba kromozomlannın kombinasyonundan oluşur. Hasta çocukların bütün diğer kromozom çiftlerinde de kombinasyon söz konusu. Mukovisidoz hastalığı, ancak anne ve babanın kalıtım materyalınin her ikisinden de hastalıkla ilgili kalıtım bilgisinin geçmesi durumunda ortaya çıkan 'çekinik' (resesif) bir hastalık olarak biliniyordu. Müküs (sümük) oluşturan bezlerdeki işlev bozukluğu, bu hastalıkta bronş ve sindirım organlarında bozukluğa neden oluyor. Ana babanın yalnızca birinden ikiz kromozomların kalıtımla alınması, bazen resesif kalıtım faktörlerine rağmen niçin hastalığın görüldüğünü açıklıyor. Saptanan hastalık genlerinin hızla artan sayısının gösterdiği gibi bu olgu nispeten sık görülüyor. (La Recharche, Vol. 21, Nr. 219, l.m) 15
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle