Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
'hayat iksiri' peşinde... Ömer KuleliOsman Gürel P hılıppus Aureolus Bombastus Theophrastus Paracelsus von Hohenheım Bizım Lokman Hekim'ın Alman meslektaşı, onun da takma adı, Paracelsus yanı unlu hekım 'Celsus'tan daha 1yı ' 1493 1541 arasında yaşayan unlu bır hekım, kimyasal sağaltımın onculerınden Kımya ıle ılaç arasındakı somut ılışkıyı ınsanlar ılk kez ortaçağda anla dılar, daha kımyanın sımyadan ayrılmadığı çağda Elıksırı, yaşam veren ıçkıyı arayan sımyacılar, kımı onemlı hastalıkları kendı hazırladıkları karışımlarla sağaltmayı becerebılıyorlardı Boylece tıbbı kımya (lyatrokımya) doğdu, 1618 yuzyılların kımyacılarının çoğunun eczacı kımyacıların en unlulerındendır Çeşıtlı bıtkı ozsuları yanında cıvalı kukurtlu, demırlı ve antımonlu ılaçlar yaptığı bılınmektedır Bır kımyacı ıçın ınsanları lyıleştırmekten daha soylu bır davranıs yoktur ama daha zoru da yoktur Bır maddenın ılaç olabılmesı ıçın laboratuvardakı cam kaplardan eczane raflarına uzanan yol çok uzundur Bılınen tum yontemlerle ve bılınen her yonden araş tırılmadan bır madde kansım ılaç olarak kullanılamaz bu hekımlık yasalarına aykırıdır sonuçları çok acıdır 6O'lı yıllarda bır Alman fırmasının uyku ılacı olarak pıyasaya surduğu Thalıdomide beklenmedık bır yan etkı ıle ana karnındakı bebeklerın en buyuk duşma nı olmuştu Bınlerce duşuk yanında bınlerce bebek sakat, gelısmemış olarak doğmuş tu Dunya bu korkunç olaydan dersını aldı kurallar test yontemlerı gelıştırıldı derken bu kez lurkıye'de 1988 yılında bır zakkum olayı" ıle karşılaştık Demek daha çooook yol var gıdeceğımız Ilk yapay ılac yaklasık 120 yıl önce yapıldı Salısılik asidın romatızmaya lyı geldığ o gunlerde bılınıyordu ama onu sebzelerden elde etmek çok zor ve pahalı ıdı 1874'te ko mur katranından ayrılan fenolden salısılik asidın uretımı bır donum noktası oldu Bu asıt pek çok ılacın hazırlanmasında kullanılır ama ıçlerınde en tanınmış olanı Aspirln'dır llaçların çoğu kısa omurludur, kısa surede yerlerını yenılerıne bırakırlar Ama Aspırırı yuz yıldır yerını koruyor değışık kullanım yer len buluyor Bunun nedenı ıse salısılik ası dın ınsanın karmaşık kımyasında oynadığı ve hâlâ tumu ıle bılınemeyen roller Aspırın gı bı eskı bır başka yapay ılaç da 1896'dan bu yana kullanılan Pıramidon. Kımı ılaçlar da yapılış amaçları dışındakı kullanımları ıle tanınmışlardır Alman bılgın s Kimyacılar gene K İ M Y A Fakat günümüzün "simyacılan" artık "ölümsüzlük ilacı"nın peşinde koşmuyorlar. Tıp bilimcileriyle el ele, hastalıkları kesin iyileştirecek kimyasal maddelerin arayışı içindeler. Paul Ehrlich lyı bır patolog olduğu kadar ıyı bır kımyacıydı da Bulaşıcı hastalıklardan uy ku hastalığına karşı kesın sağaltımın kımya sal olduğuna ınanıyordu Laboratuvar denemelerının 606'ncısında ıyı bır ılaç buldu Salvarsan adı verılen ılaç başarılı ıdı Ama asıl başarı Ehrlıch'ın Japon Hata ıle aynı ılacın yapımı ve ışlevını daha derınden ınceleme sı ıle geldı Laboratuvardak. 914 deneme de ortaya çıkan Arsenobenzen, tıcarı adı ıle Neosalvarsan, dunyanın o gunlerdekı en buyuk belalarından bırı olan frengının kesın ılacı oldu 20 yuzyılın başında kimyacılar yenı boya ların yapımı ıçın buyuk çabalar gosterıyor lardı Komur kımyasının bır urunu olan sul fanılık asıt pek çok sentezın çıkış maddesı ıdı ve bu asıt gerçekten pek çok organık ya pay boyarmaddenın de temel taşı oldu 1935'lere dek hıç kımse aynı boyaların ılaç olarak da kullanılabıleceğını duşunmedı Bo yaları yapan kimyacılar bu kez de sulfanamıdler dıye adlandırılan ılaçları yapmaya başladılar Guney Amerıkalı yerlılerın mızraklarına surduklerı doğal zehır kurarın ne denlı etkılı olduğu bılınır Neden1? Içınde doğal bır alkaloıd olan tubokuranın var Organızma ya karışınca kaslar katılaşıyor, en onemlı kaslardan olan kalp de katılaşıyor kanı pompa layamıyor ve olum Pek ıyı de her dusman dan dost olabıleceğı gıbı neden ' urardan da olmasın? Kalp amelıyatı sırasında vucut ya pay kalbe bağlanırken kasları geçıcı olarak dınlendırmek ıçın kurar kullanıldı, kımı ulkelerde hâlâ kullanılıyor Ama doğal kurar de ğıl, onu taklıt ederek yapılan ve ondan ıkı kat daha etkılı olan Syncurıne. Ilacı yapmaktan daha zor olanı onun vucutta nasıl çalıştığını anlamak Orneğın uyku verıcı barbıturatları ele alalım Dığer organıkler gıbı C, H, N ve O atomları ıçerıyor, yanı bır hıdrokarbon Karbon atomlarından bırısıne ıkı tane alkıl köku bağlı Ilacın ınaanı uyutması ıçın alkıl grubunda en az dort karbon atomu olması gerekıyor, grupta ne denlı çok karbon olursa Ilacın etkısı o denlı hızlı ve uzun Bır ılacın karmaşık yapısını ve ondan da karmaşık olan etkı ışlergesını ıncelemek hıç de kolay değıl Hekım, eczacı, kımyacı ve bıyolog el ele vermeden bu zor ışlerın altından kalkamazlar Gunumuzde ılaçları hazırlayıp uygun kullanım alanlarını öneren farmakoloji artık yetkın bır bılım dah oldu U H A F T A N I N G Ü N D E M İ avaş pılotlarımn, yerleşım yerleri uzermdekı alçaktan uçuş manevraları, şu stralarda Almanya'mn tartıştığı başlıca sorunlardan bırı. Alçaktan uçuşlar yer yer 30 metre yuksekliğe kadar ınıyor. Bu uçuşlar, sadece savaş pılotlarımn yetenek sınırlarını değıl, halkın yaşam sımrlarım da zortuyor. Dahası bu sınırları aşıyor. Alman Sağlık Bakanlığı, unıversıteler, bu uçuşların yarattığı etkıler üzerine durmadan rapor hazırlıyor Bu raporlardan bırınde şoyle denıyor: Alçak uçuşlar, "ölum gurultusü" sınırlarını, 130 desıbelı aşıyor; ınsanlarda davranıs bozukluklarına, kan basıncının yükselmesme, bağışıklık bozukluklarına, baş ağrılarına neden oluyor. Hıddet, saldırganlık, korku ve panık eğılımlerını şıddetlendırıyor. Bavyera'da çocuklarda ışıtme ve dolaşım bozukluklarına neden oluyor Yere dev kazıklar çakan havalı çekıçlerın gurultüsunden 8 kat daha fazla gurultu yaratan bır Tornado savaş uçağının pılot üzerınde etkısı yok mu? Yerden 30 metre yükseklıkte ve 1000 km hızla uçan pılotlarda görulen rahatsızlıklar: Kalp atışları 170. Pılotlar tam bır psıkoteror ıçınde. Çunku ufacık bır hataları blüm demek. Uçuş sonrasında kalp çarpıntıları, kas tıtremelerı ve ter boşalmaları. Özel konumlarından duyduklan "mutluluğu", uykusuzluk, baş ağrıları, mıdelerınde açılan de/ıklerle oduyorlar Bunlarla kalsalar ıyı: Bu "mutluluğu" canlarıyla odeyenlerın sayısı da haylı çok. Son 15 yıl ıçınde NATO ulkelerının (Almanya dışında) 233 savaş uçağı duşmuş. 87 pılot ölmuş, 81 uçak evlerın üzerınde patlamış. Bazıları atom santrallarının çok yakınlarında yerlere çakılmış. Ramsteın kentınde 70 olu. Almanya'mn uçak kaybına gelınce: 452. tşte bütun bu nedenler, Almanya'da sağcısından solcusuna, butun seçmenlerı bırleştırmış. A skerı uçuşları ısteyen yok. Bu bılgılerı aldığımız Spıegel Dergısı eklıyor: Alçaktan uçuşların Turkıye veya Kanada 'ya almması karar aşamasında. Kurulacak tesıslenn parasının kımın cebınden çıkacağı tartışma konusuymuş. Bu sorun da çözümlenırse, Almanlar bır puskullu beladan kurtulmanın sevıncını yaşayacaklar. Bakalım kımın sırtından lurkiye'mn mı, Kanada'nm mı? Sağlıklı ve mutlu bır hafta dılekterımızle... O K U R D A N B I Z E denıdır Kısa bır sure oncesıne kadar "ıdıopatık" (nedenı bılınmeyen) denılen bırcok hastalığa artık "otoımmun" (kendı ımmun sıstemı tarafından olusturulan) denmektedır Buarada94 (17 Ara'ıık 1988) sayıdo saptadığım bazı teknık yanlıslıklan b^Urtmek ıstıyorum 5 sayfadakı "Avrupalılar dıtterıye karsı dayanıksız" baslıklı yazıda Corynebacterıum dıphthenae vırusunden, 16 sayfadakı "Kolera ve Tıfus'e karsı hap ası" baslıklı yazıda kolera ve tıfus vıruslerınden soz edılmıs Dıfterı, kolera ve tıfus hastalıklarında etken mıkroorganızmalar vırus değıl bakterıdır Aynca Cumhunyet Gazetesı'nın 18 12 1988 pazartarıhlı nushasında, 7 sayfadakı "Sezua'nın kotu vırusu" baslıklı yazıda Streptekok basılınden soz edılmıs Bu mıfcroorganızmanın fızıksel bıcımı basıl değıl, adı ustunde "kok"tur Dr Tamer Engın MerterllSTANBUL Cumhurlyct Blllm Teknlk • Sahıbı Cumhunyet Matbaacriık ve Gazetecilık Turk Anonım Şirketı adına Nadlr Nadl • Genel Yayın Müduru H u ı n O m ı l • Muessese Müdüru Etnln* Uşaklıgll • Yazı işlerı Mudurü Okay Gönenaln • Yayın Yönetmenı Ortıan Buru l ı • Gratık Yönetmen TüİM Hasdemlr •, İmmünoloji konuları yetersiz Dergın/zı (dergımızı) duzenlı olarak tzlemeye calısıyorum Özel ılgı konum (ve mesleğımj tıp bılımlendır Dergıde cıkan tıp ıle ılgılı yazılan sayı ve ıcenk acısından yeterlı buluyorum, hatta bırçok bılım dalına oranla daba fazla soyıda yazı cıkması (bıraz benallık olacak ama) benı co/c memnun edıyor Ancak tıp bılımının ve dığer bazı bılım dallarının bır alt kolu olan "ımmunolo|i"nın dergtde yeterınce yer bulamadığını belırtmek ıstıyorum Insanlann sağlıklannın surdurulmelerı acısından ımmun sıstemın rolu cok buyuktur Sozu edılen sıstem, kısılenn hem hastalanmalarını engeller hem de vucuttakı hastalıklarla savaşmado en onemlı gorevı ustlenır Bu nedenle sıstemdekı eksıklık ve bozukluklar, dolaylı olarak hastalıkların etıyoloıısınde onemlı faktorlerdır Cunumuzde bırcok hastalık, ımmun sıstemın guclendırılmesı yoluyla sağaltılmaya calısılmaktadır Immun sıstem, yukarıdakı belırtılen nedenden dolayı, vucudun en onemlı sıstemlerınden bırıdır, ancak bu sıstemdekı dıs etkenler ya da cesıtlı ıcsel faktorler nedenıyle oluşan pafolo//(c değısımler, bırcok hastalığın doğrudan ne