19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 EKİM 2013 SALI 4 HABERLER Türbana Özgürlük mü, Başı Açık Yasağı mı? Başbakan’ın açıkladığı sözde demokrasi paketinde, getirilen yeniliklerden biri de kamuda da dinsel simgelerin alenen kullanılabilme serbestliği oldu. Belirtmek gerekir ki, yıllar boyu fırtınalar koparan tartışma başörtüsünün siyasal bir simge olarak kamu alanına sokulması ile başlamıştır. Yoksa başörtüsü, başörtüsü olarak kaldıkça herhangi bir gerginliğe yol açmamıştır. Laiklik karşıtlarının çarpıtarak, ama ustaca kullandıkları türban tartışmasının doğurduğu krizi laik kesim iyi yönetemediğinden, asıl sorunun, herkesin dilediği kıyafeti seçerken kamu alanında, dinsel bir simge haline getirilmiş olan türbanın örtünmeyenler üzerinde baskı oluşturmasının engellenmesi olduğu, anlatılamamıştır. Bundan yüzyıl önce Müslüman kadınların örtünmeden sokağa çıkmaları yasaktı. Osmanlı’nın son yıllarında, savaş döneminde, kadınlara başlarını örtmeden sokağa çıkma özgürlüğü verildi. Ama o özgürlüğü kullanabilmek de gerçekten yürek isterdi. Tabii o yıllarda Osmanlı’da rüzgârlar, bu dönemdeki TC’dekinden çok daha başka yönlerden esmekteydi. Konservatuvarlar açılıyor, Robert College’de kadın erkek birlikte gidilebilen çay partileri düzenleniyor, kadın çalışma taburları kuruluyor, erkeklerin birden fazla eş alabilmeleri, birinci eşin yazılı iznine bağlı kılınıyordu. İşte öyle bir ortamda serbesti geldi, örtünmeme konusunda. HHH Aradan hemen hemen yüzyıl geçtikten sonra, demokrasi paketi çerçevesinde türbana özgürlük adı altında başı açık gezme yasağı fiilen geri döndürülmektedir.. Amaç, AKP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop’un da açıkça belirttiği gibi, türbanı ilkokula kadar indirmek, tümüyle kapalı bir topluma ulaşmaktır. Bu amaca karşı çıkmaya çalışanların, uyulması yasa emri olan Anayasa Mahkemesi kararları doğrultusunda hareket ederlerken nelere maruz bırakıldıklarını göz önünde bulundurunca, bundan sonra daha nelerle karşılaşabileceklerini düşlemek zor değil. Prof. Esat Rennan Pekünlü’nün kamu alanında dinsel bir obje olan türbanı teşhir etmeyi üniversitelerde yasaklayan Anayasa Mahkemesi kararına uyulmasını sağlamaya teşebbüs ettiği için 2 yıl 1 aylık cezasını çekmek üzere hapishane kapısında gün saymakta olduğunu unutmayalım. Laik demokratik rejimlerde, devlet yalnızca bütün inançlar karşısında tarafsız kalıp hepsine aynı uzaklıkta durmakla yetinmez; inanç özgürlüğünün alanını da temizlemeye koyulur. Yoksa mahalle baskısı veya bürokrasiden, iktidardan gelecek herhangi bir baskı, inanç özgürlüğünün yolunu tıkar, kullanılmasını engeller. Yalnızca başı açık sokağa çıkmanın resmen yasak olduğu rejimlerde değil, aynı zamanda başı açık gezmenin resmen yasak olmayıp fiilen imkânsız olduğu toplumlarda da demokrasi yoktur. HHH Siz şimdi, AKP iktidarının özgürlüklerin ve özellikle başı açık gezebilme özgürlüğünün alanını temizleyeceğini, mahalle baskısı veya herhangi bir başka baskıyı engellemek üzere kolları sıvayabileceğine inanıyor musunuz? Tabii ki böyle bir şey mümkün değil. Bu ortamda üniversitede de, lisede de, ilkokulda da herhangi bir yerde de başı açık gezme cüretini zaman içinde kimse gösteremeyecektir. Bırakın özgürlüğün alanını temizlemek üzere baskıları engellemeyi, tüm okulları imam hatipleştirmek, Diyanet’ten taşınan kadrolarla tedrisatı dinsel eğitim çatısı altında birleştirmek için elinden geleni ardına koymayan bu iktidar döneminde, başı örtülü olmayan biri devlette veya AKP’li belediyelerden birinde iş bulabilir mi? Daha önce nasılsa istihdam edilmişler, terfi edebilir, işlerini koruyabilirler mi? Türban tartışmasının özüne şimdi geliyoruz. Mesele salt türban takmak serbestliği değil, aynı zamanda başı açık gezebilmek özgürlüğüdür. Türban serbestliği diye takdim edilen ise aslında fiilen başı açık gezme yasağıdır. Yüzyılda nereden nereye geldik. Çözüm sadece türbana Kamu Denetçiliği Kurumu, ne engelli sorunlarını, ne kadın ve çocuk haklarıyla ilgili sorunları, ne mobbing’i ne de polisin orantısız güç kullanımını sonuca bağlayabildi Çelik’in eleştirisi işten mi attırdı? Haber Merkezi AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’in önceki gün katıldığı televizyon programında “Dün bir kanaldaki yarışma programında sunucu öyle bir kıyafet giymiş ki olmaz bu yani. Kimseye karıştığımız yok ama çok aşırı. Dünyada da kabul edilemez” sözleriyle ATV’de yayımlanan “Veliaht” yarışmasını sunan oyuncu Gözde Kansu’nun kıyafetini hedef aldığı ileri sürüldü. Çelik’in eleştirilerinin ardından Kansu’nun işine son verildiği iddia edildi. MUSTAFA ÇAKIR Serbest kıyafet eylemi AKP’nin, kamu kurumlarında, okullarda türban ve dini sembollerin önünün açılması kararına tepki gösteren KESK üyeleri, görev yaptıkları kurumlarda özgür kılık kıyafet eylemi başlattı. KESK İzmir Şubeler Platformu adına açıklama yapan Eğitim Sen İzmir Şube Başkanı Abdullah Tunalı, kamuda türbanın önünün açılmasının sıkıntı yaratacağını vurgulayarak, “Kamuda, eğitimde dini sembollerin kullanımı, alan ve verenler için kamplaştırıcı olacak” dedi. (EMRE DÖKER) Orantısız güce çözüm yok ANKARA Hükümetin, “idare ile vatandaş arasında çok önemli bir köprü, önemli bir hakem” olacağını savunduğu, kamuoyunda “ombudsman” olarak bilinen Kamu Denetçiliği Kurumu, engellilerle ilgili 60, kadın ve çocuk haklarıyla ilgili 24, “mobbing”le (psikolojik taciz) ilgili 49 başvurudan hiçbirisini çözüme kavuşturamadı. Birçok başvuru hakkında ya “incelenemezlik” kararı ya da idari başvuru yolları tüketilmediği gerekçesiyle “gönderme” kararı verildi. Kurum sadece 3 başvuruyu çözüme kavuşturdu. O da türbanla ilgili 30 başvurunun yer aldığı, insan hakları, temel hak ve özgürlükleri alanında yapılan başvurularda gerçekleşti. ‘Mobbing’de de farklı karar yok Kuruma mobbing konusunda toplam 49 başvuru yapıldı. Bu başvuruların 25’i incelendi. Diğerlerinin bir kısmının yeni başvuru, bir kısmının ise inceleme aşamasında olduğu bildirildi. İncelenenler hakkında 1 geçersiz başvuru, 4 “gönderme”, 19 “incelenemezlik”, 1 şikâyet kaydının kapatılması kararı verildi. Mobbing konusunda yapılan 49 şikâyet başvurusunun 12’sinin kadın, 37’sinin ise erkek şikâyetçilerden oluştuğu bildirildi. Seçim sistemi ile ilgili önce daraltılmış, sonra dar bölge önerdi Atalay’dan ara formül ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, seçim sistemi tartışmalarında ara formül önerdi. Atalay, “Daraltılmış bölge ile başlayıp sonra dar bölgeye gitmek... Ortadaki yüzde 5 baraj ve daraltılmış bölge ikisi birlikte yürüsün” dedi. Habertürk canlı yayınında soruları yanıtlayan Atalay, Dar bölge sisteminde 550 bölge olacağına, vatandaşın vekilini daha iyi tanıyacağına dikkat çekerek, “Birdenbire yüzde 10 barajlı ve geniş milletvekili sayısıyla oluşan bölgelerden tekli bölgeye geçmek biraz zor olabilir. Bir ara formül bularak, daraltılmış bölge ile başlayıp sonra dar bölgeye gitmek... Ortadaki yüzde 5 baraj ve daraltılmış bölge ikisi birlikte yürüsün. Herhalde onu tercih etmemiz daha uygundur, benim kendi tercihim o. Bunların önümüzdeki genel seçime yetişeceğini zannediyorum ve yetişmesi lazım” görüşünde bulundu. ‘İlkokul için tasarruf yok’ Kamu görevlilerinin kılık ve kıyafetine ilişkin düzenlemenin bakanların masasında imza aşamasında olduğunu bildiren Atalay, “İlkokul için öyle bir tasarruf yok, bizim öyle bir çalışmamız yok. Gerekliliği de yok, anlamı da yok. İlkokul falan tartışmasını da gündeme getirmeyi gereksiz buluyorum” görüşünü dile getirdi. Nefret suçu düzenlemeleri kapsamında Türk Ceza Yasası’ndaki suç türlerinin hemen hemen hepsine ayrımcılıkla mücadele ile ilgili madde ekleneceğini belirtti. İğneli Fırça ZAFER TEMOÇİN En çok başvuru türbanda CHP İzmir Milletvekili Hülya Güven’in konuyla ilgili TBMM Başkanı’na yönelttiği soru önergesine Kamu Başdenetçisi Nihat Ömeroğlu yanıt verdi. Buna göre, engellilerden gelen başvuruların yüzde 26.6’sı hakkında “şikâyetçilerin idari başvuru yollarını tüketmediği” gerekçesiyle ilgili idarelere yönlendirme kararı verildi. 19’u ön incelemede, 3’ü esastan araştırılıyor, 7’si geçersiz, 1 başvuru ise hakkında karar verilmesine yer olmadığı şeklinde sonuçlandırıldı. 16 başvuru hakkında “gönderme”, 13 başvuru hakkında da “incelenemezlik” kararı verildi. Kadın ve çocuk hakları konusunda da 24 başvuru yapıldı. Şikâyetler içinde “polisin orantısız güç kullanması, valinin tutum ve davranışı” da yer aldı. Kadın ve çocuk hakları ile ilgili başvuruların yüzde 12.5’i “incelenemezlik” kararı ile sonuçlandı. Diğerleri hakkında ise ön inceleme veya incelemearaştırma sürüyor. İnsan hakları, temel hak ve özgürlükler alanında ise Kamu Denetçiliği Kurumu’na toplam 75 başvuru yapıldı. “En çok şikâyet, 30 başvuru ile başörtüsü takılması nedeniyle uğranılan haksızlıklar ve kılık kıyafet serbestisine ilişkin başvurulardan oluşmaktadır” denilen yanıtta, ikinci sırada ise 23 başvuru ile bilgi edinme hakkının kullanılmasına ilişkin şikâyetlerin geldiği belirtildi. İnsan hakları ile temel hak ve özgürlükler alanında incelenen başvurulardan 3 tanesi çözümlendi. Bunlardan birinde başdenetçiye “tavsiye kararı” önerisi verilirken, 2 başvuruda ise şikâyetçinin sorununun Kamu Denetçiliği Kurumu’nun girişimleri sonucunda idare tarafından çözüme kavuşturulduğu bildirildi. İnsan hakları, temel hak ve özgürlükleri alanında yapılan 75 başvurudan 10’u için “incelenemezlik”, 9’u için ise “gönderme” kararı verildi. 56 başvurunun ön incelemesi veya incelemearaştırmasının devam ettiği belirtildi. İETT’den Savunma’ya [email protected] Baraçlı’nın Savunma Sanayii Müsteşarlığı’na atanmasına ilişkin kararname Köşk’te bekliyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Son olarak Çin’in aldığı füze savunma sistemi ihalesi ile gündeme gelen Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nda (SSM) kan değişimi olacağı bilgisi kulislere yansıdı. Savunma Sanayii Müsteşarı Murad Bayar’ın yerine İETT Genel Müdürü Hayri Baraçlı’nın getirileceği ve atama kararnamesinin Köşk’te onay beklediği dile getirildi. Kaynaklar bu görev değişiminin Çin’e verilen füze ihalesi ile ilişkilendirilmesinin yanlış olduğunu, son dönemde yerli savunma sanayii şirketlerinin müstaşar Bayar’ı ihaleler ile ilgili olarak hükümete şikâyet ettiğini kaydetti. ABD’nin de tepki gösterdiği füze alımı ihalesinin Çin’e verilmesi tartışılırken, Savunma Sanayii Müsteşarlığı yönetiminin değişeceği öğrenildi. Müsteşarlık görevini 10 yıldır sürdüren Murad Bayar’ın yerine İETT Genel Müdürü Hayri Baraçlı’nın getirileceği ileri sürüldü. Türkiye Şeker Fabrikaları Yönetim Kurulu üyeliğinin yanı sıra İstanbul Büyükşehir Belediyesi Proje Koordinatörlüğü, Milli Prodüktivite Merkezi Yönetim Danışmanlığı, İDO Yönetim Kurulu Üyeliği ve Türkiye Güreş Federasyonu Denetim Kurulu Üyeliği görevlerinde bulunan Baraçlı, halen İETT Genel Müdürlüğü görevini yürütüyor. Baraçlı için Başbakan Tayyip Erdoğan ve Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın fikir birliğine vardığı, Baraçlı’nın atama kararnamesinin Çankaya Köşkü’nde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün onayını beklediği belirtildi. Hindistan’la 11 anlaşma Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün resmi davetlisi ola rak Türkiye’ye gelen Hindistan Cumhurbaşkanı Pranap Mukherjee, Çankaya Köşkü’nde 21 pare top atışı eşliğinde karşılandı. Törenin ardından Gül ve Mukherjee, daha sonra Çankaya Köşkü’nde bir araya geldi. Görüşmelerin ardından Gül ve Mukherjee’nin huzurunda iki ülke arasında 11 anlaşma imzalandı. Mukherjee daha sonra Başbakan Tayyip Erdoğan ile Sheraton Oteli’nde yaklaşık 50 dakikalık bir görüşme gerçekleştirdi. (Fotoğraf: DHA)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle