Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 8 EKİM 2013 SALI 20 GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK n Baştarafı 1. Sayfada ağzıma almayacağım. Onlara laf yetiştirmeyeceğim. Onları arkadaşlarıma bıraktım. Yormayalım kendimizi” dedi.. Aslında, ben öyle büyüğüm ki, demokrasinin vazgeçilmez öğelerinden muhalefet de ne demekmiş, demeye getiriyor... Milyonları temsil eden muhalefet partileri liderlerinin adlarını ağzına alarak, onları yanıtlayarak yorulmak istemiyor… Onları başbakan yardımcılarına bırakıyor. Artık öylesine büyük. Ülkede, ola ki dünyada ondan büyük yok! Oysa bu ülkenin ondan büyükler yetiştirdiğine, onun sıradan, gelip geçici biri olduğuna inananlar; adının önüne sayın sıfatını koymadan, yıllardır her iki adını ve soyadını baş harfleri ile yazıyorlar. Muhalefetin, toplumsal nezaket gereği onun dışındaki kişileri de sayın diye çağırdığını unutmuş görünüyor ve söze Sayın Başbakan diye başlamalarını, galiba zafiyet ya da büyüklüğünü sindirmiş olmalarının kanıtı sanıyor. Oysa muhalefete en ağır eleştirilerini yöneltirken sayın diye söze başlaması ona değil, ona oy veren halka saygısından kaynaklanıyor. HHH Muhalefet liderlerinin adını söylememeye kararlı, ama örneğin ana muhalefet liderinin arada bir de olsa toplumsal beğeniyle karşılanan kimi önerilerini yanıtlamaktan da kendini alıkoyamıyor. Yüzde 5 barajlı dar bölgeli sistemi demokratik bir gelişme diye sunan Başbakan, yıllardır muhalefetin söyleye söyleye dilinin damağının kuruduğu, ne ki Başbakan’ın kös dinlediği demokrasinin önündeki en büyük engeli nihayet dün keşfetti. Sakın şaşırmayın: “…Demokrasinin önündeki en büyük engel yüzde 10 barajıdır” dedi. Arkasından, “Getirsinler 3 mü, 5 mi indirelim” diye de ekledi. HHH İnsafsızlığın bu denlisine de pes yahu! Yıllarca söylediklerini bir anda, muhalefeti terse düşüreceğim diye birden inkâr edemez bir siyaset adamı, hele bir başbakan! Ama Türkiye’de?.. Muhalefetin ısrarlı önerilerine karşın yüzde 10 barajının demokratik rejimin güvencesi olduğunu, ülkede siyasal ve ekonomik istikrarın bu baraj sayesinde korunduğunu yıllardır yineleyen o değil de Karacaahmet’te yatan babam sanki. Şimdi... Muhalefete “Getirin 3 mü 5 mi ne istiyorsanız, yüzde 10’u indirilelim” diyor. Oysa emir üzerine ana muhalefet liderinin nefes alışlarını da izleyen başbakan yardımcıları bile CHP Genel Başkanı’nın birkaç kez seçim sisteminde oynamak yerine, Başbakan’a “Getir yüzde 10 barajını yüzde 3’e indiren öneriyi Meclis’e. Hemen kabul edelim” dediğine tanıklık edebilirler. Ne çare, Başbakanlarının niyeti demokrasiyi geliştirmek değil, AKP’li vekil sayısını çoğaltarak kafasına denk bir anayasa yapmak. Bu nedenle üzüm yiyeceğine bağcıyı dövmeyi her zaman yeğliyor!.. HHH Gerçekleri saptırma çabalarına bir başka örneği de okullardaki öğrencilerin ders başı yaparken her sabah söyledikleri Andımız’ı bir hafta içinde kaldıracağını ilan ederek verdi. Buyurdular ki: “O çocuklara her sabah 1933 yıllarından kalma Soğuk Savaş döneminin demirperde sloganlarını attırmak, milliyetçilik değildir.” Sağı solu bilmeden savuruyor. ABD gibi demokratik bir ülkeyi suçladığının farkında değil. Bu söylemi içi boş bir iddia. Zira Melih Aşık’ın köşesinde okuduk: Her sabah ABD’de çocukların “Amerika Birleşik Devletleri bayrağına, temsil ettiği cumhuriyete… herkese özgürlük ve adalet sağlayan bölünmez bir ulusa bağlılığıma yemin ederim” diye ant içtiklerinden haberi yok! HHH Bu ülkenin çoğunluğunu “Ben Türk’üm” diyen insanların oluşturmasına karşın; yüzde 50 oyla iktidara gelen AKP Başbakanı, Andımız’ı kaldırarak halkın tümüne “Türk’üm” demeyi yasaklıyor. Yadırgamayalım... On bir yıldır bir kez olsun Türk’üm diyemedi. Çoğunluğu Kürt, Çerkez, Abaza vs. arasında sırada saydı. Gitti “Ne Mutlu Türk’üm diyene”. Geldi, geliyor: “Ne mutlu Türk’üm demeyeneee!..” HABERLER Silahları aradılar Gülsuyu’nda öldürülen Hasan Ferit Gedik’in cenazesinde uzun namlulu silahlarla yürüyen gruba yönelik operasyonlarda 40 kişi gözaltına alındı helikopterle havadan destek verilen operasyonda 40 kişi gözaltına alındı. Baskınlarda yapılan aramalarda, uzun namlulu bir silah ve 4 tabanca ele geçirildi. Polis ekipleri Gülsuyu Gülensu Haklar Derneği’ne de kapısını tekmeyle kırarak girdi. Dernek binasında inceleme yapan ekipler, birçok dokümana incelenmek üzere el koydu. Operasyonda, Gezi Direnişi sırasında polise sapanla taş atarken ve Gülsuyu’nda sopayla nöbet tutarken görüntülenen 53 yaşındaki Emine C. de gözaltına alındı. İstanbul Haber Servisi Gülsuyu’nda uyuşturucu çeteleri tarafından öldürülen Hasan Ferit Gedik’in cenaze töreninde, yüzleri maskeli, ellerinde uzun namlulu silahlarla yürüyen gruba yönelik dün gece yarısı operasyon düzenlendi. Cenazenin ardından polisin yürüttüğü çalışma sonucu, gruptakilerin DHKPC üyesi olduğunu belirlendi. Yapılan çalışmanın ardından terörle mücadele ekipleri dün gece yarısı Okmeydanı, Gazi Mahallesi ve Gülsuyu’nda operasyon düzenledi. Yaklaşık 1500 polisin katıldığı ve Personel isimleri mahkemede Eşzamanlı uyuşturucu operasyonu Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri dün Gülsuyu’nda daha önceden belirlenen bir uyuşturucu şebekesine yönelik ayrı bir operasyon düzenledi. Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ile eşzamanlı planlanan operasyonda, narkotik ekipleri Gülsuyu ve Gülensu’da uyuşturucu sattıkları öne sürülen 17 kişiyi gözaltına aldı. İstihbaratçı listesine yayın yasağı DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Yazar Musa Anter’in öldürülmesi davasında Genelkurmay Başkanlığı, o dönemde kurulan İstihbarat Grup Komutanlığı personel listesini, deşifre edilmemesi şartıyla mahkemeye gönderdi. Mahkeme listeyi avukatların sadece inceleyebileceğini belirterek yayın yasağı koydu. 1992 yılında Anter’in öldürülmesi, Orhan Miroğlu’nun ise yaralanmasına ilişkin Hamit Yıldırım, ‘Yeşil’ kod adlı Mahmut Yıldırım, hakkında yakalama kararı bulunan Aziz Turan (Abdulkadir Aygan) ve Savaş Gevrekçi’nin yargılandığı davaya Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Mahkeme, önceki celse Jandarma Genel Komutanlığı’na, 1992 yılında Diyarbakır Jandarma İstihbarat Tim ve Grup Komutanlığı personelinin isim listesini göndermesine ilişkin yazılan talimata cevap verildiğini açıkladı. Genelkurmay Başkanlığı’nın, gönderdiği yazıda personelin can güvenliği için deşifre edilmemesini şart koşarak listeyi gönderdiği kaydedildi. Mahkeme, gönderilen listedeki kişilerin terörle mücadelede görev aldıklarını belirterek bu nedenle kimliklerinin korunması gerektiğine karar verdi. Ara kararda, listenin suretinin taraflara verilmemesine ancak tarafların listeyi inceleyebileceğine hükmedildi. Kararda, listedeki kişilerin TC kimlik numarası ve adreslerinin haricindeki diğer bilgilerin fotokopi çekilerek dosyaya konulmasına, belgenin aslının Terörle Mücadele Kanunu 10. madde ile yetkili savcılık kasasında saklanmasına hükmedildiği belirtildi. Mahkeme, listedeki bilgilere yayın yasağı da koydu. Mahkeme, İsveç’te yaşayan Abdülkadir Aygan’ın ifadesinin Ses ve Görüntü Bilşim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla alınmasına ve Kutlu Savaş tarafından hazırlanan Susurluk Raporu’nun istenmesine karar vererek duruşmayı erteledi. ESP’lilere müdahale ESP’nin 40 kişinin gözaltına alındığı operasyonları protesto etmek için İstanbul Emniyet Müdürlüğü önünde açıklama yapmak istediği açıklama polis tarafından engellendi. Genel Başkan Figen Yüksekdağ’ın da aralarında bulunduğu ESP’liler ile gözaltında yakınları bulunan aileler darp edildi. Yüksekdağ, “Çeteler hâlâ Gülsuyu’nda elini kolunu sallayarak dolaşıyor” dedi. (Fotoğraf: DHA) Gülsuyu’nda yine gerilim Gülsuyu’nda dün akşam Hasan Ferit Gedik için basın açıklaması yapmak isteyen gruba polis biber gazıyla müdahale etti. Ara sokaklara dağılan eylemcilerle polis arasındaki çatışma gece geç saatlere kadar sürdü. Başbuğ, kendisine ‘terör örgütü lideri’ diyen kişiye ceza verilmesini yorumladı: Aygan’ın ifadesi alınacak İnanılmaz şeyler oluyor İstanbul Haber Servisi Ergenekon davasından “müebbet hapis” cezasına çarptırılan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, kendisine “terör örgütü lideri” diyen kişinin hakaret suçuyla cezaya çarptırılmasını değerlendirirken “Türkiye’de inanılmaz şeyler oluyor” dedi. Başbuğ “Türkiye’de bir ağır ceza mahkemesi, hiçbir somut delile dayanmadan bir Genelkurmay Başkanı’nın “terör örgütü yöneticisi” olduğuna karar verirken, bir sulh ceza mahkemesi aynı Genelkurmay Başkanı’na “terör örgütü lideri” denilmesini hakaret suçu olarak kabul etmiştir” dedi. Emekli Orgeneral İlker Başbuğ, kendisine “terör örgütü lideri” diyen kişinin cezaya çarptırılmasını tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nden avukatı aracılığıyla yazılı bir açıklama ile değerlendirdi. Açıklamasına “Türkiye’de inanılmaz olaylar yaşanıyor. Yaşanılan olaylar karşısında, insanların akıl sağlığını koruyabilmeleri gerçekten çok zor” ifadeleriyle başlayan Başbuğ, Ergenekon davasında İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin TCK 312/1 maddesinde belirlenen “darbeye teşebbüs” suçunu oluşturduğu gerekçesiyle verdiği müebbet hapis cezası kararından alıntı yaptı. Tuğgeneral Çitil yargılanıyor Yüzde yüz yerli füze Haber Merkezi İlk yüzde yüz yerli alçak irtifa hava savunma füzesinin ilk deneme atışı Tuz Gölü’nde önceki gün yapıldı. Yapılan testlerde füze, fırlatma aracından sorunsuz bir şekilde ayrıldı ve hesaplanan yörüngede kararlı bir şekilde uçuşunu tamamladı. Deneme atışları sırasında radar ve diğer ölçüm cihazlarıyla füzeye ilişkin veriler planlandığı şekilde alındı. Füze denemesinin test görüntüleri dün internet ortamında yayımlandı. 2 yıldır üzerinde büyük bir gizlilikle çalışılan füzeler sayesinde Türkiye, bu konuda yıllardır yaptığı dışarıdan alımdan da kurtulacak. Ana yükleniciliği ASELSAN firmasınca yürütülen HİSARA Projesi’nde, radar, komuta kontrol ve atış kontrol sistemleri ASELSAN tarafından, füze sistemleri ise ROKETSAN tarafından geliştiriliyor. Faili meçhulleri SEYFETTİN METE hatırlamadı ÇORUM Mardin’in Derik ilçesinde 19931994 yılları arasında 13 köylünün öldürülmesiyle ilgili dönemin Derik Jandarma Komutanı olan ve halen Ankara Jandarma Bölge Komutanı olarak görev yapan Tuğgeneral Musa Çitil’in yargılanmasına devam edildi. 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davada mağdurların avukatı Erdal Kuzu, toplu mezar kazılarında yapılan aramalarda Ayhan Erkan, Mahmut Erkan, Nurettin Süel, Kamber Topçu ve Vejdin Avcı isimli 5 kişinin isminin tutanaklara geçtiğini, ancak Vejdin Avcı’nın kayıp olduğunu belirterek Avcı’nın nerede olduğunu sordu. Çitil ise olayın olduğu sırada operasyon bölgesinde olmadığını, toplu mezar gibi bir cenaze gömmelerinin söz konusu olmadığını savunarak “Bu tarihlerde bunun gibi yüzlerce operasyon oldu. Aradan 20 yıl geçti. Birçoğunu hatırlamıyorum. Yıllarca yasal sorumluluklarımız çerçevesinde terörle mücadele ettik” dedi. Duruşmaya tanık olarak katılan Ramazan Erdem, 1994 yılında köylerine yakın bir bölgede 3 kişinin cesedinin bulunduğu ihbarı üzerine Ahmet Erek, Ramazan Erek ve İzzettin Erek ile birlikte yola çıktıklarını belirterek, “Askerler bizi durdurdu ve araçtan indirdi. Benim ve Ramazan’ın kimliklerini aldılar. Bizi askeri bir karakolun girişinde bıraktılar. İzzettin ve Ahmet Erek’i sorduğumuzda askerler, onların işleri olduğunu söylediler. Biz sonra köyümüze döndük. Bir gün sonra ikisinin de cesetleri bulundu. Cenazelerine askerlerin izin vermemesi üzerine katılamadık” dedi. Mahkeme, duruşmayı 24 Şubat’e erteledi. Sınır köyüne kaçakçılık baskını AKIN BODUR HATAY Hatay’ın sınır kaçakçılığı ile gündeme gelen Beşaslan köyüne 400 askerle düzenlenen operasyonda 17 kişi gözaltına alındı. Hatay İl Jandarma Komutanlığı’na bağlı yaklaşık 400 asker, dün sabah 04.00 sıralarında akaryakıt kaçakçılığı ile gündeme gelen Suriye sınırına yaklaşık 500 metre uzaklıktaki Beşaslan köyüne zırhlı araçlara operasyon düzenledi. TOMA ve akrep tabir edilen zırhlı araçlarla köye girmek isteyen jandarmalara karşı köylüler traktör, römorklar ve tarım aletleriyle yolu kapattı. Operasyonu engellemek için mazot bidonları, lastik ve römorkları yakan köylüler, öğrencilerin ilçedeki okullara gitmesine ve diyaliz hastalarının tedavi için köyden ayrılmasını da izin vermedi. Köyün ileri gelenleri devreye girerek olayların büyümesini engelledi. Öğle saatlerine kadar süren operasyonda 17 köylü gözaltına alındı. CHP Hatay Milletvekili Hasan Akgöl, “Birilerinin ifadesi alınacaksa, savcılık ya da mahkeme tarafından tebliğat gönderilir ve o kişi gider, ifadesi alınır. Beşaslan düşman köyü mü? Hükümet uyguladığı yanlış Suriye politikasının gerginliğini daha ne kadar sürdürecek?” dedi. 17 köylü gözaltında KCK davasına devam edildi Kalkan: Hep aynı zihniyet İstanbul Haber Servisi PKK’nin üst yapılanması KCK’de faaliyet gösterdikleri iddiasıyla, 94’ü tutuklu 205 BDP üyesi ve yöneticisinin yargılandığı İstanbul 1. KCK davasına devam edildi. Tutuklu sanık eski BDP İstanbul il örgütü yöneticisi Şeyhmus Kalkan, iddianamedeki zihniyete yabancı olmadığını, geçmişte göç etmek zorunda bırakıldığını anlatarak “Şimdi ise KCK adı altında aynı zihniyet ile karşı karşıyayım” dedi. Kalkan, iddianamedeki zihniyetin sık sık karşısına çıktığını anlatarak şöyle devam etti: “1998’de İstanbul’da bir gece kimlik kontrolünde gözaltına alındım. Bir gün gözaltında kaldıktan sonra bırakıldım. Kimse bana bir şey sormadı. ‘Neden beni gözaltına aldınız’ diye sorunca da polis bana ‘Kürt ve Mardinli değil misin’ diye sordu. Ben de ‘Evet’ deyince ‘Alınman için yeterli sebep’ demişti. İşte bu dönemde yine aynı zihniyet karşıma çıkıyordu. Üçüncü kez 2000 yılında ‘örgüt üyesi olmak’ iddiasıyla gözaltına alındığımda aynı zihniyetle karşılaştım. 7 gün boyunca bana yapılmayan işkence kalmadı. Nedeni Kürt olmamdı. Şimdi aynı zihniyet ile karşı karşıyayım.” Yalova 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin hakaret suçu kararına dikkat çeken Başbuğ şöyle devam etti: “Şimdi, aklınız iyice karıştı değil mi? Benim de. Sulh Ceza Mahkemesi, dikkat edilirse, bu kararını 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 5 Ağustos 2013 günü açıklanan kararından sonraki bir tarihte, yani 1 Ekim 2013 günü vermiştir. Türkiye’de bir ağır ceza mahkemesi, hukuk normlarını altüst ederek, değerli hukukçuların bile aklının alamayacağı şekilde, üstelik hiçbir somut delile dayanmadan bir Genelkurmay Başkanı’nın ‘terör örgütü yöneticisi’ olduğuna karar verirken, Türkiye’de bir sulh ceza mahkemesi aynı Genelkurmay Başkanına ‘terör örgütü lideri’ denilmesini hakaret suçu olarak kabul etmiştir. Eğer yaşanılan bu ve benzeri olaylar karşısında, ülkemizde hâlâ aklı başında olan insanlar kalmışsa, onların yapacağı tek şey de: ‘Allahım, ne olur aklıma mukayyet ol, aklımı koru’ demek olmalıdır.” ‘A klı başında olan kalmışsa’ Dönemin il jandarma komutanı İnfaz davasında BASIN İLAN KURUMU GENEL MÜDÜRÜ MEHMET ATALAY: albaya tahliye ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Van’ın Çaldıran ilçesi kırsalında düzenlenen operasyonda yakalanan iki PKK üyesi ile yanlarındaki lise öğrencisini olay yerinde infaz ettikleri gerekçesiyle açılan davada tutuklu yargılanan dönemin Van İl Jandarma Alay Komutanı emekli Albay Vecihi Halil İyigün tahliye edildi. Dosyada henüz gizli tanıklar dinlenmeden verilen tahliye kararı, üç kişinin öldürülmesinin 4. yıldönümüne denk geldi. Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde süren davanın 5. duruşması dün görüldü. Mahkeme Başkanı Afak İlleez, gizli tanıkların dinlenmesi için Tanık Koruma Programı çerçevesinde Emniyet Genel Müdürlüğü’ne gönderilen müzekkereye yanıt verilmediğini bildirdi. Duruşmada söz alan İyigün’ün avukatı Mehmet Eren Turan, müvekkilinin 16 aydır tutuklu olduğuna dikkat çekerek, 16 aydır haksız şekilde cezaevinde olduğunu ve mağdur edildiğini söyleyerek tahliyesini istedi. Mahkeme, karar için duruşmaya ara verdi. İlk olarak dosyada ifadeleri bulunan iki gizli tanığın dinlenmesi için bu sistemin kurulu olduğu Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yazı gönderilmesine hükmeden mahkeme, sanık İyigün’ün, tutuklu kaldığı süre değerlendirilerek tahliyesine karar verdi. Bu karara mahkeme üyelerinden Sinan Ok, tahliye kararına muhalefet etti. Sinan Ok, sanığın tutuklu kalması gerektiğini ifade ederken, mevcut delil durumu, delillerin toplanmamış olması ve kaçma şüphesini gerekçe gösterdi. Duruşma 25 Kasım’a ertelendi. En yüksek işsizlik oranı gazetecilikte Haber Merkezi Basın ve İlan Kurumu Genel Müdürü Mehmet Atalay, Türkiye’de en fazla işsizliğin olduğu mesleğin gazetecilik olduğunu söyledi. Atalay, Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası’nda (KMTSO) yerel gazete sahipleri ve basın mensuplarıyla yaptığı toplantıda, yerel ve yazılı basını geleceğe güçlü bir şekilde hazırlamak için çalıştıklarını belirterek, “Türkiye’de en fazla işsizliğin olduğu meslek gazeteciliktir. TÜİK verilerine göre işsizlik oranı ülke genelinde yüzde 8’lere düştü ama basında yüzde 20’dir. Bu sonuç bizim işimizi iyi yapmadığımızın göstergesidir. İşimizi iyi yaparsak sektörümüzü büyütebiliriz. Büyüdükçe de o gençler işsiz kalmaz” dedi. Kamu ilanı ile gazeteleri basılan, dağıtılan ve okuyucuya ulaşan bir yapıya getirmek istediklerini kaydeden Atalay, Anadolu basının ayakta durup güçlenebilmesi için bu ilanın devam etmesi gerektiğini aktardı. Basının önemine değinen Atalay, “Demokrasiye ve çoksesliliğe katkıda bulunabilmesi için, ülkemizde her görüşün temsil edilebilmesi, yolsuzluk ve usulsüzleri kamu adına denetleyebilmek adına mutlaka güçlü bir medyaya ihtiyacımız var” diye konuştu.