19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 EKİM 2013 SALI CUMHURİYET SAYFA öğretiliyor? Bodrum Gündem gazetesinde Serdar Anlağan’ın yazısından bir alıntı yapalım: “(…) Daha ilk derste başlıyor çocuklara  anlatmaya ‘cinler ateşten yaratılmıştır, korkmayın size bişey yapmaz’, ‘Azrail iyidir, melekler iyidir, korkmayın size bişey yapmaz’, ‘ilk insan Hazreti Âdem’dir, topraktan yaratılmıştır’, ‘evrim teorisi yalandır’ diye. Din öğretmeni ‘aman’ diyor. ‘Sakın ha! Üçgenin içine göz çizmeyin, kötü ruhları çağırırsınız!’ diyor. Çocuklar korkuyor, korkudan, ‘cinler var’ diye okulun tuvaletlerine gidemeyen, ‘sesler duyduğunu’ ileri sürenler var.” Yazar, Türkiye’nin de imza koyduğu “İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi”nin 26. maddesinin 3. bendindeki şu temel kuralı anımsatıyor:  “Anababalar, çocuklarına verilecek eğitimi seçmede öncelikli hak sahibidir.” “Üçgenin içindeki göz” bize ekteki görseli anımsattı! DIŞ HABERLER [email protected] Dış Haberler Servisi Irak’ın Ebu Gureyb hapishanesine geçen temmuz ayında El Kaide militanları tarafından düzenlenen baskın sonucu kaIrak’ın Ebu Gureyb çan yüzlerce cihatçının Hapishanesi’ne Suriye’ye geçtiği, Iraklı ve Batılı yetkililerin düzenlenen baskın Ebu Ömer, “Herbu konudaki korkulasırasında kaçan yüzlerce kes Suriye’de ciharının gerçek olduğu bildiriliyor. AmeriEl Kaideci Türkiye’den da gitmek istiyor” diye konuştu. kan Foreign Policy Suriye’ye geçti. Amerikan Suriye’deki iç sadergisi, Türkiye’den vaşı, sadece vahşi bir Suriye’ye geçen Ebu Foreign Policy dergisi, diktatöre karşı müÖmer’le Gaziantep’te cadele olarak görkonuştu. Gaziantep’ten kaçaklardan Ebu Ömer ile Türk malı bir tablet ve Gaziantep’te konuştu. meyen, nihai amacı Ortadoğu’da İsladijital Ortadoğu haritami yönetim kurmak ları yüklenmiş küçük bir GPS cihazı alan Ebu Ömer, Ebu olan, “kâfirlere” Gureyb’den hücre arkadaşı 6 kişi karşı savaş olarak değerlendinin de Suriye’ye geçtiğini anlattı. ren Ebu Ömer, “Suriye ve Irak biÇok sayıda militanın daha Su zim için aynı mücadeledir. Hem riye yolunda olduğunu söyleyen Irak hem Suriye kâfirler tarafın Tek Ulus Andı! kullardan “Türk” O kavramını içeren “andımızı” kaldırdı. Gerekçesini de Adana’da esip gürleyip “Biz slogan milliyetçisi değiliz. Her sabah çocukları sıraya dizip 1933’lerden kalma, geri kalmış ülkeleri hatırlatan, soğuk savaş Firari cihatçıların geçiş noktası Türkiye dan yönetiliyor. Dolayısıyla her ikisine karşı da savaşıyoruz. Suriye halen çok zayıf ve mücahitlerin eline düşmeye yakın” dedi. Foreign Policy’nin, Irak ve Levant İslam Devleti (ISIS) ile yakın bağlantıları olduğu bilinen Türkiye’deki bir Suriyeli muhalif aracılığıyla görüştüğü Ebu Ömer, Ebu Gureyb’de 26 ay yatmış. Yaşını tam olarak söylemek istemeyen Ebu Ömer, 20’li yaşlarda olduğunu söylemekle yetindi. Terörle ilgili suçlamalarla hapse giren Ebu Ömer, masum olduğunu savunuyor. Ona göre Ebu Gureyb’de geçirdiği günler radikalleşmesine yol 17 açtı. Hapiste, birçok ISIS militanıyla tanıştığını anlatan Ebu Ömer, onlardan ISIS’ın fikirlerini, halifeliği getirmenin en iyi yol olduğunu öğrendiğini ve ISIS’a katılmaya karar verdiğini söyledi. Geçen temmuzda Ebu Gureyb’e intihar eylemcileri, roketatarlar ve 12 bombalı araçla baskın düzenlenmiş, 500’den fazla mahkum kaçmıştı. Iraklı yetkililerin verdiği bilgiye göre baskın sırasında 29 güvenlik görevlisi öldürüldü. Ebu Gureyb, 2004’te yayımlanan, Amerikan askerlerinin işkence yaptığını gösteren fotoğraflarla dünyanın gündemine oturmuştu. ABD öğrencileri ant içerken... dönemi demirperde ülkelerini çağrıştıran sloganları attırmak değildir…” sözleri ile açıkladı. Günümüzde ABD okullarına giderseniz sabahları çocukların “Amerika Birleşik Devletleri’nin bayrağına ve o bayrağın simgelediği cumhuriyete bağlı kalacağıma, herkese özgürlük ve adaletle; tanrının gözetiminde, bölünmez, tek ulus için ant içerim…” sözlerini duyarsınız. Arkadaşa göre demek ki neymiş? ABD “slogan milliyetçisi” imiş! Neymiş? ABD de “geri kalmış ülkelerden…” imiş! Neymiş, bu durumda “ABD de demirperde” oluyormuş! “Türklük andı” yerine okullarda “zorunlu din derslerinde” neler mi ‘Esad’ın hakkını teslim etmeli’ Kerry, Beşşar Esad’ı övdü Dış Haberler Servisi ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, kimyasal silahların imhası konusunda yapılan anlaşmaya uyduğu ve söz konusu silahların imhasında hızlı hareket ettiği için “hakkını teslim etmeli” dediği Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ı övdü. Kerry, “Açık konuşacağım, Suriye rejimi bunun için övgüyü hak ediyor. Bu iyi bir başlangıç ve biz iyi bir başlangıcı memnuniyetle karşılıyoruz” dedi. Endonezya’da AsyaPasifik Ekonomik İşbirliği toplantısı sırasında Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile dün yaptığı görüşmenin ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, sürecin “rekor” denebilecek kadar kısa bir zaman içinde başladığını belirten Kerry, Rusya’yı da işbirliği için övdü. Suriye’nin elinde 2014 yılının ortalarına kadar imha edilmesi beklenen bin ton tutarında sarin ve hardal gazının yanı sıra düzinelerce yasaklanmış silah bulunuyor. Rusya Cenevre 2 Konferansı için tarih belirleme çağrısına destek verdiğini de ifade eden Kerry, kasım ayının ikinci haftasının düşünüldüğünü belirtti. Önceki gün Suriye’de Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü denetiminde imhasına başlanan kimyasal silahlar arasında savaş başlıklarının da bulunduğu belirtildi. BM’den yapılan açıklamada, Suriyelilerin pazar günü Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nün gözetiminde kimyasal cephanelerinin bir kısmını imha ettiği ifade edildi. Gaz ve taşlama makineleri kullanılarak imha edilen kimyasal silahlar arasında savaş başlıklarının yanı sıra hava bombaları, karıştırma ve doldurma ekipmanları da bulunuyor. Örgütten bir yetkili “Tüm bunlar imha edildi veya devre dışı bırakıldı” dedi. Söz konusu yetkili imha çalışmaları için daha çok güne ihtiyaçları olduğunu da belirterek Suriye makamlarının kendilerine çalışmaları sırasında çok yardımcı olduklarını kaydetti. Kötü ruhlu Amerikan. ‘Update Edilmeli!’ rkadaş her şeyi o A kadar iyi biliyor ki onu tanımlamak sevgili Fikret Otyam’ın deyişiyle “gayrikabilimümkinatsız”! Yaklaşan seçimde Matruşka paketinde “anadilinde eğitim” diye bir çevreye “havuç” gösteriyor. Ama arkadaşın anadili herhalde İngilizce! Neden mi? Çarşamba günü İstanbul’da uluslararası bir toplantıda Türkçe yaptığı konuşmada, Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu’nun “update edilmesi lazım!” demez mi? Herhalde rahmetli annesinin dili İngilizce idi! Anadilinin İngilizce olduğunu kanıtlayan ve çeşitli konuşmalarından not ettiğim sözcüklerden bazı örnekler şöyle: “İllegal, asimilasyon, provokasyon, jenerasyon, depresyon…” Hatta bir keresinde aynı anda “full dolu” demez mi? Cuma namazından çıkarken herhalde anadili İngilizce olan bir çocuk (ya da) arkadaş anlasın diye “quiz (sınav) olduk” deyince “Öyle mi?” yanıtı ile birlikte satranç takımı vermiş. Ama yiğidin hakkını da yemeyelim! İstanbul’da bir açılış töreninde günümüzün moda deyişiyle yeni gökdelenlere “tower (kule)” denilmesini şiddetli eleştirmişti! Boko Haram camiye saldırdı Anadilinde Eğitim! akalım Milli Eğitim B Bakanlığı anadili sorununun altından nasıl kalkacak? İnternette “ethnologue.com” adresine girerseniz Türkiye’de 35 değişik dilin kullanıldığını, 1’inin öldüğünü öğrenirsiniz. Bunların 13’ünün kurumsal, 5’inin gelişmekte, 6’sının canlanmakta, 10’unun sorunlu oldukları ve 1’inin de öldüğü açıklanıyor. Bu rakamların çoğu 198090’lar için geçerli… Abazaca: 10 bin kadar kişi (1995). Abhazca: Çoğunlukla Çoruh, Bolu ve Sakarya’da 35 bin (1993). Abhazyalının 4 bin kadarının (1980) anadili. Adigece (Çerkesçe): 1965 nüfus sayımına göre Kayseri, Tokat ve Kahramanmaraş’ta 71 bin kişinin anadili. Arapça: Mardin, Siirt ağırlıklı olmak üzere 400 bin kişi (1992). Arnavutça: 65 bin Arnavut’un 15 bini konuşuyor (1980). Azerice: Çoğu Kars’ta 530 binden fazla kişinin anadili (1996). Boşnakça: Batıda 20 bin kişi konuşuyor (1980). Bulgarca: Bulgaristan göçmenleriyle birlikte 300 bin kişi (2001). Çingenece: Domari ve Romani olarak ikiye ayrılıyor, 50 bin kişinin anadili. Ermenice: 70 bin Ermeninin 40 bini konuşuyor (1980). Gagavuzca: 327 bin kişi (1993). Gürcüce: Artvin, Ordu, Sakarya’da 40 bini aşkın kişi (1980). Kabartayca (Çerkesçe): Genelde Kayseri çevresinde 202 bin kişi (1993). Kazakça: 600 kadar kişi (1982). Kırgızca: Van, Kars yörelerinde binden fazla kişi konuşuyor (1982). Kırım Türkçesi (Balkan Tatarcası): Tam bilinmiyor, AnkaraPolatlı yöresindeki Tatar köylerinde kullanılıyor. Kumukça: Birkaç köyde konuşuluyor. Kürtçe: Zazaca, Dimlice ve Kırmançi ile Kırmançi’nin lehçeleri sayılan Şikaki ve Herki’yi ayrı diller olarak değerlendiriyor. Kürtçe ana başlığında toplanırsa 5 milyondan fazla kişinin anadili. Ladino: Çoğu İstanbul ve İzmir’de 8 bin kişi konuşuyor (1976). Lazca: 30 binden fazla kişinin anadili (1980). Kendini “Laz’ım” diye tanımlayanlar 220 bin kadar, çoğunlukla Rize’nin doğusu ve Artvin’de. Osetçe: Digor lehçesi Bitlis, Erzurum, Kars, Muğla, Antalya yörelerinde konuşuluyor (1993). Özbekçe: Hatay, Gaziantep, Urfa’da 2 bine yakın kişinin anadili (1982). Rumca: Çoğunluğu İstanbul’da 5 bine yakın kişi konuşuyor (1993). Süryanice: Turoyo ve Hertvince gibi lehçeleri olan Süryanice yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Hertvince lehçesini Siirt’te 1000 kişi konuşuyor (1999). Turoyo ise Mardin yöresinde 3 bin insanın anadili (1994). Tatarca: İstanbul’daki Tatarlar konuşuyor. Türkçe: Türkiye nüfusunun yüzde 90’ının anadili (1987). Uygurca: Çoğu Kayseri’de 500 kişi konuşuyor (1981). Anadille, etnik dillerin birbirine karıştırılmaması gerektiğine ilişkin en güzel sözleri söyleyen Çinli bilge Konfüçyüs’ü anımsayalım: “Bir ulusu yok etmek istiyorsanız işe önce dili ile başlayın!” Günümüzde ise TBMM Anayasa Komisyonunun AKP’li Başkanı Burhan Kuzu’nun“Anadilinde eğitim Türkiye’yi böler!” sözleri Konfüçyüs’ü “update (güncel)” ediyor! n Dış Haberler Servisi Nijerya’nın kuzeydoğusunda Boko Haram örgütü militanlarının bir camide sivillerin üzerine ateş açması sonucu 7 kişinin öldüğü bildirildi. Borno eyaletinin başkenti Maiduguri’nin 85 kilometre batısındaki Damboa köyünde geçen cumartesi günü düzenlenen saldırıda çok sayıda kişinin de yaralandığı, askerlerin müdahalesiyle 15 militanın öldürüldüğü de öğrenildi. Mısır’da ülke genelindeki gösterilerde ölenlerin sayısının 51’e yükseldiği açıklandı. 288 kişinin yaralandığı olaylarda ülke genelinde darbe karşıtı göstericilerden 600 kişinin şiddet eylemlerine karıştıkları gerekçesiyle gözaltına alındığı bildirildi. Mısır Cumhurbaşkanı Adli Mansur, dün ziyaret ettiği Suudi Arabistan’a, Müslüman Kardeşler destekli Muhammed Mursi’yi deviren askeri darbeye destek veren ilk ülke olması nedeniyle teşekkür etti. (Fotoğraf: AFP) KAHİRE’DEN RİYAD’A TEŞEKKÜR Davutoğlu: Görüşmeye PYD katılmayacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Dışişleri Müsteşar Yardımcısı Ömer Önhon’un, bugün Suriye Kürt Ulusal Konseyi üyeleriyle yapacağı görüşmeye PYD’nin katılmayacağını söyledi. Geçen ay PYD Başkanı Salih Müslim’i sık aralıklarla ağırlayan Türkiye, bu defa Suriye’deki Kürt grupları arasında ayrıma gitti. Ankara, Beşşar Esad rejimine bayrak açan ancak Suriye’deki Kürtlerin küçük bir kısmını temsil eden Kürt Ulusal Konseyi ile strateji belirlemeye çalışacak. Davutoğlu Kostarika Dışişleri Bakanı Enrique Castillo Barrantes ile yaptığı görüşmenin ardından Suriye Kürtleri ile görüşmeye ilişkin şunları söyledi: “PYD’ye gelince, Kürt kardeşlerimiz hakkında ayrım yapmayız ama beklentilerimiz var: Suriye’nin seçilmiş parlamentosu devreye girip halkın kaderi konusunda meşru karar alana kadar de facto adım atmamak. Görmek istediğimiz bu kararlı, net, açık tutumdur. Suriye muhalefeti içinde ikircikli tutum sergilemek doğru olmaz. Yarın PYD gelmeyecek.” Davutoğlu, programı nedeniyle konsey üyeleriyle görüşmeyeceğini belirtirken, “Nusayri kardeşlerimle de yakın zamanda görüşürüz” dedi. Savaş başlıkları da imha edildi Taliban hâlâ Malala’nın peşinde nDış Haberler Servisi Taliban örgütü, geçen yıl Pakistan’da başından vurduğu 16 yaşındaki Malala Yusufzay’nın hâlâ peşinde olduklarını açıkladı. Örgüt sözcüsü Şehidullah Şehid, ABC televizyonuna yaptığı açıklamada, Malala’yı tekrar bulduklarında genç kızın bu kez ellerinden kaçamayacağını söyledi. Öte yandan yaşamını halen İngiltere’de sürdüren genç kız BBC’ye yaptığı açıklamada barış için Taliban ile görüşülmesi gerektiğini söyledi. Netanyahu’ya jean yanıtı nDış Haberler Servisi İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun İran’da gençlerin jean pantolon giymelerinin yasak olduğuna ilişkin sözlerine yanıt geldi. Çok sayıda İranlı, Twitter hesaplarından yolladıkları mesajlarına jean pantolon satılan dükkânların fotoğraflarını eklediler. Bir İranlı mesajında söz konusu dükkân fotoğrafının altında “Bay Netanyahu burası kitle imha silahları satılan bir dükkân” notunu düştü. Eşşebab komutanı baskında öldürüldü RIŞMIŞ IKRİMA 98 SALDIRILARINA KA Dış Haberler Servisi Amerikan özel kuvvetlerinin geçen cumartesi günü Somali’de düzenlediği baskında, 1998’de Kenya’daki ABD büyükelçiliğine saldırıyla ilgisi olan Eşşebab örgütünün yabancı kuvvetler komutanı Ikrima’nın öldürüldüğü öğrenildi. ABD yönetiminden üst düzey bir yetkili, operasyonun, geçen ay Kenya’nın AVM’den yeni görüntüler gelmeye devam ediyor. (AFP) başkenti Nairobi’de Westgate alışveriş merkezine baskın düzenleyerek otel ve havayolu şirketine düzenlenen 67 kişiyi öldüren Eşşebab militanla saldırılarda rol oynadığı bildirildi. rına doğrudan bir karşılık vermekten Kenya istihbaratının bir raporuna göçok, Ikrima’yı hedeflediğini ve ope re, Ikrima, 2011’den bugüne başarısız rasyonun başarılı olduğunu söyledi. olan birkaç terör saldırısı planının da Somali asıllı bir Kenyalı olan arkasındaki kişi. Ikrima’nın Eşşebab’a Ikrima’nın, daha sonra ölen 2 El Kaide Kenyalı militan kazanmakta önemli militanıyla işbirliği yaparak 1998’de rolü olduğunu söyleyen Kenyalı yetABD’nin Nairobi elçiliğine, 2002’de kililer, üst düzey El Kaide yöneticisi de Kenya’nın Mombasa kentindeki bir Salih Ali Nabhan’la 1998’deki bü yükelçilik baskınıyla ilgili olarak yakın işbirliği yaptığına inanıldığını duyurdular. Salih Ali Nabhan 2009’da Amerikan kuvvetleri tarafından öldürülmüştü. Ikrima’nın, Eşşebab lideri Muhtar Ebu Zübeyr ile de yakın olduğu bildiriliyor. Libya’da düzenlenen operasyonla kaçırılan Nazih Abdülhamed el Rukai’nin ise Akdeniz açıklarında bir gemide sorgulandığı yolunda haberler alınıyor.Ebu Anas el Libi adıyla da tanınan El Rukai, 1998’deki elçilik saldırılarıyla ilgili olarak aranıyordu. ABD yönetiminin, bundan sonra, eleştiri konusu olan insansız hava aracı saldırılarının yerine, Somali ve Libya’da düzenlenen operasyonlar gibi kısa ve ani baskınları tercih edeceği belirtiliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle