19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 EKİM 2013 SALI 2 Kendilerinin büyük bir servetleri yoktur, bir müessesede tek başlarına söz sahibi değildirler, ama ufak bir hisseyi ellerine geçirerek hatta geçirmeden kendilerini patron sayarlar. O kadar özlemle seyrettikleri, imrendikleri bir safta, patronlar safında yer almak için her şeylerini fedaya hazırdırlar. Basının bu küçük beyleri doğrusu ya patronlardan daha zararlıdır. Çünkü emekçilere asıl düşman olanlar bunlardır. Bunlardır en küçük karşı davranışı en sert suçlandırmalarla önlemeye, bozmaya çalışanlar... Sıkılmadan, daha düne kadar birer emekçi olarak birlikte çalıştıkları arkadaşlarını jurnal edenler, ilk fırsatta ayaklarına çelme takanlar... Hep tanırsınız bu küçük beyleri. Herhangi bir gazetede, bir dergide ufak bir hisseye dayanarak hegomanyalarını yürütmek isteyen bu gibiler, gözümüzün önündedir. Son olaylar onları daha iyi tanımamıza, iyice görüp seçmemize sebep olmadı mı? Ne olmuş, gazete patronları birleşmiş gazetelerini kapatmışlar. İyi ve kötü, bu kendilerinin bilecekleri bir iş. Ama bu küçük beylere ne oluyor? Ön plana fırlamaları gerçek kişiliklerini ne güzel ortaya koydu. Aradıkları fırsat ellerine geçince, patronlara kendilerinden fazla patroncu olduklarını göstermekte yarış ettiler. Bildirileri kaleme alanlar onlar; yazılarıyla en aşırı hücumlara girişenler onlar; işçileri tehdit edenler onlar... Hep hep onlar. O küçük beyler. Basının küçük beylerinin ilk özelliği fırsatçı oluşlarıdır. İktidarı ellerinde tutan politikacıları, ister iktidarda ister muhalefette olsun överler, desteklerler. Ama bu küçük beylerin başarıları belirli bir çizgiden öteye geçemez. Hiçbir zaman da geçmeyecektir. Okuyucu kısa zamanda anlar gerçek kişiliklerini. Basının küçük beyleri patronlara, iktidardaki politikacılara hoş görünerek, onları övgülerle aldatarak, şımarıkça davranışlarla çevrelerini kandırarak bir süre kendilerini birer değer olarak çevrelerine yuttururlar. Bu geçici saltanatlarının er geç yıkılacağını göremeden kendilerini yıpratırlar. Bakın çevrenize, bakın gazetelerin, dergilerin sayfalarına. O şımarık küçük beyleri, hemencecik göreceksiniz. Çok aramanıza lüzum yok! (Öncü gazetesi, 1961) OLAYLAR VE GÖRÜŞLER ‘Basının Küçük Beyleri’ Elli yıl önce yayımlanmış bir yazım. Değerli gazeteci dostum Mete Akyol saklamış, gönderdi. Bugün işlerinden çıkarılan onurlu gerçek gazeteci meslektaşlarımızı üzüntüyle izlerken hâlâ demokrasi savaşımızın sürdürülmesi gerektiğine inanıyorum. Bu amaçla aşağıda okuyacağınız eski yazımı tekrar yayımlıyorum: Patron patronluğunu yapar. Dünya kurulalı bu böyle gelmiş böyle gider. Parasına güvenen, servetine dayanan kişi sesini daha çok çıkarır, daha çok hükmetmek ister. Kaçınılmaz bir şeydir bu. Bileği kuvvetlinin, cebinde çok para olanın çevresindekileri küçümsediği bir gerçektir. Ama böyle diye, o küçümsenen, önemsenmeyen kişiler bunu değişmez bir gerçek mi belleyecekler? Mademki o kuvvetli, zengin kişi, bizi ezmek istiyor, ezmeye çalışıyor, öyleyse bırakalım ezsin mi ne diyecekler? Hayır, patron patronsa, işçi de işçidir. Patron işçisiz edemez. Patronun, patron olmasını sağlayan emek gücüdür. Emek gücü ise işçidedir. Öyleyse emekçiler büyük bir gücün sahipleridir. Patron karşısında ezilmeden direnecek, haklarını, kanunun sağladığı hakları koruyacak, kanunun sağlamadığı hakları elde etmenin de çarelerini dernekler, sendikalar kurarak arayacaklardır. Ben patrona bir şey demiyorum. Patron karşımızdadır. Ortadadır. Patronluğun gerekleri bilinmeli. Elbet kendi çıkarını koruyacak, iyisi de, kötüsü de er geç çıkarları uğruna aynı cephede buluşacaktır. İster istemez iyi patronla kötü patron arasında bir birlik beraberlik kurulacaktır. Patrona kızılmaz, patrona karşı birleşilir. Patrona karşı çalışanların ortak cephesi kurulur. O kadar. Sözüm patrona değil benim. Patron taslaklarına. Basının bazı küçük beylerinden söz etmek istiyorum. Kimdir bu küçük beyler? Bunlar patrondan daha çok patronluk taslayan kimselerdir. Yeni Bir “Ant” Neden Uzlaşma Fırsatı Olmasın? Her sabah, küçüklerin yıllar sonra akıllarına getirip üzerinde kafa yoracakları kısa bir metni birlikte okumalarını isterim. Bu metin tınısı güzel, sade, basit ama özlü olmalı. Uzatmaya gerek yok. 45 bilemediniz 6 satırda neler söylenmez! B ‘A Prof.Dr. SEMA KALAYCIOĞLU u “Andımız” konusunun fazla abartıldığını düşünüyorum. Evet, siyasiler bunu malzeme yapıyor. İleri yaşlarda ortaya çıkan duyarlılıkları kullanıyor. Oysa “andı” içenler küçük çocuklar. Biraz da onların yerine koyarak değerlendirme yapmak gerekir. Yani 69 yaşlarına geri dönerek. nt’ın pedagojik değeri Küçük çocuklar için ritüellerin değeri, büyükler için olduğundan daha fazladır. Alışılmışı her gün tekrarlamak onların aidiyet duygularını güçlendirip yaşama güvenle bakmalarını sağlar. Bu bakımdan akşam yatarken, sabah kalkarken, okula giderken tekrarlanan davranışlar, bir sonraki günün güvencesi gibidir. Aynen her gün doğan ve batan güneş gibi. Bu onları mutlu ve huzurlu kılar. Hepimiz çocuk olduk. O dönemleri hatırlayıp tahlil edemesek bile, çocuk yetiştirenler tekrarların pedagojik değerini çok iyi bilir. Bu bağlamda ailelerinden kopup okula geldiklerinde çocukların tekrarlanan davranışlarda bulunmaları, onların okulu, okulun genel olarak amaçlarını ve arkadaşlarını benimsemelerine yardımcı olur. Yaşam ile aralarında sağlam köprüler kurmalarına katkıda bulunur. ndımız’dan bende geriye ne kaldı? Bence eğitimin önemine inanan, çocuklarını geleceğe hazırlayan büyükler için içerik, çocuklar için olduğundan daha önemli. Bu nedenle iyi niyetten, iyi niyetli veya “Hitler gençliği” için olduğu gibi ayırımcı ve kötü niyetli endoktrinasyon’a kadar uzanan bir yelpaze içinde, birçok ülkede belli metinler yazılıp, ulusal “ant içme” törenleri, gün ‘A bayram havası Kartepe’de lük veya haftalık olarak tekrarlanıyor. Amerikalı çocuk “Amerika’nın birliği”ne ant içiyor. Ama hepiniz geri dönüp, neden ve ne için yazıldığını düşünmeden, ilkokula başladığınız yıllarda, okuduğunuz o şimdi tu kaka olan “Andımız”dan size ne kaldığını hatırlayın. İzlenimlerinizi aklınızdan geçirin. Size yardımcı olayım: 1958’de 6.5 yaşında ilkokula başladığımda, haftada iki yapılan İstiklal Marşı töreninden başka “Andımız”, benim için her şeyden önce, her gün kendi yaşıtlarımla birlikte kıpırdamadan hep bir ağızdan okuduğumuz kısa bir metindi. Açıkçası, ben hiç “Türk’üm” kelimesine takıldığımı hatırlamıyorum. 56 farklı köken ayırt edebildiğim ailem için o zaten tek veri bir kimlikti. Osmanlı’dan sağlam ve gururlu bir dönüşüm yapmışlardı. Ama “doğru” ve “çalışkan” ın tınısını, seçici kulaklarım iyi kapıyordu. Zaten bu ikisinin her zaman birer erdem olduğunu düşünmüşümdür. Bir de belki o yıl küçük bir kardeşim doğduğu için olsa gerek, “küçüklerimi sevmek” dedikçe, hep kendimi bir bebeği mıncıklarken düşünüyordum. Zaten oldum bittim bebek mıncıklamayı da severim. bedilmiş topraklardan geriye kalanı nasıl “anavatan” olarak kabul ettiğine tanık oldum. Onlar varlıklarını gerçekten “armağan etmişler”di. Biz sadece onların yaptığını kelimelere döküyor, dinlemeden, anlamadan tekrarlıyorduk. Zaten bu iki şeyi 69 yaş aralığında bağdaştırdığımı söyleyemem. Şimdi sadece geri dönüp düşünüyorum. Mezhepçi ve Etnikçi, Feodal Demokrasi! Hazırlanışı sır gibi saklanan ve büyük tantanayla açıklanan “Demokrasi Paketi”, yeminli AKP yandaşları dışındaki bütün kesimlerde büyük düş kırıklığı yarattı… Zaten “gizli hazırlanan” bir paket ne kadar “demokratik” olabilirdi ki! Paketin yetersizliğinin farkında olan iktidar, artık sayısı unutulan, “Adalet Reformu Paketleri” gibi, “Demokrasi Paketlerinin” de birbirinin ardından yayımlanacağını açıkladı… Ama ne yazık ki, “Demokrasi Paketini” izleyen paket, polisin yetkilerini artıran “Polis Paketi” oldu! HHH Paket yetersiz… Ve hazırlayanlar dahil, herkes bunun farkında! İktidarın amacı, arka arkaya üç seçimin yapılacağı bir döneme girilirken, olanaklı olduğu ölçüde, seçmeni, özellikle de AKP’ye oy veren kesimleri oyalamak… Yerlerse! HHH Hiçbir demokratik hak ve özgürlük sadece tek bir gruba özgü olamaz… Sadece Türkçülük üzerine bir demokratikleşme paketi nasıl olmazsa, sadece Kürtçülük üzerine demokrasi paketi de olmaz… Sadece Sünni inancına dayalı bir demokrasi paketi ise hiç olmaz! Demokratikleşmeyi, etnik ve mezhepsel kimlikler üzerinden değil, vatandaşların temel hak ve özgürlükleri üzerinden geliştirmek gerekir… Kürt sorunu, ancak tüm Türkiye’nin, herkes için tam demokratikleşmesiyle çözülür! HHH Açıklanan “Demokrasi Paketi”, etnikçilik ve mezhepçilik vurgusuyla, kadının örtülmesi gibi feodal değerleri öne çıkararak “Türkiye Cumhuriyeti”nin laik ve demokratik temellerini sarsıyor… Üstelik de ne Türklere, ne Kürtlere, ne Sünnilere, ne Alevilere, ne de kendini bu grupların dışında görenlere, “ifade özgürlüğü”, “muhalefet özgürlüğü”, “adil yargılanma” ve benzeri konularda bir güvence getiriyor: Yine parasız eğitim isteyen öğrenciler hapiste… Yine seçilmiş Kürt politikacılar hapiste… Yine gizli tanıklar ve tartışmalı kanıtlarla mahkum edilen asker ve siviller içerde… Yüze yakın gazeteci, iktidar baskısıyla işini, sütununu yitirmiş; onların yarısı kadar bir grup da hapiste… “Gezi Direnişi” dolayısıyla, artık Twitter’da yazışanlar dahil, başta mimarlar, mühendisler, doktorlar, avukatlar, öğrenciler ve öğretmenler, ülkede neredeyse takibata uğramayan kimse kalmadı… Seçim sistemindeki ve partiler yasasındaki demokratikleşme beklentilerine ise yanıt yok! Ama feodal kültürdeki erkek egemenliğinin dayattığı, kadınların “örtülmesi” ilkesi, üstelik de “demokratik özgürlük olarak” kamuda ve eğitimde! Üstüne üstlük, bir de “Polis Paketi”! imdi yeni bir ‘ant’ zamanı O yılların üstüne eklenen 50 küsur yıl, bana herkesin, her insanın, din, dil, ırk, köken ve renk ayırımı yapılmaksızın sevilmesi ve sayılması gerektiğini öğretti. Ben bunları “Andımız”dan değil, yaşamdan öğrendim ve öğrendiğimi görgü ile bezedim. Ama her sabah, küçüklerin yıllar sonra akıllarına getirip üzerinde kafa yoracakları kısa bir metni birlikte okumalarını isterim. Bu metin tınısı güzel, sade, basit ama özlü olmalı. Uzatmaya gerek yok. 45 bilemediniz 6 satırda neler söylenmez! Ziya Paşa’nın hâlâ yaşayan ikili dizelerini hatırlayın. Rubai’leri hatırlayın. Soğuk havada açıkta üşütmeyen, sıcakta bunaltmayan kısa ama insanın içini ısıtacak kadar anlamlı bir metinde uzlaşmalıyız ve uzlaşabiliriz. Ş ereye vurgu gerek? Önemli olan, minimilere her gün, açık yürek, özgür düşünce, berrak zihin, temiz vicdan, akil duygu ve duyarlılık telkin etmek. Zaten bu “ant” ortaokula geçtiklerinde okunmuyor. O yıllardan itibaren içtikleri “ant”ı uygulamaya başlayacaklar. Şimdi, insan haklarının evrenselliğine; insanlar arasında ayırım yapmayacağına; din, dil, ırk, renk ve köken farkı gözetmeyeceğine; demokratik ve laik değerlere bağlı kalacağına; ülke ve dünya barışının gönüllü bekçisi olacağına; muhtaç olana yardım eli uzatacağına; gururlu olacağına, ama kibirli olmayacağına; Türkiye’yi, ülkenin tüm insanlarını, çevreyi sevip sayarak koruyacağına; kanunlar önünde herkesin eşitliğini gözeteceğine, adil olacağına “ant içmek” için yeni bir metin hazırlamak neden iyi olmasın? Açıkçası ben “Andımız”ın kaldırılmasını, yeni bir “ant” için uzlaşma fırsatı olarak görüyorum. Tabii isteniyorsa. N en ‘yurdumu severim’ ama 6.5 yaşında bir çocuk için yurt nedir ki? O (Moğollarda olduğu gibi) evidir. Evinin bahçesidir. Evinin bulunduğu sokaktır. Anneannesinin evidir. Zaten hepimiz yurdumuzu önce bunlarla sevmez miyiz? Ama o zamanlar benim büyüdüğüm evde bir de bu vatan için 5 ayrı cephede savaşmış ve sonraları yaşlı köşesinde hâlâ, “Amalimiz, efkârımız ikbali vatandır” diye “Vatan Yahut Silistre”(Namık Kemal) veya “Annem beni yetiştirdi/ Bu ellere yolladı/ Bu sancağa teslim etti/ Allaha ısmarladı” diye marşlar mırıldanan bir büyükbaba vardı. Bence ben yurdumu, içtiğim “ant”tan çok, o büyükbaba yüzünden çok sevdim. Onun maviş gözlerinde çekilmiş acı ve zorlukları, vatan için yitirilmiş gençliği gördüğüm için sevdim. Kay B 16 19 Ekim 2013 tarihleri arasında Kartepe’de bayram havası esiyor.. Gündüz doğanın keyfini çıkarın, gece Moonlight Orkestra ile eğlencenin tadını çıkarın... Tel: +90 262 315 47 00 www.karteperesort.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle