19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 EKİM 2013 SALI CUMHURİYET SAYFA 21 Resmi nikâh ile imam nikâhını eşzamanlı olarak noter nezaretinde birlikte kıymak ve dini nikâhı da yaptırım ve güvence altına almak! HHH İmam nikâhından kaynaklanan mağduriyetlerin önlenmesi, (örneğin Şafilik gibi mezheplerde anne babanın izninin alınmasının dinen şart olması gibi) sorunların giderilmesi için noterde nikâh tek çözüm. Dilipak’ın “Noterde Eşzamanlı Resmi Dini Nikâh” açılımı son derece akıllı, ekonomik ve pratik. Evlenecek çiftler otomobil.. Ev veya arsa alıyorlarsa.. Bu işlemlerini de nikâhla birlikte yaparlarsa, zamandan ve paradan da tasarruf edeceklerdir. Sayın Başbakan’a “akillik” görevinin havai fişek gibi bir defalık bir işlem olmadığını anımsatan Dilipak’a milletçe teşekkür etmeliyiz. Piyasaya, hukuka ve sosyal hayata yeni bir canlılık ve boyut kazandıracak olan “Noter Onaylı Resmi ve İmam Nikâhı Açılımı”nın esin New York Pos kaynağı ise belli: t: “Erdoğan Tü rkiy “Aynı Bahçeye yıl geriye götü e’yi 1000 Açılan Cami ve rdü!” diye yazmış. Cemevi Projesi” Bunu milletçe Yani.. “Birini bi Erdoğan “Hed liyoruz. istiyorsan ötekine ef 2071” mecbursun!” derken.. Tarihi 1071’e İleri Demokrasi aldığını bu! kendisi ikrar et mişti Yersen... zaten!.. Durmak Yok Akilliğe Devam... Aday Adaylığı Temele Su Kaçırmadan... Seçim demek, adaylık demek. Ama aday olmak için önce aday adayı olmak gerek. “Aday adaylığı” ise çoğu kişi için, “Kasaptaki ete soğan doğramak faaliyeti!..” Ya da “suyunun suyu” durumu. “Oldum!” diyen olabiliyor. Ve eleme süreci uzadıkça da işin suyu çıkıyor. “Adım duyulsun yeter!” “Benim neyim eksik?” “Ondan iyisini yapmazsam namerdim!” diyen diyene... Süreç uzadıkça. Sinirler geriliyor. Taraflar hırçınlaşıyor. Bu manzara ne yazık ki sadece CHP cephesinde! Özellikle de CHP’nin iktidarda olduğu belediyelerde! Aday adayları koro halinde, görevdeki belediye başkanını yerden yere vuruyor. Ne yolsuzluğunu bırakıyor.. Ne de halktan kopukluğunu.. “Beceriksiz!”, İş bilmez!”, “Avantacı!”... CHP’li her aday adayı, kampanya yapıyorum diyerek, ister istemez, AKP adayına cephane sağlıyor. İktidarın adayı ileride görevdeki CHP’li Belediye Başkanı için, CHP’li aday adaylarının söylediklerini sıralasa seçimi kazanmak için yetecek! Ama asıl üzücü olan, CHP’li belediyelerdeki aday adayı bolluğu. Çankaya rekoru elinde tutuyor: Ankara’da Çankaya aday adayları sayısı şimdiden 28! Ama İstanbul Sultanbeyli’de.. Ve Ümraniye’de sadece 1 aday adayı çıkabilmiş. CHP’liler nedense, “AKP’li başkanı devirmektense” kendi CHP’li başkanlarını devirmeye ve onun yerine oturmaya merak sarmış durumda. Demirel böyleleri için, “Tapulu araziye gecekondu yaptırmam!” derdi. Görevdeki CHP’li belediye başkanlarının da, hem beldesini, hem partisini hem de makamını korumak için benzer kararlılıkta olmaları gerekiyor! Noter Onaylı İmam Nikâhı Onlarca akil insan seçti. Yurttaşlarla buluşturdu. Kahvelerde tartıştırdı. Medyada konuşturdu. Raporlar hazırlattı. Sonra da oturdu... Kendi paketini kendi hazırlayıp ilan etti. Hep olduğu gibi.. İmam bildiğini okudu. HHH Başbakan tarafından bizzat “akil” sıfatına layık görülmek.. Sonra da işlevsiz bırakılmak elbette hoş şey değil. “Durmak yok, akilliğe devam!” edenler var. Çünkü.. Paket açmakla... TOKİ dikmekle dertlerimiz.. “Andımızı” kaldırmakla sorunlar çözülmüyor. Çünkü tüm sorunlar, dine imana ve imamlara dayanıyor. Önde gelen “akillerden” Abdurrahman Dilipak, “yeni paket” için sürpriz bir çıkış yaptı. . “Bayram öncesi” müjde kaydıyla.. TBMM Başkanı ile Aile Bakanı’nı da aracı.. Başbakan’a hitaben, “Noterde ve İmam Nezaretinde Resmi Nikâh Açılımı Modeli”ni sundu. Y. Akit yazarı Dilipak’a göre “Resmi nikâh sonrası, bazı eşler imam nikâhı kıydırmak istemiyor. Bunlara hiçbir cezai yaptırım uygulanamıyor!” Bu sorunu gidermenin tek yolu var, diyor: Geciktirici!.. Geçen hafta demokrasi paketini konuştuk. Yandaş pek hoşnut; yıkadı, yağladı, parlattı. Kamuda türban... Özgürlük meselesiymiş! Ardından işin nerelere varacağını anladık, iktidar yetkilisi bir ağızdan. Türban ilkokullara da girecek... Hepsi olacak... Adım adım, yavaş yavaş, sindire sindire... Dün ne dedi bakan televizyonda? Kendi sordu, kendi söyledi:. “11 yıllık iktidarımızda önceden değil de neden şimdi?” Nedenmiş? “Şartlar meselesi, toplumun hazırlanması lazımdı, olgunlaşması...” Boşuna değil, eğitimdeki imam ordusu... Böylece pek demokratik bir ülke olacağız! Ant meselesi de bayramdan önce halledilecek, oh ne âlâ! Bu arada yeni bir demokrasi atağı daha. Adalet ve İçişleri bakanlıkları kolları sıvamış. Kamu düzeninin sağlanması için polise yeni yetkiler... Ne olacak? Polis adamın gözüne bakacak, tehdit algısı görürse, tehlike işareti varsa yandı. Niyet okuyacak yani. 24 saate kadar önleyici gözaltı. İstediğin kadar polis devleti de!.. Ne savcı ne hâkim kararı, doğru nezarethaneye... Eylem olacak ya, geciktirici meselesi! Sıkıyönetim düzeni; OHAL değil, demokrasi! Yeni paketle polise mukavemet etme suçuna verilecek cezalar artırılacak. Artırılacak ki, hüküm ertelenmesin, gak diyen guk diyen içeri girsin. Özelleştirilen, satılan, yandaşa peşkeş çekilenlerden geriye ne kaldıysa, kamu malına zararın cezası da yükseltiliyor. Kamu mallarını yağmalamaya ceza yok, taş gelsin camına, okurlar canına. HHH İzmir’den örnekleyelim. Bornova Ağaçlıyol’da Karayolları’na ait 80 bin metrekare alan. Kentin ender yeşil bölgelerinden. Özelleştirme İdaresi, kamu malını satışa çıkardı. İmarı yok, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı devreye girdi. AVM ve rezidans için imar verildi. Kim aldı dersiniz araziyi. Bir bölümünü İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin geçen dönem imar komisyonunda yer alan, bugün Bayraklı Belediyesi Meclis üyesi AKP’li Murat Akdemir. Diğeri, Mesut Sancak... Akdemir 2010’da Bayraklı’daki Tekel arazisini de almış, daha sonra Folkart Yönetim Kurulu Başkanı Mesut Sancak’a satmıştı. Nasılsa bankalar var, krediler var, ticaret serbest! HHH Kamu mallarına zarar demişken aklıma geldi: İzmir’in 3.5 milyar lira değerindeki, il özel idaresine ait mal varlıklarının durumu ne olacak acaba? Kamunun birikimleriyle oluşan bu varlıklar kime gidecek? İzmir Valisi Mustafa Toprak, Sümerbank arazisinin İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne devrine karşı çıkmıştı. Sırada kim var acaba? Demokrasimiz gelişiyor; sistem tıkır tıkır işliyor! Niyeti Bozuk Adalet! “Başbakan Erdoğan yargısız düzen kuruyor!” diye yazıyor söylüyorduk. İktidar gazetecilerinden Mehmet Ocaktan, “yanlış niyet okumakla” suçlamıştı. (25 Aralık 2012 Star) Bir yıl geçmedi. Erdoğan’ın “yargısız düzen” peşinde olduğu yeniden ortaya çıktı. Yeni pakette polise “niyet okuma yetkisi” tanınıyormuş: “Eylem niyeti olanlar, savcı ve yargıç kararı olmadan 24 saate kadar gözaltına alınır!” “Padişahlaşmanın” sonucu... Kaçınılmaz olarak “yargısız niyet düzeni”! HHH Bektaşiyi ramazanda cebinde rakı şişesiyle yakalamışlar. Bre zındık, bu mübarek ayda içilir mi? İçmiyorum ki... Taşıyorum. Taşıdığına göre içeceksin! Ama içmiyorum! Sus, hadi karakola! Taşımak suç ise beni zinadan götürün! Niye ki? Zina daha ağır bir suç! Eee. Bende aleti zina da var! HHH “Niyet cezası” aslında Silivri’de uygulandı. Şimdi tüm ülkeye yayılıyor. Yakında sıra, kafası çalışan, biat etmeyen her yurttaşa gelecektir. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] Doğu Perinçek Dostumla Beyin Fırtınasına Devam Ülkemizde solun en güçlü belleklerinden İP’nin değerli Başkanı Doğu Perinçek’le doğal olarak anlaştığımız onca konu dışında, fikir ayrılığımızı yazılarımızdan sürdürdüğümüz bir sorun var: Perinçek, seçimlerde “CHP+MHP+İP” cephesini öneriyor. Ben ise 10.09.2013 tarihli yazımda, bu dayanışmaya MHP’nin dahil olmasına, gerekçelerini sayarak karşı çıktım. MHP’nin, AKP ne zaman zora düşse, hep onu kurtaran can simidini yoktan var ettiğini hatırlattım (en son Gezi’ye katılmama çağrısı ve Suriye tezkeresine verdikleri destek gibi). Dolayısıyla bu muhalefetin güvenilmezliğini, buraya yönelen oyların yanlış bir kullanıma alet olabileceği riskini aktardım. Ama parantez açıyorum: MHP’ye bir eleştiri getirmiyorum. Sonuçta her parti gibi, onların da öncelik özgürlüğü var. Şayet laiklik ve demokrasiyi korumak yerine, ülkenin “milliyetçimukaddesatçı” profiline hitap edeceklerse, AKP’ye arka çıkacaklarsa, kimsenin onları durdurmaya ne gücü yeter ne de artık vakti. Madem MHP içkiye AKP gözüyle bakmak istiyor, Zafer Bayramı’nda Trakya’da bile “Bu resepsiyonda içki veriliyor” diye örgütünün üyeleri çekip gidebiliyor, o zaman da bize düşen, tespiti yapıp devekuşu sendromundan vazgeçmek. Perinçek bana 10 gün önce yanıt yazıp aynı konuyu tartışmaya açtı: ya kararlı, dinci değil, dindar insanların bu ittifaka destek vermelerine ne itirazım olabilir ki? Ama bu ancak MHP’yle değil, söz konusu seçmen profiliyle gerçekleştirilecek bir ittifaktır. Çünkü MHP yönetiminin değiştiğine dair topluma sunduğu bir özeleştiri veya bilgi akışı da yoktur. Dolayısıyla ittifak ancak MHP’nin veya eski merkez sağın laikdemokrat oylarına yapılacak bir çağrıyla olur. Biliyorum, bu makalemi okuyan insanların bir kısmı şimdiden ya dudak büktüler ya da panik içinde feryat etmeye başladılar: Nasıl olur da bir solcu, ulusalcılığı yani bir önceki kelimeyle milliyetçiliği savunabilir efendim, bu ne ilkeliliktir (!). Bunun yanıtını özellikle vermek istiyorum: Dünyada ülkesini sevmekten utanan, korkan, bu duyguyu saklayan solculara sahip başka gerçek ötesi bir ülke yoktur! Ne Küba’da ne Fransa’da ne de Amerika’da böyle bir “özel ırk” da yoktur. Aynen “Türk” kelimesinden korkan ve o zoraki “Türkiyeli” sıfatını aklıevveller gibi dayatmaya kalkan, halkına “Amerikanyalı”, “Fransalı”, “İngiltereli” diyen insan olmadığı gibi! Bir Türk’ün tarihini, Cumhuriyetini, vatandaşını, bayrağını sevmesinin “ayıplı ırkçılık” olduğunu sananları acil şekilde tedavi ettirmemiz lazım. Çünkü ülkeye has sorunları deforme ederek kendini bu kadar yobaz hale dönüştürmek, hayra alamet değildir. İnatla “Ne mutlu Türk’üm diyene” cümlesinde sanki “Ne mutlu Türk kanı taşıyana” denmiş gibi bir saldırı noktası oluşturanlar, kalkıp 300 ırk karması taşıyan ABD vatandaşlarına da aynı saçmalıkları anlatıyorlar mı? İnsan milletini, ülkesini delicesine sevip çok güzel savaş karşıtı da olur, ırkçılığın bir numaralı düşmanı da! Tüm yaşamını evrensel kardeşliği sağlamaya da harcayabilir! Bunların “çelişkili” olduğunu sananların acilen “Ben nerede hata yaptım da 2 milyon saatlik beynime kazınmış TV tartışma programları sonucunda bu gaflete düşmüştüm acaba?” diye özeleştiri yapmaları lazım. Aynen bu uydurma propagandalar yüzünden herkese “faşist” damgası vurmaya meraklı bahtsızlar gibi! Sevgili Perinçek’e ileteceğim diğer mesaj şu: Solda CHP’nin ötesinde, Cumhuriyet değerlerini kabul eden diğer sosyalistsosyal demokrat yapılarla ve özellikle “Gezi” birikimiyle diyalog, “güç birliği” açısından sanıldığından çok daha önemlidir! HARBİ SEMİH POROY BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ [email protected] BULMACA SEDAT YAŞAYAN Bedri Baykam’a Silivri Kalesi’nden sesleniyoruz “(…) Burada sevgili arkadaşım Bedri Baykam’a sesleniyorum. 10 Eylül 2013 günü Cumhuriyet’te çıkan yazısını yazdığı gün, ABD Başkonsolosu Kilner, ‘Milliyetçiliği dışlayın’ diyor. Bedri Baykam gibi bir sağlam taşa yeterli uyarıdır sanırım. MHP’nin vatansever tabanı, MHP yönetimine mahkum değildir. Eğer Devlet Bahçeli, AKPPKK ortaklığının belediyeleri elinde tutma ve Türkiye’yi bölme tasarımına teslim olursa, o milliyetçi tabanı arkasında göremeyecektir. Bunu bilelim. MHP tabanının bağnaz milliyetçiliğe değil, Türkiye’nin bütünlüğünü koruyacak bir kardeşlik anlayışına yöneldiğini de görelim. Milyonlarca milliyetçinin bu sorumluluğu paylaşacağına güvenelim.” İşte bu noktada sevgili Perinçek’e “Bu konuda hiçbir itirazım zaten yok” derim! Nedir aradaki fark? “MHP’nin vatansever tabanı MHP yönetimine mahkum değildir” cümlesi. Yani benim kendini milliyetçi hisseden ama bunu laikdemokrat eksende tutma SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Kuzey 1 ve Orta 2 Anadolu’da orman kenar 3 larında yeti 4 şen, kurutul 5 muş meyve6 leri halk hekimliğinde 7 kullanılan 8 bir ağaççık. 9 2/ Eğrilmekte olan yün, 1 2 3 4 5 6 7 8 9 keten gibi şeyle 1 M A Ç A H E L Ç rin tutturulduğu, 2 E R E Z L O T A bir ucu çatal değ 3 P İ K E T nek... Gözleri gör 4 T A Ç O K M A Z A K meyen. 3/ Uygun, 5 N A B İ G A İ M tıpatıp gelen... NaE K O U R A maz ibadetinin bi 6 O rimi. 4/ İçi küflü 7 M A K A D A M R D A V A R O bir peynir cinsi. 5/ 8 İ S Antalya’nın Serik 9 U Z O A Y A N ilçesinde bir şelale... Geminin rüzgâr alan yanı. 6/ Lityum elementinin simgesi... İngiliz ve Amerikan ölçü sisteminde bir alan ölçüsü birimi... Şarkı, türkü. 7/ İslam bilginlerine verilen ad... Üye. 8/ Seyrek dokunmuş bir kumaş cinsi. 9/ Yön göstermek için belli yerlere konulan işaret.. Üzeri taze soğan, marul, maydanoz gibi yeşilliklerle örtülerek pişirilen et yemeği. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Yerli bir armut cinsi. 2/ Olağanı aşan büyüklüğü olan... Bir meyve. 3/ Cüzam hastalığına verilen bir başka ad... Bir gıda maddesi. 4/ Bir renk... Bir işi doğru ve uygun bulmak. 5/ Sert, katı, sağlam... Hint inanışında aşk tanrısı. 6/ Zihin ve bedence ortaya konan çaba... Kalın bükülmüş sicim. 7/ Boruları döndürmeden eklemeyi sağlayan bağlantı parçası... “Ey Ankara / Ey en iyi kalpli üvey ” (Cemal Süreya). 8/ Çaresiz. 9/ Satrançta bir taş... İri taneli bezelye.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle