19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 KASIM 2012 CUMARTESİ 6 HABERLER Açlık grevindeki eylemcilere B1 vitamini yerine B12 ve B6 verdiler Vitamin pahalı gelmiş! MAHMUT ORAL DİYARBAKIR PKK lideri Abdullah Öcalan’ın avukatlarıyla görüştürülmesi, anadilinde eğitim ve savunma talebiyle 12 Eylül’de başlatılan açlık grevleri 52. gününü doldururken, Gümüşhane, Giresun ve Trabzon cezaevleri yönetiminin B1 vitamini pahalı olduğu gerekçesiyle eylemcilere B12 ve B6 vitamini verdiği ortaya çıktı. 68 cezaevinde 2’si çocuk 82’si kadın yaklaşık 700 tutuklu ve hü kümlünün sürdürdüğü açlık grevinde, 12 Eylül’de eyleme başlayan 64 kişilik birinci gruptaki eylemcilerin ölüm sınırına yaklaştığı, 40 günü aşan ikinci gruptaki 80 kişinin de durumunun giderek ağırlaştığı bildirildi. Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Genel Sekreteri Metin Bakkalcı, “Bu vitaminler B1 vitamini özelliğini karşılamaz. Bu vitaminler derhal B1 vitaminine çevrilmelidir” dedi. Diyarbakır Tabip Odası Genel Sekreteri Cengiz Günay ise Bemiks kompleksinin PAÜ’de açlık grevlerine dikkat çekmek için eylem yapan öğrencilere polis müdahale etti. 45 kişi gözaltına alındı. Sanatçı Ferhat Tunç da akşam saatlerinde Twitter’dan yazdığı mesajında polisin ev baskınları yaparak 130 kişiyi daha gözaltına aldığını iddia etti. içinde 10 miligram B1 vitamini bulunduğunu, bunun ise ihtiyacı karşılayamayacağını belirterek “Bizler bölge odaları olarak 2 gün önce toplantımızı yaptık ve bu vitaminlerin verilmesini değerlendirdik. Bemiks komplesi kullanımı B1 açısından yeterli değildir. Benexsol kullanımına geçilmelidir. Yoksa eylemciler üzerinde kalıcı hasarlar oluşabilir” diye konuştu. BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak ve BDP Milletvekili Ayla Akat, Siirt Cezaevi’nde açlık grevindeki Mitinge izin yok ama Diyarbakır Valiliği, BDP’nin bugün açlık grevlerine dikkat çekmek için “Özgür Yaşam İçin Vicdan Buluşması” adlı mitingine izin vermedi. BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak, yasağı kabul etmeyeceklerini söyleyerek “Birileri demokrasiyi rafa kaldırıyor diye demokratik haklarımızı kullanmaktan vazgeçmeyeceğiz” dedi. eylemcilerle görüştü. O Gün Ankara’da Olmak... 29 Ekim kutlamaları öncesinde yayımlanan “Cumhuriyet Yasaklanamaz” başlıklı Cumartesi yazımın bitiş cümleleri şöyleydi: “Korkmayalım! Yürekli olalım! Cumhuriyet düşmanlığına boyun eğmeyelim! Cumhuriyet yasaklanamaz! Cumhuriyete konulan yasak sıradan bir yasaklama değil; daha çok demokrasi, daha çok özgürlük, daha çok insan olmak için geleceğe yürüyüşümüzde; önümüze konulmuş olan gerici bir barikattır. Bütün gerici barikatlar gibi, kararlı, onurlu, bilinçli bir yürüyüşün önünde dağılıp parçalanmaya mahkumdur...” O gün Ankara’da, Ulus’ta, sonsuzluğa kadar yaşamasını dilediğim ölümsüz anıtın hemen önünde, basına ve konuşmacılara ayrılmış otobüsün içinde konuşma sıramın gelmesini beklerken tanık olduklarım, beklentilerimin ve umutlarımın da ötesindeydi... Dışarıdaki topluluğun içinde, biber gazı ve basınçlı su saldırısından nasibini fazlasıyla alan eşim, bu saldırılar sonrasında buluşup Mustafa Kemal’e doğru yürüyüşe geçtiğimizde izlenimlerini anlatırken “Polis barikatına doğru yürüyenler arasında çıldırmış gibi gençler vardı...” dedi... O günden bu güne aklımdan çıkmayan bu “çıldırmış gibi gençler...” sözünün altını çiziyorum... Çünkü, kendimi de en başta katarak söylüyorum, bugün bu ülkede yaşanmakta olan baskı, yalan, şiddet ve adaletsizlik ortamı, hangi yaşta olurlarsa olsunlar, namuslu, vicdanlı, kimlikli, özgür ruhlu insanları çıldırma noktasına getirdi... Eğer gençlik çıldırma noktasına gelmişse, buna neden olanlar korkmalıdır... Ve zaten korkuyorlar da... ??? O gün Ankara’da baharı aratmayacak pırıl pırıl bir gün yaşanmaktaydı... Sıhhiye’den Ulus’a zahmetsizce ulaştık. Herhangi bir polis barikatı, bir engelleme yoktu. Fakat Ulus’a ulaşıp 1. Büyük Millet Meclisi’ne açılan caddenin panzerlerle kapatılmış olduğunu; giderek artmakta olan kalabalığın sadece Ulus alanına, anıtın çevresine tıkılmak istendiğini gördüğümde, buluşmanın ve kutlamanın pek de kolay geçmeyeceği anlaşılmıştı... ADD Başkanı Sayın Tansel Çölaşan konuşmasına 12.00’ye doğru başladı. Bu sırada kalabalığın giderek büyüdüğü ve polis barikatının zorlanmaya başlandığına ilişkin haberler almaya başladık. Sayın Çölaşan olacakları sezmişçesine, konuşmasını polise yönelik barışçı sözlerle sürdürmekteyken, sanki bu sözlere yanıt verircesine biber gazı ve basınçlı su saldırısı başladı. Bu saldırının ilk kez bu kadar yakından tanığı ve hedefi oluyordum. Sözlerimi sakınmadan söyleyeceğim: Sinsice, alçakça, kalleşçe bir saldırıydı bu... Diyelim ki gitgide büyüyen kalabalık barikatları zorlamaktaydı... Fakat amaç bu zorlamayı durdurmaya çalışmaktan çok, kalabalığı paramparça etmekti... Nitekim basınçlı su ve biber gazı dalgaları basın otobüsünün üzerinden de aşarak Kurutuluş Savaşımızın görkemli anıtına kadar ulaşmaktaydı... Evet, bir görevin yerine getirilmesinden çok, tıpkı bir savaşta karşı tarafı yok etmek için girişilmiş, kalleşçe, sinsizce, düşmanca bir saldırıydı bu... Fakat dağılıp parçalanan, o büyük insan topluluğu değil polis barikatları oldu ve hep birlikte büyük bir coşkuyla, akarcasına, Mustafa Kemal’e doğru yürüdük... ??? Bu ülkede yaşanmakta olan kötülüklerin baş sorumlusu olan kişi, polisin görevini yapmadığını iddia ediyor. İstediği, bir ulusal bayramı kutlamak için bir araya gelen, genç, yaşlı, çoluk, çocuk, binlerce, on binlerce, yüz binlerce, tüm ülke ölçüsünde düşünüldüğüne milyonlarca insanın panzerlerin altında ezilmesi, taranması, katledilmesi, yok edilmesi olmalı... Kin ve nefret söyleminin sahiplerinden başka bir şey zaten beklenemezdi ve beklemek de abes olur... O gün Ankara’da yapmaya hazırlandığım konuşmaya, 93 yıl önce, İzmir’in 15 Mayıs’ta düşman askerince işgalinin hemen sonrasında 23 Mayıs 1919’da gerçekleşen görkemli Sultanahmet Mitingi’ni anarak başlayacak ve sözlerimi Halide Edip’in o mitingdeki konuşmasından unutulmaz bir cümleyle sürdürecektim: “Vatan behemehal kurtulacaktır...” Orada yapamadığım konuşmamın son cümlelerini buradan söyleyeyim: Vatan, bu ülkenin tepesine çöreklenmiş gerici, karanlık, emperyalizm işbirlikçisi güçlerden behemehal, mutlaka, kesinkes kurtulmalıdır ve kurtulacaktır... Hiçbir barikat, bu öfke, bu inanç, bu bilinç, bu özveri, bu cesaret, bu kararlılık selinin önünde duramaz ve durmaya da yeltenmemelidir... AKTİVİSTLER ERDOĞAN VE ÖCALAN’A SESLENDİ BDPERGİN GÖRÜŞMESİ Adım at çağrısı İstanbul Haber Servisi Türkiye genelinde açlık grevlerinin çözüme ulaştırılması amacıyla “Girişimci Heyet” oluşturmak üzere bir araya gelen aktivistler Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’a, ölüm oruçlarının durdurulması için adım atmaları çağrısında bulundular. İHD İstanbul Şube binasında yapılan toplantıda girişimci heyet oluşturmak üzere eski TürkiyeAvrupa Karma Parlamentosu Eşbaşkanı Joost Lagendijk, avukat Kezban Hatemi, eski TTB Başkanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy, insan hakları aktivisti Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu, sivil toplum gönüllüsü İbrahim Betil ve İHD İstanbul Şube Başkanı Ümit Efe bir araya geldi. Toplantıda konuşan Bekaroğlu, Erdoğan’ın atacağı bir adımın bu konudaki inatlaşmaları ortadan kaldıracağını ifade ederek “Öcalan’a da çağrı yapıyoruz. Bu ölüm oruçları Abdullah Öcalan’dan gelecek bir sesle de bitebilir” dedi. Gürsoy da zulüm karşısında çaresiz kalan insanların ölüm orucu yaptıklarına işaret etti. Cezaevleri İzleme Koordinasyonu da Bakırköy Kadın Cezaevi önünde yaptığı basın açıklamasında açlık grevindeki tutukluların 63’ünün yaşamsal tehlike altında olduğu belirtildi. ‘Amacımız gözdağı değil’ DENİZLİ Grev gerginliği Yurt Haberleri ServisiPamukkale Üniversitesi’nde (PAÜ) cezaevlerinde 52. gününü dolduran açlık grevleriyle ilgili basın açıklaması yapmak isteyen öğrencilere polis müdahale etti, 45 kişi gözaltına alındı. Edirne’de de Trakya ÜniversiEDİRNE tesi öğrencileri, BDP ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarının yapmak istediği basın toplantısına polis gazla müdahale etti. Edirne halkından bir grubun da eylemcilere saldırı girişimi polisçe engellendi. PAÜ Eğitim Fakültesi önünde toplanan yaklaşık 70 kişilik grup, açlık grevlerine dikkati çekmek için eylem yapmak istedi. Üniversitenin güvenlik görevlilerinin izin vermemesi üzerine arbede yaşandı. Polisle öğrenciler arasında 1 saat süren kovalamacanın ardından 45 kişi gözaltına alındı. Edirne’de Saraçlar Caddesi’nde toplanan bir grup açlık grevlerine dikkat çekmek amacıyla basın toplantısı düzenlemek istedi. Bu sırada aralarında esnafın da bulunduğu yaklaşık 500 kişi eylemcilere sözlü sataşmada bulunup saldırmak istedi. Polis, iki grubu barikatlarla ayırdı. Eylemciler, yürüyüş yapmak isteyince polis müdahale etti. İstanbul Üniversitesi öğrencileri, grevin 52. günü olması nedeniyle üniversite giriş kapısı önünde 52 dakikalık oturma eylemi yaptı. Sanatçı Ferhat Tunç da öğrencilere destek verdi. Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi öğrencileri de eğitim fakültesi önünde oturma eylemi yaptı. TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nce yapılan açıklamada, can kayıpları yaşanmadan çözüm üretilmesi istendi. Çağdaş Hukukçular Derneği Adana Şubesi üyeleri de adliye önünde açıklama yaptı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş ile milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Adalet Bakanı Sadullah Ergin ile başkentte sürpriz bir görüşme yaptı. BDP’den yapılan açıklamada, Demirtaş’ın Önder’le birlikte, açlık grevlerinde gelinen son durumu görüşmek üzere Ergin’i ziyaret ettikleri belirtildi. Görüşme sonrası NTV’ye açıklamalarda bulunan Önder, BDP’nin konuyla ilgili aldığı tavrının “gözdağı vermek” değil “dikkat çekmek” olduğunu söyledi. Ergin’le görüşme talebinin kendilerinden geldiğini belirten Önder, şunları söyledi: “ ‘Taviz verildi alındı, dediklerini yaptırdılaryaptıramadılar’ ekseninden çıkarmamız lazım olayı. Meseleye böyle yaklaşmak çözümsüzlüğe çanak tutmaktan başka bir işlev görmüyor.” “Açlık grevlerinin İmralı’nın talimatıyla yapıldığı” iddialarını da yalanlayan Önder, “Hiç kimse kimseyi sürgit bir açlık durumuna emir ya da talimatla yönlendiremez” dedi. ‘8 KİLO VERDİLER’ ‘Sizden bizden farkları yok’ sözüne CHP ve BDP’den tepki Bakanlığın kilo hesabı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Adalet Bakanlığı, dün itibarıyla 67 ceza infaz kurumunda açlık grevi eylemi yapan 682 hükümlü ve tutuklu bulunduğunu bildirdi. Bakanlık, açlık grevlerinde en fazla kilo kaybının 18 değil, 8 kilogram olduğunu kaydederken “Sağlık durumları kritik düzeyde değil” dedi. Adalet Bakanlığı dün bir yazılı açıklama yaparak, CHP Cezaevi Komisyonu üyelerinin Sincan, Bolu ve Kocaeli cezaevlerini ziyaret ederek sürdürülen açlık grevlerine ilişkin hazırladığı rapordaki tespitlere yanıt verdi. Bakanlık, Ankara kadın kapalı, Ankara 2 No’lu F tipi, Kocaeli 1 ve 2 No’lu F tipi, Bolu F tipi yüksek güvenlikli kapalı ceza infaz kurumlarında açlık grevinde bulunan hükümlü ve tutukluların günlük iaşelerini almadığı yönündeki bilgilerin doğru olmadığını bildirdi. İmralı’ya bakalım TÜREY KÖSE AKDAĞ’DAN FARKLI YORUM Dışarıdakiler yapsın ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Sağlık Bakanı Recep Akdağ, tutuklu ve hükümlülerin açlık grevi yapmaya zorlandıklarını belirterek “Hükümlü ve tutukluların bu eylemlerini derhal sonlandırması için onlara destek olmak gerekiyor. Türkiye’de belli çevreler amaçları uğruna sonuçlar çıkarmaya çalışıyor. Bunu çok çirkin buluyorum. Eğer oruç tutmakla, açlıkla bir siyasi sonuca ulaşılacaksa lütfen dışarıda olanlar bunu yapsınlar” dedi. Akdağ, “Müsaade ettiklerinde muayeneleri yapılıyor, günlük ihtiyaçları karşılanıyor” diye konuştu. ANKARA TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün, Bolu F ve T tipi cezaevlerinde açlık grevi yapan mahkumlarla görüştükten sonra “Sizden bizden farkları yok” derken, CHP ve BDP’lilerden bu sözlere sert tepki geldi. BDP’li Ertuğrul Kürkçü “Bilinçleri açık, var, boğazında kanama başlamış, şiddetli ökANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İnsan ciddi, kendi amaçları baHakları Derneği (İHD), Türkiye İnsan Hakları sürük var, haftada bir doktor kontrolü, her kımından sert olmaları gün bir sağlık görevlisi tansiyon ölçümü yapıVakfı (TİHV) ve Çağdaş Hukukçular Derneği sağlıklı olmaları anlamına yor, iki günde bir de kilo ölçümü yapılıyor. (ÇHD) 59 cezaevinde süren açlık grevlerine gelmiyor” derken, “Koilişkin ön raporunu açıkladı. Rapora göre Simisyon olarak İmralı’ya ilivri hücresinde grev livri’deki ilk grup eylemcilere soruşturma gidelim, tecrit var mı baaçıldı, bazı eylemciler tek kişilik hücrelerde 23 Eylül tarihinden itibaren greve başlayan kalım” çağrısı yaptı. tutuluyor. Raporda, cezaevlerindeki mahkummahkumların durumlarının incelendiğinin beCHP’li Veli Ağbaba ile ların sağlık durumları hakkında bilgi verildi. lirtildiği raporda, Silivri 2 No’lu L Tipi CezaMelda Onur ve doktor mil 12 Eylül’de başlayan 1. grubun evi’ndeki eylemcilerin tek kişilik hücrelere letvekilleri 31 Ekim günü durumu: 511 kilogram arası kilo kayıpları alındığı ve yardımcı olacak kimsenin bulunBolu ve Kandıra cezaevlemevcut. Halsizlik, uyuşukluk, kramp ve tansimadığı belirtildi. İHD Genel Başkanı Öztürk rine gitmişti. TBMM İnsan yon düşüklüğü, yorgunluk, mide bulantısı, Türkdoğan, “Kritik sürece girildi” uyarısınHaklarını İnceleme Komismakatta kanamalar. 40. güne kadar B1 vitamida bulundu. Öztürk, “Rize Kartaltepe’de bir yonu’nca oluşturulan alt koni alamayan grevciler var. Silivri E tipinde kişi depresyon nedeniyle intihar girişiminmisyon da 1 Kasım günü greve katılanlar hakkında soruşturma açıldı. de bulundu. Gümüşhane’de ise bir kişi sağBolu F tipi ve T tipi ceza 22 Eylül’de başlayan 2. grubun lık sorunları nedeniyle greve devam edemeevine gitti. Komisyon Başdurumu: 410 kilogram arası kilo kayıpları, di. Onun dışındakilerin hepsi grevi sürdükanı Ayhan Sefer Üstün, mide bulantısı, kan kusma, yürüme zorluğu, rüyor” dedi. iki doktora mahkumların kramplar ve uyuşukluk, baş dönmesi ve tansiTİHV Genel Sekreteri Metin Bakkalcı ise durumlarıyla ilgili gözlemyon düşüklüğü, halsizlikten kaynaklı temizlik yetkililerin “Gerektiğinde müdahale ederiz” lerini sorduklarını ve “Dıyapılamıyor, hijyen ortam yok, burun kanasözlerine dikkat çekerek, “Bu tıbbi müdahaşarıdan gördüğümüz kamaları başlamış. Bülent Akar’ın diğer mahle demektir ve zarar verici olduğu bilimsel darıyla sizden bizden farkpuslardan ayrı olarak 67 kilodan fazla kaybı olarak kanıtlandı” ifadelerini kullandı. ları yok” karşılığını aldıklarını aktardı. BDP’li Ertuğrul Kürkçü ise “Bir hekim, dışarıdan Bolu’daki iki cezaevinde de iş bilme yüzlerine bakınca görülüyor” diye kobakıldığında 50 günlük bir açlık tablosu mekten veya kasıtlı olarak açlık gre nuştu. Kürkçü, İnsan Hakları Komisyogörülmüyor, dedi. Bu talihsiz bir beyan. vinin başladığı günden bu yana kilo nu’nun İmralı’ya giderek tecrit olup olO hekim o gün başladı, ben ne gör kaydı yok. Cezaevi idaresi 2230 Ekim madığına bakmasını istedi. CHP’li Veli düysem o kadar gördü. Bizden üstün arasındaki kilo kayıpları için önümü Ağbaba da “AKP’liler doğruları söylegöründükleri tek alan kendi amaçları ze bir rapor koydu, öncesi yok. Hepsi miyorlar. Doktor olmanıza gerek yok, konusunda kararlı olmaları ve bunla nin en az bir kilo kaybettiği görülüyor, yüzlerinden, hallerinden durumu görı tartışma konusu yapmamalarıydı. bir grevci altı kilo kaybetmiş. Zaten rebiliyorsunuz” dedi. İHD, TİHV VE ÇHD’DEN ÖN RAPOR İLK GRUP İÇİN TEHLİKE ÇANLARI S Mirzabeyoğlu hastanede ? İstanbul Haber Servisi İBDA/C terör örgütünün “Salih Mirzabeyoğlu” olarak tanınan elebaşısı Salih İzzet Erdiş, Bolu F Tipi Cezaevi’nden Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne götürüldü. Erdiş’in avukatı “Psikolojik durumu rapor edilecek. Süreç 3 haftaya kadar uzayabilir” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle